EĞİTİM - 13 Ocak 2020 Pazartesi 17:24

Tarım öğretiminin 174. yılı

A
A
A
Tarım öğretiminin 174. yılı

"Tarım öğretiminin 174.

"Tarım öğretiminin 174. yılı”, Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Ziraat Fakültesi tarafından fakültenin konferans salonunda düzenlenen programla kutlandı.


Kurak bir araziyi, kendi çabalarıyla ormana dönüştüren emekli öğretmen Rahim Demirbaş’ın “Çölden Ormana” konulu söyleşisinin yer aldığı kutlamada, Ziraat Fakültesi öğretim elemanları ve öğrencilerinden oluşan Başak Orkestrası da verdikleri mini konserle kutlamaya renk kattı.


Program, 2019- 2020 eğitim ve öğretim yılında, Ziraat Fakültesine birincilikle yerleşen Yüksel Atakan Ver’in konuşmasıyla başladı.



“İyi ziraat mühendisi olmak doğa sevgisi, gözlem ve muhakeme gücüne dayalıdır”


Protokol konuşmalarıyla devam eden törende söz alan Ziraat Mühendisleri Odası Samsun Şubesi İkinci Başkanı Havva Yurdunuseven de tarım öğretiminin 174 yılını kutladı. Yurdunuseven, ziraat mühendisi adaylarını Ziraat Mühendisleri Odasına üye olmaya davet etti.



“Tarımsal üretim ve ihracatta da dünyada önemli bir yerdeyiz”


Fındık, incir, kayısı gibi birçok ürünün üretiminde lider olan Türkiye’nin bir tarım ülkesi olduğuna işaret eden Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hüsnü Demirsoy, “Türkiye’nin tarım geliri son 6 yılda, 36 milyon TL’den 215 milyar TL’ye çıktı. Türkiye buğdayda tamamen, diğer tarım ürünlerinde ise hemen hemen kendine yeten bir ülkedir. Ayrıca pek çok sebze ve meyvenin taneyle satın alınmadığı nadir ülkelerden biriyiz. Şu anda tarımsal üretim ve ihracatta da dünyada önemli bir yerdeyiz” dedi.


Tarımda yaşanan sıkıntılara, üretimin ve tarımdan elde edilen gelirin artması için yapılması gerekenlere de değinen Dekan Hüsnü Demirsoy, “Tarım üretim ve pazardan oluşan kompleks bir yapıya sahip. Bu alanda yaşanan sorunların çözümü de tarımsal öğretim ve AR-GE faaliyetlerinde göstereceğimiz gayrete bağlıdır” diye konuştu.



“Akreditasyon öncelikli hedefimiz”


Tarımsal öğretimde, mezun vermenin dışında piyasanın taleplerini karşılayacak mühendisler yetiştirmenin önemli olduğuna dikkat çeken Dekan Demirsoy, “Tarımda özel sektör yeni yeni güçlenmeye başladı. Ülkemizde tarımın çeşitli alanlarında büyük işletmeler kuruluyor. Özel sektör de iş bilen mezunlar istemektedir. Biz de her konuyu biraz bilen öğrenciler değil, kendi alanını çok iyi bilen, uzman, nitelikli öğrenciler yetiştirmeli, müfredatımızı buna göre oluşturmalıyız. Şu an tarımsal öğretimdeki en büyük problem statüko, en büyük talepse değişimdir. Bu sebeple piyasa uygun öğrenci yetiştirmenin yanında kalitenin göstergesi akreditasyonu gerçekleştirmek en öncelikli hedefimiz olmalıdır” şeklinde konuştu.



“Ziraat mühendislerinin ülkemizin geleceğinde önemli bir yeri var”


Tarımsal öğretimde geçen 174 yılın oldukça uzun bir süre olduğunu belirten Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Ali Cengiz ise, “Bu kadar yılda oluşan bilgi birikiminin de uygulamaya konmasında bir takım sıkıntılar yaşanabiliyor. Ancak bu sıkıntılar, tüm eğitim alanlarımızda mevcut. Teorideki bilgiyi pratiğe dökmekte, sahada uygulamakta çoğu zaman zorlanıyoruz. Ama Ziraat Fakültesinin her bir akademisyenini tebrik ediyorum. Yetiştirdikleri mühendislerin ülkemizin geleceğinde önemli bir yeri var. Ziraat eğitiminin bugüne gelmesinde de emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Vefat edenleri de rahmetle yâd ediyorum. Ülkemizin tarımda kendine yeten bir ülke olmasının yanında mevcut üretim rakamların üzerine çıkmasını diliyorum” ifadelerini kullandı.



“Kaliteli ürün ihracatı yapmamız için tarımsal stratejiler uygulamamız gerekiyor”


Toprağa saygı göstermek ve değer vermek gerektiğini dile getiren Atakum Kaymakamı Namık Kemal Nazlı, “Geldiğimiz noktada görüyoruz ki kaliteli ürün ihracatı yapmamız için tarımsal stratejiler uygulamamız gerekiyor. Türk tarımında toprağı işleme noktasında acaba ne kadar toprağın özüne sahip çıkıyoruz bu konulara da dikkat etmemiz gerekiyor. Tarımsal öğretimin yıl dönümünde, bana göre en temel konu, bu stratejileri belirleyebilecek ve uygulayabilecek insan kaynaklarının piyasaya sürebilmesidir. Ziraat fakültelerine de bu anlamda büyük görev düşüyor. Biz de bu konuda her türlü desteği vermeye hazırız” sözlerine yer verdi.


Protokol konuşmalarının ardından “Çölden Ormana” konulu söyleşi için sahneye davet edilen emekli öğretmen Rahim Demirtaş, satın aldığı kurak araziyi ormana dönüştürmek için verdiği mücadeleyi anlattı. Dikilen ağaçların ormana dönüşmesi için sadece dikmenin yeterli olmadığının altınız çizen Rahim Demirbaş, ormanı korumanın ve sık sık kontrol etmenin önemine dikkat çekti.


Söyleşinin sonunda Atakum Kaymakamı Namık Kemal Nazlı, Rahim Demirbaş’a OMÜ adına fidan sertifikası takdim ederken Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Ali Cengiz de iş insanı Fahrettin Ulusoy’a ve diğer hayırseverlere fidan sertifikası verdi.


Başak Orkestrasının verdiği müzik dinletisiyle Tarım öğretiminin 174. Yılı kutlaması sona erdi.


Programa ayrıca; Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Birol Elevli, iş adamları, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Bakan Ersoy, Yunan mevkidaşı ile "Romeo ve Juliet" oyununu izledi Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni, William Shakespeare’in unutulmaz eseri "Romeo ve Juliet" oyununun Atatürk Kültür Merkezi’ndeki (AKM) gösteriminde bir araya geldi. Oyun, Türkiye’den Devlet Tiyatroları ve Yunanistan’dan Atina Konser Salonu Megaron ve Yorgos Lykiardopoulos kültürel organizasyonu Lykofos ortak projesiyle Ege’nin her iki yakasında tiyatro severlerle buluşuyor. Yunanistan ve Türkiye’den sanat kurumları ile sanatçıları bir araya getiren proje, iki ulus arasında köprü kurmayı hedefliyor. Dün İstanbul’da ilk gösterimi yapılan ve 28 Nisan’a kadar sahnelenmeye devam edecek esere ilişkin AKM’de gerçekleştirilen basın toplantısında Bakan Mehmet Ersoy, Bakan Lina Mendoni ile verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini ve değerlendirmelerde bulunduklarını söyledi. Basın toplantısında konuşan Bakan Ersoy, "Bugün değerli mevkidaşım, Yunanistan Kültür Bakanı Sayın Lina Mendoni ve beraberindeki heyeti misafir ettik. Verimli bir görüşme gerçekleştirdik; değerlendirmelerde bulunduk. Şimdi ise çok güzel bir sanat birlikteliği vesilesiyle buradayız. Devlet Tiyatrolarımız ile Pire Belediye Tiyatrosunun ortak bir proje çerçevesinde sahneye koyduğu Romeo ve Juliet oyununun İstanbul galasını izleyeceğiz” dedi. "Sanatın evrenselliği insanlık için daima ortak bir çatı olmuş; en güzel, en anlamlı birlikteliklere ev sahipliği yapmıştır" diyen Ersoy, sözlerine şöyle devam etti: “Bizler de buna sahip çıkmanın, katkı ve değer sunmanın gayretindeyiz. İnanıyorum ki bu proje sadece bir başlangıç olacak, önümüzdeki dönemlerde sanatın diğer alanlarına da yayılacaktır. Romeo ve Juliet, Shakespeare’in eşsiz kaleminden çıkmış ölümsüz bir klasik. Bizler ise bu eseri, sanatçılarımızın kendi kültürel ve tarihsel geçmişlerinden ilham alarak yeniden yorumladıkları bir temsille sahneye taşıyoruz. Oyundaki aileler kendi aralarında anadillerinde konuşurken bir araya geldiklerinde, bildikleri tek ortak dil olan İngilizce ile iletişim kuracaklar. Bu yaklaşım, farklı dillerin ve kültürlerin etkileşimiyle insan doğasının derinliklerine inerek evrensel duyguları keşfetmeyi amaçlamaktadır. Esere günümüz dünyasından açılan bu çağdaş bakış açısı ve yeni yorum vesilesiyle Türkiye ve Yunanistan’ın köklü kültürel mirasını da bir araya getirmiş ve iki ülke arasında derinleşen kültürel diyaloğu sembolize etmiş olacağız. Provalar 18 Şubat’ta, Yunanistan’da başlamıştı. Yönetmen Lefteris Giovanidis’in rejisiyle sahneye taşınan eser, Türkiye’de sanatseverlerle buluşmasının ardından Mayıs ayında, Atina’da perdelerini açacak ve iki ülkede toplamda 13 temsil gerçekleştirilecek. Ayrıca 17-27 Mayıs 2024 tarihleri arasında, Antalya’da düzenlenecek olan 14’üncü ‘Devlet Tiyatroları Antalya Uluslararası Tiyatro Festivali’nde yer almasını da planlıyoruz. Yine yaz aylarında ve önümüzdeki tiyatro sezonunda Türkiye’nin ve Yunanistan’ın farklı şehirlerinde sahnelenmesi, Avrupa’daki prestijli tiyatro festivallerine katılımı söz konusu olacak. Türkiye ve Yunanistan arasındaki kültürel ilişkilerin geliştirilerek daha ileri boyuta taşınması adına bundan sonra da Yunanistan’ın ilgili kurum ve kuruluşlarıyla eşgüdüm ve iş birliği içerisinde çalışmaktan memnuniyet duyacağımızı ifade etmek isterim. Sayın Bakan’a, Pire Belediye Tiyatrosunun ve Devlet Tiyatrolarımızın çok değerli sanatçılarına ve Sayın Lefteris Giovanidisi’in şahsında, sahne arkasında bu esere emek veren bütün ekibe teşekkür ediyorum. Sanatseverleri bu özgün ve özel temsili izlemeye davet ediyor, hepinize saygılar sunuyorum” dedi. Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni ise eserin sahneye konulma sürecinden bahsederek, Türk- Yunan ilişkileri bakımından oyunun İstanbul’da izleyicilerle buluşmasından dolayı mutluluk duyduklarını ifade etti. Romeo ve Juliet’in en güzel aşk hikayesi, aynı zamanda da bir drama olduğunu belirten Mendoni, "Bu oyun bir başlangıç olabilir. İki toplumun kültürel bağlarımızı daha da yüksek hale getirebiliriz. Sadece devlet düzeyinde değil, özel kuruluşlar arasında da ortak projelerin ve ikili işbirliklerinin olduğunu öğrenmekten mutluluk duyuyoruz. Yakın zamanda sizleri Atina’ya 16 Mayıs’ta sahnelenecek oyuna da bekliyorum. Eminim oyun, Atina’da da çok iyi karşılanacak" diye konuştu. Bakan Ersoy ve Mendoni, ortak basın toplantısının ardından AKM Tiyatro Salonu’nda sahne alan "Romeo ve Juliet" oyununu birlikte takip etti.