GENEL - 19 Ekim 2018 Cuma 14:55

Kadın ve çocuklar aynı merkezde eğitim alacak

A
A
A
Kadın ve çocuklar aynı merkezde eğitim alacak

Haliliye Belediye Başkanı Fevzi Demirkol, 17 bin 600 metrekare inşaat alanında yapımı devam eden Çocuk ve Kadın Yaşam Merkezi ile Yaşlı Bakımevi inşaatında incelemelerde bulundu.

Haliliye Belediye Başkanı Fevzi Demirkol, 17 bin 600 metrekare inşaat alanında yapımı devam eden Çocuk ve Kadın Yaşam Merkezi ile Yaşlı Bakımevi inşaatında incelemelerde bulundu. Çalışmalar hakkında teknik ekipten bilgiler alan Demirkol, “Çocuk ve Kadın Yaşam Merkezimizde, kadın ve çocuk aynı merkezde eğitim alacak” dedi.


Haliliye Belediye Başkanı Fevzi Demirkol, beraberinde Başkan Yardımcısı Mehmet Selim Polatkan, birim müdürleri ve teknik ekiple birlikte Devteşti Mahallesinde yapımı devam eden Çocuk ve Kadın Yaşam Merkezi ile Yaşlı Bakımevi inşaatında incelemelerde bulundu. Yürütülen çalışmalarla ilgili teknik ekipten bilgiler alan Demirkol, inşaatı da gezerek çalışmaları yerinde denetledi.


Çalışmalar hakkında bilgi veren Demirkol,” Önünde bulunduğumuz inşaat, Çocuk ve Kadın Yaşam Merkezi. Kadınlarımız gelecek, sosyal hayata katılacak. Meslek edinmelerle ilgili kurslar, gerektiğinde okuma yazma, Kuran-ı Kerim okumayı öğrenme, el işi, dikiş, nakış ve bunun gibi faaliyetleri burada yapacaklar. Biz kadınlarımızın sosyal hayata katılmasını, eğitimli olmasını, almış olduğu eğitimi, kültürünü çocuğuna yansıtmasını istiyoruz. Kadınlarımız, Çocuk ve Kadın Yaşam Merkezine gelecek ve burada yapmış olduğumuz havuzlarda yüzme imkanı bulacak, spor yapacaklar. Aynı şekilde, engelli kadınlarımız için de ayrı bir havuz inşa ediyoruz. Kadınlar buraya geldiği zaman, çocuğu bebek yaştaysa kreşe bırakabilecek, ilk veya ortaokul çağında ise eğitimleri burada devam edecek. Kadınla çocuğun, kadınla ailenin, birlikte yaşamasını, birlikte eğitim almasını, çocuğunun bütün tehlikelerden korunması, en iyi şekilde yetişmeleri için kadınlarımızın gözü, çocuklarının üzerinde olacak. Eğitim çalışmalarımız, anne ile çocuğuna birlikte verilecek. Bu bölgede de, ulaşım sorununu yaşanmaması adına kapalı otopark yapmaktayız. Şunu ifade etmek istiyorum ki, bölgenin en büyük kadın ve çocuk merkezidir. 17 bin 600 metrekare inşaat alanına sahiptir. Bu 17 bin 600 metrekare ile biz 3 bin metrekareden 6 belediye binası yapabilirdik. Önceliğimiz halkımız olduğundan, geleceğimizin teminatı olan gençliğimizin bu şekilde yetişmesini arzuladığımız için belediye binasından önce kadınlarımızın ve çocuklarımızın eğitimi için bu tesisi yapıyoruz. Yaşlılarımızı unutmuyoruz. Yaşlılarımız için de Yaşlı Bakımevi yapıyoruz. Bu merkezimizi, yaşlılarımız gerektiğinde günü birlik arkadaşlarıyla buluşma amaçlı kullanacak. Evi olmayan, burada yatılı kalmak isteyen yaşlılarımız yine aynı şekilde bu merkezimizde sene 365 gün kalabilecektir. Haliliye Belediyesi olarak insana hizmet etmeyi ilke ve prensip edinmiş bir belediyeyiz” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.