SAĞLIK - 08 Ocak 2021 Cuma 13:06

Şanlıurfa’da harita iki ayda yeşile döndü

A
A
A
Şanlıurfa’da harita iki ayda yeşile döndü

Şanlıurfa’da hafta içi saat 21.

Şanlıurfa’da hafta içi saat 21.00 ile 05.00 arasında, hafta sonu ise Cuma gününden başlayarak Pazartesi saat 05.00’a kadar kesintisiz olarak uygulanan sokağa çıkma kısıtlaması sonrası korona virüs haritası yeşile döndü.


Şanlıurfa’da korona virüs ile ilgili yapılan sıkı denetimler ve alınan önlemler meyvelerini vermeye başladı. Yaklaşık iki ay önce kırmızı olan korona virüs haritası, kısa sürede yeşile döndü.


Şanlıurfa Valisi Abdullah Erin başkanlığında toplanan İl Pandemi Kurulu, korona virüs salgınında gelinen son durumu değerlendirdi. Şanlıurfa Valisi Abdullah Erin başkanlığında, video konferans yöntemiyle toplanan İl Pandemi Kurulunda, hafta sonu ve gece devam eden sokağa çıkma kısıtlamaları, bulaşma riski yüksek olan mekanların kapalı tutulması ve sürdürülen sıkı denetimler sonucu ortaya çıkan tablo masaya yatırıldı. Tedbirlerin sıkı tutulduğu sürece bulaşma ve vaka sayılarında azalma olduğunu ortaya çıkan verilerden rahatlıkla görebildiklerini belirten Vali Erin, riskli alanlarla ilgili tedbirler almaya devam ettiklerini ifade etti. Salgınla mücadelede görevli tüm kamu çalışanlarının büyük bir sorumluluk üstlendiğini hatırlatan Vali Erin, tedbir ve denetim faaliyetlerinde rehavete yer olmadığını, ilk günkü titizlikle faaliyetlerin sürdürülmesinin önemli olduğunu söyledi. Salgınla mücadelede sağlık çalışanlarından sonra en büyük çabayı denetim ekiplerinin gösterdiğini kaydeden Vali Erin, günde bin 500 ile 2 bin arası personelin iş yeri, alan ve izolasyon denetimi yapmaya devam ettiğini sözlerine ekledi.


Şanlıurfa’da alınan önlemler sonrası yaklaşık iki ay önce kırmızı olan harita tamamen yeşile döndü.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara YKS sorularını hazırlayan uzmanlar 40 günlük "dış dünyadan izole" sürecine girdi Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı (ÖSYM) tarafından 8-9 Haziran’da uygulanacak Yükseköğretim Kurumları Sınavı’nın (YKS) soru kitapçıklarının basımı, paketlenmesi, kontrolü ve sevkinde görev alan çalışanlar, yaklaşık 40 gün dış dünyadan izole yaşayacaklar. Bu yıl 3 milyonun üzerinde adayın başvurduğu YKS soru kitapçıklarının basımı, paketlenmesi, kontrolü ve sevki için matbaa işçileri, yemek servisi yapanlar, uzmanlar ve öğretim üyelerinden oluşan ÖSYM personeli, 40 günlük dış dünyadan izole yaşamlarına başladı. Personel, aileleri de dahil olmak üzere YKS sonuna kadar hiçbir şekilde dış dünya ile iletişim kuramayacak. Personelin tüm temel ihtiyaçları 40 gün boyunca merkezde karşılanacak. Kapalı alan üst düzey güvenlik önlemleriyle korunuyor Soru kitapçıklarının basımı, paketlenmesi, kontrolü ve sevki için Faraday kafesi ile kaplı ve sinyal karıştırıcı jammer sistemiyle korunan 20 bin metrekarelik merkezde günde 200 bin soru kitapçığı basılacak. Güvenlik, özel sistemlerin yanı sıra 7/24 emniyet güçlerinin nöbetiyle sağlanacak. Merkeze cep telefonu dahil hiçbir elektronik eşya ile girilemeyecek. Görevlilerinin tamamı X-ray cihazları ve el dedektörleriyle arandıktan sonra parmak izi okuma sistemlerinden geçirilerek merkeze alınacak. 9 Haziran saat 17.45 itibarıyla dışarı çıkabilecekler ÖSYM personeli, uzmanlar ve öğretim üyeleri, matbaa işçileri, yemek servisi yapanlardan oluşan 100’ü aşkın personel, sınavın sona ereceği 9 Haziran akşamına kadar dışarı çıkamayacak. YKS’de son oturum olan Yabancı Dil Testi’nin (YDT) 9 Haziran saat 17.45 itibarıyla tamamlanmasıyla birlikte personel merkezden çıkarak aileleriyle buluşacak. Çöpler 40 gün boyunca dışarı çıkarılmayacak Merkezdeki çöp bile soru güvenliği için 40 gün boyunca dışarı çıkarılmayacak. Kapalı merkezde kullanılan her türlü müsvedde kâğıt veya baskı hatası olan soru kitapçıkları da toz haline getirilecek. Kapalı matbaada görevli personelin tüm ihtiyaçlarının karşılanması için sinema, spor salonları, masaj koltukları, dinlenme alanları, yemekhane, yatakhane gibi özel alanlar hazır bulunacak. 5,5 milyona yakın soru kitapçığı basılacak Merkezde hazırlanan sorular, en az 3-4 denetimden daha geçirilecek. Bu yıl YKS sorularının basımı için bin 500 ton kâğıt kullanılacak. Matbaada bir günde 200 bin soru kitapçığı baskısı gerçekleştirilecek. 3 milyonun üzerinde adayın başvuru yaptığı YKS oturumları için bu sene 5,5 milyona yakın soru kitapçığı basılacak. Her adayın kitapçığı kendisine has olacak, birden fazla aynı içerik dağılımına sahip kitapçık olmayacak.
Erzurum Oltu’da gastronomi zirvesi Erzurum’un Oltu, Olur, Narman ve Şenkaya ilçelerinin katılımıyla "İlçeler Gastronomi Envanteri Çalıştayı" gerçekleştirildi. Atatürk Üniversitesi Turizm Fakültesi ve Oltu Meslek Yüksekokulu işbirliğiyle Oltu Meslek Yüksekokulunda “İlçeler Gastronomi Envanteri Çalıştayı III (Oltu- Narman- Olur-Şenkaya)” çalıştayı düzenlendi. Çalıştay yoğun bir katılım ile gerçekleştirildi. Çalıştayda ilgili ilçelerde yer alan yöresel yemekler, yöresel ürünler, yenilebilir yabani bitkiler ve yenilebilir mantarlar, yerel üreticiler, çiftlikler, kadın üreticiler ve emekleri, ilçelerde üretilen tarım ve gıda ürünleri, ilçelere özgü unutulmuş ürünler, kaybolan değerler ve pazarlanabilir ürünler hakkında bilgiler dile getirildi. Katılımcıların görüş ve önerilerinin alınması ile çalıştay tamamlandı. Oltu Meslek Yüksek Okulunda gerçekleştirilen çalıştaya; Prof. Dr. Gökalp Nuri Selçuk ve Doç. Dr. Neslihan Serçeoğlu başkanlık etti. Düzenleme kurulunda ise; Doç. Dr. Fikret Doğru, Doç. Dr. Cihat Özdemir, Doç. Dr. Mehmet Sinan Başar, Doç. Dr. Nilgün Sanalan Bilici, Dr. Öğr. Üyesi Fatma Merve Kuşoğlu, Dr. Öğr. Üyesi Serap Açık, Arş. Gör. Kezban Selçuk Arş. Gör. İbrahim Güney, Arş. Gör. Dr. Yunus Zozik, Öğr. Gör. Efsun Ersoy, Öğr. Gör. Emrah Korkutan, Öğr. Gör. Ferdi Ayaz, Öğr. Gör. Filiz Koçak, Öğr. Gör. Hakan Has, Öğr. Gör. Kadir Okşaş, Öğr. Gör. Pınar Mezararkalı, Öğr. Gör. Sait Taşçı, Öğr. Gör. Yusuf Kalın ve Şehir Tanıtım uzmanı Canan Şimşek ile Oltu, Olur, Narman ve Şenkaya ilçelerinden vatandaşlar katıldı.
İstanbul Otizm ile ilgili doğru bilinen yanlışlar: “Bugün, Van Gogh ve Mozart’ın otizmli olduğu konuşuluyor” Altınbaş Üniversitesi Çarşamba Buluşmalarına katılan Tohum Otizm Vakfı Eğitim AR_GE Müdürü Dr. Nursinem Şirin, otizm ile ilgili doğru bilinen yanlışları anlattı; “Bugün, Van Gogh ve Mozart’ın otizmli oldukları konuşuluyor” dedi. Altınbaş Üniversitesi Çarşamba Buluşmaları sohbetinde, Tohum Otizm Vakfı’ndan Dr. Nursinem Şirin’i ağırlandı. Moderatörlüğünü Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Berna Ekal’ın yaptığı söyleşide, otizmin, “sosyal iletişim kurmakta zorluk” olarak tanımlandığını belirtildi. Dr. Nursinem Şirin, otizmlilerin duygusal algılarında farklılıklar olduğunu, buna rağmen öne çıkan bazı yetenekleri olabildiğini anlattı. Bugün bakıldığında Van Gogh ya da Mozart’ın otizmli bireyler olduklarının söylenebileceğini ifade eden Dr. Nursinem Şirin, otizmin Down sendromu gibi hamilelikte tespit edilemediğini, tanının ancak çocuk ve ergen psikiyatrisi tarafından konulabildiğini söyledi. Şirin, “2013 yılında otizmin tanılama ölçütleri değişti. Otizmli bireyler ihtiyaç duydukları destek seviyelerine göre, ‘desteğe ihtiyaç duyan, yoğun desteğe ihtiyaç duyan ve çok yoğun desteğe ihtiyaç duyan bireyler’ olarak 3 sınıfa ayrılıyor. Amerika’da yapılan bir araştırmaya göre, her 36 çocuktan birine otizm tanısı konuyor. Bu rakamlara dayanarak, Türkiye’de de ortalama iki milyonun üzerinde otizmli birey olduğunu tahmin ediyoruz. Araştırma sayısı artıkça, tanı da daha hızlı ve erken dönemde konulabiliyor.” değerlendirmelerini yaptı. Şirin, erken, yoğun, sürekli ve bilimsel tekniklere dayalı bir eğitim ile otizmli bireylerin topluma kazandırılabileceklerini söyledi. Haftada en az 20, en fazla 30 saat bireysel eğitim ve öğretim verilmesi önerisinde bulundu. Şirin, otizmin temel belirtilerini 8 madde de sıraladı: - Göz temasının olmaması ya da sınırlı düzeyde olması, - İsmi söylendiğinde bakmama, - Parmak ile istediğini işaret edememe, - Yaşıtlarının oyunlarına ilgi duymama, - Sallanmak ve parmak ucunda yürüme gibi farklı davranışlar sergileme, - Dönen nesnelere karşı aşırı ilgi gösterme, - Takıntılı ve tekrarlayan davranışlar sergileme ve - Konuşmada akranlarına kıyasla gerilik yaşama. Konuşma geriliği ile gecikmiş konuşma arasındaki farka da değinen Şirin, tek başına konuşma geriliğinin otizm belirtisi olmadığını belirtti. “Otizm ile ilgili yanlış bilinenler” Otizm ile ilgili yanlış bilinenler hakkında bilgi veren Şirin, aralarında dâhi seviyesinde olanların da bulunduğunu ancak bütün otizmlilerin de üstün yetenekli olmadığını dile getirdi. Şirin, “En sık karşılaştığımız soru ekranın otizm yapıp yapmadığı. Doğrudan bir neden olduğunu söyleyemeyiz; fakat eğer birey otizmliyse ekrana yoğun maruz kalmanın otizm şiddetini artırdığı kesin. O nedenle ekran süresinin sınırlandırılmasını öneriyoruz” dedi. Kimler eğitim verebilir Millî Eğitim Bakanlığı’nın 2022 verilerine göre, 41.472 otizmli öğrencinin okula gittiğini söyleyen Şirin, “Okullarda kaynaştırma programlarına dahil ediliyor bu çocuklar. Bazen diğer aileler, çocuklarıyla aynı sınıfta olmalarını istemeyebiliyor. Toplum ve okullarda da farkındalık oluşturulması önemli” diye konuştu. Dr. Nursinem Şirin, uluslararası alanda da meslek sahibi olmuş bireyleri çeşitli etkinliklerde görmenin ya da bir dönem yayınlanan otizmli bir doktoru konu eden “Mucize Doktor” gibi dizilerin toplumu olumlu etkilediğini belirtti. Şirin, otizmli bireylerin eğitiminin zor bir konu olduğunu vurgulayarak, “Bu alanda özel eğitim öğretmenleri ağırlıklı olarak görev yapıyor. Okul öncesi ve çocuk gelişimi eğitmenleri de görev alabiliyor. Ancak zihin, işitme gibi yetersizlikleri öğrenerek, mesleki donanımlarını geliştirmeleri gerekiyor. Uluslararası kaynaklardan da bolca beslenmeliler” önerilerinde bulundu. Tanı sürecinde aileler neler yaşıyor Tanı süreçlerinde ailelerin yaşadıklarına da değinen Şirin, otizmli çocukları olan ebeveynlerin, anne babalık rolüne ek olarak eğitmen ve savunucu rollerinin de olduğunu belirtti; “Bu çocuklar için örneğin taşınma, boşanma gibi değişikliklere karşı önceden hazırlamak gerekiyor. Anne babalar da bunlara bazen daha hızlı ya da yavaş adapte olabiliyor. Bu nedenle ailelerin güçlendirilmesi ve eğitilmesi için kitaplar yayınlıyor, platformlar hazırlıyoruz.” değerlendirmelerini yaptı. İş Koçu Destekli İstihdam Modeli nedir Otizm denince genellikle çocukların akla geldiğini belirten Şirin, “Oysa bu bireyler de büyüyor ve iş hayatına atılıyor. Çalışabiliyor ve âşık oluyorlar. Belirli alanlarda çok verimliler. Amacımız her otizmlinin bağımsız yaşaması ve çalışması. Maalesef büyük bir ön yargı var. İŞKUR’a kayıtlı sadece 100 otizmli var. Bu sayı çok az. Bunun için İş Koçu Destekli İstihdam Modeli üzerinde çalışıyoruz. İşyerlerinde bir iş koçu yetiştirmek istiyoruz. Vakıf’ta 3 ay boyunca eğitim veriyoruz adaylara. İş koçu işe başlıyor ve otizmli bireyler onların gözetiminde işe başlayabiliyor. İş yerlerinin bu bireylerin çalışabilmesi için de hazır olması gerekiyor. Çok sistemli ve iş odaklı olabiliyorlar. Otizmli bireyin işe başladığı ilaç kutulama firmasında hata payı oranın çok düşmesi çarpıcı.” diyerek sözlerini tamamladı.
İzmir Obezite bağırsak kanseri riskini artırıyor Tıbbi Onkolog Doç. Dr. Ahmet Özveren, obezite ve alkolün genç yetişkinler arasında bağırsak kanseri oranlarının artmasına neden olduğunu söyledi. Bu tespitin, önemli bir kanser dergisinde yer alan araştırma sonuçlarıyla ortaya koyulduğunu belirten Doç. Dr. Özveren, “Bu tespit Avrupa’da yapılmış olsa da sonuçları itibariyle toplumun uyarılması, aşırı kilo ve alkol tüketimine dikkat çekilmesi açısından önemli” dedi. Acıbadem Kent Onkoloji Merkezi Medikal Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Özveren, tüm dünya onkologlarının önemli yayınlar arasında kabul ettiği, Annals of Oncology’de yayınlanan bir araştırma sonucunun bilgisini verdi. Çalışmanın 2024 yılı için Avrupa Birliği ülkelerinde ve Birleşik Krallık’ta kanserden ölüm oranlarını öngördüğünü ifade eden Doç. Dr. Ahmet Özveren, şunları söyledi: "Kanserden ölüm oranları Avrupa genelinde azalırken, özellikle genç yetişkinlerde kolorektal kanser sıklığında artış görülüyor. Aşırı kilo ve obezite, Avrupa Birliği (AB) ve Birleşik Krallık’ta 25- 49 yaş arası kişiler arasında görülen bağırsak kanserinden ölüm oranlarını artırıyor. Dergide yayınlanan çalışma, gençler arasında bağırsak kanseri ölüm oranlarındaki en büyük artışın İngiltere’de görüleceğini ve bu oranın 2018’e kıyasla 2024’te erkeklerde yüzde 26, kadınlarda ise yaklaşık yüzde 39 artacağını hesaplanıyor." Doç. Dr. Özveren, çalışmayı yapan Prof. La Vecchia’nın, gençler arasında bağırsak kanseri oranlarının artmasına katkıda bulunan temel faktörleri; aşırı kilo, obezite ve yüksek kan şekeri düzeyleri ve diyabet olarak sıraladığını kaydetti ve sözlerini şöyle sürdürdü: "Ek nedenler arasında Orta ve Kuzey Avrupa ile Birleşik Krallık’ta zaman içinde aşırı alkol tüketimindeki artışlar ve fiziksel aktivitedeki azalmalar yer alıyor. Alkol tüketimine erken başlanması, bağırsak kanseriyle ilişkilendirilmiştir. Fransa ve İtalya gibi alkol tüketiminin azaldığı ülkelerde bu kanserden ölüm oranlarında bu kadar belirgin bir artış yaşanmamıştır. Erken başlangıçlı bağırsak kanseri, yaşlılarda teşhis edilen bağırsak kanserine kıyasla daha agresif olma eğilimindedir ve hayatta kalma oranları daha düşüktür. Çalışma yorumunda hükümetlere, bağırsak kanseri taramasının 45 yaşından başlayarak daha genç yaşlara kadar genişletilmesi önerilmiştir. Bu çalışma ve tespit AB ve Birleşik Krallık için yapılmış olsa da sonuçları itibariyle toplumun uyarılması, aşırı kilo ve alkol tüketimine dikkat çekilmesi açısından önemli."