GENEL - 23 Eylül 2019 Pazartesi 08:54

"Işık Hadisesi"ni izlemek için akın ettiler

A
A
A
"Işık Hadisesi"ni izlemek için akın ettiler

Türkiye’nin farklı illerinden yüzlerce kişi, 255 yıl önce dönemin astronomi dehası İbrahim Hakkı Hazretleri’nin hocası İsmail Fakirullah Hazretleri’nin sandukasının başucunu aydınlatması için yaptırdığı ve birkaç yıl önce UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne eklenen "Işık Hadisesi"ni izlemek için Siirt’in Tillo ilçesine akın etti.

Türkiye’nin farklı illerinden yüzlerce kişi, 255 yıl önce dönemin astronomi dehası İbrahim Hakkı Hazretleri’nin hocası İsmail Fakirullah Hazretleri’nin sandukasının başucunu aydınlatması için yaptırdığı ve birkaç yıl önce UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne eklenen "Işık Hadisesi"ni izlemek için Siirt’in Tillo ilçesine akın etti.


Siirt Valiliğinin öncülüğünde Tillo Kaymakamlığı ve Tillo Belediyesince organize edilen "Işık Hadisesi" etkinliği, ilçe meydanında kurulan platformda Kur’an-ı Kerim okunmasıyla başladı. Türkiye’nin farklı illerinden binlerce kişinin geldiği alanda vatandaşların etkinliği izlemeleri için meydana dev ekran kuruldu. Davetliler, saat 06.20’de sabahın ilk ışıklarıyla güneşin aydınlattığı türbeye yansıyan hadiseyi çıplak gözle izledi. Kimi vatandaşlar ise bu sırada tekbir getirdi.


Etkinliğe protokol üyeleri ve çok sayıda yerli, yabancı vatandaş katıldı. Işık hadisesini izlemek için Ankara’dan geldiğini belirten Ahmet Küşat Yazıcıoğlu, bu güzel anı 92 yaşındaki annesiyle beraber izlemeye geldiğini dile getirdi. Yazıcıoğlu, “Bu hayırlı ve nurlu sabah Ankara ve İstanbul’dan 39 kişi geldik. Annelerimiz, hanımlarımızla birlikte geldik. Daha önce ışık hadisesine geldim çok etkilendim. Dedim ki benim buraları görmem yetmiyor. Batıdaki insanların buralara gelip de bu ulvi duyguyu yaşamalarını arzu ettim” dedi.


Işık hadisesini görmek için İstanbul’dan geldiğini belirten Cağlayan Tandoğan, manevi atmosferi yerinde izlemek için geldiğini söyledi. Tandoğan, “Bugünkü özel anı birlikte yaşamaya geldik, çok heyecanlıyım” diye konuştu.


Zeynep Güneş adlı vatandaş ise, “Çok duygulandım. Çok özel ve güzel bir andı. Çok mucizevi bir andı. Bir öğrencinin hocasına bırakabileceği en güzel bir andı buna şahit olduk” dedi.



Işık hadisesi


18. yüzyılda yaşamış önemli bir bilim adamı olan İbrahim Hakkı Hazretleri’nin 18. yüzyılın ortalarında zirvesinde olduğu astronomi bilgisini kullanarak kurduğu sistemle Güneş’in ekvatora dik düştüğü ve böylece gün ve gecenin eşitlendiği ekinoks günleri 21 Mart ve 23 Eylül’de güneş ışınları, türbe içindeki hocası İsmail Fakirullah Hazretleri’nin kabri başına düşüyor. “Işık hadisesi” veya “Güneş hadisesi” olarak bilinen bu sistem, türbenin restore edildiği 1960’lı yılların başına kadar da çalıştı.


Restorasyon sırasında türbenin orijinal yapısında değişiklikler olunca sistem çalışmadı. Daha sonra yapılan çalışmalarla sistem yeniden çalıştırılmaya başlandı. Işık hadisesinin gerçekleştiği türbe, bir büyük ve iki küçük kubbenin örttüğü iki oda, bir hol ile 8 köşeli ve 10 metre yüksekliğinde bir kuleden ibarettir. Her yıl gece ve gündüzün eşit olduğu 21 Mart ve 23 Eylül’de “ışık hadisesi” türbede gerçekleşmektedir.


İbrahim Hakkı Hazretleri, Tillo’nun 3-4 kilometre doğusunda bir tepe üzerinde harçsız taşlarla bir duvar yaptırır. Halk arasında Kal’at-ül Üstad diye bilinen bu duvarın etkisiyle yeni doğan güneşin ilk ışınları türbenin tümünü gölgede bırakırken, duvarda bulunan 40 ile 50 santimetre ebadındaki pencereden geçen güneş ışınları türbe kulesinin penceresine ve oradan da kırılmak suretiyle türbe penceresinden İsmail Fakirullah Hazretleri’nin sandukasının başucunu aydınlatmaktadır.


İbrahim Hakkı Hazretleri, bu sistemle ilgili olarak, "Yeni yılın ilk güneşi eğer hocamın başucuna düşmezse ben o güneşi neyleyim" diyerek hocası İsmail Fakirullah Hazretleri’ne karşı olan saygısını göstermektedir.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Otomobil su kanalına uçtu: Öldüğü düşünülen sürücünün yüzerek kaçtığı ortaya çıktı Antalya’da kontrolden çıkıp su kanalına uçan otomobildeki sürücü, kanaldan yüzerek çıkıp olay yerinden kaçtı. Aracın yaklaşık 1 buçuk ay önce satışını yapıp devrinin henüz alınmadığını belirten ruhsat sahibi kadın ise olay yerine geldiğindeki ilk sözü, “Allah’tan içinde kimse yok” oldu. Kazanın görgü şahidi bir genç ise, “Sürücü çok paniklemişti, yüzerek kanaldan çıktı, ardından kaçtı” dedi. Kaza, saat 22.00 sıralarında Kepez ilçesine bağlı Göksu Mahallesi’ndeki Nene Hatun Caddesi ile İbn-i Sinan Sokak kesişiminde meydana geldi. Henüz sürücüsünün ismi öğrenilemeyen 16 LUB 73 plakalı otomobilin önce kaldırıma çarpıp ardından su kanalına uçtuğunu görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarın ardından olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Belirtilen adrese gelen itfaiye ekipleri, araçta yaptıkları kontrolde herhangi bir kişinin olmadığını tespit etti. Bunun üzerine görgü şahitlerinin ifadesine başvuran polis, sürücünün araçtan çıktıktan sonra yüzerek kanaldan çıktığını ve ardından panikleyerek kaçtığını belirledi. Trafik polisinin araç plakasından yaptığı sorgulamada, aracın Gülfer Hanedar adına kayıtlı olduğu belirlendi. “Arabayı sattım, parasını aldım ama devrini almadı” Ekiplerin haber vermesiyle kaza yerine gelen Hanedar, aracı Halil isminde bir galerice yaklaşık 1 buçuk ay önce sattığını, parasını almasına rağmen karşı tarafın devrini henüz üzerine almadığını söyledi. Gazetecilere de açıklamada bulunan Hanedar, “Arabayı satmıştım, parasını aldım ancak devrini henüz üzerine almadı. Kaza olunca beni aradılar. Allah’tan içinde kimse yok, ona sevindik. Galericiye satmıştım. Onun sürüp sürmediği de belli değil, ulaşamıyorum da” diye konuştu. Kazayı görenlerden Musa Kont isimli genç ise “Araba aniden fren yaptı ve kanala uçtuktan sonra sürücü yüzerek çıktı. Adam çok panik yapıyordu, sakinleştirmeye çalıştık ama kaçtı gitti” dedi. Polis ekipleri sürücüyü bulmak için çalışma başlatırken, araç çekiciyle su kanalından çıkartılarak otoparka götürüldü.