GENEL - 21 Haziran 2017 Çarşamba 09:03

“Anadolu’nun Alkatrazı’na ziyaretçi akını

A
A
A
“Anadolu’nun Alkatrazı’na ziyaretçi akını

Şair Sebahattin Ali’nin unutulmaz “Aldırma gönül aldırma” şiirini yazdığı, bir dönem “Anadolu’nun Alkatrazı” tabiri ile tanınan ve 1999 yılında kapatılarak müzeye çevrilen Tarihi Sinop Cezaevi, her yıl 100 binleri ağırlıyor.

Şair Sebahattin Ali’nin unutulmaz “Aldırma gönül aldırma” şiirini yazdığı, bir dönem “Anadolu’nun Alkatrazı” tabiri ile tanınan ve 1999 yılında kapatılarak müzeye çevrilen Tarihi Sinop Cezaevi, her yıl 100 binleri ağırlıyor.


Sinop’un en önemli turizm değerlerinden biri olan Tarihi Sinop Cezaevi gelen turistlerin ilgi odağı oluyor. Yazılmış şiirleri ve şarkılarıyla gelenlerin dikkatini çeken cezaevinde birçok ünlünün de mahkum olarak yattığı biliniyor.



“ ‘Aldırma Gönül’ şarkısının yazıldığı cezaevi”


Konuyla ilgili açıklama yapan Sinop İl Kültür ve Turizm Müdürü İrfan Göz, “Sinop geçmişine baktığımız zaman medeniyetlerin üst üste kurulduğu tarihi kültürü zengin bir şehir. Tarihi M.Ö 700’e dayanan çok eski bir şehir. Şehir zamanla el değiştiriyor, bu netice de Selçuklu döneminde yapılan iç kısımda kalan iç kale dediğimiz yere bir hapishane inşa ediliyor. Bundan sonraki aşamada 1878-1879 yıllarından 1997 yılına kadar cezaevi olarak hizmet veriyor. Sinop Cezaevi gelenin dönmediği tarihi bir cezaevi ve burada pek çok ünlünün yattığı ve çok anısının bulunduğu bir cezaevidir. Tanınmışlardan ‘Aldırma Gönül’ şarkısını yazan Sabahattin Ali’yi söylemek mümkündür” dedi.



“Cezaevinin meşhur olmasının sebebi, buradan hiç kimse firar edememiş olmasıdır”


“Sinop’un cezaeviyle anılması kulaklara pek hoş gelmese de bu bir vakadır” diyen İrfan Göz şöyle devam etti: “Sinop denildiği zaman akla cezaevi ister istemez geliyor. Şu anda tarihi cezaevi Sinop’ta en çok ziyaret edilen yerlerin başında gelmektedir. Cezaevinin meşhur olmasının sebebi, buradan hiç kimse firar edememiş olmasıdır. Deniz dalgaları cezaevinin duvarlarına vuruyormuş ve o sesler mahkûmlar tarafından duyuluyormuş. Onun için bu cezaevi kaçışı olmayan, gelenin cezasını çekmeden çıkamadığı bir cezaevi olmuştur. Yani o zamanki ulaşım şartları ve sıkı bir güvenlik oluşturulması, hücre şartlarının ağır olması Sinop Cezaevini bu şekilde meşhur kılmıştır. Sinop Cezaevine o zaman ki şartlarda en ağır mahkûmlar ve sürgüne gönderilen mahkûmlar gelir. Ama cezaevi ağır şartlar barındırmasına rağmen geniş avlularının olması ve 50 kişilik koğuşların bulunması orada güzel dostluklar oluşturmuştur. Netice de yine cezaevinin orada çeşitli el sanatları yapılabildiği atölyelerin olması o gün ki şartlarda düşündüğümüzde gerçekten şartları biraz daha kolaylaştırmıştır. Mahkûmlar boş zamanlarını değerlendirmek için atölyelerde gemi maketi yapmaya başlamıştır. Cezaevinden çıktıktan sonra memleketlerine dönmeyip orada kalmışlar ve maketleri çoğaltıp limana gelen gemilere hediyelik olarak satmışlardır. Nihayetinde gemi maketçiliği Sinop’ta yayılmıştır.”



“Geçen yıl 200- 250 bin kişi ziyaret etti”


Cezaevini ziyaret edenlerin sayısının her yıl artığını belirten Göz, “Geçen yıl yaklaşık olarak 200- 250 bin civarında ziyaretçi gelmişti. Tabii ki bu yıl Sinop’tan daha yüksek oranlar bekliyoruz. Çünkü Sinop henüz keşfedilmemiş, görülmemiş ve şu anda da en çok tarihiyle kültürüyle merak edilen, görülmek istenen bir il. Gelen ziyaretçilerimiz de bu tarihi mekânları görmek istiyorlar. Tabii ki gezip görülecek cezaevinden başka birçok doğal güzelliklerimiz de var. Sinop Cezaevi için, Avrupa Birliği projesi kapsamında restorasyon yapılmak üzere bir proje hazırlanmıştı. Bu proje 2010 yılında tekrar başladı ve nihayetlendi, restorasyon gerçekleştirilemedi. Daha sonraki yapılan çalışmalar neticesinde restorasyon çalışmalarının tekrar başlatılması üzerine çalışmalarımız devam ediyor. 2017 yılı içerisinde buranın ihaleye çıkarılması gerçekleştirilecek” şeklinde konuştu.


Sinop Cezaevi; Sabahattin Ali, Refik Halit Karay, Mustafa Suphi, Ahmet Bedevi Kuran, Ruhi Su, Burhan Felek, Zekeriya Sertel ve Kırım Hanı devlet Giray’ı misafir etmiş bir mekân.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muğla Çağdaş Bodrumspor Başkanı Çağlar’dan spor salonu talebi Çağdaş Bodrumspor Başkanı Dağlarca Çağlar, ilçeye spor salonu yapılması durumunda yeniden Süper Lig’e dönme ve maçları Bodrum’da oynama hayallerinin olduğunu söyledi. Türkiye Sigorta Basketbol Süper Ligi’nden bir alt lige düşen Çağdaş Bodrumspor’un başkanı Dağlarca Çağlar, sezon değerlendirmesi ve yeni sezon hedeflerini anlattığı bir basın toplantısı gerçekleştirdi. Kendilerini tüm maçlarda yalnız bırakmayan Bodrum ve Muğla seyircisi ile basın mensuplarına teşekkür eden Çağlar, bu sene Kadınlar Süper Lig’ine yükselen Bodrum Basketbol’u tebrik etti. Ligde son ana kadar mücadeleye devam ettiklerini söyleyen Dağlarca Çağlar, bu sezon en büyük problemlerinin salon olduğunu belirterek, “Son 2 hafta ligden düştüğümüz kesinleşti ama o haftalara kadar elimizden ne geliyorsa, lige renk katmak için elimizden geleni yaptık. Sempati uyandırdığımızı düşünüyoruz. Sezon boyunca çeşitli problemler yaşadık ama bunların en büyüğü salon problemiydi. Geçen yaz federasyon ile yaptığımız görüşmelerde birinci ağızdan bu maçların belli bir revizyon ve tadilat yapılarak Bitez’de oynanabileceğini şifahen duymuştuk ve bu doğrultuda bir kadro kurduk ama daha sonra buna izin verilmeyeceği söylendi. Ben de gerek Türkiye Basketbol Federasyonu gerek Spor Bakanlığı, gidebileceğim her yere gittim. Açıkçası bu yolda tek başıma mücadele ettim. Elimden geleni yapmaya çalıştım ama maalesef izin alamadık. Muğla’da oynama kararı çıktı. Bir şekilde bu dezavantajlı serüvene başladık. Bu bizim için maddi olarak da ekstra bir yüktü ama işin sportif kısmına etkisi çok daha büyüktü. Sonuçta haftanın 6 günü antrenman yaptığınız bir salonda oynayamıyorsunuz. Bir deplasman gibi bir gün öncesinde Muğla’ya gidiliyor, otelde kalınıyor ve ertesi gün maç oynanıp geri dönülüyor. Bunların hepsi bizim için dezavantajdı” diye konuştu. Geçen sezon Muğla Büyükşehir Belediyesi ve Bodrum Belediyesi’nden bekledikleri manevi desteği alamadıklarını söyleyen Dağlarca Çağlar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Beklediğim maddi destek değildi. Salon konusu ile ilgili örgütlenip sesimizi duyurmamız lazımdı ama başaramadık, örgütlenemedik. Bu anlamda yanımda bir güç hissetmek isterdim. Sonuçta belediyeler de devlet kurumlarıdır. Ben özel sektörüm, basketbol kulübü başkanıyım. Tabii ki bu devlet kurumlarını yanıma almadan bir şeyleri çözmem çok kolay olmayacak." Bodrum’a acilen bir spor salonu yapılması gerektiğini vurgulayan Dağlarca Çağlar, Çağdaş Holding olarak ilçeye bir spor salonu yapmak gibi planlarının olmadığını, bu salonun devlet gücü ile yapılabileceğini dile getirdi. Çağlar, ilçeye spor salonu yapılması durumunda yeniden Süper Lig’e dönme ve maçlarını Bodrum’da oynama hayallerinin olduğunu kaydederek “Bodrum’a salon yapılmadan Süper Lig’e çıkmanın bizim için çok yorucu bir yol olacağını öngörüyoruz” değerlendirmesini yaptı. Yeni bir altyapı oluşumlarının olmasına rağmen altyapıda yaklaşık 200 sporcularının olduğundan bahseden Çağdaş Bodrumspor Başkanı Dağlarca Çağlar, bu sezon altyapıdan yetişen bazı oyuncuları, profesyonel takımda oynatacaklarını dile getirdi. Bu sezon maçlarını Bodrum’da oynayacaklarını hatırlatan Dağlarca Çağlar, “Bu sezon oyuncularımızın tamamıyla sözleşmemiz bitiyor ama devam etmek istediğimiz oyuncular olacaktır. Bunun için liglerin tamamlanmasını bekliyoruz. Hocamızla da yollarımızı ayırdık, kendisine de çok teşekkür ediyoruz. Her şeye rağmen emeğini koydu. Yeni bir kadro, yeni bir teknik heyetle devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Mersin Başkan Özyiğit: "2 ayda 17 bin 500 metrekarelik alanı belediyemize kazandırdık" Mersin Yenişehir Belediye Başkanı Abdullah Özyiğit, Türkiye’de kamulaştırmasız el atma davası ile en fazla muhatap olan belediye olduklarını belirterek, 2 ayda 72 davayı çözüme kavuşturduklarını ve toplam 17 bin 500 metrekarelik alanı belediyeye kazandırdıklarını ifade etti. Mersin Yenişehir Belediye Meclisi Mayıs Ayı Olağan Toplantısının Birleşimi, Başkan Abdullah Özyiğit başkanlığında yapıldı. Yenişehir Belediyesi Atatürk Kültür Merkezi’nde yapılan toplantıda gündem maddeleri görüşülerek karara bağlandı. Mecliste konuşan Özyiğit, Yenişehir’in belediye hizmet alanı sorununa ilişkin yaptıkları çalışmaları meclis üyeleriyle paylaştı. 2019’da göreve geldikten hemen sonra çözdükleri 36 milyon TL’lik bir dosyayı örnek gösteren Özyiğit, şöyle konuştu: "Türkiye’de kamulaştırmasız el atma davası ile en fazla muhatap olan belediyeyiz. 500’e yakın dava var. İmar planlarında sağlık tesisi, okul ve belediye hizmet alanı gibi kamusal alanların mülkiyeti özel şahıslarda ise 5 yıl içerisinde bunların kamulaştırılması gerekiyor. Ancak yıllardır bu problem çözülemediği için üstümüzde yük olarak kaldı. Şu anda yaptığımız çalışmalarla bu alanları kamulaştırıyoruz. Kamulaştırdığımız anda devam edilen davaların faiz yükünden de kurtulmuş oluyoruz. Ayrıca mahkemenin belirlediği fiyatların altında vatandaşlarla anlaşarak bu alanları kamulaştırıyoruz. Biz 5 yıl önce göreve geldiğimizde böyle bir dosyanın çözümünü oluşturmuştuk. 2015’te kaybedilen bir davanın ifasında 36 milyon lira seviyesine ulaşmış bir dosya. Biz onun ödemesini 4 yıllık bir döneme yaydık. Orda elde ettiğimiz parsellerde ilk BETEM’i yaptık. Mayıs ayı içerisinde hemen yanında bir de okul inşaatı temelini atacağız." "2 ay içerisinde 72 davayı çözüme kavuşturduk" Kamu adına bilinç ve cesaretle sorunları çözmeye devam edeceklerini vurgulayan Özyiğit, "Geçtiğimiz 2 ay içerisinde 72 davayı çözüme kavuşturduk. Toplam 17 bin 500 metrekarelik alanı belediyemize kazandırdık" dedi. Bu çalışmaları belediye bütçesini düşünerek yaptıklarını dile getiren Özyiğit, şunları kaydetti: "İnönü Bulvarı’nda Yenişehir İlçe Emniyet Müdürlüğünün ön tarafında bulunan arazi şu anda belediyemizin mülkü haline geldi. Orası da çok kıymetli bir yer. SayaPark AVM’nin karşısında 7,5 dönümlük bir alan belediyemizin mülkiyetine geçti. Bugünün fiyatıyla kamulaştırmak istesek 300 milyon lira gibi bir bedel tutan bu yerlerin 110 milyon lira seviyesinde kamulaştırılması sağlandı. Kamulaştırmasız el atma davalarına muhatap olabilecek 106 hektarlık bir alandan söz ediyoruz. Biz bunları 5 yılın sonunda çözmüş olacağız. Aksi takdirde ipin ucunu kaçırırsak, faizi bizi boğar."