EKONOMİ - 10 Mayıs 2021 Pazartesi 10:29

Cezaevi kapalı olan Sinop balonsuz Kapadokya gibi

A
A
A
Cezaevi kapalı olan Sinop balonsuz Kapadokya gibi

SİNOP (İHA) – Sinop Tarihi Cezaevi’nin restorasyon çalışmaları nedeniyle ziyarete tamamen kapalı olması, turizmciler ve turistleri üzüyor.

SİNOP (İHA) – Sinop Tarihi Cezaevi’nin restorasyon çalışmaları nedeniyle ziyarete tamamen kapalı olması, turizmciler ve turistleri üzüyor. Sinop’ta Cezaevi’nin kapalı olması Nevşehir’de balon uçuşlarının iptal edilmesine benzetiliyor. Turizmciler en önemli lokasyonlarının bir an önce açılmasını istiyor.


Tarihi Sinop Cezaevi ve Müzesi’ndeki restorasyon çalışmaları devam ediyor. Restorasyon çalışmaları başladığında kısmi olarak ziyarete açık olan Tarihi Sinop Cezaevi, gezi sahasındaki çalışmalar nedeniyle yaklaşık 1 ay önce tamamen ziyarete kapatıldı.


Tarihi mekanın kapısında Sinop Müze Müdürlüğü’nün, "Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün 19 Mart 2021 tarihli ve E.1234504 sayılı oluru ile 22 Mart 2021 tarihinden itibaren Sinop Tarihi Cezaevi restorasyon işleri tamamlanana kadar ziyaretçi girişine kapatılmıştır" duyurusu yer alıyor.


Her yıl binlerce ziyaretçi ağırlayan Tarihi Sinop Cezaevi’nin bu sezon turistleri üzeceği görülüyor. Bunun yaşanmamasını isteyen turizmcilerse kısmi de olsa bir an önce çalışmaların hız kazanarak Cezaevi’nin ziyarete açılmasını istiyor. Birçok turistin şehre gelme kararını etkilemesi açısından Sinop’ta cezaevinin kapalı olması Nevşehir’de balon uçuşlarının iptal edilmesine benzetiliyor.


Sinop Kültür ve Turizm Derneği Başkanı Ahmet Çobanoğlu, “Sinop Tarihi Cezaevi’nin aslında bir an önce açılması lazım. Çünkü bizim turizmimizde çok önemli bir nokta orası. Açılması mümkün değil diyorlar. Çünkü proje takvimi öyle. Ama ne kadar hızlı olursa o kadar iyi olur. Sinop turizmi içini Sinop’a gelenler için en önemli yerlerden bir tanesi burası. Çoğu insan için belki de Sinop Cezaevi birinci sırada yer alır. Cezaevi’nin bir an önce turizme kazandırılması lazım. Her şerde bir hayır vardır demek lazım. Belki de pandemi döneminde bu işin başlatılmış olması bir şanstır. Hiç olmazsa turizmin nispeten daha düşük olduğu bir döneme rastlamış oldu” dedi.


Meydan Projesi için yıkımların devamının turizm sezonunun sonrasına ertelenmesini değerlendiren Ahmet Çobanoğlu, “Aslında daha erken başlayamadı. Sıkıntı o aslında. Yoksa şu an mesela yakın birkaç ay önce başlamış olsaydı, yaza belki daha iyi bir açık alanla birlikte girerdik. Gözümüz en azından belli şeylere alışırdı. Ne olacağını tahmin ederdik. Şimdi tabi yazın olmasındansa bu yıkımın, sezonu öldürmek anlamında, yazın inşaat yapma şansı yok zaten. Sezona olumsuz etkilememesi anlamında yıkımların ertelenmesi doğru karar. Keşke daha önce olsaydı daha önce bitmiş olsaydı” diye konuştu.


Sezondan yine de umutlu olduklarını dile getiren Çobanoğlu, “Geçtiğimizi sene de biz nasıl olacağını kestirememiştik ama sonra gördük ki insanlar hakikaten çok bunalıyor. Serbest olursa pek çok şey geçen seneki gibi bu sene de hemen değilse bile Haziran aylarından itibaren bir hareketlilik olacağını düşünüyorum. Ben hatta yazında geçen seneki gibi yüksek bir sezon olacağını tahmin ediyorum. Yaz sezonunun 2-3 ay iyi geçeceğini düşünüyorum. Umudumuz da öyle geçen seneki gözlemlerimiz de öyleydi” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara HAK-İŞ Başkanı Arslan: "Setlerde yatıp kalkmak zorunda kalan insanların temel pek çok haklarından mahrum bırakılması bizi üzüyor" Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (HAK-İŞ) Genel Başkanı Mahmut Arslan, "Özellikle 1 buçuk, 2 saat süren dizi sürelerinin aynı zamanda insan hakları ihlali olduğunu düşünüyoruz. O setlerde yatıp kalkmak zorunda kalan insanların gerçekten temel pek çok haklarından mahrum bırakılması ve kendilerinin gerçek anlamda bir sendikasının olmaması bizi ciddi şekilde üzüyor" dedi. Kültür ve Turizm Bakanlığı katkılarıyla uluslararası alanda gerçekleştirilen ’HAK-İŞ 14’üncü Uluslararası Kısa Film Yarışması’ ödülleri sahiplerini buluyor. Ankara’da bir otelde düzenlenen yarışmanın ödül töreninde, ulusal ve uluslararası kategoride 4 dalda toplam 8 ödül ve ’Sendikacı Gözünden’ kategorilerinde ödüller verildi. Törene, HAK-İŞ Genel Başkanı Arslan, yarışmacılar, aileleri ve davetliler katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan tören, gün özelinde hazırlanan tanıtım filminin seyredilmesiyle devam etti. Şiir ve balaban dinletisinin ardından açılış konuşmalarına geçildi. "Biz bütün kültür ve sanat alanında yeni şeyler yapmaya çalışıyoruz" Sanat ve kültürün sinemayla, dizilerle sınırlı olmadığını belirten Arslan, "Biz bütün bu kültür ve sanat alanında yeni şeyler yapmaya çalışıyoruz. 50’nci yılımız etkinliğinden bir tanesi Türkiye’nin gerçekten hepimizin tanıdığı, gurur duyduğu büyük sanatçılarımızın birer tane eserini Ankara’da Resim Heykel Müzesi’nde sergiledik ve o eserlerin satışını ressamlarımız Filistinlilere bağış olarak gerçekleştirdi. Resim yarışmalarımızdan başlayarak ebru sanatını tekrar ihya etmek, özellikle meddah diplemeleriyle ilgili unutulmuş sanatlarımızı yeniden toplumla buluşturma çabalarımız daha birçok çalışmalarımızla beraber HAK-İŞ, kültür ve sanat alanında da yeni damarları açmaya devam edecek. Sizlerden desteğimiz bizi bu konuda daha çok teşvik etmeniz, bu konudaki çalışmalarımıza destek olmanız ve bu işin sendikacılığımızın o temel kurallarından bir tanesi olduğunu da sizin de inanmanızı, bize de inandırmanızı istiyoruz. Özellikle Emek Hareketi’nin bir temsilcisi olarak sinema ve dizi sanatçılarının özellikle mevzuat açısından, örgütlenme açısından, sendikalaşma açısından da kendilerine her türlü desteği katkıyı vereceğimizi buradan ilan etmek istiyoruz" diye konuştu. "Setlerde yatıp kalkmak zorunda kalan insanların temel pek çok haklarından mahrum bırakılması bizi üzüyor" Dizi konusunda Türkiye’nin, dünyanın pek çok ülkesine ihracat yaptığını dile getiren Arslan, "Dizide görev alan emekçilerin, oyuncuların ve bu konuda gerçekten alın teri akıtan insanların haklarının aynı ölçüde korunmadığını görüyoruz. Özellikle 1 buçuk, 2 saat süren dizi sürelerinin aynı zamanda insan hakları ihlali olduğunu düşünüyoruz. O setlerde yatıp kalkmak zorunda kalan insanların gerçekten temel pek çok haklarından mahrum bırakılması ve kendilerinin gerçek anlamda bir sendikasının olmaması bizi ciddi şekilde üzüyor. Bir başka sorun toplumumuzu ne yazık ki bu uzun dizi saatleri başka bir noktaya taşıyor. Bunun tedbirlerin alınması gerekiyor" şeklinde konuştu. Arslan, konuşmasında Mevlana’nın pergel metaforuna atıf yaparak sendikal anlayışlarını anlattı. Pergelin sabit ayağı gibi değerlerine, inancına ve medeniyetine bağlı durduklarını, diğer ayağıyla ise tüm dünyaya açık, evrensel bir sendikal perspektif benimsediklerini ifade etti. HAK-İŞ’in hem milli duruşu hem de evrensel sendikal ilkeleri birlikte taşıyan bir hareket olduğunu vurgulayan Arslan, kuruluş felsefelerinden ve emek mücadelesine kattıkları ilkelerden vazgeçmeden yollarına devam edeceklerini kaydetti. Ödül alacak sanatçıların yanı sıra televizyon dizilerindeki oyunculuklarıyla tanınan, dizi ve sinema filmleri oyuncuları Arzu Balkan, Hakan Boyav, Koray Karaca, Zeynep Aytem, Fatih Küçük, Dursun Ali Erzincanlı ve Melahat Abbasova katılacak. Sanatçılara "Emeğe Saygı" plaketi takdim edilecek.