SAĞLIK - 12 Ocak 2021 Salı 12:27

Gizli tehlike mikroplastik: Suda, havada, sofra tuzunda, maskede bile var

A
A
A
Gizli tehlike mikroplastik: Suda, havada, sofra tuzunda, maskede bile var

SİNOP (İHA) – Bilim dünyasının son yıllarda daha çok tartıştığı mikroplastikler canlı sağlığı ve sürdürülebilir çevre için risk oluşturuyor.

SİNOP (İHA) – Bilim dünyasının son yıllarda daha çok tartıştığı mikroplastikler canlı sağlığı ve sürdürülebilir çevre için risk oluşturuyor. ‘Plastik Çağı’nı yaşadığımız bugünlerde hayatımızı kuşatan yeni tehlike mikroplastikler. Bitkiler, kara ve deniz canlıları ile insanlar, çok küçük bu plastik parçacıkları yaygın olarak yiyor, içiyor ve soluyor ancak çoğumuz farkında bile değiliz.


Partiküler olarak 1 milimetre’den küçük plastik parçacıklar mikroplastik olarak tanımlanıyor. Bunu 5 milimetre olarak kabul eden yaklaşımlar da mevcut. Bu parçaların bazıları üretimde bazıları ise tüketimde oluşuyor. Tek bir plastik malzeme parçalanarak milyonlarca mikroplastik parçacıklarına dönüşebiliyor. Plastik kullanımı aşırı arttıkça su kaynaklarında rastlanan mikroplastik miktarı da giderek artıyor.


Şampuanlar, deterjanlar, yüz temizleme ürünleri, diş macunları, kıyafetler, çantalar, ayakkabılar, araba lastikleri ve hatta bazı gıdalar. Kullandığımız bütün bu ürünler ya mikroplastik içeriyor ya da kullandıkça çevreye mikroplastik saçıyor. Bu parçalar bir şekilde en son adres olan göl, deniz ve okyanuslara kadar ulaşıyor. Sudaki canlılar tarafından yutulan mikroplastikler birincil üreticiden yırtıcılara doğru besin zinciri boyunca geçerek giderek artan bir yoğunlukta birikime (biyomagnifikasyon) neden olabiliyor. Çoğumuz yaygın olarak yiyor, içiyor ve soluyoruz ancak görmüyoruz.


Gözle görülemeyen bu parçacıklar yapılan çalışmalara göre, sahil kumunda, deniz ürünlerinde, sofra tuzunda, karton bardaklarda, biberonda ve son olarak plasentada dahi bulundu. Mikroplastik kaynaklı kirlilik üzerine Türk bilim insanları da çalışmalar yürütüyor. Sinop Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi’nde 2015-2016 yılları arasında Sinop Sarıkum Lagünü Sahili’ndeki deniz çöpleri ve mikroplastikler araştırıldı. 2019 yılında ise Sinop şehir merkezinde bulunan sahillerde deniz çöpleri araştırıldı.



Karadeniz’de de rastlandı


Deniz Biyolojisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Levent Bat öncülüğünde yürütülen proje kapsamında Sarıkum sahilden alınan kum örneklerinde ve belirlenen derinliklerden deniz suyu örneklerinde incelemeler gerçekleştirildi. Proje sonucunda bölge sahilinde depolanmış ve denizinde yüzer halde yoğun miktarda mikroplastiğe rastlandı. Karşılaşılan mikro boyuttaki çöplerin yoğun miktarda balıkçılık döneminde kullanılan köpük kutuların parçaları, büyük plastik parçaların zamana ve çeşitli faktörlere bağlı olarak aşınımı sonucu denizel ortamda mikro boyutlara ulaşmasından ileri geldiği tespit edildi.



Giderek artıyor


Bu alandaki çalışmalarını sürdüren Levent Bat, konu hakkında ulaşılan son bilgileri paylaştı. Kirliliğin giderek arttığını dile getiren Prof. Dr. Bat, “Plastikle alakalı yıllardır atılmasına rağmen çalışmalar son zamanlarda özellikle son 5-10 yıldır artmaya başladı. Bizde kendi fakültemizde burada hem doktora çalışmalarımızda hem de projelerimizde son 5 yıldır yoğun bir şekilde çalışmaktayız. Özellikle denizlerdeki çöplerdeki ya da deniz suyunun üzerindeki ya da deniz diplerindeki mikroplastikleri araştırmaktayız. Maalesef giderek artmaktadır. Sinop ne kadar çok temiz ve ne kadar çok iyi olmasına rağmen turistik bir bölge denilmesine rağmen buralarda mikroplastik veya çöp kirliliği konusunda sınıfta kaldığımızı söyleyebilirim maalesef” dedi.



Araştırmalar devam ediyor


Mikroplastiklerin canlılara etkisi hakkında konuşmanın şu an için erken olduğunu dile getiren Bat, “Ama bunların direkt olarak canlılara etkisinin olduğunu söylemekte yanlış olur. Bunun için çok daha çalışmamız ve yol almamız gerekiyor. Mikroplastikleri balıklar yiyebilir. Tüketebilir ya da diğer küçük canlılara da geçebilir. Bunlardan dolayı besin zinciri aracılığıyla insanlar da alabiliyor. Ancak şunu söylemek lazım genellikle mikroplastikler balıkların mideleri ve iç organlarında bulunuyor. Ve onlar da temizlenip yendiğinde dolayı etlerine geçme ihtimalinin daha düşük olduğunu söylemek gerekiyor. Bazı haberler söz konusu olabiliyor. Balıkların yüzde 40’ına plastik yiyoruz gibi ama bunun yüzde yüz doğruluğunu kanıtlamak için çok daha fazla balıkla üzerinde çalışmak gerekir. Ve çok daha detaylı olarak bakmak gerekiyor. Ve zamana yaymak gerekiyor” diye konuştu.



Her alanda rastlanıyor


Suda, havada, sofra tuzunda, maskeden bile mikroplastiklerin geçebileceğine değinen Levent Bat, “Mikroplastiklerle ilgili yapılan çalışmalara göz gezdiğimizde son zamanlarda plasentada dahi mikroplastik bulunduğu söyleniyor. Yine Avrupa’daki insan gaitalarına bakılmış, insan dışkılarına bakıldığında dahi plastiklerin olduğu söyleniyor. Bunun dışında tabi atmosferden de gözle görülmeyecek olan tozlar içerisindeki plastikleri yutarak da vücudumuza alabiliyoruz. Hatta sofra tuzlarında dahi plastik görüldüğüne dair bazı çalışmalarla karşı karşıyayız. Örneğin şu anda taktığımız maskelerden bile plastikler yayıldığını, üzerimizden bile binlerce mikroplastiğin doğaya gittiğini biliyoruz. Vazgeçilmez bir şey bunu kullanmak zorundayız. Yaşantımıza girmiş arabasından tutun da etrafımızdaki kullanılan eşyaların her birinde plastik var. Sadece bu poşetle ya da şişelerle de bitmiyor” şeklinde konuştu.



Plastik kullanımı azaltılmalı


Plastik kullanımın en aza indirgenmesi gerektiğini ifade eden Bat, “Tabii ki tedbir almak gerekiyor. Tedbiri hem devlet olarak alınıyor. Hem de bilim insanları insanlara bilgi vererek bunları bu şekilde insanların bilinçlenmesini sağlıyorlar. Sadece duyarlı olmamız gerektiğine inanıyorum. Çöpleri geri dönüşüme bırakmanın yararlı olduğunu düşünüyorum. Yine mikro plastiklerin ya da kullandığımız plastiklerin gelişi güzel tek kullanımlık yerine daha sağlıklı olan diğer porselen, cam kaplarda kullanılmasından yanayım. Bez ve file torbaların kullanımı daha uygun olacaktır. Hem kendimizi hem de çocuklarımızı bu şekilde eğiterek dışarıya minimum miktarda çöpün bırakılması daha iyi olacaktır. Hem bu bilinci vermek hem de önlemlere uymak çok daha iyi olacağını düşünüyorum. Dolayısıyla bunun için çok iyi bir şekilde tasarlanması ve planlanması gerekiyor. Zaman içinde elbette ki plastiklerin bünyeye girmesi söz konusu olabilir mühim olan bunu en aza indirgemek” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muğla Büyükşehir kırsaldaki çınarların yanında Muğla Büyükşehir Belediyesi ‘Kırsaldaki Çınarlar’ projesi ile kırsalda yaşamını sürdüren, özellikle kendi ev ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanan yaşlı vatandaşların hayatını kolaylaştırmak için evlerine giderek hizmet veriyor. Ekipler, proje kapsamında vatandaşların temizlik, tamirat, soba kurulumu ve daha birçok konuda yanlarında oluyor. Hizmet kapsamında bugüne kadar 761 aileye 12 bin 728 kez hizmet verilerek vatandaşlara önemli bir destek sağlandı. Nurten Kaleli; “Büyükşehir ekipleri ailemizin birer ferdi oldular” Menteşe İlçesi Ortaköy Mahallesi’nde eşi ve oğluyla oturan Nurten Kaleli, Kırsaldaki Çınarlar hizmeti ile Büyükşehir ekiplerinin belli dönemlerde kendilerini ziyaret ettiğini söyledi ve gelen ekiplerin ailelerinin birer ferdi olduğunu belirtti. Nurten Kaleli; “80 yaşındayım, eşim ve oğlumla yaşıyorum. Eşim felç geçirdi. Benim de gücüm kalmadı. Ev temizliğinden diğer işlere Büyükşehir ekipleri hep yanımda oluyor. Siliyorlar, süpürüyorlar, camları temizliyorlar. Onlar geliyoruz dediğinde ben çayı koyuyorum, çaylarını içip işlerine öyle başlamalarını istiyorum. Çünkü onlar da bizim ailemizin bir ferdi oldular” diye konuştu. Büyükşehir Belediyesi Kırsaldaki Çınarlar ekibinden Deniz Çağlar vatandaşların evlerine giderek tadilat, temizlik ve isteklerine göre birçok hizmeti verdiklerini söyledi. Deniz Çağlar; “Kendine bakamayan, yaşlı vatandaşlarımıza Kırsaldaki Çınarlar projemizle hizmet veriyoruz. Evlerinde temizlik, tadilat, odun kırma neye ihtiyacı varsa karşılıyoruz. Nurten teyzemize de aylık periyotlara göre uğruyor, ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Bu hizmetimizle onların yanında oluyor, dualarını da alıyoruz.” Kırsaldaki Çınarlar ekibinin diğer üyesi Gülden Madran da genel temizlik, dolap, kapı, cam temizliği, süpürge gibi hizmetlerle vatandaşlara hizmet verdiklerini ve kendilerini gittikleri evin bir ferdi gibi hissettiklerini belirtti.
Aydın Nazilli’de öğrenciler projelerini görücüye çıkardı Nazilli Atatürk Anadolu Lisesi öğrencileri tarafından hazırlanan Bilim Fuarı törenle açıldı. Öğrenciler, hazırladıkları projelerini heyecanla protokol üyelerine anlattı. Aydın’ın Nazilli ilçesinde bulunan Atatürk Anadolu Lisesi’nde Bilim Fuarı’nın açılışı gerçekleştirildi. Açılışa Kaymakam Sedat Sırrı Arısoy, İlçe Milli Eğitim Müdürü İsmail Şimşek, şube müdürleri, okul müdürleri, öğretmenler ve öğrenciler katıldı. Fuarda öğrenciler, hazırladıkları bilimsel çalışmaları davetlilere detaylarıyla anlattı. 17 projenin yer aldığı fuarda 13 tasarım, 4 inceleme, 1 de araştırma projesi yer aldı. Öğrencilerin yaptığı birbirinden farklı çalışmalar, protokol üyelerinden tam not aldı. Fuarın tek araştırma projesi olan “Bukalemun Saha Çalışması” projesi dikkat çekti. Bukalemunların tanıtımını ve ekosisteme olan katkılarının öne çıkarıldığı çalışmada öğrenciler, köylerdeki vatandaşlara bukalemunlar hakkında bilgi verdi ve bu hayvanın ne kadar tanındığına dair araştırma yaptı. Alper Barlık danışmanlığında projeyi hazırlayan öğrenciler İlknur Atik ve Bahriye Çiftçi, bukalemunların öldürülmemesi gerektiğini ifade ederek, “Bu projeyi hazırlamaktaki amacımız bukalemunların tanıtımlarını sağlamak ve bitki zararlıları ile mücadelesinde etkisini göstermek. Kıyı bölgelerinde daha çok varlık gösteriyor. Hassas bir hayvan oldukları için en ufak bir etkileşimde ölebiliyorlar. Bu yüzden insanlarımızı bilinçlendirmek amacıyla bu projeyi hazırladık. Soylarını devam ettirmek istiyoruz. İnsanlar bukalemunları yakalayıp öldürüyor, bazıları ilaç yapıyor. Tıpta böyle bir şeyin karşılığı yok ama halk arasında böyle bir inanış var. Arslanlı Mahallesini pilot bölge olarak seçtik. Mahalle sakinlerine bukalemunları tanıttık. Orada 100 kişi ile röportaj yaptık, 78 kişi bukalemunları tanımadığını söyledi. Kalanı ise tanıyıp öldürdüklerini söyledi. Biz de yararlarını anlattık” ifadelerini kullandı.