KÜLTÜR SANAT - 16 Temmuz 2020 Perşembe 09:02

Sinop’ta tarihin önündeki ‘müştemilat’ kaldırılacak

A
A
A
Sinop’ta tarihin önündeki ‘müştemilat’ kaldırılacak

Sinop İl Kültür ve Turizm Müdürü Hikmet Tosun, Sinop’ta kalelerin önünü kesen “müştemilat” dedikleri, eski bir medeniyeti gölgeleyen eklentileri kaldıracaklarını belirterek, tarihin hürriyetini yaşayacağını vurguladı.

Sinop İl Kültür ve Turizm Müdürü Hikmet Tosun, Sinop’ta kalelerin önünü kesen “müştemilat” dedikleri, eski bir medeniyeti gölgeleyen eklentileri kaldıracaklarını belirterek, tarihin hürriyetini yaşayacağını vurguladı.


İl Kültür ve Turizm Müdürü Hikmet Tosun, Tarihi Sinop Cezaevi restorasyonuna dair önemli açıklamalarda bulundu. Proje çalışmalarının devam ettiğini söyleyen Tosun, Sinop halkının uzun zamandır bu projeyi beklediğini belirtti. Konuyla ilgili açıklama yapan Tosun, “Sinop kaleleri dünyanın en eski kalelerinden birisi. 3 bin 200 metre uzunluğunda, şehrin tamamen etrafını çevreliyor ve şehir bir kalebent şehir. Bu tür şehirlere kalebent şehir denilir ve bu kalebent şehirlerin sayısı dünyada çok az. Bir elin parmakları kadar az. Biz kalelerimizi UNESCO Kültürel Miras Aday Listesi’ne aldırdık” dedi.



“Ben Sinop Kalesi’ndeki görkemi hiçbir kalede görmedim”


Stephen’ın coğrafya kitabında “Ben Sinop Kalesi’ndeki görkemi hiçbir kalede görmedim” şeklinde yazısı olduğunu belirten Tosun, “Şimdi bu kalelerin görkemini ortaya çıkaracağız. Özellikle kale lonca kapısını açmak istiyoruz. Kale koruma alanı içerisinde bulunan bütün evleri kamulaştırarak bu bölgeyi kale koruma alanına açmak istiyoruz. Çevre ve Şehircilik Bakanımızın bildirdiğine ve her defasında söylediğine göre valilik binasından denize kadar inen ve kalenin önünü kesen yapıları kaldırmak istiyoruz. Şuan hazırlıklar valimiz tarafından yapılıyor. Belediyenin taşınması, valilik binasının taşınması şeklinde. Yani Sinop Kalelerinin etrafı açılıyor. Sıra kalekonduların -tabi onlar vatandaşın mülkiyeti, tapulu yerleri- kamulaştırılmasına gelecek. Biz aslında cezaevi ile Sinop Kalelerini bir düşünüyoruz. UNESCO’ya da öyle müracaat ettik. Zaten Sinop Cezaevi iç kale. Diğer kalenin uzantısı ve iç kale bu şehrin yerleşim merkezi. Antik dönemde ilk yerleşim merkezi” şeklinde konuştu.



“Tarihi olmayan her şey kalkacak, tarihi olan her şey kalacak”


Müdür Tosun şu bilgileri verdi:


“Selçuklular’ın Sinop’u aldıklarında ilk yaptıkları tersane ve daha sonra 1877’den sonra cezaevi olarak hizmet vermiş. Tarihteki en az bölümünü cezaevi olarak hizmet vermiş ama aslında orası 800 yıl hem Osmanlı’nın hem de Selçuklu’nun tersanesidir. Osmanlı ve Selçuklu donanması iç kalede şekillenmiştir. Karadeniz hakimiyeti iç kalede yapılan gemilerle sağlanmıştır. Dolayısıyla biz 9,2 milyon euroluk Avrupa Birliği projesi ile önce bu bölgenin tamamını projelendirdik, ardından da restorasyon projesi ile restorasyona geçtik. Şunu söyleyebilirim ki; Türkiye’de belki şehrin kendi halkının karar verdiği ve planını yaptığı tek projedir bu proje. Bu projenin uygulamaya geçmeden önce projenin planlanmasında elliden fazla toplantı yapılmıştır, hatta dört gün İstanbul’da toplantı yapılmış ve İstanbul’daki Sinoplulara da soruldu. Herkesin fikri alınmıştır. Çıkan fikir şudur: Kalelerin önünü kesen müştemilat dediğimiz, Boyabat tuğlasından yapılmış eski bir medeniyeti gölgeleyen yapıları kaldırıyoruz. Cezaevi hürriyetini yaşatacak, cezaevinin kimliği ile alakalı olan bütün yapıları restore ederek yaşatmak istiyoruz. Avrupa Birliği restorasyona hibe kredisi vermiyor ancak bu projeyi sivil toplum kuruluşları ve halk hazırladığı için sivil toplum projesi olarak bu projeye destek vermiştir. Bu projeyi Avrupa Birliği burada uyguluyor. Süreç başladı. Herkes neler yapıldığını, nasıl yapıldığını çok rahatlıkla görebilir. Cezaevini gezebilir bu konuda hiçbir sıkıntı yoktur. Sinop halkı Sinop Cezaevi ile ilgili nasıl karar verdi ise o karar doğrultusunda proje uygulanmış, koruma kurulundan geçmiş, Avrupa Birliği desteğini vermiş ve bu proje uygulamaya geçmiştir. Tarihi olmayan her şey kalkacak, tarihi olan her şey kalacak.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep Gaziantep’te esrarengiz patlama sesi korku ve paniğe neden oldu Gaziantep’in Nizip ilçesine bağlı Suriye sınır hattındaki kırsal mahallelerde şiddetli bir patlama sesi duyuldu. Bölgede yaşayan vatandaşları tedirgin eden patlama sesi ile ilgili geniş çaplı inceleme başlatılırken boş araziye havan mermisi düşmüş olabileceği ihtimali üzerinde durulduğu öğrenildi. Olay, Gaziantep’in Nizip ilçesine bağlı Suriye sınır hattındaki kırsal mahallelerde meydana geldi. İddiaya göre, özellikle bölgedeki kırsal Gökçeli Mahallesi’nde yaşayan vatandaşlar bir anda çok yüksek bir patlama sesi duydu. Duydukları sesle korku ve panik yaşayan vatandaşlar 112 Acil Çağrı Merkezi’ne ihbarda bulundu. İhbar üzerine sesin duyulduğu bölgelere jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. Ölen ya da yaralanan kimsenin olmadığı olay sonrası patlama sesinin kaynağı ile ilgili geniş çaplı inceleme başlatıldı. Olayla ilgili çalışma yapan ekiplerin boş araziye havan mermisi düşmüş olabileceği ihtimali üzerinde durduğu öğrenildi. Korku ve panik yaşayan vatandaşlar o anları anlattı Yaşadıkları korku ve paniği anlatan Çapan Köse ve Adil Yılmaz isimli vatandaşlar, önce kısa süreli keskin bir ışık gördüklerini sonrasında ise şiddetli bir patlama sesiyle irkildiklerini söyledi. Vatandaşlar, Suriye’ye yakın olduklarını ve oradan bir şey düşme ihtimalinin akıllarına geldiğini de ifade etti. Konu ile ilgili geniş çaplı soruşturmanın sürdüğü bildirildi.
Ankara Gazeteci Hande Fırat’ın "Devriamber" sergisi Kültür Bakanlığı desteğiyle açıldı Gazeteci Hande Fırat’ın "Devriamber" isimli resim ve heykel sergisi Kültür ve Turizm Bakanlığının desteği ile Cumhuriyet Müzesi bünyesinde yer alan Sığınak Kültür Sanat’ta açıldı. Gazeteci Hande Fırat’ın “Devriamber” isimli sergisinin açılışı Ankara’da gerçekleştirildi. Sergiye, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Dışişleri Bakan Yardımcısı Yasin Ekrem Serim, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı, TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı Hulusi Akar, eski TBMM Başkanı Binali Yıldırım, MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Oktay Vural, Dışişleri Bakanı Başdanışmanı Nuh Yılmaz, AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları Başkanı Ayşe Keşir, Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Ahmet Yener, Demirören Holding Yönetim Kurulu Başkanı Yıldırım Demirören’in eşi Revna Demirören, Demirören Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Meltem Demirören Oktay ve çok sayıda davetli katıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise serginin açılışı için mesaj gönderdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mesajını serginin açılışında gazeteci Hande Fırat okudu. Cumhurbaşkanı Erdoğan mesajında, "Basın ve sanat dünyamızın değerli temsilcileri, kıymetli misafirler, sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Nazik davetiniz için teşekkür ediyorum. Basınımızın önemli isimlerinden Hürriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Sayın Hande Fırat’ın kendi ifadesiyle ’çınarlarını kaybedip kendileri çınara dönen kadınların hikayesini’ anlattığı resim ve heykel sergisinin başarılı geçmesini temenni ediyorum. Başarılı gazeteci kimliğinin yanı sıra, bu sergi vesilesiyle sanatçı yönünü de öğrenme fırsatı bulduğumuz Sayın Hande Fırat’ı tebrik ediyor, kendisine hem meslek hem de sanat hayatında muvaffakiyetler diliyorum. Sizlerin şahsında basın ve sanat camiamızın tüm mensuplarını, sergiye ilgi gösteren tüm sanatseverleri bir kez daha yürekten selamlıyorum” ifadelerine yer verildi. "Bu sergi annemle, kızıma ithaf ediliyor" Fırat, serginin açılışı için Kültür ve Turizm Bakanlığının tüm personeline ve sergiyi açarken kendisine destek olan arkadaşlarına teşekkür etti. Hande Fırat, "Bu sergi, babalarını kaybeden tüm kız çocukları, tüm erkek çocukları ama özellikle kız çocuklarına atfen yapılmıştır. Bu sergi annemle, kızıma ithaf ediliyor" dedi. Devrialem sergisinin farklı bir anlamı olduğunu belirten Bakan Ersoy, "Bir toplumun zenginliği, kültür ve sanatının derinliği ile ölçülüyor. Kültür ve sanat toplumda ne kadar yerleştiyse, toplumda ne kadar kabul gördüyse, o toplumda kültür ve sanat ne kadar iyi üretilebiliyorsa aslında toplum o derece zengin algılanıyor. O açıdan da biz Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak kültür ve sanatı her yönüyle desteklemeyi görev addediyoruz. Sadece sanat üretimi değil, vatandaşlarımızın kültür ve sanata rahat erişimi de çok çok önemli" şeklinde konuştu. Kültür Yolu Festivalleri ile vatandaşların kültür ve sanata rahat ve kolay erişmesini amaçladıklarını belirten Ersoy, "Vatandaşın sanata erişimi yeterli değil. O yüzden kültür ve sanat üretimini artırmak istiyoruz. Kültür sanatın toplumun sadece bir kesiminin ilgilendiği bir etkinlik olmasının dışına çıkmasını, toplumun her kesimlerinin eriştiği bir alan olması için çabalıyoruz. Bu sergide anlamlı bulduğumuz, toplumda bilinirliği yüksek, toplumda yer etmiş kişilerin kültür sanat üretimindeki katkıları, kültür ve sanat üretiminde pay sahibi olmaları aslında sanatın popülaritesini artırıyor" ifadelerini kullandı. Serginin anlamının önemli olduğunu belirten Bakan Ersoy, “Serginizin anlamı da çok önemli. Ben de babamı kaybettim ama sizin gibi genç yaşta kaybetmedim. Genç kızlarımızın 18 yaşına girmeden önce babalarını kaybetmesinin nasıl bir duygu olduğunu, nasıl omuzlara yük getirdiğini kısmen de olsa anlayabiliyorum” diye konuştu. Sergide, tuval üzerine çeşitli malzemeler kullanılarak yapılan tablo ve heykellerden oluşan 40 eser sergileniyor. Sergi 25 Mayıs’a kadar açık olacak.