- 11 Temmuz 2019 Perşembe 13:22

Dalaman ailesinin dramı

A
A
A
Dalaman ailesinin dramı

Şırnak İl Sağlık Müdürü İsmail Başıbüyük, Silopi’de ikamet eden ve dünyada sadece altı aile ve toplam 150 kişide tespit edilen, erken yaşta ölümlere neden olan Kısa QT Sendromu olarak da bilinen ölümcül kalp ritm bozukluğu hastalığı teşhisi konulan Dalaman ailesinin sağlıklarına kavuşması için devletin bütün imkanlarının seferber edileceğini söyledi.

Şırnak İl Sağlık Müdürü İsmail Başıbüyük, Silopi’de ikamet eden ve dünyada sadece altı aile ve toplam 150 kişide tespit edilen, erken yaşta ölümlere neden olan Kısa QT Sendromu olarak da bilinen ölümcül kalp ritm bozukluğu hastalığı teşhisi konulan Dalaman ailesinin sağlıklarına kavuşması için devletin bütün imkanlarının seferber edileceğini söyledi.


Şırnak İl Sağlık Müdürü ve Üroloji Uzmanı Op. Dr. İsmail Başıbüyük, Müdür Yardımcısı ve Dahiliye Uzmanı Dr. Arı Avni Erbil ile birlikte dünyada sadece altı aile ve toplam 150 kişide tespit edilen ve erken yaşta ölümlere neden olan Kısa QT Sendromu olarak da bilinen ölümcül kalp ritm bozukluğu hastalığı teşhisi konulan 60 kişilik Dalaman ailesini evlerinde ziyaret edip sorun ve taleplerini dinledi.



"Başka ölüm ve acıların yaşanmaması için gayret göstereceğiz"


Ailenin yardım çağrısına kayıtsız kalmayarak hem bakanlık hem de Şırnak Valiliği adına Dalaman ailesi bireylerini evlerinde ziyaret eden Şırnak İl Sağlık Müdürü İsmail Başıbüyük, ”Biz Sağlık Bakanlığı adına ve Şırnak Valiliğinin talimatı ile buraya geldik. Biz ailenin hem maddi anlamda hem de sağlık açısından daha iyi tedavi alabilmesi için elimizdeki bütün imkanları seferber edeceğiz. Aile için devletin her türlü imkanlarını seferber edeceğiz. Amacımız daha önce bu hastalık yüzünden hayatını kaybeden gençlerin tekrardan bu aileye aynı sıkıntıları ve acıları yaşatmaması ve gençlerin genç yaşta hayatlarını kaybetmemesi için alabilecekleri en iyi tedaviyi alabilmeleri için tüm gayretleri göstereceğiz” dedi.



"Devletin tüm imkanlarını aile için seferber edeceğiz"


Silopi’de ikamet eden Dalaman ailesinde gözüken QT Sendromu hastalığı ile ilgili aileden hem bilgi almak hem de devletin imkanlarını ailenin ihtiyaçları karşısında nasıl kullanabileceklerini belirten Başıbüyük, ailenin taleplerini dinleyerek sorunlarını çözeceklerini kaydetti. Başıbüyük, "Ailemizin yaşadıklarından bakanlığımız ve Şırnak Valimiz Mehmet Aktaş’ta haberdar. Devletim tüm imkanlarını ailenin tüm fertlerinde tedaviyi en iyi şekilde ve en düzeyde, en maksimum düzeyde uygulayabilmek için seferber edeceğiz. Devletin karşılayabileceği her şey; tedaviden tutunda tarama testlerine kadar. Bu genetik taramalarda uygulanan problemlerin ortaya çıkarılabilmesi için gerekli olan tüm imkanları seferber ediyor devletimiz. Bizde ailenin taleplerini dinlemek ve neler yapabiliriz bunu istişare etmek için buraya geldik. Bundan sonraki süreçte de bu olayların takipçisi olacağız ve ailemizin en iyi şekilde tedavi almasını sağlayacağız” diye konuştu.



"Genetik testlerin maliyetini aileye yıkmayacağız"


Genetik testlerin çok pahalı testler olduğunu belirten Başıbüyük, ailenin tüm fertlerinde bu hastalık olup olmadığına bakacaklarını söyledi. Başıbüyük, "Bunu anlamak için uyguladığımız bazı testler var. Bunların da maliyeti yüksek ve bakanlık bu konuda çok ciddi bir şekilde hassasiyet gösteriyor ve bu testlerin bakanlıkça karşılanması için biz sağlık müdürlüğü olarak elimizden geleni yapacağız. Bu ailenin testlerinin maliyetini asla ama asla aileye yıkmayacağız ve gerekli olan tüm tedbirleri alacağız" ifadelerini kullandı.



"Devletin bize sahip çıkmasını istiyoruz"


Devletin ailemize imkanlarını sağlamak adına Şırnak İl Sağlık Müdürünün yapmış olduğu ziyaretten büyük bir memnuniyet duyduğunu ifade eden Hacı Dalaman, “Devletimizden, sağlık bakanlığımızdan, il sağlık müdürlüğünden ve Şırnak Valiliğinden isteğimiz ve ricamız çocuklarımızın genç yaşta ölmemesi için ailemize sahip çıkmaları ve bu hastalığın ortaya çıkarılması için gerekli yardımların yapılmasıdır. Bu hastalığın ortaya çıkarılıp genetik çalışmaların yapılması için devlet büyüklerinden ve sağlık bakanlığından yardım bekliyoruz. Genç yaşta çocuklarımızın ölmesini artık görmek istemiyor ve bu acıyı tekrar yaşamak istemiyoruz. Her gün öleceğiz stresi ile yaşamak çok zor ve artık bu stresle yaşamak istemiyoruz. 60 kişiden oluşan kabalık bir aileyiz. Bir yaşındaki çocuktan 65 yaşındaki anneme kadar tüm aile bireylerinde böyle bir hastalığımız var. Bu hastalık nedeniyle birçok aile bireylerimizi genç yaşta kaybettik ancak bundan sonra bu acıları yaşamak istemiyoruz bunun içinde devletimizden ve devlet büyüklerimizden bize sahip çıkmalarını bekliyoruz” diye konuştu.


Ziyaret esnasında ve ziyaret sonunda evde bulunan çocuklarla yakından ilgilenen Şırnak İl Sağlık Müdürü İsmail Başıbüyük, hem çocuklarla sohbet etti hem de çocuklara kitap, kalem, diş macunu ve tişört hediye etti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir İzmir’in barajlarında su seviyesi düştü İzmir Büyükşehir Belediyesi İZSU Genel Müdürlüğü, İzmir’in içme suyu ihtiyacını sağlayan Tahtalı, Gördes ve Balçova barajlarındaki su seviyelerinin önceki yıllara oranla düşmesine rağmen kısa vadede kentte bir susuzluk tehdidi bulunmadığını açıkladı. İZSU Genel Müdürlüğü, kentin su ihtiyacının yarıya yakınını karşılayan Tahtalı, Balçova ve Gördes barajlarındaki güncel doluluk oranlarını açıkladı. Doluluk seviyesi Tahtalı Barajı’nda yüzde 31, Balçova Barajı’nda yüzde 76, Gördes Barajı’nda ise yüzde 13 olarak kayıtlara geçti. 3 barajdaki toplam su miktarı ise 188 milyon metreküp oldu. Bu üç önemli kaynağın dışında kente su sağlayan Ürkmez Barajı yüzde 43, Güzelhisar Barajı yüzde 86 ve Kutlu Aktaş Barajı ise yüzde 41 doluluk oranına sahip. Tahtalı’da 2008’den beri en düşük seviye Tahtalı, Balçova ve Gördes barajlarındaki su miktarının İzmir’in yaklaşık 8 aylık su ihtiyacını karşılayacağı bildirildi. İZSU yetkilileri Tahtalı Barajı’nda 2008 yılından bu yana en düşük su seviyesinin gözlendiğini belirtirken, su seviyesindeki düşüşün azalan yağışlardan kaynaklandığı vurgulandı. Açıklamada İZSU’nun kente kesintisiz içme suyu sağlamaya yönelik çalışmalarının devam ettiği ifade edilirken, “Barajlarımızda hiç yağış olmasa bile yıl sonuna kadar yetecek su mevcut; ayrıca yer üstü su kaynaklarının yanında kentimizin yer altı su kaynaklarından da faydalanıyoruz. Ancak uzun vadede yaşanabilecek susuzluk tehdidine karşı suyun tasarruflu kullanılması tüm toplumumuz açısından büyük önem taşıyor” denildi.
İstanbul Cam döşemesinin altında sergilenen eserlerle adeta müze olan Koca Mustafa Paşa Camii ibadete açılıyor Fatih’te Kristos Pantepoptes Kilisesi olarak 1059’da inşa edilen ve Sadrazam Koca Mustafa Paşa tarafından camiye dönüştürülen yapının 2021 yılında başlanılan restorasyonunda sona gelindi. Bizans mimarisine ait çini, mermer ve sütunların yanı sıra cehennem tasvirlerinin yer aldığı freskler keşfedilen caminin zemini camla döşenerek adeta müzeye çevrildi. Yarın ibadete açılacak olan 965 yıllık caminin son hali ise havadan görüntülendi. Fatih’te Kristos Pantepoptes Kilisesi olarak 1059’da inşa edilen ve Sadrazam Koca Mustafa Paşa tarafından camiye dönüştürülen yapı Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğünce 2021 yılında restore edilmeye başlandı. Tarihi camide sürdürülen çalışmalar esnasında hem Bizans hem de Osmanlı Cihan Devleti dönemlerinin özenle korunduğu görüldü. Yapının içi, bir metre kadar toprakla doldurulduğu için katmanda yapılan kazılarda, Bizans devrinin özgün kotuna inilerek zeminde zengin bir döşeme mozaiğiyle karşılaşıldı. Restorasyon çalışmaları çerçevesinde Bizans mimarisine ait çini, mermer ve sütunların yanı sıra cehennem tasvirlerinin yer aldığı fresklerin keşfedildiği yapının zemini camla kaplanarak adeta müzeye çevrildi. Halısı kaldırıldıktan sonra ortaya çıkan cam zeminin altına döşenen ışıklandırma sistemiyle, Bizans ve Osmanlı tarihine ışık tutan eserler sergileniyor. Yerli ve yabancı turistlerin ziyaret noktaları arasında yer alan cami, Sahabe Cabir bin Abdullah’ın türbesinin olması sebebiyle halk arasında Hazreti Cabir Camii adıyla da biliniyor. Restorasyonda depreme karşı da güçlendirilen 965 yıllık tarihi cami yarın ikindi namazının ardından ibadete açılacak. Öte yandan, restorasyonu tamamlanan tarihi camiinin son hali havadan görüntülendi. “Cam döşemenin altında restorasyon sırasında çıkmış arkeolojik buluntular sergilenecek” Hz. Cabir Camii’nin tarihi hakkında bilgi veren Vakıflar İstanbul 1. Bölge Müdürlüğü Sanat Eserleri ve Yapı İşleri Şube Müdürü Feyyaz Fidan, “Hz. Cabir Camii diğer adıyla Atik Mustafa Paşa Camii 1059 yılında bir manastır yapısı olarak inşa edildi. Sultan 2. Bayezid’in sadrazamlarından Koca Mustafa Paşa tarafından camiye çevrildi. Hz. Cabir Camii, içerisinde İstanbul kuşatması için gelen Sahabe Cabir bin Abdullah’ın türbesinin olması sebebiyle Hz. Cabir Camii olarak da bilinmektedir. Yaklaşık bin yıldır ayakta duran bu yapı tarihsel süreçte birçok deprem ve yangına maruz kaldı. 1509 depreminde bir hasar aldığını kaynaklardan öğrenebiliyoruz. 1792 yılındaki Balat yangınında ve küçük kıyamet olarak adlandırılan İstanbul depreminde bir hasar aldı. Bu depremde minaresi yıkıldı, kubbesi de tahribata uğradı. Yıkılan eski minare yerine kesme taştan bir minare inşa edildi. Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğü olarak Hz. Cabir Camii’nin rölöve ve restitüsyon projelerini 2018 yılında Koruma Kurulu’na onaylattık. 2021 yılında ise restorasyon çalışmalarına başladık. Öncelikle araştırma kazıları ve raspa çalışmaları yaptık. Bu yapı içerisinde 1 metreye kadar kazı yapıldı ve 1 metre sonunda yapının ilk dönemine ait opus sectila ismiyle biline döşeme bulundu. Cam döşemenin altında restorasyon sırasında çıkmış arkeolojik buluntular, seramik ve mozaik parçaları, Osmanlı dönemine ait özgün şeşhaneler gibi restorasyonda çıkmış eserler sergilenecek. Halı kaldırıldığında ziyaretçiler bu görüntüyle karşılaşacaklar” dedi. “Restorasyonda depreme karşı yapı güçlendirildi” Restorasyonu tamamlanan Hz. Cabir Camii’nde yapılan çalışmaları anlatan Feyyaz Fidan, “Yapının iç ve dış bedeninde raspa yapıldı. Eski onarımlarda yapılmış çimento esaslı sıvalar raspa edildi ve iç yüzeylerde freski sıvalara rastlandı. Freski sıvalar ve ’opus sectila’ belgelemesiyle, konservasyonu yapıldı. Bilim Kurulu kararı doğrultusunda yapının katmanlarının gösterilmesi adına harim içerisinde çelik konstrüksiyon ve üzerine cam bir döşeme yapıldı. Caminin iç tezyinatı hakkında bilgi vermek gerekirse, bitkisel kalem işleriyle süslenmiş bir yapıdır. Ve restorasyonda kalem işlerinin ihyası tamamlandı. Dış cephede özgün harç terkibine uygun derz yapıldı. Bu restorasyonda depreme karşı da yapı güçlendirildi. Enjeksiyon imalatı yapıldı. Minaresi şerefe kotuna kadar söküldü ve özgün tekniğinde tamamlandı. Kubbe üst örtüsü kurşunları yenilendi. Kirpi saçak imalatları yapıldı. İçlik, dışıklar, tüm kapılar, pencereler özgün malzeme cins ve boyutunda yenilendi. Özgün türbe kapısı ve Mahmud Güneşi fümigasyon işleri yapıldı. Hz. Cabir Camii’nin restorasyonunu en kısa sürede tamamlayarak ibadete açılmasını planlıyoruz” ifadelerini kullandı.