EKONOMİ - 16 Kasım 2021 Salı 09:55

Güven ve huzur ortamı Şırnak’a yaradı

A
A
A
Güven ve huzur ortamı Şırnak’a yaradı

Şırnak’ta son yıllarda sağlanan huzur ve güven ortamı ile üretim alanları çoğaldı.

Şırnak’ta son yıllarda sağlanan huzur ve güven ortamı ile üretim alanları çoğaldı. Silopi’de üretim alanı 400 dekardan 75 bin dekara çıkan yer fıstığında bu yıl 35 bin ton rekolte elde edildi.


Şırnak’ta sağlanan huzur ortamıyla çiftçiler üretime yöneldi, 6 yılda yer fıstığı üretim alanı 400 dekardan 75 bin dekara çıktı. Kentte sağlanan güven ve huzur ortamı hayatın her alanına olumlu yansıdı. Şırnak’ın Silopi ilçesinin Suriye sınırındaki Bostancı köyü olmak üzere çoğu köyde çiftçiler daha önce mısır, pamuk, buğday ve arpa üretimi yaptığı arazilerine şimdi ise yer fıstığı ekiyor. Artan talep üzerine Silopi ilçesinde üretilen yer fıstığı Türkiye genelinde ise üçüncü sırada yerleşti. Şırnak Tarım ve Orman İl Müdürü Selman Demirel, “2014 yılında yapılan çalışmalar sonucu 400 dekardan başlayan yer fıstığı üretim alanının 2018’de 8 bin, 2019’da 12 bin, 2020’de 60 bin, bu yıl ise 75 bin dekar alanda yer fıstığı üretimini planladık. Bu yıl yüzde 15 ekim artışı var. İl genelinde geçen sene 20 ile 23 bin ton verim alınırken, bu sene hedefimiz 30-35 bin ton civarında verim bekliyoruz. Maliyet olarak düşündüğümüz de yer fıstığı ilimize 236 milyon lira girdi sağlayacak. İlimizde bir buçuk dekar alanda tarım arazimiz mevcuttur. Tarım arazilerimiz 250 bin dekar sulu arazilerimiz bulunmaktadır. 300 bin dekar alanımız ise atıl durumda bulunan tarım arazilerimiz var. Bizde bu arazilerimiz üzerinde değişik projeler yapıyoruz” dedi.



5 yıl önce bir çiftçinin girişimiyle küçük bir alanda başladı


Ziraat mühendisi ve fıstık üreticisi Ebubekir Çağlın, “Şırnak’ın Silopi ilçesi Bostancı Köyünde 5 yıl önce bir çiftçinin girişimiyle küçük bir alanda bu üretim başladı. Daha sonra her sene ikiye, üçe katlayarak üretim artı. Diğer çiftçiler de verimini ve güzelliği gördükten sonra sevdiler ve üretmeye başladılar. Hatta öyle bir seviyeye geldiler ki artık resmi rakamlara göre üretimde Adana ve Osmaniye’den sonra Türkiye’nin üçüncü sırasındayız. Geçen sene 60 bin dekarlık alan üretimi varken, bu sene 75 bin dekara çıktı. Elde edilen ürün geçen sene 20 bin ton iken bu sene 35 bin ton verim bekliyoruz. Fiyatların sürekli oynaması çiftçileri korkutuyor. Geçen sene 9 ile 10 arasında olan fiyatlar bu sene 5 ile 6 TL arasında ve iki katı bir azalış var. Fiyatların düşük olmasından kaynaklı olarak gübre, ilaç, yakıt fiyatları çok yüksek olduğu için, çiftçilerin giderlerini karşılamıyor. Gelecek sene çiftçi yer fıstığı üretiminden kaçabilir. Bu üretim alanları düşebilir” diye konuştu.


Fıstık üreticisi Ahmet Çağlın, “Biz tarlamıza dana önce mısır ve pamuk ekerken, şimdi ise yer fıstığı ekiyoruz. Kim ne iş yapıyorsa fıstık hasadı zamanında tarlaya gelip işçiler ile birlikte bulunmanız gerekiyor. Bizde geldik tarlamızda fıstık hasadımızı yaptık. Verim ile ilgili bir sıkıntı yok, fiyatlandırma ile ilgili bir sıkıntı var. Geçen seneden daha düşük bir fiyat söyleniyor. Bu konuda biz çiftçiler olarak biraz mağduruz. Tüccarların bu konuda biraz daha hassasiyet göstermeleri gerekir. En azından bir tabanın belirlenmesi gerekiyordu. Bu nedenle çiftçiler geçen seneden daha düşük fiyata vermek zorunda kalıyorlar. Böyle bir mağduriyet var. Teorik anlamda çiftçilerimizin desteklenmesi gerekiyor. Böyle olursa üretimin de artacağından şüphe yok. Hem de ülke ekonomisine de bir şekilde katkı sağlamış olunacaktır” şeklinde konuştu.


Yer fıstığı toplayıcısı Sakine Bilin, iş makinesinin ardında kalan yer fıstıklarını topladıklarını söyledi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Türkiye-Cezayir KEK 12. Dönem Toplantısı’nın kapanış oturumu Ankara’da gerçekleştirildi Türkiye-Cezayir Karma Ekonomik Komisyonu (KEK) 12. Dönem Toplantısı’nın kapanış oturumu Ankara’da gerçekleştirildi. Toplantıda ekonomiden bilgi teknolojilerine, eğitimden sağlığa, kültürden turizme, ticaretten sosyal politikalara kadar birçok alanda iki ülke arasındaki iş birliğinin genişletilmesi konusunda anlaşmaya varıldı. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş ile Cezayir Enerji ve Madenler Bakanı Mohamed Arkab, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nda heyetler arası görüşmeler yaptı. Görüşmenin ardından Türkiye-Cezayir Karma Ekonomik Komisyonu (KEK) 12. Dönem Toplantısı’nın kapanış oturumu gerçekleştirildi. Düzenlenen kapanış oturumunda konuşan Bakan Göktaş, 2023 yılı sonunda Türkiye ve Cezayir arasında ikili ticaret hacminin 6,3 milyar dolar olarak gerçekleştiğinin altını çizerek, bu rakamın iki ülke arasındaki en yüksek seviye olduğunu kaydetti. Bakan Göktaş, gelecek dönemde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Cezayir Cumhurbaşkanı Abdülmecid Tebbun’un hedef olarak belirlediği 10 milyar dolar ikili ticaret hacmine kolaylıkla ulaşılabileceğine inandığını ifade etti. Bakan Göktaş, her iki ülkenin de önem verdiği ‘Tercihli Ticaret Anlaşması’ müzakerelerinin başlanması yönünde alınan karardan memnuniyet duyduğunu kaydetti. “Cezayir’de bir anaokul ve bir ilkokul ile eğitim ve öğretime başlanmasını planlıyoruz” Bakan Göktaş, Cezayir’de 33 bin Türk vatandaşı, Türkiye’de ise 12 bin Cezayir vatandaşının yaşadığına dikkati çekerek, “Geçtiğimiz yıl 2 bin 196 Cezayirli öğrencinin Türkiye üniversitelerinde eğitim görmelerine destek olarak gençlerimizin kültürel etkileşimine ve geleceklerine destek olduk. Gençlerimiz ülkelerimiz arasında sevgi köprüleri kuran birer gönül elçisidir. Türkiye Maarif Vakfımızın resmi süreçleri tamamlanmasının ardından Cezayir’de de bir anaokulu ve bir ilkokul ile eğitim ve öğretime başlanmasını planlıyoruz. Eğitimde tecrübe paylaşımını ülkelerimizin geleceği açısından değerli bir yatırım olarak görüyoruz” şeklinde konuştu. Türkiye ile Cezayir arasındaki uçuşlarda sefer sayısı artırıldı Bugünkü toplantıda ekonomiden bilgi teknolojilerine, eğitimden sağlığa, kültürden turizme, ticaretten sosyal politikalara kadar birçok alanda iki ülke arasındaki iş birliğinin genişletilmesi konusunda anlaşmaya varıldığını kaydeden Bakan Göktaş, “Gerçekleşen verimli görüşmelerin ülkelerimiz arasındaki ekonomik ilişkileri çok daha ileri bir noktaya taşıyacağına gönülden inanıyorum. Dün Karma Ekonomik Komisyonu vesilesiyle Sivil Havacılık Genel Müdürlüğümüz ile Cezayir Sivil Havacılık Otoritesi arasında da bir mutabakat zaptı imzalandı. Bu anlaşma ile iki ülke arasındaki hava ulaşımında haftalık 35 olan uçuş sefer sayısının 80 uçuşa çıkarılması ve uçuş noktalarına ilişkin kısıtlamaların kaldırılması kararı alındı. Bu anlaşma Türkiye ve Cezayir ilişkileri açısından memnuniyet verici bir gelişmedir” diye konuştu. Konuşmaların ardından iki bakan KEK toplantı tutanağını imzaladı.
Bolu Öğrencilerin düzenlediği “Tükettikçe Tükeniyoruz Başka Dünyamız Yok” paneline yoğun ilgi Bolu’da lise öğrencileri tarafından hazırlanan “Tükettikçe Tükeniyoruz Başka Dünyamız Yok” başlıklı paneli yoğun ilgi gördü. Panele katılarak öğrencilerin sunumuna katkı sunan İklim Değişikliği ve Enerji Çalışmaları Merkezi Başkanı İlhan Sağsen, “İklim değişikliği uzun dönemde yağış ve sıcaklık patenlerini bozuyor. Dolayısıyla da bu hem doğal afetlerin miktarını, hem sıklığını hem de şiddetini arttırıyor” dedi. Liselerde Bilim Uygulamaları Projesi çerçevesinde Bolu İzzet Baysal Anadolu Lisesi’nden 6 öğrenci, küresel ısınma ve iklim değişikliği ile alakalı panel düzenledi. Panel başkanlığını Sude Özkan, sunumu ise İrem Gülmez, Şevval Can, Elif Yusufoğlu, Abdullah Çilingir, Umutgün Acer yaptı. “Tükettikçe Tükeniyoruz Başka Dünyamız Yok” başlıklı panele öğrencilere katkı sunmak için Bolu Teknokent bünyesinde faaliyet gösteren İklim Değişikliği ve Enerji Çalışmaları Merkezi Başkanı İlhan Sağsen ve Prof. Dr. Fatih Aydın da katıldı. Öğrencilerin yaptığı sunumun ardından konuklar yaptıkları bilimsel araştırmaları öğrencilere aktardı. Milli Eğitim Müdürlüğü’nün toplantı salonunda gerçekleştirilen panele çok sayıda öğrenci ve öğretmen katılım sağladı. “Geniş bir kitleye erişebilme imkanı bulacağız” Öğrencilerle panele katılmaktan dolayı mutlu olduklarını ifade eden İklim Değişikliği ve Enerji Çalışmaları Merkezi Başkanı Doç. Dr. İlhan Sağsen, “İklim Değişikliği ve Enerji Çalışmaları Merkezi olarak Bolu genelinde bütün ortaokul ve liselerimize farkındalık söyleşilerinde bulunuyoruz. Burada İl Milli Eğitim Müdürlüğümüzle ve İzzet Baysal Anadolu Lisesi’yle beraber iklim değişikliğiyle alakalı program gerçekleştireceğiz. Bu programın güzel yanı öğrencilerimizle beraber bir panele katılacağız. İklim değişikliğiyle alakalı onlar sunumlarını yapacak. Bizler de iklim değişikliğiyle mücadelede çözüm yolları, sıfır atık, geri dönüşüm, enerji verimliliği, enerji tasarrufu, bu konularda Bolu genelinde bir bilgilendirme yapmış olacağız. Dolayısıyla da aslında bu hem bizim yapmak istediğimiz bu farkındalık söyleşilerinden bir tanesi ama bu sefer daha geniş bir kitleye erişebilme imkanı bulacağız” diye konuştu. “Yeni ağaçların dikilmesi son derece önemli” Çevre kirliliğine karşı önlem alınmazsa 50 yıl sonra yaşamı olumsuz etkileyecek olan birçok olumsuzluğun meydana geleceğini ifade eden Doç. Dr. Sağsen, “Orman olması son derece önemli. Yani bu dünya için yağmur ormanları, bizim ormanlarımız da dahil olmak üzere Türkiye’deki ormanlar çünkü ormanlar, okyanuslarla beraber en büyük karbon yatakları. Bizim tabiri caizse akciğerlerimiz olarak hep nitelendirilir. Aslında bu emisyonları emdiği içindir, karbon yutakları olduğu için. Dolayısıyla ormanlaşmanın devam etmesi yani orman kesiminin olmaması, hatta yeni ağaçların dikilmesi son derece önemli. Önlemler alınmazsa Türkiye genelinde ve küresel olarak sadece bir ulus devletin önlem alması da yetmiyor bu süreçte. Başta su kaynakları olmak üzere yaşamı olumsuz etkileyen birçok olumsuzlukla biz karşı karşıya geleceğiz” dedi. “İklim değişikliği uzun dönemde yağış ve sıcaklık patenlerini bozuyor” Son dönemde yaşanan fırtına, sel gibi afetlerin iklim değişikliği ile doğrudan bağlantısı olduğunu dile getiren Doç. Dr. Sağsen, “İklim değişikliği uzun dönemde yağış ve sıcaklık patenlerini bozuyor. Dolayısıyla da bu hem doğal afetlerin miktarını, hem sıklığını hem de şiddetini arttırıyor. Bunları engellemek için aslında Paris İklim Antlaşması çerçevesinde devletlerin üzerine düşen bazı sorumluluklar var. Emisyonları düşürmek, üretim teknolojilerini modernleştirmek, enerji verimliliğini arttırmak, bunun dışında kullandığımız enerji tipini değiştirmek, yani konvansiyonel yakıtlar yerine, özellikle kömür kullanımı yerine yenilenebilir enerji teknolojisine yönelmek. Bu noktada en önemli bizim kaynaklarımız. Bunun dışında da ekolojiyi korumak, yani okyanusları, denizleri kirlenmekten korumak. Geçtiğimiz günlerde yine bizim üzerinde durduğumuz tek kullanımlık plastiklerden vazgeçmek. Bunların tamamı ekolojik dengeyi alt üst ediyor. O yüzden bu konu ve bireysel olarak da biraz ihtiyaç analizinizi doğru yapmak, yani üretim tüketim neyi alıyoruz, neyi almıyoruz? Bu analizi doğru yapmak bu noktada önemli” dedi.