SAĞLIK - 30 Mayıs 2025 Cuma 12:22

Şırnak’ta sağlık çalışanlarının sorunları masaya yatırıldı

A
A
A
Şırnak’ta sağlık çalışanlarının sorunları masaya yatırıldı

Sağlık-Sen Şırnak Şube Başkanlığı, 8. dönem toplu sözleşme öncesinde sağlık ve sosyal hizmet profesyonelinin sorunlarını masaya yatırarak, sağlıkçıların yaşadığı problemlere dikkat çekti.


Sağlık-Sen Şırnak Şube Başkanı Sabgatullah Anmal, 8. dönem toplu sözleşme süreci öncesinde sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarının yaşadığı sorunları, çözüm ve taleplerini kamuoyuyla paylaşmak ve sendikanın çalışmalarını anlatmak amacıyla bir basın toplantısı düzenledi. Anmal, sağlık emekçileri için mücadelelerinin kararlılıkla devam ettiğini belirterek, kamuoyunun ve yetkililerin taleplere kulak vermesi gerektiğini vurguladı. Toplu Sözleşme Eylem Planı çerçevesinde çalışmalarını kararlılıkla sürdürmeye devam ettiklerini ifade eden Anmal, "Can kurtarmak için canla başla çalışanlar için gecesini gündüzüne katanlar için özveriyle milletimize şifa dağıtanlar için devletimizin şefkat eli olanlar için mücadeleden asla yılmayan Sağlık-Sen, bu toplu sözleşme masasında da yerini alarak, sorunların çözümü ve haklı taleplerin kabul görmesi için tüm gücüyle mücadele edecektir" dedi.


Gerek sahada, gerek siyasi arenada gerekse kurumlarda sağlık ve sosyal hizmet profesyonelinin hakları için bugüne kadar seslerini gür bir şekilde çıkardıklarına vurgu yapan Anmal, "Taleplerin kazanıma dönüşmesi için çaba sarf ettik. Yüzlerce kazanıma imza attık, binlerce sağlık ve sosyal hizmet profesyonelimizin yanında olduk. Bugün ise kazanımlarımıza yenisi eklemek için mücadele ediyor, çalışanlarımızın müreffeh yarınları için çaba gösteriyoruz. Her zaman olduğu gibi sahanın sesine kulak verip, sağlık ve sosyal hizmet profesyonellerine bire bir dokunarak sorunları tespit etmeye devam ediyor ve etmeye de devam edeceğiz. 8. Dönem Toplu Sözleşme Eylem Planı çerçevesinde sorunları yerinde görmek ve çözüm yolları konusunda gerekli çalışmaları yürütmek amacı ile sahaya inip, tüm kurumlardaki çalışanlarını ziyaret edip, onların talep ve sorularını dinledik. Tespit ettiğimiz sorunları ve çözüm önerilerini tartışmak ve toplu sözleşme masasına gidecek talepleri belirlemek için her meslek grubundan çalışanların yer aldığı toplantılar yaptık ve ilimize özel bir rapor hazırlayarak, Sağlık-Sen Genel merkezimize ilettik. Bugünden sonra ise sağlık ve sosyal hizmet profesyonelimizin haklı taleplerini anlatmak, çözüm önerilerimizi sunmak ve kamuoyuna duyurmak için her kapıyı aşındıracağımıza kimsenin şüphesi olmasın. Taleplerimiz sağlık meslek mensuplarının nöbet ücretlerinin hesaplanmasında dikkate alınan gösterge rakamlarının yüzde 100 oranında artırılması, ek ödeme tavan oranlarının artırılması, taban ödeme oranlarının artırılması, teşvik ek ödemelerin artırılması, gece çalışan sağlık meslek mensupların mesai ve nöbet ücretlerine ilave ödeme yapılması, sabit ek ödemeleri artırılması, yıllık izin sürelerinin tamamı ile mazeret izinlerinde ek ödeme kesintisi yapılmaması, sağlık ve sosyal hizmet kolunda görev yapan çalışanların mevcut giyim yardımlarına ilave olarak özel görev kıyafeti verilmesi, büyükşehirlerde görev yapanların özel hizmet tazminatları artırılması, dini ve resmi bayram sebebiyle verilen genel idari izin günlerinde çalışanların sorunlarının çözülmesi, 112 acil sağlık hizmetlerinde görev yapanların teşvik ek ödemelerinin artırılması, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı sosyal hizmet tazminatının artırılması ve kapsamının genişletilmesi, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı nöbet görevinde bulunanlara verilen ek ders ücretinin artırılması, üniversite hastanelerinde görevli sağlık personeline tayin hakkı verilmesidir. Hiçbir zaman mücadeleden geri durmayarak sahanın sesi olmaya, sorunları çözmeye, talepleri kazanıma dönüştürmeye devam edeceğiz" diye konuştu.



Şırnak’ta sağlık çalışanlarının sorunları masaya yatırıldı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Selçuk Bayraktar: "Geleceğe yürüyebilmek için farklı olmanız gerekiyor" Kültür Medeniyet Vakfı (KÜME) Mütevelli Heyeti Başkanı Selçuk Bayraktar ve Kültür Medeniyet Vakfı (KÜME) Mütevelli Heyeti Üyesi Sümeyye Erdoğan Bayraktar, KÜME Vakfı tarafından düzenlenen "Tasarım İşi" etkinliğine katıldı. Kültür Medeniyet Vakfı’nın tasarım ekosistemi Alan’ın ikinci etkinliği Tasarım İşi, "Her Şey Tasarımdır" mottosuyla gerçekleşti. Programa İstanbul Valisi Davut Gül, KÜME Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Selçuk Bayraktar, KÜME Mütevelli Heyeti Üyesi Sümeyye Erdoğan Bayraktar ve çok sayıda öğrenci katıldı. Selçuk Bayraktar, Baykar’ın tasarım anlayışının temelinde özgünlük ve köklere bağlılık olduğunu belirterek, şirketin tüm hava araçlarında alışılmışın dışında bir form tercih edildiğini söyledi. "Geleceğe yürüyebilmek için farklı olmanız gerekiyor" Baykar’ın hikayesinde kimseye benzememe olduğunu ifade eden KÜME Mütevelli Heyeti Başkanı Selçuk Bayraktar, "Baykar’ın tasarımla alakalı en önemli sözü nedir diye sorsanız bana rahmetli babamın bir lafı vardı, ’insanlar uçağı yaptı mı kuşa benzer ama Laz uçak yaptı mı balığa benzer.’ Baykar’ın hikayesi özünde kimseye benzememe. Biz çok büyük bir üretim ülkesiyiz. Sanatta, kültürde, sanayide, medeniyet çalışmalarında her türlü üretimimiz var. Ama maalesef birçoğunda gördüğüm problem üretim bizde, emek bizde ama fikri ve tasarımı dışarıda. Tasarım dışarıda olduğunda siz ancak takipçi olabiliyorsunuz. Asla yön verici veya lider olamıyorsunuz. Köklerden göklere diyoruz. Göklere uzanmak için ağaçları incelediğinizde bunu da görürsünüz o muazzam eserlerdir. Özellikle bize bakan yönüne hayran kalıyoruz. Bilimsel olarak da baksak biyolojik olarak da baksak, estetik olarak da baksak her yönüyle hayran bırakıyor bizi. Bir de görünmeyen bir yüzü var. Kökleri var. Orada da inanılmaz bir dünya var. O kökler ne kadar güçlüyse ancak göğe uzanabiliyor. Bizim hikayemizde böyle bir kopukluk var. Adeta tarihin akamete uğraması var. Ve o köklerle olan bağın kopması var. Bunu tesis edebilmek için bir kere özgün olmanız gerekiyor. Geleceğe yürüyebilmek için farklı olmanız gerekiyor. Şampiyon olacağına inanmayan bir takımın şans eseri de olsa şampiyon olması mümkün mü? Mümkün değil. En azından bunun mümkün olduğuna inanmanız gerekiyor. Baykar’ın bütün tasarımlarına bakacak olsanız tümüyle özgün bir form seçtiğini görürsünüz. Doğaya bakıp kuş yerine balığı seçtik. Normalde balık denizde yüzer. Herkes tasarımlarını kuşlara benzetmeye çalışır bizim uçaklar balığa benziyor. Çünkü Laz kafası. Bir anlamda bu felsefeyi, kendi köklerine güvenmeyi, göğe uzanma fikrini görüyorsunuz" dedi. Endüstriyel tasarımın mühendislikteki önemine ilişkin soru üzerine Bayraktar, "Bütün savunma sanayisi ürünlerinin neredeyse hepsinde endüstriyel tasarımcıların çok önemli bir rolü var. Veri terminallerinden ikmal yapan sistemlere kadar her tarafında endüstriyel tasarımın dokunuşu var" ifadelerini kullandı. KÜME Mütevelli Heyeti Üyesi Sümeyye Erdoğan Bayraktar ise, "Tasarım çoğu zaman bir soruna çözüm bulmak için, bir ihtiyacı karşılamak için yapılan bir şeydir. Güçlü tasarım aslında kimlikli tasarımdır. Sen kimliğini ne kadar güçlü tutarsan rahat bir şekilde kullanırsan tasarım da o kadar güçlü olur. Küreselleşen dünyada küreselleşmenin farklı kültürleri o kadar ezici bir şekilde adeta silip attığını, en azından görmezden geldiğini görüyoruz. Hayatımızın her alanında çeşitli tasarımlar kullanıyoruz. Fakat bunlar hep başkalarının tasarımı. Bir insan bir şeyi yaparken, tasarlarken kendi hayata bakışını kendi kültürünü kendi değerlerini mutlaka ona yansıtıyor. Biz de şimdi hayatımızın her alanında başkalarının zihin dünyalarının ürünü olan tasarımlarla kendi hayatımıza çözümler bulmaya çalışıyoruz. En basitinden giydiğimiz kıyafetler. Benim giymiş olduğum birçok kıyafet ne tesettür olarak ne rahatlık olarak tam olarak benim ihtiyaçlarıma cevap vermiyor. Tam olarak beni yansıtmıyor. Birçoğunuz için de böyle olabilir. Biz biraz daha kendi sorunlarımıza, kendi ihtiyaçlarımıza odaklanabilsek, kendi çözümlerimizi bulabilsek, kendi tasarımlarımızı yapabilsek ve bunları dünya çapında markalaştırabilsek işte o zaman gerçekten bu küreselleşmenin ezdiği zeminde kendi kimliğimizi korumak ve yaşatmak için, geleceğin sorunlarına çözüm bulabilmek için bir araç haline getirebiliriz. Küme bunun derdinde ve arayışında" diye konuştu. Sümeyye Erdoğan Bayraktar, "Küme’yi yeni kurduk ama KADEM 10 yılı devirdi. Kadınların aslında belki de bütün dünyada en kötü tecrübeleri yaşadığı yer ve zaman Batı’nın Orta Çağı’dır veya Antik Yunan’dır. Buralarda gerçekten kadının hiçbir değeri yok. İnsan olarak görülmüyor. Cadı avlarında yakılıyor. Dolayısıyla o kadar çok mücadele etmişler ki haklarını geri kazanmak için, saygın konum elde etmek için. Kadın çalışmaları yaparken de bizim yeni söylemler geliştirmemiz, özgün çözümler üretmemiz o baskın söylemin yanında çok kolay olmuyor. Müslüman ülkeler dahil şu an birçok ülkeye gidip bakarsanız, kadın çalışmaları yapan kurumlara, STK’lara genelde Batı’daki söylemin taklit edildiğini görürsünüz. Bizim için en büyük sıkıntı bu yanlışa düşmemek. Kadın alanında biz ilk önce kendi toplumumuzda gerçek kadın sorunları nedir bunları tespit etmeye çalışıyoruz. Sonra da kendi özgün çözümlerimizi üretmeye çalışıyoruz. Bunları yaparken de ilk önce bakacağımız yer, kendi kaynaklarımız, dinimiz ne diyor, medeniyetimiz ne diyor, kendi hukukumuzda bununla ilgili nasıl çözümler var. Bunu da çok bilimsel bir şekilde, ayakları yere sağlam basar bir şekilde yapmamız gerekiyor. Temel hareket noktamız kendi sorunlarımız, kendi çözümlerimiz, kendi bakışımız ve bunu kendi kaynaklarımızdan aldığımız güçle yapmak ve bu sayede özgünlüğü sağlayabilmek, bunun gayretindeyiz" ifadelerini kullandı. Sözlerine devam eden Sümeyye Erdoğan Bayraktar, "Kadın Haklarına Dair İlkeler Bildirgesi’ni oluşturduk. Hepsi farklı disiplinlerden gelen akademisyenlerimizle aylarca bunun üzerine çalıştık, dünyadan bütün örnekleri inceledik ve bu örneklerin az çok birbirini tekrar ettiğini gördük. Kaynaklarımıza döndüğümüz zaman biraz daha renkli, biraz daha farklı prensipleri de içerebileceğimizi gördük. Bu bildirge, bunu ilk kez yapan bildirge oldu. Bunun yanında şu anda modern dünyada cinsel kimlik üzerinden yürütülen toplum mühendisliği projelerinin aslında kadın hakları alanı içinde bir tehdit olduğu, soyun korunmasıyla ilgili ciddi tehdit olduğu ve bununla mücadele edilmesi gerektiği ilk defa bir kadın hakları bildirgesinde yazıyor" dedi.