GENEL - 15 Ağustos 2018 Çarşamba 16:54

İşitme engelliler Kur’an okumayı öğrendi

A
A
A
İşitme engelliler Kur’an okumayı öğrendi

Sivas Belediyesi öncülüğünde işitme engelli öğrencilere yönelik düzenlenen yaz Kur’an Kursu sona erdi.

Sivas Belediyesi öncülüğünde işitme engelli öğrencilere yönelik düzenlenen yaz Kur’an Kursu sona erdi.


Cumhuriyet Üniversitesi ve İl Müftülüğü’nün de desteği ile Sivas Belediyesi Engelliler Kültür Merkezi’nde gerçekleştiren kurslarda, ilkokul ve lise düzeyindeki 16 engelli öğrenciye Kur’an-ı Kerim eğitimi verildi. Sabah evlerinden özel servisle alınan öğrenciler, öğlene kadar Engelliler Kültür Merkezi’nde kurs gördü. Pazartesi, Salı ve Çarşamba günleri kız öğrencilere verilen kurs, Perşembe ve Cuma günleri de erkek öğrenciler için düzenlendi.


25 Haziran’dan bu yana Selim Ağa Cami İmam Hatibi Bedrettin Kocaman ve Sivas Müftülüğü İşitme Engelli Kur’an Kursu Öğretmeni Amine Kaşgin tarafından verilen dersler sona erdi. Kursu bitiren öğrenciler için sertifika töreni düzenlendi. Gerçekleştirilen törende; Belediye Başkan Yardımcısı Ahmet Özaydın ve Cumhuriyet Üniversitesi Engelliler Birimi’nin kurucusu Prof. Dr. Recep Toparlı tarafından öğrencilere sertifikaları verildi.


Törende konuşan Prof. Dr. Recep Toparlı, "Hayatımın çok mutlu bir anını yaşıyorum. ’Bana bir harf öğretenin 40 yıl kölesi olurum’ diyen Hz. Ali’nin düsturu ile, insanların en yararlısı başkalarına faydalı olandır felsefesiyle hareket ediyoruz. Özellikle Cuma Namazı’nda bu genç kardeşlerimizi gördüğümde dünyalar benim oldu. Ben ailelere şunları söylemek istiyorum; bu bir imtihandır. Bunun sevabı öbür dünyadadır. Ben bu çocuklarımıza engel kelimesini layık görmüyorum. Bizler öbür dünyaya gittiğimiz zaman bu çocuklarımız bizlerin arkasından Kur’an okuyacak." şeklinde konuştu.


Belediye Başkan Yardımcısı Ahmet Özaydın ise, "Sizin en hayırlınız Kur’an-ı Kerim’i hem öğrenen, hem öğretendir hadisi şerifi gereği güzel bir iş yapmış oluyoruz. Cenab-ı Hak, bunun mükafatını hem bu dünyada, hem de ahirette verecektir. Sivas Belediyesi’ne ait olan bu mekan, her zaman sizlere açıktır. Bu bir ilk değil, devam edecektir ve her an neye ihtiyaç duyarsak, gerek fiziksel, gerek bedensel engelli diye tabir ettiğimiz ama asla engelli görmediğimiz bu kardeşlerimizin ailelerine tekrar teşekkür ediyorum." ifadelerini kullandı.


Sivas Belediyesi İşaret Dili Eğitmeni Mustafa Epik de, "Sivas Belediyemize, üniversitemize teşekkür ediyorum. Türkiye’de belki de çok az gerçekleştirilen bu kursa destek olduğunuz için teşekkür ediyorum. Aslında geç kalınmış bir kurs, işitme engellilerin işaretleriyle ilgili problemleri olduğu için maalesef yaz aylarında ilgilenecek kimse olmuyordu. O yüzden bu kurs çok anlamlı. İnşallah devam etmesini ve işitme engellilerin eğitimi konusunda faydalı olacağını düşünüyorum. Başkanımız Sami Aydın ve bize bu imkanı sağlayan herkese teşekkür ediyorum."dedi.


Görme engelli eğitmeni Selman Devecioğlu da, "Görme engelliler Kur’an okuyabiliyor. 1990’larda kabartma yazılı Kur’an-ı Kerim’leri Pakistan’dan getiriyorlardı ama işitme engelli kardeşlerimizin de Kur’an-ı okuyup anlayabilmesi gerçekten bizi mutlu ediyor. Aslında engelliyiz ama diğer engelleri pek tanımıyoruz. İşitme engelliler nasıl Kur’an okur, dini nasıl anlar, Allah’ı nasıl tanır, hep merak ediyordum. Bir görme engelli olarak bu kursların devamını temenni ediyorum." diye konuştu.


İşitme engellilerin aileleri de projenin kendileri ve çocukları için çok verimli olduğunu belirterek emeği geçenlere teşekkür ettiler. Konuşmaların ardından kursu başarıyla bitiren işitme engelli öğrencilere sertifikaları verildi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.