GENEL - 17 Ocak 2019 Perşembe 14:41

Kangalların yavrularını yemesinin sırrını çözdüler

A
A
A
Kangalların yavrularını yemesinin sırrını çözdüler

Cumhuriyet ve Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesinde görevli üç öğretim üyesi 5 yıldır sürdürdükleri bir çalışma ile Kangal köpeklerinin neden yavrularını yediklerinin sırrını çözdü.

Cumhuriyet ve Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesinde görevli üç öğretim üyesi 5 yıldır sürdürdükleri bir çalışma ile Kangal köpeklerinin neden yavrularını yediklerinin sırrını çözdü.


Sivas Cumhuriyet ve Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesinde öğretim üyesi olarak bilimsel çalışmalar yürüten Dr. Öğr. Üyesi Mustafa Koçkaya, Doç. Dr. Nazlı Ercan ve Doç. Dr. Yasemin Sargırlı Demirbaş dünyada bilim literatürüne ilk olarak giren bir bilimsel çalışmaya imza attı. Yaklaşık her 100 Kangal köpeğinden birinin yavrularını yediklerini tespit eden öğretim üyeleri, bu konuda 5 yıl sürdürdükleri bilimsel çalışma neticesinde anlam verilemeyen bu olayın sırrını çözmeyi başardı. İlginç olayın nedeninin hormon yetersizliği olduğu tespit edildi. Yapılan bu çalışma uluslararası bilim dergilerinde yer aldı.



Her şey köylülerden gelen şikayetlerle başladı


Konuyla ilgili açıklama yapan Dr. Öğr. Üyesi Mustafa Koçkaya, köylülerden gelen şikayetler üzerine konuyu araştırmaya başladıklarını belirterek, “Maternal kanibalizm yani annelerin yavrusunu yemesine yönelik bir çalışma yaptık. Bu çalışmamızda kangal çoban köpekleri üzerinde yaptık. Yaklaşık 5 yıl önce bir vaka ile bize başvuran köylülerin köpeklerinin her doğumda yavrularını yediğine yönelik şikayetiyle ve buna bir çözüm bulmamamız için geldiklerinde, bu olayın araştırılması gerektiğini düşündük. Daha sonra bunun varlığının ne kadar olduğunu araştırmak için bir anket çalışması yaptık. Yetiştiricilerimize ve köylülerimize ulaştığımızda anket çalışmamızda yüksek bir oranda kendi yavrusunu yiyen kangal köpekleri ile karşılaştık” dedi.



Kangallar 10 günlük yavrularını yedi


Yaptıkları araştırmalarda bazı Kangal köpeklerinin 10 günlük yavrularını yediklerini belirten Koçkaya, “Köylülerimiz bu hayvanların her doğumda bütün yavrularını telef ettikleri için ya anneleri azat etme ya da anneleri başka yöntemlerle uzaklaştırma boyutuna gittiklerinden yetiştiricilikten çıkartıldıklarını gördük kangal köpeklerinin. Bu da kangal köpeklerinin geleceği ve ekonomik açıdan büyük bir kayıptı. Biz de bu durumun önüne geçmek için çalışmaya başladık. O dönemin şartlarında 15 tane yavrusunu yiyen kangal köpeği bulduk. Şu anda bu köpeklerimizi koruyoruz. Kangal köpeklerini takip ettiğimizde köylülerin söylediği gibi her doğumda yavruların tamamını 10 gün içerisinde ya bütünüyle yediklerini ya da kafa kısımlarını yediklerini ve böylelikle yavrularını telef ettiklerini gördük. Buna yönelik geniş çaplı çalışma yapmaya karar verdik” dedi.



Nedeni hormon yetersizliği


Koçkaya, ilginç olayın nedeninin hormon yetersizliği olduğunu ifade ederek, “Hayvanların davranışları üzerinden hareket ettik. Laboratuvar ortamında yaptığımız çalışmalarda ve anketlerle nedenini araştırmaya başladık. Araştırmalarımızda yaklaşık 20 tane neden sıraladık. Bu 20 tane nedeni eleye eleye tek bir tane büyük bir sıkıntının olduğunu fark ettik. Bunun da büyük bir sıkıntı olan hormon yetersizliği olduğunu tespit ettik. Daha sonra bu çalışmamızın sonucunu dünyanın en iyi davranış dergilerinden bir tanesinde yayınladık ve dünyada yapılan ilk çalışma olarak bu çalışmamız literatüre geçti. Literatüre geçtikten sonra bize ulaşmak isteyenler oldu. Özellikle İngiltere’de hayvanat bahçesi veteriner hekimi bize ulaştı. Hayvanat bahçesinde bir ayının 2 yavrusunu telef ettiğini ve bize yardımcı olabilir misiniz mesajlarını aldık. Bizde onlara hayvanı yakından takip etmemiz gerektiğini ve kanlarını alarak hormonsal parametrelerine bakmamız gerektiğini ilettik" dedi.



Yavruların telef olmasının önüne geçilecek


Koçkaya, konuyla ilgili tedavi geliştirip yavruların telef olmasının önüne geçmek istediklerine vurgu yaparak şunları söyledi:


“Yakın zamanda bir tedavi protokolü geliştirip bu hayvanların telef olmasının önüne geçeceğiz. Yaptığımız anketlerde yaklaşık olarak 100 kangaldan birinde bu sıkıntı gözüküyor. Bu oranda bizim için yüksek bir oran. Yaklaşık 30 köpek üzerinde çalıştık bunlardan 15 tanesi Maternal kanibalizm görülen köpekler diğeri 15’ i de yavru yemeyen köpekler oldu. Çalışmamızın toplam süresi 5 yılı buldu. Çünkü anket süreci vardı anket sürecinden sonra bizim 20 tane belirlediğimiz neden skalası içerisinde kangal köpeklerinin doğal seleksiyon yapıyor olabileceği yani saflığını korumak için annelerin böyle bir durum sergiliyor olabilme olasılığı vardı. Bu yüzden sürecimiz uzadı. Neden sayısını bilerek çok fazla ortaya koyduk. Çünkü hiç bilinmeyen bir tablo ile karşı karşıyaydık. Dünyada bizim dışımızda çalışan kimse yoktu. Ancak araştırmalarımız sonrası bunun birçok ırkta gözüktüğünü gördük. Davranışı gösteren hayvanların kulübelerine kamera yerleştirdik. Kameralar ile annelerin anksiyete ye yönelik davranışlar sergilediğini gördük. Çünkü yavrularına başta yalama şeklinde yaklaşıp bir süre sonra ısırarak daha sonra tamamen yavrularını yiyerek bize tepki göstermeleri normal gelmedi."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bayburt Bayburt’ta basit yaralama suçunda taraflar TSK’ya bağış yapma şartıyla uzlaştılar Bayburt’ta ’Basit Yaralama’ suçunda taraflar Türk Silahlı Kuvvetlerine (TSK) 10 bin lira bağış yapılması noktasında anlaştılar, dosya mahkemeye intikal etmeden çözülerek kapatıldı. K.A ve B.N.K isimli iki arkadaş dışarıda vakit geçirdikleri sırada araçla yanlarına gelen H.A ve R.A isimli şahıslar tarafından darp edildiler. Darp edildikleri iddiasıyla emniyete başvuran iki arkadaş H.A ve R.A’dan şikayetçi oldular. Mağdurların şikayeti üzerine şüpheliler H.A ve R.A hakkında ’Basit Yaralama’ suçundan soruşturma başlatıldı. Cumhuriyet Başsavcılığının yürüttüğü çalışmalar sonucunda dosyadaki suçun uzlaştırmaya uygun bir suç olduğu belirlendi, dosya Bayburt Cumhuriyet Başsavcılığı Uzlaştırma Bürosuna gönderildi. Uzlaştırma bürosu ekipleri, mağdur taraflarla uzlaşma şartlarını görüşmek için bir araya geldiler. Mağdur K.A ve B.N.K, TSK’ya bağış yapılması şartıyla şüphelilerle uzlaşacağını uzlaştırma bürosu ekiplerine bildirdiler. K.A’nın ve B.N’K’nın uzlaşma talebini kabul eden şüpheliler, TSK’ya 10 bin lira bağışta bulundular. Uzlaştırma Bürosu görevlilerinin titizlikle yürüttüğü çalışmalar sonucunda dosya mahkemeye intikal etmeden, çözüme kavuşturularak kapatıldı. Bununla birlikte, Uzlaştırma Bürosunda görevli Cumhuriyet Savcısı Asya Büşra Alim, taraflarla görüşme sağlayan uzlaştırmacılara titiz çalışmalarından ötürü teşekkür ederek, kişi onarıcı adalet anlayışına hizmet etme gayreti içerisinde olduklarını, kamuya yararlı edimleri Uzlaştırma Bürosu ekipleriyle birlikte gerçekleştirdiklerini ve çalışmaların özenle yürütüldüğünü vurguladı.
Bayburt Uzlaştırma Büro ekiplerince bir dosya daha çözüme kavuşturuldu Bayburt’ta özel bir diş kliniğine tedavi olmak için başvuran H.H.O isimli hasta, kendisine yanlış tedavi uygulandığı gerekçesiyle B.S.G isimli doktordan şikayetçi oldu. Mağdur H.H.O, şikayetçi olduğu doktorla Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı’na (TEMA) bağış yapma şartıyla uzlaşmaya vardı. Anlaşma sağlanan dosya ise Uzlaştırma Bürosu ekiplerinin çalışmaları sonucunda kapatıldı. H.H.O isimli bir vatandaş, tedavi olmak için gittiği özel diş kliniğinde diş hekimi B.S.G’nin kendisine yanlış tedavi uyguladığı iddiasıyla doktordan şikayetçi oldu, B.S.G, hakkında ’Taksirle Bir Kişinin Yaralamasına Neden Olma’ suçundan soruşturma başlatıldı. Dosyanın Bayburt Cumhuriyet Başsavcılığına intikal etmesi sonucunda dosya incelendi, suçun uzlaştırmaya tabi olduğu belirlendi. Devreye giren Cumhuriyet Başsavcılığı Uzlaştırma Bürosu ekipleri, mağdur H.H.O ile görüşme sağladılar. Mağdur H.H.O, şüpheli B.S.G’den TEMA Vakfı’na 150 fidan bağışta bulunmasını istedi. Daha sonra şüpheli B.S.G ile bir araya gelen uzlaştırma bürosu ekipleri, H.H.O’nun talebini B.S.G’ye ilettiler. H.H.O’nun isteğini kabul eden doktor ise, 150 fidan karşılığında TEMA Vakfı’na 12 bin 800 lira bağışta bulundu. Mahkemelerin iş yükünün azaltılması amacıyla yapılan uzlaşma görüşmeleri sonucunda, taraflar edimli olarak uzlaşmayı kabul etmiş oldular. Uzlaştırma Bürosu ekiplerinin özverili çalışmalarıyla bir dosya daha sonuca vardırılarak, kapatıldı. Öte yandan, Uzlaştırma Bürosunda görevli Cumhuriyet Savcısı Asya Büşra Alim, kamu yararı gözeten çalışmaların özenle devam ettiğini bildirerek, Uzlaştırma Bürosu ekiplerine çalışmalarından ötürü teşekkürlerini iletti. Önceliklerinin kamu yararı olduğunun altını çizen Savcı Alim, Bayburt Cumhuriyet Başsavcılığı Uzlaştırma Bürosu olarak çalışmaları özenle ve önemle yürüttüklerini söyledi.
Erzincan Erzincan’da Filistin’e destek yürüyüşü yapıldı Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi (EBYÜ) öğrencileri tarafından, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarına tepki göstermek, Avrupa ve Amerika’da çeşitli üniversitelerde Filistin için yapılan protestolara destek vermek amacıyla ‘Gazze İçin Yürüyüş ve Dua’ programı düzenlendi. EBYÜ’de öğrenim gören öğrenciler ile akademik ve idari personelin yanı sıra çok sayıda Erzincanlı vatandaş, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını protesto etmek ve aynı amaçla ABD ile Avrupa’daki üniversitelerde yapılan eylemlere destek vermek amacıyla EBYÜ kampüsünde toplandı. Program, İlahiyat Fakültesi öğrencilerinden Eyüp Budak’ın okuduğu Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başladı. Daha sonra öğrenciler, İngilizce ve Türkçe, "Gazze’de katliam var, sesini yükselt", "Bugünün Nazi’si işgalci İsrail", "Kudüs için, ilk kıblemiz Mescid-i Aksa için, Filistin için" yazılı pankart açtı. Özgür Filistin eylemlerine destek olmak amacıyla gerçekleştirilen programda EBYÜ öğrencileri adına basın açıklamasını Furkan Çoban okudu. Açıklamada şu metne yer verildi: “Allah’ın ve sizin düşmanlarınızı ve onların gerisinde olup sizin bilmediğiniz, ama Allah’ın bildiklerini korkutup caydırmak üzere, onlara karşı elinizden geldiği kadar güç ve savaş atları hazırlayın. Allah yolunda harcadığınız her şeyin karşılığı, zerrece haksızlığa uğratılmadan size tastamam ödenecektir. Bir asırdır Filistin’i işgal etmeye çalışan Siyonist terör şebekesi yaklaşık 210 gündür Gazze halkına zalimce saldırmaya devam ediyor. Filistin’de göğe yükselen bebeklerin ve çocukların feryadı, katledilen binlerce masum çocuğun mazlumiyeti; arşı alayı titretti ve arştan arza, yeryüzü şeytanlarının ve zalimlerin fermanı olarak indi. Ve dünyanın dört bir tarafında yeryüzünün vicdan ehli insanları, bataklığa düşmüş insanlığın onurunu ayağa kaldırmak adına bir devrim ateşini tutuşturdular. Bu devrim ateşi elden ele tüm ülkelerin ve milletlerin ufkunu aydınlatmaktadır. Filistin davasına destek amaçlı yapılan bu eylemler Siyonizm’in temsil ettiği küresel şeytani düzene karşı haklı bir isyandır. Başta Amerika ve Fransa olmak üzere, Batı dünyasının birçok yerinde en saygın kabul edilen üniversitelerde gönüldaşlarımız ayağa kalkarak isyan ateşine destek vermiş ve küresel intifadanın bir parçası olmayı tercih etmiştir. Birçok akademisyen ve öğrenci, bu davaya destek olmuştur. İntifada ateşi, sinelerinde yürek taşıyan herkesi etkisi altına almıştır. Tüm tedbir ve baskılara rağmen, onurlu gençlerin ve akademisyenlerin isyanları engellenememektedir. Binlerce öğrenci ve akademisyenin tutuklanması, sonucu değiştirmemiştir. Buradan zulme sessiz kalmayan bu onurlu akademisyenleri ve öğrencilerini selamlıyoruz. Ey vicdanlı ve aziz halkımız; sizler de kalkın ve bu insanlık zincirinin halkalarını oluşturun. Bu insanlık devrimine siz de iştirak edin. Gönülleriniz bu dava için atsın, Diliniz bu davayı konuşsun ve kalemleriniz bu davayı yazsın. İnsanlığın ikiye ayrıldığı bir zamanda aziz ve özgür insanların saflarında yer alın ve küresel intifadanın şerefini bir madalya olarak taşıyın. Bu şeref sizden sonraki nesillere de aktarılsın. Küresel intifadaya ve bu intifadayı kuşanan özgür ruhlu cesur yüreklere selam olsun. Ve buradan tekrar hatırlatıyoruz: Ehli Vicdan, Ehli iman olan ve kalbinde zerrece İnsanlık taşıyan herkese diyoruz ki küresel boykot mallarını almayın-aldırmayın. Unutmayın ki alınan her boykot malı bir bomba, bir tank veya bir füzedir. Ümmetin ve insanlığın izzet örtüsüne dokunan Siyonist eller varsa, onlara karşı çıkan yiğitler, Sütçü İmamlarda vardır elbet. Nihayetinde Şanlıurfa’dan bir yiğit çıktı adı Hasan saklanan idi. İmanı gayreti cesareti kabul etmedi bu zilleti ve canını Rabbi Rahmana teslim etti. Rabbimizden niyazımız şehidimizin attığı bu adımın zulmün tahtını sarsması ve İslam dünyasının bu zelilce seyirciliğine son vermesidir. Gazze’yi unutmama ve unutturmama adına elimizden ne geliyorsa yapacağız, insanlık ve Müslümanlığın bağrına hançer saplanmış iken buna seyirci ve ilgisiz kalmak elbette mümkün değildir. Son olarak buradan tüm dünyaya haykırıyoruz: Kudüs ve Mescidi Aksanın kurtuluşu için yapılacak olan her türlü meşru eylemin yanındayız, tarafıyız ve destekçisiyiz. Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi öğrencileri.” Basın açıklaması sonrasında yapılan yürüyüş ile program nihayete erdi.