YEREL HABERLER - 13 Şubat 2014 Perşembe 15:11

Cü Geomatik Mühendisliği Bölümünün Projesi Tübitak Tarafından Desteklenecek

A
A
A
Cü Geomatik Mühendisliği Bölümünün Projesi Tübitak Tarafından Desteklenecek

Geomatik Mühendisliği Ölçme Tekniği Anabilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Fatih Poyraz, Kamu Ölçmeleri Anabilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. İsmail Ercüment Ayazlı, Jeodezi Anabilim Dalı Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Kemal Özgür Hastaoğlu, Kartografya Anabilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Önder Gürsoy, Fotogrametri ve Uzaktan Algılama Anabilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Tarık Türk ile birlikte yaptıkları projelerden bahsetti. Projelerin başlangıç olduğunun yanı sıra ulusal ve uluslararası alanda çalışmalarının devam edeceğini vurguladı.
Yrd. Doç. Dr. Fatih Poyraz konuşmasında, sadece Sivas'ta değil ülkemizin farklı bölgelerinde de çalışmalar yaptıklarını belirtti.
İlk olarak Afet Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nı 2013 yılında çağrılı olarak ilan ettiği alanlara ilişkin önerdikleri proje başvurusu AFAD tarafından desteklenmeye layık görüldüğünü belirten Poyraz, “Bu proje, Cumhuriyet Üniversitesi’nin AFAD tarafından desteklenen ilk proje olma özelliğini taşımaktadır. Adı anılan bu projenin içeriği, PS-INSAR uzay radar görüntülerinin de kullanılarak içeriği genişletilmiş ve TÜBİTAK'a eylül ayı içinde proje önerisi olarak sunulmuştur” dedi.
TÜBİTAK tarafından desteklenmeye layık görülen projenin, GPS ve PS_INSAR yöntemleri kullanılarak milimetre seviyesindeki yatay ve düşey deformasyon hareketlerinin belirlenmesi amaçladığını belirten Poyraz, Son olarak eylül ayında yaptığımız arazi çalışmasında yaklaşık 20-25 senede yaklaşık olarak 1 ile 2 metre arasında bir çökme olduğunu tespit ettik” ifadelerini kullandı.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.