SAĞLIK - 28 Nisan 2024 Pazar 10:38

Güneş çarpması olarak düşünülüyor, asıl tehlike fark edilmiyor

A
A
A

İlkbahar’ın gelmesiyle birlikte kene popülasyonunda artış devam ediyor. İnsanların hayatını kaybetmesine sebep olan Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA), İç Anadolu Bölgesi’nde hızla yayılıyor. Kene ısırıklarına ilişkin açıklamalarda bulunan Sivas Numune Hastanesi’nde görev yapan Uzman Doktor Murtaza Öz, “Güneş çarpması diye kendini önemsemiyor ve hastaneye başvurmuyor” dedi.

Baharın gelmesiyle birlikte Kırım Kongo Kanamalı Ateş (KKKA) virüsüne sebep olan kene ısırığı vakaları görülmeye başlandı. Kırsal kesimlerde daha sık rastlanan ve tedavi olunmadığında ölüme neden olabilen kene ısırığı hakkında uzmanlar sıklıkla uyarılarda bulunuyor. Hastalığın belirtilerini sıralayan uzmanlar, belirtilerin görülmesi halinde en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmasını öneriyor.

Sivas Numune Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları bölümünde görev yapan Uzman Doktor Murtaza Öz, KKKA virüsüne ilişkin bilgiler verdi. Virüsü taşıyan kenelere Sivas ve çevresinde çok sık rastlandığını ifade eden Uzman Doktor Murtaza Öz, “Çok çeşitli kene türleri var ama bizim bölgemizde endemi oluşturan Kırım Kongo bulaşına sebep olan Hyalomma burada daha ön planda. Keneler yaklaşık 20 civarında hastalık bulaştırma potansiyeline sahip. Bunun başında Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) geliyor. Kırım Kongo bulaşı, kenelerin insanları ısırmasıyla oluşuyor. Hayvanlarda ise belirti vermeden sessiz enfeksiyon şeklinde seyredebiliyor. Kasaplarda da kesim sırasında bulaş söz konusu olabiliyor” dedi.

“Temas riskini azaltmak gerekiyor”

Vücutta kene görülmesi halinde yapılması gerekenleri anlatan Murtaza Öz, “Keneyi çok ürkütmemek lazım. Üzerine kolonya dökülmesi ve yakma gibi şeyler yapılmamalı. İlk yapılması gerek bir sağlık kuruluşuna gitmek. Çıkarıldıktan sonra o bölge bol sabunlu su ile yıkanmalı ve alkol ile dezenfekte edilmeli. Özellikle kene teması için risk faktörü taşıyan tarım ile uğraşan insanlar uzun kollu ve açık renkli giyişiler giyebilir. Pantolonu çizmenin veya çorabın içine geçirebilir. Temas riskini azaltmak gerekiyor” şeklinde konuştu.

Güneş çarpması değil kene ısırığı

Hastaların bir kısmının kene ısırığını fark etmediğini ifade eden Uzman Doktor Murtaza Öz, “Kene ısırığını fark edenler de genellikle duş aldıklarında fark edebiliyor. Hastalarımız rutin tarama yapmıyor. Bunun dışında hasta bağ, bahçeden geldikten sonra özellikle güneş çarpması olduğunu ifade ediyor. ‘Beni güneş çarptı’ diyor, keneyi fark etmiyor. Bulantı, kusma, baş ağrısı gibi şikâyetler başlıyor. Güneş çarpması diye kendini önemsemiyor ve hastaneye başvurmuyor. Bu da sıkıntılı bir durum. Güneş çarpması diyerek hastalığın hem ilerlemesine neden oluyor hem de tedavinin gecikmesine neden oluyor” ifadelerine yer verdi.

Rahmi Meyveci - Onur Erden

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Düzce Örnek gösterilen merkezdeki anneler, günlerini kutluyor İçişleri Bakanlığı tarafından Türkiye’ye örnek sosyal sorumluluk projeleri arasında gösterilen ve Düzceli hünerli girişimci kadınları bir araya getiren Kadın Emeği Merkezi, Anneler gününü kutladı. Düzce’de kadınların yaptığı el emeği göz nuru ürünlerin üretimi ve pazarlanması için Düzce Valiliği, Özel İdaresi ve Ticaret İl Müdürlüğü iş birliği ile hayata geçirilen Kadın Emeği Merkezi, İçişleri Bakanlığı tarafından da Türkiye’de örnek sosyal sorumluluk projesi olarak gösterilmişti. Halen 35 kadın girişimcinin bulunduğu merkezde 4 tane de kadın kooperatifi yer alıyor. Hünerli kadınların el emeği göz nuru ürünlerini göstermek, ürünlerini üretmek için yer sağlayan, üretilen ürünlerin de hem ulusal hem de uluslararası pazara satışına imkanı sağlayan Düzce Kadın Emeği Merkezi, anneler gününü kutladı. “Kadınların her birine umut olmak gerçekten çok güzel” Düzce Kadın emeği Merkezi hakkında bilgiler veren Yönetim Kurulu Başkanı Nermin Öğütlü Alayıldız, “Burası Türkiye’de örnek sosyal sorumluluk projelerinden birisi. Merkezimizde 35 kadın girişimci, 4 kadın kooperatifi yer alıyor ve sayımızda her geçen gün çoğalıyor. Burada kadınların her birine umut olmak gerçekten çok güzel. Düzce Valiliği destekleriyle yürüttüğümüz projemiz her geçen gün gelişerek devam ediyor. Burada kadınlarımız dijital eğitimden sosyal medya eğitimlerine dikiş nakış kurslarından aklınıza gelen bütün kurslarımızdan faydalanabiliyorlar. Komisyon kabul ederse komisyondan sonra buradaki dükkanlara yerleşiyorlar. Biz anneler günü heyecanı içindeyiz. Bu kadar annenin olduğu bir merkezde anneler günü heyecanı bizleri de sardı. Biz bütün Düzcelileri Anneler Günüde merkezimize bekliyoruz. Bir kadın, bir umut diyoruz. Herkesi bekliyoruz. Şu anda kadın emeği merkezinde 35 kadınımız var ve 1 ay içinde bu sayı 2’ye katlanacak. Her geçen gün dükkan sayımız ile birlikte kadın girişimcilerimizin sayısı da artıyor. Şu anda 1 dükkanda 3 kadınımız bulunuyor. Biz 1 kadın girişimciyi alıyoruz. Yanında 2 kadın girişimci daha veriyoruz. İnşallah bu sayı daha da artacak” dedi.
Manisa Kallat: "Anneler ağlıyorsa dünya gülemez" Eğitim-Bir-Sen Manisa 1 No’lu Şube Başkanı ve Memur-Sen Manisa İl Temsilcisi Halil Kallat, annelerin ağladığı bir dünyada kimsenin gülemeyeceğini söyledi. Memur-Sen Manisa İl Temsilcisi ve Eğitim Bir-Sen Manisa 1 No’lu Şube Başkanı Halil Kallat Anneler Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, "Annelik, şefkatin, merhametin, fedakârlığın en somut ifadesi olan yüce bir değerdir. Dilimiz ile aklımız arasındaki köprüyü, duygumuzla yüreğimiz arasındaki bağı, ruhumuzla bedenimiz arasındaki uyumu bize öğreten ve hissettiren onlardır. Doğumdan başlayarak bebeklik ve olgunluk evremize kadar bütün kaygı ve zahmetlerimizi çeken, bizleri besleyip büyüten annelerin hakkı ödenmez. Hiçbir hesap yapmadan sevindiğimizde sevinen, üzüldüğümüzde üzülen, var olma ve hayat yolunda ilk öğretmenimiz, ilk kılavuzumuz annelerimiz, ilahi merhametin müşahhas temsilcisi, cefanın, vefanın, fedakârlığın canlı anıtlarıdır. Bu kutlu varlıkların sevgisine, duasına layık ve mazhar olmak en büyük şeref ve kazanımdır." dedi. "Anneler ne kadar güçlü olursa yetiştirdikleri nesiller de o denli güçlü, başarılı olur." diyen Kallat, "Toplum olarak ahlak ve medeniyet tasavvurumuzun ana unsuru aile, ailenin temel direği ve dayanağı ise annedir. Dünyanın birçok yerinde terörün, savaşların, açlığın sebep olduğu acı ve ölümcül gelişmelerden en fazla çocuklarıyla birlikte anneler etkilenmektedir. Bugün yoksulluğun da, katliamın da, savaşın da, mülteci durumuna düşmenin de, ülkeyi sığınmacı olarak terk etmenin de en acısını anneler çekmektedir. Adil, eşit, hür olma iddiasının baştan sona aşağılık bir yalan olduğu bilinen modern devletlerin, emperyalist ülkelerin gözleri önünde, hatta onların destekleriyle Gazze’de süren Siyonist saldırılarda, yıkım ve kıyımda da en fazla anneler ve çocuklar can vermiş, can vermektedir. Annelerimizin hatırına savaşları durdurmak, hiçbirinin evlat hasretine düşmesine sebep olmamak, yüreklerindeki eksiklik duygusunu ortadan kaldıracak, yoksunluğa ve yoksulluğa son verecek adımları atmak, terör belasını yeryüzünden silmek, ahlaki yozlaşmayla ve bağımsızlık girdaplarında çocuklarımızın ellerimizden kayıp gitmelerini önlemek, çocuk işçiliğini bitirmek hepimizin ödevi ve görevi olmalıdır. Tüm işlerimizde ve aldığımız kararlarda anne yüreğini hesaba katmak sorumluluğumuz olmalıdır. Annelerin gözlerindeki hüzün veya sevinç toplumun en belirgin moral göstergesidir. Anneler güldüğü zaman dünya güler. Annelerin ağladığı bir dünya gülemez. Bu sebeple, aileyi koruyan, güçlendiren düzenlemelerin milletin huzurunun ve başarımızın teminatı olacağını savunuyor, bu yöndeki her çabayı destekliyoruz." şeklinde konuştu. Eğitim-Bir-Sen olarak, insanlığa müjde olacak yeni bir medeniyet idealinin, annelerin duaları, insanlığa aşıladıkları duyguları, geleceğe hazırlayan maharetli elleriyle inşa edilebileceğine inandıklarını belirterek, "Bize şefkatiyle yön, desteğiyle güç veren tüm annelerimizin Anneler Günü’nü kutluyor, kendilerine sağlık ve mutluluk diliyor, şükranlarımızı sunuyoruz." dedi.