KÜLTÜR SANAT - 27 Kasım 2025 Perşembe 13:02

Sivas’ın ağırlama halayı meclis toplantısında tartışma konusu oldu

A
A
A
Sivas’ın ağırlama halayı meclis toplantısında tartışma konusu oldu

Sivas’ın dizi ve filmlere konu olan dayanışmayı simgeleyen ağırlama halayının yanlış oynandığı iddiaları üzerine açıklama yapan Eğitim Sanat Folklor Akademisi Dernek Başkanı Özcan Keskin, "Şu anda günümüzde düğünlerde yapılan figürlerde aşırı abes ve yanlış hareketler var. Bu halk oyunları camiasının ve özellikle kültürümüzün kanayan yarasıdır" dedi.


Sivas İl Genel Meclisi Başkanı Mehmet Şarkışla, birçok dizi ve filme konu olan, dayanışmayı simgeleyen figürleriyle dikkat çeken ‘Sivas ağırlama halayını’ meclis gündemine taşıdı. Şarkışla, önemli bir kültür olan bu oyunun son zamanlarda yanlış oynandığını ileri sürüp, "Sivas ağırlaması açık havada davul zurna ile oynanır, kapalı alanda ise tef ile sazla oynanır. Bir husus da şudur; Sivas ağırlamasında dayanışmayı sembolize eden harekette başkişinin ayakkabısının tabanını göstermesi çok ayıptır. Sivas halayında böyle bir kültür yoktur, insanlara taban gösterilmez. Saçma sapan şeyler yapılıyor. Bu ekiplerin hocaları kimse uyarsınlar. Bizim kültürümüzde kimseye ayak tabanı uzatılmaz. Bu hareket dayanışmadır. Sivas halayının özü budur, dayanışmadır, yardımlaşmayı sembolize eder" ifadelerine yer vermişti.


Konuyla ilgili açıklama yapan Eğitim Sanat Folklor Akademisi Dernek Başkanı Özcan Keskin, Şarkışla’nın iddialarını destekleyerek abes figürlerde kültüre zarar verildiğini ifade edip, "Günümüzde oldukça abes ve yanlış hareketler yapılıyor. Bayılmada ayak attığımız kısım oyunun genetiğinde özellikle denge konusunda bize çok yardımcı olan bir unsurdur. Asla bizi izleyenlere ve kültürümüze karşı yanlış bir adım atmayız, attırmamak için de elimizden gelen her şeyi de yapıyoruz. Bayılmadaki ayak atmanın düzgün haliyle yanlış halini gösterdik. Şu anda günümüzde düğünlerde yapılan figürlerde aşırı abes ve yanlış hareketler var. Bu halk oyunları camiasının ve özellikle kültürümüzün kanayan yarasıdır. Sayın Meclis Başkanımızın da vurgulamak istediği kısmı da bu şekilde algılamak istiyoruz. Diğer türlü algılarsak eğer şahsi olaya girdiği için üzüntü duymuş oluyorum. Mehmet hocam yıllardır Sivas’ın kültürüyle ilgilenen bir hocamızdır. Bizim halk oyuncuları olarak asla kimseye yanlış bir hareketle oyunumuzu sergileme lüksümüz olamaz" dedi.


Halk Oyunları Araştırmacısı Ziya Soybayraktar ise açıklamasında filmlerde oyunun özüne uyulmadığına dikkat çekip, "Mehmet Şarkışla hocamın belirttiği gibi ağırlamada ki bayılma, ayağı bükme, karşıya uzatma gibi figürler yoktur. Bu karşıdaki insanlara saygısızlıktır. Kendisinin bu eleştiriyi bir film sahnesindeki oyunla ilgili söylediğini düşünüyorum. Sivas halayında ve köy ağırlamasında bayılma formu, dans uzmanlarına göre denge şaheseridir. Dansın mihenk noktası budur. Sivaslıların doğal süreçleri içerisinde dansa o bölümü yerleştirmeleri dansın önemli bir yeridir. Bayılmada da hocam öğrencilerine hem doğru hem yanlış olanı gösterdi. Aslında bu format Cezayir ve Arnavut danslarında bulunur. Mehmet Şarkışla hocamın kastettiği tavrın bunlar olduğunu düşünüyorum. Kelkit Vadisi bölgesinde oynanan dik halayı ve üç ayakta da bu forma yakın bayılma kısımları vardır ama abartı yoktur. Bu bölüm yok diyemeyiz ama hocamızın ifade ettiği abartı olmaması lazım. Zira bu hareketi yapan ekip başının da vücudunu dengeye getirmeye çalıştığı ritmik harekettir. Abartısı da zaten dans, müzik ve ölçüden de çıkar" şeklinde konuştu.


Uzmanları Sivas ağırlamasındaki doğru ve yanlış figürleri uygulamalı olarak gösterdi.



Sivas’ın ağırlama halayı meclis toplantısında tartışma konusu oldu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Bursa Ulu Cami dünya finalinde "Viki Anıtları Seviyor"da Türkiye birincisi oldu Vikipedi’nin uluslararası fotoğraf yarışması "Viki Anıtları Seviyor" bu yıl ilk kez Türkiye’de düzenlendi. 7 bini aşkın fotoğrafın yarıştığı organizasyonda, Serdar Kıran’ın karlar altındaki Bursa Ulu Cami fotoğrafı Türkiye birincisi olarak dünya finalinde Türkiye’yi temsil edecek. Türkiye’de bu yıl ilk kez düzenlenen "Viki Anıtları Seviyor" uluslararası fotoğraf yarışması kapsamında, kültürel mirasımızı yansıtan binlerce fotoğraf yarıştı. Serdar Kıran’ın Bursa Ulu Cami fotoğrafı birinciliğe, Volkan Karagülleoğlu’nun İshak Paşa Sarayı fotoğrafı ikinciliğe, İbrahim Şimşek’in Urfa’da Cami Avlusu fotoğrafı üçüncülüğe, Serhat Bürke’nin Nemrut Dağı Milli Parkı fotoğrafı dördüncülüğe, Fatih Yılmaz’ın Ortahisar Kalesi fotoğrafı beşinciliğe değer görüldü. Türkiye’nin kültürel hazineleri belgelendi Dünyanın en büyük çevrimiçi ansiklopedisi Vikipedi’nin dünyadaki kültürel anıtları belgelemek amacıyla 2010’dan beri düzenlediği uluslararası fotoğraf yarışması "Viki Anıtları Seviyor", bu yıl Türkiye’de ilk kez düzenlendi. Yarışmanın yerel ayağı, Wikimedia Topluluğu Kullanıcı Grubu Türkiye ve Kültür Envanteri Topluluğu’nun ortak çalışması ile hayata geçti. Çalışma kapsamında, Türkiye’nin kültürel anıtlarına ait eksik fotoğrafların kolayca tespit edilebilmesi ve Commons.wikimedia.org’a yüklemelerin kolaylaştırılması için https://vikianitlariseviyor.tr/ adresinde özel bir platform geliştirildi. Yarışmaya 7000’den fazla fotoğraf katıldı Ekim ayı boyunca süren yarışma sayesinde bir ay içinde Marmara Bölgesi’den Güneydoğu Anadolu’ya kadar Türkiye’nin dört bir yanındaki kültürel anıtların 7000’den fazla fotoğrafı yüklendi. Yüklenen tüm fotoğraflar Vikipedi ve diğer Wikimedia projeleri başta olmak üzere pek çok mecrada serbestçe kullanılabilecek ve Türkiye’nin tanıtımına ve Türkiye’deki anıtları araştıran araştırmacılara katkıda bulunacak. Uluslararası yarışmaya 10 fotoğraf gönderiliyor. Türkiye jürisi, uluslararası finalde Türkiye’yi temsil etmek üzere gönderilecek 10 fotoğrafı ve içlerinden ulusal yarışmada ödül alacak ilk beş fotoğrafı belirledi. Ulu Cami’yi karlar altında gösteren Bursa Ulu Cami fotoğrafı (Serdar Kıran), arkadaki Ağrı Dağı manzarasının önündeki İshak Paşa Sarayı (Volkan Karagülleoğlu), ve suya yansıyan şadırvan görüntüsü ile Urfa’da Cami avlusu (İbrahim Şimşek); yıldızlı sessiz gecedeArtagnes heykelini gösteren Nemrut Dağı (Serhat Bürke) fotoğrafları ilk beş dereceyi elde etti. Ayrca Erhan Kalkandelen’in İshak Paşa Sarayı, Fatih Yılmaz’ın Akdamar Kilisesi, Mehmet Yılmaz’ın Perge fotoğrafları da uluslararası yarışmaya gönderilmek için seçildi. Finalde 57 ülkenin ulusal jürisinin gönderdiği kültürel anıt fotoğrafları uluslararası jüri tarafından değerlendirilecek.
Gaziantep Gece kulübünde 2 kişiyi öldüren sanığın yargılanmasına devam edildi Gaziantep’te geçtiğimiz yıl bir gece kulübünde çıkan silahlı kavgada hayatını kaybeden Necmettin Gök ve Eyüp Öğe’nin öldürülmesine ilişkin davanın 5’inci duruşması bugün görüldü. Gaziantep 6’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davaya, tutuklu sanık E.Y., tutuksuz sanık B.B.Ş., B.Ç., M.B., maktul aile yakınları, maktul avukatları ve sanık avukatları katıldı. "Eyüp benim dostum, kardeşim gibiydi" Duruşmada konuşan sanık E.Y., "Önceki savunmalarımı tekrar ediyorum. Bilirkişi raporunda yer alan aleyhe hususları kabul etmiyorum. Avukatımın beyanlarına aynen katılıyorum. Söz konusu bilirkişi raporu gerçeği yansıtmamakta olup dosya içerisindeki CD görüntüleriyle de uyumlu değildir. Gök ailesi, suçun tamamını benim üzerime yıkmak amacıyla görüntülerden kendi lehlerine olan kısımları mahkemeye sunmaktadır. Eyüp benim dostum, kardeşim gibiydi. Buna rağmen Eyüp’ün ölümünden dahi beni sorumlu tutmaktadırlar. Ben kesinlikle Eyüp’ü vurmadım. Gök ailesinin ve sanık B.B.Ş.’nin savunmaları, B.B.İ.’yi suçtan kurtarmaya yöneliktir. Ayrıca olay başladıktan sonra işletme sahipleri tarafından neden 112 Acil Servis’in aranmadığı hususu açıklığa kavuşturulmamıştır. Eyüp yere düştükten sonra 5-6 kişi tarafından yerde tekmelendiği açıktır. Sanıklardan şikayetim devam etmektedir. Sanıkların cezalandırılmasını talep ediyorum" dedi. Tutuksuz sanıklar ise olayda suçsuz olduklarını ifade ederek beraatlerini talep etti. Mahkeme heyeti, tutuklu sanık E.Y.’nin tutukluluğunun devamına, dosyanın yeniden kriminal incelemeye gönderilmesine karar vererek davayı ileri bir tarihe erteledi. Olayın geçmişi Olay, 30 Haziran 2024 yılında Gaziantep’in Şehitkamil ilçesine bağlı Başpınar Mahallesi’nde bulunan bir gece kulübünde meydana geldi. İddiaya göre, iki grup arasında bilinmeyen bir nedenle tartışma çıktı. Tartışmanın büyümesiyle birlikte silahların çekilmesiyle kim tarafından ateşlendiği belirlenemeyen mermiler Necmettin Gök ve 6 kişiye isabet etti. Çevredekilerin ihbarı üzerine olay yerine çok sayıda 112 sağlık ve polis ekibi sevk edildi. Olay yerine gelen sağlık ekipleri ilk müdahalenin ardından Necmettin Gök’ün hayatını kaybettiği belirledi. Yaralanan 6 kişi ise ambulanslarla çeşitli hastanelere kaldırılırken olayla ilgili 4 kişi gözaltına alındı. Silahlı kavgada yaralanan 38 yaşındaki E.Y. ve 37 yaşındaki Eyyüp Öğe, ameliyat sonrası yoğun bakım ünitesinde tedavi gördü.
Adana Mahkemede annesini öldüren babasına ’şok’ suçlamada bulundu Adana’da 6 ay önce boşandığı eski eşi Neriman O. (54) iş çıkışı öldüren şahıs hakkında, oğlu mahkemede "Annem rüyalarında da sürekli ‘babanız olacak şerefsiz beni öldürüyor’ derdi. Ayrıca babam çocukken üzerimize tiner döküp yakmaya çalıştı. En ağır cezayı almasını istiyorum" dedi. Olay, 7 Mayıs saat 18.00 sıralarında Seyhan ilçesi Yeşilyurt Mahallesi’ndeki metro alt geçidinde yaşanmıştı. Aşçı olarak fabrikada çalışan 2 çocuk annesi Neriman O., iş çıkışı eve gitmek için servisten inip, alt geçide yöneldiği sırada eski eşi M.A.N. tarafından vurularak öldürüldü. İş çıkışı annesini almaya gelen 20 yaşındaki C.N. olay anında babasının elindeki tabancayı görüp, almak istemiş yumruk attığı babasıyla merdivenlerden düşmüştü. Yaralı katil zanlısı M.A.N. ise hastanedeki tedavisinin ardından çıkarıldığı mahkemece tutuklanmıştı. Cinayet zanlısı M.A.N. hakkında ’kasten öldürme suçundan’ Adana 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan dava görülmeye başlandı. Duruşmaya sanık ile öldürülen Neriman O. oğlu müşteki C.N. ile erkek kardeşi Y.O. ve taraf avukatları katıldı. Duruşmada sanık M.A.N., savunmasında 6 Şubat depreminden sonra eşiyle özel durumdan dolayı aralarının açıldığını ve kendisinin başka kadınlarla görüştüğü için boşandıklarını söyledi. Çocuklarına ’annenizi öldürürsem siz ne yaparsınız’ demiş Sanık, oğlu C.N.’nin askerden geldikten sonra sürekli bilgisayar başında vakit geçirdiğini, kendisinin evlenip, yuva kurması ve geleceğini kurtarması için çalışması gerektiğini söylediğinden aralarının açıldığını belirtti. Boşandıktan sonra da eve gidip geldiğini, eski eşiyle sürekli görüştüğünü söyleyen sanık kendisini şöyle savundu: "Görüşmelerimiz esnasında Neriman’ı asla ölümle tehdit etmedim. Ayrıca çocuklarıma da annelerini öldüreceğimi söylemedim. Sadece, ’Oğlum annenizi öldürürsem siz ne yaparsınız, rezil olursunuz ortada kalırsınız’ dedim. Bunu söyleyince üzerime yürüdüler. Olay gününden bir gün önce de oğullarım üzerime yürüdüğü için korkup, eve gidemediğim için Neriman’la görüşmek üzere evin yakınındaki alt geçide gittim. Neriman gelmeyince ertesi gün silah alıp, tekrar gittim. Yeşilyurt metro alt geçidinde oturup, Neriman’ı beklemeye başladım. Bu sırada oğlum C.N. geldi. Bana, ’Annemle ne görüşeceksin?’ diye sordu. Ben de senin bunu sormaya hakkın yok dedim. Daha sonra Neriman geldi ve sadece bizi dinledi ardından oğlunun ayağına hadi gidelim maksadıyla dürttü. Oğlum ve annesi merdivenden aşağı inerken oğlum bana dönüp, ‘S. git, kafana sık’ deyince çok sinirlendim. Belimdeki silahı poşete koymaya çalışırken de oğlum gördü ve üzerime saldırdı. Ben de kendisini korkutmak amacıyla bir el ateş ettim. Silahı ateşlerken kastım öldürmek değildi. Oğlumla aramızda yaşanan boğuşma sırasında oğlum beni duvara yaslayıp, boğazıma sarıldı. Bu sırada silahı elimden düşürmek için elimi duvara vurdu. O an silah ateş aldı ve ben kurşunun nereye gittiğini görmedim. Neriman’ın yaralandığından ve hastaneye kaldırıldığından haberim yoktu." Sanık M.A.N., son sözünde olay öncesindeki boğuşma sırasında kendisini darp ettiğini iddia ettiği oğlundan şikayetçi olduğunu, uzlaşmak istemediğini de dile getirdi. "Sık sık eve gelip bizi tehdit etti" Öldürülen kadının oğlu ve olayın şahidi müşteki C.N. ise babasının boşanma sonrasında da sık sık evlerine geldiğini, hem annesini hem de kendilerini tehdit ettiğini ifade etti. Annesinin umreden döndükten sonra babasının tehditlerinin arttığını ve bu nedenle annesine çelik yelek giyip işe gidip gelmesini söylediğini belirten müşteki C.N., şöyle devam etti: "Annem, babamı şikayet edip, dava açılırsa daha çok tehdit edeceğini düşündüğünden babamı şikayet etmedi. Olay günü annemi almaya gittiğimde kendisini de orada beklerken gördüm. Arabadan inildiğinde görülmeyecek mesafedeydi. Beni görünce neden kendisini arayıp, sormadığımızı sordu. Ben de, "Sen baban olmadığı için babalık nasıl olur bilmiyorsun. O yüzden bize de öyle davranıyorsun’’ dedim. Bu sırada annem geldi ve annemin de duyacağı şekilde kendisini öldüreceğini, hayattan hiçbir beklentisinin olmadığını, bizi de rezil edeceğini söyledi. Tartışmamız bitince annemle birlikte merdivenden inmeye başladık. Bu sırada babam gitti mi diye kontrol etmek amaçlı arkamı döndüğümde elindeki silahı doldur-boşalt yaptığını fark ettim." Annem rüyalarında da sürekli ‘babanız olacak şerefsiz beni öldürüyor’ derdi Kendisine ateş edeceğini düşündüğü için babasının üzerine atladığını dile getiren müşteki C.N., "Babamın üzerine atlayınca aramızda boğuşma yaşandı. Bu sırada silahı ateşledi ancak bana isabet etmedi. Ben dengemi kaybedip yere düşünce silahı anneme doğrulttu. Tekrardan üzerine atlayınca aramızda boğuşma yaşandı ve merdivenlerden yuvarlandık. Kendisine yumruk atıp, elinden silahı aldım ve dışarı fırlattım. Olay burada sonlanınca annemin yanına gittim. Yerde yatar vaziyette görünce hastaneye kaldırdık. Annem rüyalarında da sürekli ‘babanız olacak şerefsiz beni öldürüyor’ derdi. Ayrıca babam çocukken üzerimize tiner döküp yakmaya çalıştı. En ağır cezayı almasını istiyorum" dedi. Mahkeme heyeti, sanık M.A.N.’nin mevcut halinin devamına karar verip, duruşmayı eksiklerin giderilmesi için ileri bir tarihe erteledi.