GENEL - 14 Aralık 2018 Cuma 14:47

Tren kazasında eşi ile 6 aylık bebeğini kaybeden Melih Kurtuluş, "Amacımız intikam almak değil"

A
A
A
Tren kazasında eşi ile 6 aylık bebeğini kaybeden Melih Kurtuluş, "Amacımız intikam almak değil"

Tekirdağ’ın Çorlu ilçesinde yaşanan tren kazasında eşi, 6 aylık bebeği, baldızı ve diğer baldızının kızını kaybeden Melih Kurtuluş, "Bizim buradaki amacımız intikam almak değil, adaletin yerini bulması.

Tekirdağ’ın Çorlu ilçesinde yaşanan tren kazasında eşi, 6 aylık bebeği, baldızı ve diğer baldızının kızını kaybeden Melih Kurtuluş, "Bizim buradaki amacımız intikam almak değil, adaletin yerini bulması. Bu ülkenin adalet sistemine güveniyorum" dedi.


8 Temmuz günü Çorlu’da meydana gelen ve 25 kişinin öldüğü 300’den fazla kişinin de yaralandığı tren kazasında eşi Derya, 6 ayık bebeği Beren Kurtuluş ile baldızı Emel Duman ile bir diğer baldızının kızı Bihter Bilgin’i kaybeden Melih Kurtuluş, kaza sonrası yaşadıkları ve devam eden süreçle ilgili açıklamalarda bulundu.



"Hala fotoğraflara bakmakta zorlanıyorum"


"Bizim için kaza süreci zor bir süreç oldu" diyen Kurtuluş, "Bu kazanın unutulmaması gerektiğini düşünüyoruz. Kamuoyunun gündeminde yer alması gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü bakarsanız çok fazla ihmal var bu kazanın oluşmasında. Hatta ihmaller zinciri olduğunu söyleyebiliriz. Sergide hayatını kaybedenlerin fotoğrafları ve kısa öz geçmişleri sergilendi. Ben katılamadım zorlandım çünkü. Hala bazı şeyleri yapmakta zorlanıyorum resimlere bakmak, videoları izlemek gibi" dedi.



"Bilirkişilerin raporunun dava süresince kullanılmasını doğru bulmuyoruz"


Devam eden hukuki süreçle ilgili olarak da açıklamalarda bulunan Melih Kurtuluş, "Bu zaten hukuki sürece, adli sürece yansımış bir olay. Şu anda iddianamenin hazırlanmasını bekliyoruz. Talebimiz de zaten bir an önce iddianamenin hazırlanarak gerçek suçluların adalet önünde cezasını almasıdır. Başka da bir amacımız yok. Giden geri gelmiyor ancak bunun da bir sorumlularının olduğu kanaatindeyiz. Yayınlanmış bilirkişi raporunda yer alan kişilerin isimlerini zikretmeme gerek yok ama bu bilirkişilerin zaten devlet demiryolları ile ticari ilişki içerisinde oldukları geçmiş zamanlarda ortaya çıktı. Biz bu bilirkişilerin raporunun dava süresince kullanılmasını doğru bulmuyoruz aslına bakarsanız. Çünkü bu kurumla maddi ilişki içine girmiş kişilerin rapor yazması ne kadar doğru ve ne kadar tarafsız olabilir? İnsanların, hakimlerin, savcıların takdirine kalmış bir şey ama biz bu bilirkişi raporuna her halükarda itirazımızı yapacağız. Yeni bilirkişilerin görevlendirilmesi de başlı başına bir problem çünkü olay yeri şu anda zaten yenilenmiş durumda. Geçen resimlerini de gördüm sağlamlaştırma da yapmışlar artık gönül rahatlığı ile insanlar oradan geçebilirler. 25 kişi öldükten sonra akıllarına gelmiş sağlamlaştırma yapmak" diye konuştu.



"İhmaller zinciri olduğunu gösteriyor"


Kurtuluş, "İlgili raporda Mayıs 2018’de söz konusu menfezde bir kontrol yapıldığı söyleniyor. Bu raporda da balast sıkıcı uygulanması gerektiği not düşülmüş ilgili menfeze. Ama Mayıs 2018’de düşülen rapor Temmuz ayına kadar kimse tarafından dikkate alınmamış. Hatta ondan sonraki kontrollerde de burayla ilgili çalışma yapılmamış, yeni tespitler görülmemiş. Demek ki, kontroller bile yapılmamış olabilir gibi bir soru geliyor insanın aklına. Biliyorsunuz genelde kağıt üstünde yapılıyor bu tür şeyler. Ama Mayıs 2018’de buraya bir balast tutucu uygulanması gerektiği yönünde bir heyet raporu var. Demek ki daha Mayıs ayında tespit edilmiş burada bir problem olduğu. Bu da büyük bir ihmaller zinciri olduğunu gösteriyor. Bu da sadece 3 kişi, 4 kişi sorumlu değil bu kurumun en tepesine kadar, genel müdürüne kadar insanların sorumlu olduğunu düşünüyorum. Hatta genel müdür, bugüne kadar bizi başsağlığı için bile aramadı. Bunu da buradan belirtmek isterim. En tepeye kadar insanların bu işten sorumlu olduğunu düşünüyorum. Bilirkişiler çıkıp ’menfez görevini yaptı’ diyor. Menfez zaten yerinde duruyor. Menfez tıkanmamış, etmemiş, etrafındaki balast gitmiş. Bugüne kadar burada bu kadar yağmur yağmadı mı? Ne fark var. 2011 yılında yolun yenilemesini yapmışlar. Demek ki yeterli kalitede bir yenileme olmamış bu bunu gösteriyor. Bugüne kadar bu kadar yağmur yağmadı mı hiç orada?" şeklinde konuştu.



"Zannediyorum ki Cumhurbaşkanının bilgisi dışında gelişen bazı olaylar oldu"


"Sayın Cumhurbaşkanımız aradı, başsağlığı diledi. Konu ile ilgili olarak ilgili bakanlara talimat verdiğini söyledi sağ olsun" diyen Kurtuluş "İlgili bakanlar tarafından gerekli bilirkişilerin görevlendirileceğini söyledi ama zannediyorum ki onun bilgisi dışında gelişti bazı olaylar. Yoksa TCDD ile maddi ilişkiler içinde olan kişilerin bilirkişi olarak görevlendirileceğine ben inanmıyorum. Kemal Kılıçdaroğlu başsağlığı diledi, evimize taziye ziyaretinde bulundu. Valimiz, kaymakamlarımız, emniyet müdürlerimiz hepsi geldiler bir tek TCDD Genel Müdürünün yüzünü dahi görmedik. Ben zaten sosyal medyadan öğrendim kim olduğunu. TCDD’den sadece bir avukat, bir psikolog bir de şofördü sanırım olayın hemen arkasından tazminatla ilgili süreçlerin başlatıldığını bilgilendirmek için göndermişler. Onun dışında da başka TCDD’den kimseyi görmedik. Gördüğümüz tek adam tazminat derdinde bir adamdı başka da bir şey değildi" dedi.



"Amacımız intikam almak değil"


Melih Kurtuluş konuşmasını şöyle sürdürdü:


"Bizim buradaki amacımız intikam almak değil. Bizim buradaki amacımız adaletin yerini bulması, mahkeme sürecinin bir an önce başlayarak gerçek suçluların cezalandırılması amacımız. Tabii gidenin geri gelmesi mümkün değil ama bu bizi bir nebze olsun rahatlatacaktır. Bu ülkenin adalet sistemine güveniyorum. Zaman bize gösterdi ki bu ülkede adalet her zaman, bazen geç de olsa yerini muhakkak buluyor. Bu ülkenin adalet sistemine inancımız tam. Yalnız bir an önce de mahkeme sürecinin başlamasını istiyoruz. Çünkü bu süreç uzadıkça bize daha fazla acı veriyor. İnanıyorum ki dava süreci başladığı zaman gerçek suçlular cezasını alacak ve adalet de yerini bulacak."



"Bilirkişi raporuna itirazlarımız reddedildi"


Melih Kurtuluş’un avukatı Av. Yunus Tuğlu da sürece dair açıklamalarda bulunarak bilirkişi raporuna yaptıkları itirazın kabul edilmediğini söyledi.


Av. Tuğlu, "8 Temmuz 2018 tarihinde ilçemizde meydana gelen elim kaza sonucu çok büyük acılar yaşandı. 25 tane canımız gitti. 250’nin üzerinde yaralımız var. İlçemiz ile birlikte bölgemiz çok büyük acılar yaşadı. Yitip giden canların hepsinin ayrı ayrı hikayeleri var. Bu hikayelerden iki tanesi de müvekkilimiz Melih beyin eşi ve küçücük çocuğu bu kazada hayatlarını kaybettiler. Maalesef bu kaza sonrası biz, yetkililerce yeterince ilgilenilmediği kanaatindeyiz. İlk kaza olduğunda sıcağı sıcağına bir başsağlığı dilendi, ilgileniyormuş gibi yapıldı ancak ondan sonra gerek psikolojik yönden gerek insanların acılarını paylaşma yönüyle pek fazla bir ilgi gösterilmedi. Hukuki yönden elbette ki süreç devam ediyor. Fakat ağır aksak yürüdüğü kanaatindeyiz. Öncelikle bilirkişi seçiminin yanlış olduğu kanaatindeyiz. Görüştüğümüzde bu konuda üniversite profesör olarak görev yapan bir bilirkişi tayin edildiği söylendi. Mustafa Karaşahin isimli bilirkişi henüz daha kaza olduğu anda kaza sebebini meteorolojiye bağlayan bir basın açıklaması yaptı. Bu bilirkişiliğin gerek yasal kurallarına gerekse etik kurallarına aykırı bir davranıştı. Böyle bir açıklama maalesef talihsiz bir açıklamaydı. Bu açıklamanın ardından tüm kamuoyu sanki bu kazada hiçbir ihmal olmamış bütün kaza o gün yağan yağmur sebebiyle meydana gelmiş gibi bir izlenime kapıldı insanlar, öyle bir mesaj verildi. Bu süreçten sonra da söz konusu bilirkişi ile ilgili birçok şaibe döndü ortada. Daha önce demir yollarının danışmanlığını yaptığı, ticari ilişkileri olduğu gibi iddialar meydana geldi. Doğrudur, değildir bilemiyoruz ancak bazı şeylerin şüyu-u vukuundan beterdir denir. Bu da öyle bir konuydu. Bu konuya yasal olarak itirazlarımızı yaptık. Ancak itirazlarımıza verilen cevap da yeni bir bilirkişi raporunun süreci daha da uzatacağı veya bu raporun heyet halinde hazırlandığı ve heyetin ortak görüşü olduğu şeklinde itirazlarımız bu tür savunmalarla reddedildi" şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep 2 çocuğun öldüğü ATV kazasının davasında karar çıktı Gaziantep’te, Hüseyin Akın ile Kerim Gündoğan’ın ölümüyle sonuçlanan ve otomobil sürücüsü tutuklu sanık Prof. Dr. Volkan Kılınçoğlu’nun yargılandığı ATV kazasına ilişkin davada karar duruşması görüldü. Karar duruşmasında sanık otomobil sürücüsü 3 yıl 7 ay 10 cezaya çarptırılarak tahliye edildi. Gaziantep’te Hüseyin Akın (14) ile Kerim Gündoğan’ın (14) ölümüyle sonuçlanan ATV kazasına ilişkin otomobil sürücüsü tutuklu sanık Prof. Dr. Volkan Kılınçoğlu’nun yargılandığı davada karar duruşması görüldü. Tutuklu sanık Volkan Kılınçoğlu, Gaziantep 10. Ağır Ceza Mahkemesinde "Taksirle birden çok kişinin ölümüne sebep olmak" suçundan 18 yıla kadar hapis cezası talebiyle yargılandığı duruşmaya da SEGBİS’le bağlandı. Duruşmada, sanık Av. H. Mehmet Balcı ve Av. Mehmet Sait Bozhüyük ile Hüseyin Akın’ın aile avukatları Av. Mutlu Can Dağlı, Av. Doğan Canbolat, Av. Mustafa Edip İzol ve Av. Gizem Kaleoğlu, Av. Suat Genç yanı sıra tanıklar da hazır bulundu. "Kazaya sebep olan kişinin ben olmadığım 5 raporla ortaya çıktı" Duruşmada savunmasını yapan tutuklu sanık Volkan Kılınçoğlu, "Kazaya sebep olan kişinin ben olmadığım 5 raporla ortaya çıktı. Hala tutuklu yargılanıyorum. Keşke bu kaza olmasaydı. Keşke ben oradan geçmeseydim. Bir önceki duruşmada bu ateş 3 eve düştü demiştim. Bunu burada tutuklu olduğum için söylemedim.2 çocuğunun ölmesine üzüldüğüm için söyledim. 7 aydır tutukluyum. İtiraz etmedim fakat raporlarda kusursuz olduğum belli olduğu için 9 Mart günü itiraz dilekçesi yazdım. Nitekim bu kazanın kusurlu tarafı ben olsaydım söylerdim. Ben bir profesörüm yalan söylemem. Alkol almadım alsaydım söylerdim. Sabah ameliyata girdim ve dezenfektan kullandım. Kana kaç saat sonra girer. Buradakilere tıp öğretecek değilim. Telefonla konuşmadım. Konuşsaydım zaten söylerdim. Kaza olduktan sonra gelen ambulanslar 2 çocukla ilgilendi. Daha sonra gelen ambulansı 10 dakika bekledik. Ambulans geldikten sonra hastaneye gitmemiz ise 10 dakika sürdü. Çocuklar üniversiteye götürüldüğü için beni başka bir hastaneye götürdüler. Doktorları çocuklara yardım etmek amacıyla aradım. Ben bir hekimim ve insanı yaşatmaya yemin etmiş bir doktorum. Benim tutuklu kalmama alkış çalan insanlar sizin buraya topladığınız insanlar. Görgü tanıkları önce çocukların yarış yaptığı konusunda ifade verdi. Daha sonra mahkemede ifadeler değişti. Hüseyin, ters yönden geliyordu. Ben bu videoyu ilk defa izledim ve görüyorum ki bana roket gibi çarpmış. Ters yönden gelen bir sürücüyü nasıl öngörebilirim. Keşke onların hızı daha yavaş olsaydı. Hüseyin Akın’ın çok fazla asli kusuru vardır. Kazanın oluşunda etkim yok" ifadelerini kullandı. Aileler en ağır cezayı istedi Sanığın savunmasına karşı savunma yapan maktul ailelerinin avukatı ve aileler ise sanığın asli kusurlu olduğunu iddia ederek en ağır cezayı alması gerektiğini ifade etti. Sanık, 3 yıl 7 ay 10 gün cezaya çarptırılarak tahliye edildi Savunmaların ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanık otomobil sürücüsü Volkan Kılınçoğlu’na 3 yıl 7 ay 10 gün ceza vererek tahliye edilmesine karar verdi. Karar sonrası maktullerin aileleri mahkeme salonunda göz yaşı dökerken, bazı yakınları ise sinir krizi geçirdi. Olayın geçmişi Kaza, 12 Ekim 2023’te Şehitkamil ilçesi 15 Temmuz Mahallesi’nde meydana geldi. İddiaya göre, üzerinde Kerim Gündoğan (14) ile Hüseyin Akın’ın (14) bulunduğu 27 MST 04 plakalı ATV’ye, Volkan Kılınçoğlu idaresindeki 27 ARB 190 plakalı lüks araç çarpıktan sonra ATV savrularak devrildi. Feci kazada ATV’nin üzerinde bulunan 2 çocuk ağır yaralandı. Gaziantep Üniversitesi Şahinbey Uygulama ve Araştırma Hastanesine kaldırılan 2 çocuk, tüm çabalara rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Olay sonrası lüks otomobil sürücüsü Prof. Dr. Volkan Kılınçoğlu tutuklandı.
Ankara 28 Şubat davasının görülmesine devam edildi Yargıtay’ın bozma kararı sonrası, emekli orgeneraller Orhan Yöney ile dönemin YÖK Başkanı Halil Kemal Gürüz’ün de içerisinde bulunduğu 16 sanığın yargılandığı 28 Şubat davasına devam edildi. Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya, tutuksuz sanıklardan bazıları ile avukatları katıldı. Mahkeme Başkanı dava dosyasına gelen evrakı okumasının ardından tanık dinleneceğini söyledi. Duruşmada tanık olarak dinlenen dönemin Devlet Bakanı Namık Kemal Zeybek, 28 Şubat’ı ‘darbe’ olarak değerlendirmediğini söyledi. İdamla yargılandığını söyleyen Zeybek şunları söyledi: “12 Eylül’de hükümeti devirmek suçundan idamla yargılandım ve aklandım. 28 Şubat süreci diye adlandırılan bu süreçte bütün inancımla söylüyorum hiçbir şekilde darbe söz konusu değildir." “Tankların yürütülmesinin bir mantığı yok, gülünç geliyor” Zeybek, generallerin hükümet üzerinde bir baskısının mümkün olmadığını savunarak, "Sincan’dan tankların yürütülmesinin bir mantığı yok. Bu iddia bana gülünç geliyor. Sonradan tankların sıradan geçişi olduğunu öğrendik. O gün tankların Sincan’da yürümesiyle devletin değişmesinin hiçbir ilişkisi yok. O dönemin şartlarında eğer bir darbe düşüncesi olsaydı yapılırdı. Bunu kimse engelleyemezdi" ifadelerini kullandı. Söz alan sanık avukatları, Adli Tıp Kurumundan (ATK) gelen raporu inceledikten sonra beyanda bulunmak için mahkeme heyetinden süre talep etti. Ardından ara kararını açıklayan mahkeme, sanık avukatlarına dosyaya sunulan ATK raporuna karşı yazılı beyanda bulunmaları için bir sonraki celseye kadar süre verdi. Duruşma 9 Eylül’de devam etmek üzere ertelendi. Olayın geçmişi Yargıtay 3. Ceza Dairesi, eski orgeneraller Çevik Bir, Çetin Doğan, Fevzi Türkeri, Ahmet Çörekçi, İlhan Kılıç, emekli korgeneraller Çetin Saner, Yıldırım Türker, Vural Avar ve Hakkı Kılınç, emekli koramiral Aydan Erol, emekli tümgeneraller Erol Özkasnak, Cevat Temel Özkaynak, Kenan Deniz ve emekli tuğgeneral İdris Koralp hakkında "hükümeti cebren vazife görmekten men" suçundan verilen müebbet hapis cezasını onamıştı. Aynı cezaya çarptırılan sanıklar Halil Kemal Gürüz, Erdoğan Öznal, Hayri Bülent Alpkaya ve Muhittin Erdal Şenel’in ise "yardım eden" sıfatıyla cezalandırılmaları gerektiği gerekçesiyle haklarındaki mahkumiyet kararını bozan Daire, haklarında "zaman aşımı" nedeniyle düşme kararı verilen sanıklar Orhan Yöney, Şükrü Sarıışık, İzzettin İyigün, Kamuran Orhon, Köksal Karabay, Altaç Atılan, Ersin Yılmaz, Şevket Turan, Yücel Özsır, Metin Yaşar Yükselen, Refik Zeytinci ve İbrahim Selman Yazıcı’nın ise diğer sanıklarla "gizli ittifakları"nın olduğu gerekçesiyle cezalandırılmalarını istemişti. Haklarında bozma kararı verilen 16 sanık, Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeniden yargılanmaya başlanmıştı.
Antalya Aynı puanda iki takımın şampiyonluk maçında taşlar ve soplar havada uçuştu Antalya’nın Demre ilçesinde oynanan ve galip gelenin Bölgesel Amatör Lig’e çıkacağı Beymelek Belediye Spor-Kaş Kınık Spor maçı, taraftarlar arasında çıkan olaylar nedeniyle başlamadan ertelendi. Konuk ekip taraftarlarının bulunduğu noktada saha tellerinin yıkılmasının ardından taş ve sopaların havada uçuştuğu olaylarda 1’i futbolcu 3 kişi yaralandı. Dün saat 15.30’da Süper Amatör Lig’in son müsabakasında liderlik için mücadele eden ve puanları aynı olan Beymelek Belediye Spor ile Kaş Kınık Spor, Demre Stadyumu’nda karşı karşıya geldi. Rakibini mağlup eden takımın Bölgesel Amatör Lig’e çıkacağı mücadelenin öncesinde, kale arkasında yer verilen Kaş Kınık Spor taraftarının olduğu kısımda olaylar başladı. Konuk ekibin taraftarları henüz bilinmeyen bir nedenden dolayı telleri yıktı. Bu sırada sahaya meşaleler ve taşlar atılmaya başlandı. Atılan taşların isabet ettiği 1’i futbolcu 3 kişi yaralandı. Yaralılar, ambulanslarla hastanede tedavi altına alındı. Adeta savaş alanına dönen saha dışında polis, jandarma ve çevik kuvvet ekipleri biber gazıyla tarafları ayırmaya çalıştı. Olaylar devam ederken, stada yakın kısımda meşalelerden çıktığı değerlendirilen yangın, itfaiye ekipleri tarafından söndürüldü. Atılan taşlar nedeniyle de bazı araçların camları zarar gördü. Kolluk kuvvetleri, iki ilçenin belediye ve kulüp başkanlarının da araya girmesiyle olaylar yatıştırılırken, maç ise ertelendi.
Ordu Tarım makineleri Ordu’nun her yerinde üreticilere destek veriyor Ordu Büyükşehir Belediyesi Tarım Makineleri Parkı, üreticilere kolaylık sağlamaya devam ediyor. Büyükşehir Belediyesi’nin sunduğu makineli tarım imkanından yararlanan üreticiler hem daha fazla alanda üretim yapma imkanı buluyor hem de ekonomik kazançlarını arttırıyor. Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Mehmet Hilmi Güler’in çabası ve gayretiyle halkın hizmetine sunulan Tarım Makineleri Parkı’ndan üreticiler faydalanmaya devam ediyor. Korgan ilçesinde fındık tarımının az yapıldığı bölgelerde patates üretimi yapan çiftçiler, Ordu Büyükşehir Belediyesi’nin makine parkından yararlanıyor. Bahar ayları ile patates ekimine başlayan üreticiler Ordu Büyükşehir Belediyesinin patates ekim makinesini kullanarak az maliyetle çok fazla alanda üretim yapıyor. Patates ekimini yapan üreticiler, hasat döneminde de Büyükşehir Belediyesinin tarım makinelerini kullanarak ürünlerini toplayabilecekler. Üreticiler uygulanmadan memnun Patates ekim makinesini kullanan Korgan Tatarcık Mahallesi’nden Yüksel Dere ve Yenipınar Mahallesi’nden İsmail Karabay, kısa sürede çok fazla alanda ekim yaptıklarını söylediler. Daha önceleri Tokat ve çevre illerden makine kiraladıklarını ve bu makinelerinde yetersiz kaldığını belirten üreticiler, Büyükşehir Belediyesi’nin makineleri ile tüm bu sorunların ortadan kalktığını vurguladı. Tarım makineleri sayesinde insan gücünü en aza indirerek hem ekonomik hem de zamandan çok önemli oranda tasarruf sağladıklarını dile getiren çiftçiler, tarım makineleri dolayısıyla Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Mehmet Hilmi Güler’e ve emeği geçen herkese teşekkürlerini ilettiler.