EKONOMİ - 28 Mart 2024 Perşembe 15:27

Dünyanın üretim merkezine 20 ton yerli ayçiçeği tohumu ihracatı

A
A
A
Dünyanın üretim merkezine 20 ton yerli ayçiçeği tohumu ihracatı

Tekirdağ’da Trakya Kalkınma Ajansı desteğiyle yetiştirilen 20 ton yerli ve milli hibrit ayçiçeği tohumu ikinci kez Rusya’ya ihraç edildi. Dünyanın tohum merkezi arasında bulunan Rusya’da yerli ve milli tohumlarında yayılması beklenirken, seneye ise Rusya’ya 120 ton transfer anlaşması yapılmış durumda.


Trakya Kalkınma Ajansının destekleriyle Trakya Tohumcular Derneği tarafından deneme tarlalarında yetiştirilen yerli ve milli 20 ton hibrit ayçiçeği tohumu, Rusya’ya ihraç edilmek üzere yola çıktı. Rusya ihraç transferi öncesi Muratlı Kaymakamı Ahmet Erdoğdu, Trakya Kalkınma Ajansı Gene Sekreteri Mahmut Şahin, Tekirdağ Tarım ve Orman İl Müdürü Oktay Öcal ve Trakya Tohumcular Derneği Başkanı İbrahim Toruk tohumların bulunduğu fabrikada incelemede bulundu.



İkinci kez 20 ton ihracat


Ayçiçeği ihracatında önce gelen ülkelerden biri olan Rusya’da ayçiçeği arenasında artık yerli tohumda boy gösterecek. Tekirdağ’da başarılı bir şekilde kuraklık şartlarına dayanıklılığı ile bilinen yerli tohumlar Rusya’daki tarlalardan 2017’de deneme tarlalarında boy gösterdikten sonra bu yıl da tercih edilmeye başlandı. Seneye 120 ton yerli tohum gönderilmesi konusunda anlaşmalar yapılırken, yerli ve milli ayçiçeği tohumunun ilerleyen yıllarda dünyanın bütün oyuncularının olduğu üretim merkezinde Türk tohumcuları da bundan sonra yayılım göstermesi bekleniyor.



"Ekip çalışmalarından güzel neticeler alındı"


Trakya Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Mahmut Şahin yaptığı açıklamada, "Bugün burada Tekirdağ’ımız için, Trakya’mız için Türkiye’miz için belki miktar olarak küçük ama önemli bir adım atılıyor. Geçen sene yine burada Türkiye’den Rusya’ya ve yurt dışına mal ihracatı için bir arada bulunmuştuk. Temennimiz seneye de bunun devam etmesi yönündeydi. Allah’a hamdolsun bu sene de yine Tekirdağ’dan Rusya’ya yerli ve milli hibrit ayçiçeği tohumunu ihraç ediyoruz. Tabii bu günlere kolay gelinmedi. Yaklaşık 7 yıldan beri Trakya bölgesindeki tohum şirketlerimiz yoğun bir Ar-Ge çalışması neticesinde Trakya Araştırma Enstitüsünden, Namık Kemal Üniversitesinden hocalarımızla beraber şirketlerimiz, borsalarımız, bütün ekosistemdeki paydaşlarımız bir araya geldi. 6-7 yıllık emeğin neticesinde geçen sene Trakya ile beraber tüm Türkiye’de ekim çalışmaları yapıldı ve güzel neticeler alındı. Aynı zamanda da yurt dışında da bu yerli ve milli hibrit ayçiçeğimizin tescil çalışmaları yapıldı. Bu çalışmalar neticesinde geçen sene ilk defa yaklaşık bir konteyner yaklaşık 20 ton mal ihracatı yapılmıştı. Bu sene de onun devamı olarak 20 ton malı ihraç ediyoruz" ifadelerini kullandı.



"Ülkemize döviz kazandırmak istiyoruz’"


Hedeflerinin büyük olduğunu söyleyen Şahin, "Bu gönderilen mallar, oralarda belirli bölgelerde ekim yapılacak Rusya’nın farklı yörelerinde ve inşallah orada da tanındıktan sonra, önümüzdeki yıllarda bu 1 konteyner sayısı 7,8 ve 10 konteynere çıkacak. Amacımız Trakya’da ve Tekirdağ’da doğmuş olan Türkiye’nin ilk yerli ve milli hibrit ayçiçeği tohumunu hem Marmara bölgemizde, Trakya’mızda, hem Türkiye’nin değişik bölgelerindeki ayçiçeği ekilebilir 43 ilde bunu yetiştirmek, büyütmek, yerli ve milli satış oranını çoğaltmak. Malum bu alana yabancılar hakim şuanda bu anlamda Türk mühendislerimizin başından sonuna kadar çalıştığı, Türk şirketlerimizin pazarlamasını yaptığı ve bütün sürece hakim olduğu, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın, Tarım Bakanlığımızın da büyük destekleri ile yol aldığı bu projeyi Türkiye’de belli bir aşamaya getirdikten sonra yurt dışında da Rusya, Ukrayna, Romanya, Balkanlar gibi bir çok ülkede de Türkiye’nin gururu olarak bayrağımızı yurt dışında temsil edecek olan firmalarında yerli ve milli hibrit ayçiçeğini oraya satmak, ülkemize döviz kazandırmak istiyoruz" dedi.



"Seneye 120 ton üretim anlaşmasını yaptık"


Dernek Başkanı Toruk ise açıklamasında, “Firma olarak Rusya’da çalışmalar yaptık. Önce Rusya’nın her tarafında tohumlarımızı gönderdikten sonra önce çiftçilere beğendirmek gerekiyor. 2017’de tescil ettirmiştik. Aslında büyük ihracatı ilk defa geçen sene 20 ton olarak göndermiştik. Rusya’nın 17 tane üretim bölgesi var. 17 üretim bölgesinde denemelerde olumlu sonuçlar verince, tabii yabancı ülkelerde özellikle yabancı çiftçileri ikna etmek çok kolay değil. Orada ölçek ekonomisi var. Bu senede 20 ton gönderiyoruz. Seneye de inşallah 120 ton üretim anlaşmasını yaptık. Rusya gibi bir ayçiçeği üretim merkezinde dünyanın bütün oyuncularının olduğu bir üretim merkezinde biz Türk tohumcuları da bundan sonra varız. Pazarımız gitgide büyüyecek. Orada 100 bin ton bir pazar var. 6-7 bin ton civarında bir pazar payı alacağımıza inanıyoruz” ifadelerine yer verdi.



Dünyanın üretim merkezine 20 ton yerli ayçiçeği tohumu ihracatı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Bafra’da başıboş köpek dehşeti: 12 buzağı ve 1 kuzu telef oldu Samsun’un Bafra ilçesinde bir ahırda 12 süt buzağısı ve 1 kuzu telef edilmiş halde bulundu. Hayvanların sahibi, buzağıları ve kuzuyu başıboş köpeklerin telef ettiğini belirterek, Bafra Belediyesinden şikayetçi olduğunu söyledi. Olay, Fevzi Çakmak Mahallesi’nde İrfan Boz’a ait ahırda meydana geldi. Hayvan sahibinin iddiasına göre, ahırda bulunan 16 süt buzağısından 12’si ve 1 tane kuzu başıboş köpekler tarafından telef edildi. Buzağıların sahibi İrfan Boz, "Ben sokak köpekleri için defaatle Bafra Belediyesini aradım ve problemi yetkililere ilettim. Bir türlü gelip de bu sokak köpeklerini toplayamadılar. Bizim Bafra Belediyesi bu konuyla ilgilenmiyor. 12 tane buzağımızı telef ettiler. Bu hayvanlar bizim milli servetimiz. Yazık günah değil mi? Biz hayvancılık yapıyoruz. Memleketimizde zaten hayvan kıtlığı var. İşte bu şekilde de sokak köpekleri hayvanlarımızı telef ediyorlar. Geçen yıl gene köpekler bizim bir arkadaşın 12 tane buzağısını telef etti. Buna bir önlem alınması lazım. Geçen gün iki komşumuza saldırdı bu köpekler. Yine aradım gelip de ilgilenen olmadı. Belediye başkanımızdan ve temizlik işleri müdüründen şikayetçiyiz" dedi. "Belediyeye dava açtık" 25 Eylül 2023 tarihinde yine Fevzi Çakmak Mahallesi’nde 12 süt buzağısı köpekler tarafından telef edilen Ramazan Çakmak ise, "Belediyeye dava açtık ve davamız devam ediyor. Belediye bu başıboş köpeklerle ilgili bir önlem alamıyor. Bizim aşağı yukarı 300- 400 bin liralık bir sermayemiz var. Şu hayvanlar Türkiye’nin her tarafına gidiyor. Bu vakaların bu şekilde büyümesi, artması burada sorumsuzluğun belediyeye ait olduğunu herkes biliyor. Ben bu hayvanları arabaya yükleyip de belediyenin önüne boşatsam ben suçlu olurum. Veya bir hayvanı vursak, zehirlesek bu sefer suçlu duruma düşeceğiz. Biz bu ülkede yaşamayacağız da nerede yaşayacağız. Bu sorumsuzluğun suçlusu biz miyiz? Ben belediyeden bir şey istemiyorum, sonuçta bu mallar arkadaşımın malları ama benim başıma geldiği için ben yardımcı oluyorum. Şayet böyle bir sorumsuzluk yaşanacaksa biz kendi başımızın çaresine bakarız. Biz burada kimseye meydan okumuyoruz. Burada bir sıkıntı, sorun ve maddi zarar var. Burada vatandaşın mağduriyetini gidermek gerekir. Biz bu sorunumuzu dile getiriyoruz. Bunu bize niye yaşatıyorlar anlayamıyoruz" ifadelerini kullandı. İhbar üzerine jandarma ekipleri olayla inceleme başlattı. Başkan Kılıç: "Gereken yapılır" Bafra Belediye başkanı Hamit Kılıç ise iddialarla ilgili şunları söyledi: "Konuyla ilgili bir bilgim yok. Burada yetkili arkadaşlar var. Konuyu inceleyip, gereğini yaparlar. Ne gerekiyorsa yapılır. Suç varsa cezası çekilir, yoksa karşı taraf boş yere şikayet etmiş olur."
Sakarya SUBÜ TÜBİTAK proje yarışmasına ev sahipliği yaptı 18’inci TÜBİTAK 2204-B Ortaokul Öğrencileri Araştırma Projeleri Yarışması İstanbul Asya Bölge Sergisi, SUBÜ ev sahipliğinde gerçekleştirildi. 3 gün süren sergi ödül töreni ile son buldu. Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ), 18’incisi düzenlenen TÜBİTAK 2204-B Ortaokul Öğrencileri Araştırma Projeleri Yarışması İstanbul Asya Bölge Sergisi’ne ev sahipliği yaptı. İstanbul Anadolu Yakası, Kocaeli, Sakarya ve Düzce şehirlerini kapsayan İstanbul Asya Bölgesi’nde; Biyoloji, Coğrafya, Değerler Eğitimi, Fizik, Kimya, Matematik, Tarih, Teknoloji Tasarım, Türkçe ve Yazılım alanlarında hazırlanan 957 proje arasından 102 proje bölge sergisinde 190 öğrenci ve 96 öğretmen yer almaya hak kazandı. SUBÜ Spor Bilimleri Fakültesi’nde gerçekleştirilen serginin açılışına Rektör Prof. Dr. Mehmet Sarıbıyık, SUBÜ Teknoloji Fakültesi Öğretim Üyesi ve TÜBİTAK İstanbul Asya Bölge Koordinatörü Dr. Öğretim Üyesi Gökhan Atalı, Teknoloji Fakültesi Öğretim Üyesi ve TÜBİTAK İstanbul Asya Bölge Koordinatör Yardımcısı Doç. Dr. Kasım Serbest, Sakarya İl Milli Eğitim Müdürü Coşkun Bakırtaş, SUBÜ Spor Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nevzat Mirzeoğlu, protokol üyeleri ve yarışmacı öğrenciler katıldı. Yarışmacı öğrenciler, 3 gün süren bölge sergisinde farklı şehirlerden bin 700’ün üzerindeki ziyaretçiye projelerini tanıtma fırsatı yakaladı. Öğrencilerin bilimsel meraklarını ve araştırma yeteneklerini geliştirmelerine imkan tanımak amacıyla düzenlenen yarışmanın 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’na denk gelen ikinci gününde sergi alanına ziyarette bulunan TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal, öğrencilerin sergiledikleri projeleri tek tek inceledi. Turgut Özal Kültür ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen serginin ödül törenine ise Sakarya Valisi Yaşar Karadeniz, SUBÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Sarıbıyık, İl Milli Eğitim Müdürü Coşkun Bakırtaş ile bölge illerine bağlı ilçe milli eğitim ve şube müdürleri katıldı.
Ankara Humanis’ten Ankara’da dev Atatürk sergisi Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılında, Humanis’in organizasyonuyla hazırlanan ve çalışmaları tam 7 yıl süren Atatürk sergisi, bugün Ankara Cermodern’de ziyarete açıldı. İlaç ve sağlık şirketi Humanis’in organizasyonuyla, Nazım Hikmet’in Kuvâyi Milliye Destanı’nın unutulmayan dizesinden ilham alarak oluşturulan sergi, “Karanlıkta Akan Bir Yıldız: Mustafa Kemal Atatürk” adını taşıyor. Proje Direktörlüğünü Fahri Özdemir’in yaptığı serginin hazırlanışı tam yedi yıl sürdü. “Karanlıkta Akan Bir Yıldız: Mustafa Kemal Atatürk” adlı sergide, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Türkiye’de ilk kez kamuoyu ile paylaşılan 250 adet yayımlanmamış fotoğrafıyla birlikte, Atatürk’ün kullandığı özel eşyaları, kendisinin ve o dönemin önemli kişilerinin yazışmaları, telgraflar, gazeteler, dergiler, dönemsel belgelerle birlikte o döneme ait birçok obje de yer alıyor. Bu objeler arasında Atatürk’ün özel eşyaları, Atatürk’ün bazı kişilere imzaladığı fotoğraflarla birlikte yerli ve yabancı fotoğrafçıların çektiği fotoğraflar, serginin dikkat çekici bölümünü oluşturuyor. Serginin bir başka dikkat çelen evrakı ise Mustafa Kemal Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ın yazdığı mektup. Bu mektup izleyicileri yoğun bir duygu seliyle o dönemlere götürüyor. Sergi, 1909’dan başlayıp, Çanakkale Savaşları ve sonrasında Avrupa’nın “hasta adamı” diye nitelendirilen Osmanlı Cihan Devleti’nin çöküşü ile birlikte, çok zor şartlarda sürdürülen Kurtuluş Savaşı ve ardından Cumhuriyetimizin kuruluşu ve sonrasını görsel bir bütünlükle sanatseverlere sunuyor. Humanis CEO Yunus Sancak, hazırlık süreci tam 7 yıl süren bu çok kıymetli serginin Humanis’in sosyal sorumluluk projesi kapsamında Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılına bir saygı duruşunda bulunma ve Mustafa Kemal Atatürk’e minnetlerini gösterme amacı taşıdığını vurguladı. CEO Yunus Sancak sözlerine şöyle devam etti: “Son yıllarda yapılan yüzlerce bilimsel çalışma, sanatın iyileştirici bir gücü olduğunu gösterdi. Dünya Sağlık Örgütü de bu çalışmaları düzenledi ve Avrupa ülkelerini sanata teşvik etmeleri için tavsiyelerde bulundu. Humanis olarak sanatın sağlığa pozitif etkisine inanıyor ve bu yüzden bu sergiyi gerçekleştiriyoruz. Atatürk’ün liderlik dönemindeki vizyonu ve kararlılığını gösteren eserleri sizlerle paylaşmak, bizim için büyük bir onur kaynağıdır.” “Cumhuriyetin kurulma süreci üzerinden izleyiciye sunuyoruz” Serginin Sanat Direktörü Fahri Özdemir ise yaptığı açıklamada, şunları kaydetti: “Yedi yıl önce hazırlıklarına başlanan çok kapsamlı bir sergi. Sergide 457 tane eser var. Ben eser diyorum. Çünkü Atatürk’ün özel eşyaları, yazışmalar, mektuplar. Bunların hepsi benim için bir eser değerinde olduğu için, 457 tane eserden oluşuyor. Yaklaşık 250 civarında da fotoğraf var. Bu fotoğrafların da yüzde 80’i ilk defa görücüye çıkan fotoğraflar. Çünkü kronolojik süreç dediğimiz için az bilinen fotoğrafları da sergiye koymak zorunda kaldık. Ama bununla beraber bin dokuz yüz yediden başlayıp, Atatürk’ün ölümü 1938’e kadar ki bütün Atatürk üzerinden ve cumhuriyetin kurulma süreci üzerinden izleyiciye sunuyoruz.” “Bir tarih yolculuğuna çıkıyor insanlar” Sergide Atatürk’ün fotoğraflar ile beraber birçok da özel eşyasının olduğunu dile getiren Özdemir, “Bastonu, kravatı, kol düğmeleri, yazdığı kitapların hepsi ve yaklaşık yüzün üzerinde de dönemsel belgeler, mektuplar, yazışmalar, telgraflar ve bazı sanat eserleri. O sanat eserleriyle beraber bir bütün aslında. Bir tarih yolculuğuna çıkıyor insanlar” ifadesini kullandı. “Her süreci belgelerle beraber görmüş olacaklar” Sergiyi gezen vatandaşların Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş aşamalarını belgeleri ile görebileceğini söyleyen Özdemir, “İnsanların nasıl bedeller ödeyerek bir ülkeyi kurduğunu, nasıl acılar çekildiğini, 1907’den itibaren ki her süreci kendileri belgelerle beraber görmüş olacaklar” dedi. “Amacım insanlara doğruları ilk kaynaktan göstermek” Sergideki fotoğraflara da dikkati çeken Özdemir, şöyle konuştu: “Fotoğraflarla beraber o dönemin gazeteleri, dergileri sizi o tarihin içine alacaktır. Bireysel olarak da kendimizin yüzleşme sergisidir bu sergi. Nereden nereye geldik? Değerlerimiz neydi? Hangi değerleri kaybettik? Hangi değerleri koruyamadık? Bu yüzleşmenin de bir sergisi. Benim amacım bu sergide insanlara gerçekleri ve doğruları ilk kaynaktan göstermek, hurafelerden uzaklaştırmak, gerçekle yüzleştirmek amacını taşıyordu. Sanırım başardığımı düşünüyorum.” Sergi 18 Ağustos’a kadar vatandaşların ziyaretine açık olacak.
Gaziantep Uzak Doğululardan Gaziantep’e yoğun ilgi Güney Kore’den Gaziantep’e gelen yabancı turistler, kentin tarihi ve kültürel mirasına yoğun bir ilgi gösterdi. Tarihiyle ve kültürüyle yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı olan Gaziantep’e bu kez Uzak Doğulu turistler akın etti. Havaların ısınmasıyla kente akın eden yabancı turistler, Gaziantep’in tarihi ve kültürel zenginliklerini keşfetmek amacıyla geldiklerini söyledi. Yöresel lezzetleri tatma fırsatı da bulan turistler, Antep mutfağının eşsiz lezzetlerini deneyimledi. Kore’den gelen turistlerin Gaziantep’i tercih etmeleri, şehrin kültürel çeşitliliğine olan ilgiyi bir kez daha gösterdi. “Gaziantep çok sıra dışı bir şehir” Yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı olan Gaziantep’in sıra dışı bir şehir olduğunu söyleyen profesyonel turist rehberi Yılmaz Yıldız, “Misafirlerimiz Kore’den Türkiye’ye geldiler. Önce İstanbul’da misafirlerimizi karşıladık. Daha sonra Ağrı’ya gidip Doğubeyazıt’ı ve Doğu Anadolu’da bulunan illeri gezdik. Şimdi de Gaziantep’i geziyoruz. Gaziantep çok sıra dışı bir şehir. Enerjisi yüksek bir şehir. Tarihiyle, kültürüyle çok zengin bir şehir. Turistlerde çok beğenmişlerdi. Onlarla birebir konuşmalarımızda memnuniyetlerini dile getiriyorlar. Gezdiğimiz şehirler içerisinde Gaziantep mutfağının en önde gelen mutfaklar arasında olduğunu söyleyebilirim. Gaziantep’te kale ve tarihi yerleri gezdirdik. Gezinin bugün son günü ve Gaziantep ile kapanış yapalım dedik” diye konuştu.