GENEL - 08 Eylül 2018 Cumartesi 15:36

Trabzon’a sürpriz ziyaret

A
A
A
Trabzon’a sürpriz ziyaret

Senegal Cumhurbaşkanı Macky Sall’i taşıyan özel uçak Çin dönüşü yakıt ikmali için Trabzon Havalimanı’na indi.

Senegal Cumhurbaşkanı Macky Sall’i taşıyan özel uçak Çin dönüşü yakıt ikmali için Trabzon Havalimanı’na indi. Uçak yakıt ikmalinin ardından Senegal’e hareket etti.


Çin’deki bir dizi ziyaretinin ardından ülkesine dönmek üzere Çin’den havalanan Senegal Cumhurbaşkanı Macky Sall’yi taşıyan özel uçak bugün öğle saatlerinde yakıt ikmali için Trabzon Havalimanı’na indi. Konuk cumhurbaşkanını havalimanında Trabzon Valisi Yücel Yavuz, Emniyet Müdürü Orhan Çevik ile yetkililer karşıladı. Yakıt ikmali sırasında VIP Salonu’ndaki Devlet Konuk Evi’nde bir süre dinlenen konuk cumhurbaşkanını taşıyan özel uçak yakıt ikmalinin ardından Senegal’e doğru havalandı. Senegal Cumhurbaşkanı Macky Sall’yi ülkesine uğurlayanlar arasında Trabzonspor’un Senegalli futbolcusu Zargo Toure de yer aldı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun OMÜ’de "I. Uluslararası Teknoloji Transferi Sempozyumu" Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) ev sahipliğinde; 39 ulusal, 6 uluslararası kurum desteği ile gerçekleştirilen ‘I. Uluslararası Teknoloji Transferi Sempozyumu’nda konuşan OMÜ Rektörü Prof. Dr. Yavuz Ünal, "Teknoloji transferi, farkındalık gerektiren ve gelişmekte olan ifadesiyle tanımlanan ülkeler olarak bizim açımızdan zorunlu bir eylemdir. Zira bu transfer, dayanışma ve tatlı rekabet halinde olan millet ve medeniyetlerde yarışı sürdürmenin, dolayısıyla var oluşun ve etkinliği sağlamanın aracıdır" dedi. Temel bilimlerden mühendisliğe, sağlık bilimlerinden sosyal bilimlere kadar tüm alanlardaki teknolojik yeniliklerin dünya çapında sunulmasını, hatta ticarileşme süreçlerinin kolaylaştırılmasının hedeflendiği 45 paydaş üniversitenin destekleriyle düzenlenen ‘I. Uluslararası Teknoloji Transferi Sempozyumu’nun açılışı OMÜ Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde yapıldı. Törende ilk olarak konuşan OMÜ Rektörü Prof. Dr. Yavuz Ünal, "Medeniyetler, mekân, zaman ve etkinlik açısından ya birbirlerini besleyen ve güçlendiren ya da çatışan dolayısıyla imha eden bir ilişki ağına sahiptir. İhya ya da imha eyleminde etkinlik, bilgi, teknik ve üretilen teknoloji ile mümkün olabilmektedir. Bu sahnede ya dayanışma, ya da savaş görülebilmektedir. Bu ağda, bilgi esastır ve evrenseldir; ancak teknik ve teknoloji bilgi ile özelleştirilen; dolayısıyla ait olduğu zaman ve mekânda medeniyeti farklılaştıran güçlü araçlardır" diye konuştu. "Teknoloji, devletler arasındaki casusluk faaliyetlerinde öncelikli alan olarak değerlendirilmektedir" Teknoloji transferinin, gelişmekte olan ülkeler için zorunlu bir eylem olduğunu dile getiren Rektör Prof. Dr. Yavuz Ünal, “Bugün sempozyumun konusu olan teknoloji transferi, farkındalık gerektiren ve gelişmekte olan ifadesiyle tanımlanan ülkeler olarak bizim açımızdan zorunlu bir eylemdir. Zira bu transfer, dayanışma ve tatlı rekabet halinde olan millet ve medeniyetlerde yarışı sürdürmenin, dolayısıyla var oluşun ve etkinliği sağlamanın aracıdır. Çatışma halinde olan medeniyetlerde ise, zaman ve mekânda güvenin teminatı, etkin olabilmenin de vaz geçilmez şartıdır. Zira satın alabiliyor hatta almış olmak, kısıtlı bir gücü ifade etmektedir. Teknoloji beraberine getirdiği değer, dil ve kavramlarla, her geçen gün kültür içinde, eklemlenen ama kendi üretmediği için başkalaşan alanı büyütmektedir. Bu nedenle teknoloji, devletler arasındaki casusluk faaliyetlerinde öncelikli alan olarak değerlendirilmektedir" şeklinde konuştu. "Birlikte isen güçlüsün, güçlü isen hak ve hukukun var" Gazze’de yaşanan savaştan, insan haklarından ve uluslararası hukuktan bahseden Prof. Dr. Yavuz Ünal şunları söyledi: "Bugün Gazze’de yaşananları, bu gözle yeniden okumak gerekmektedir. İnsan hakları, uluslararası hukuk, mahkeme, yargı, değer ve daha ne ürettiyse batı medeniyeti, hepsini yok etme pahasına, İsrail terör devletince sürdürülen soykırım ve ahlaksız savaşın içinde ve arkasında yerini aldı, hakikati artık gözümüzün içine sokuyorlar. Birlikte isen güçlüsün, güçlü isen hak ve hukukun var; aksi takdirde varlığının hiçbir anlamı yok. Irak, Libya, Suriye, Bosna, Arakan, Doğu Türkistan ve sıradakiler Türk milleti açısında Kuvâ-i Milliye ne ise, Filistin halkı açısından aynı değer ve misyona sahip şanlı direnişi, imanın sağladığı güçle bütün imkânsızlıklara rağmen kardeşlerimiz tarafından sürdürülen savaşı, zaferle taçlandırması için Rabbime dua ediyorum" “Üniversiteler arası iş birliğinin önemine inanıyoruz” Rektör Ünal konuşmasını şöyle sürdürdü: “Coğrafyalarımız farklı olsa bile, aynı medeniyetin çocukları olarak, milletlerimizin istiklal, kültür ve medeniyetimizin de güven ve beka sorunu yaşadığı bir dünyada, öncelikle birbirimize, birbirimizin imkân ve istidadına muhtacız. Mevcut bilginin transferi, teknik ve teknolojide becerinin paylaşımı; daha da önemlisi bilgi üretim süreçlerinin sağlıklı işleyebilmesi açısından imkânlarımızın paylaşılması, insan kaynaklarımızın verimli kullanılması, dolayısıyla bilgi üretiminin sağlanması ve maliyetinin düşürülmesi hayati önem taşımaktadır. Bu nedenle biz, üniversitelerimiz arasında ortak çalışma zeminini güçlendirme arayışı içindeyiz. Bu arayışın bir sonucu olarak ortaya çıkan, Üniversite-TTO ortaklığında ürettiğimiz ve marketlerde yerini alan ’JopSocial’ adlı mobil uygulamada, yapay zekâ yardımıyla, alanda uzmanlara erişimi kolaylaştıran ve hızlandıran; projelerde ortaklık, staj, iş ve çalışan bulma açısından da uygunluğu ölçümleyebilmekteyiz. Zira Teknolojik gelişme ve ürünler, onu geliştirebilecek beyinlerin, uygun yerlerde ve zamanlarda istihdamıyla mümkün olduğu her birimizin malumudur. Beyin göçü, bu nedenle risklidir.” "Bilgiyi değer zincirinde etkiye dönüştürmek için birlikte çalışmaya daha fazla ihtiyaç var" TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal ise, "Türkiye artık araştırma yapmayı gerçekten öğrendi. Özellikle özel sektör çok kuvvetli ilerliyor. Özel sektör bu programda, Avrupa’nın desteklerinde üniversitelere göre çok daha hızlı ilerliyor. Yeni bir program açacağız. TÜBİTAK ile akademisyen hocalarımızın tamamladığı birçok proje var. Diğer tarafta da sanayinin projeleri var. Teknoloji transfer patentleme desteği var. Patent öncesinde birçok bilgi esasında sanayi ile çalışarak geliştirilebilecek durumdadır. Ama o tamamlanmış akademisyen projelerinin çoğunluğu rafta kalıyor. Sanayi de kendine yenilikçi konular bulmaya çalışıyor. O yüzden bu destek programı TÜBİTAK’ın AR -GE desteklerine, tamamlanmış olan projelere sanayi ile birlikte devam edilmek isteniyorsa özel bir destek programıdır. Baktığımızda patent lisanslamada çok başarılı değiliz. Sebeplerinden de bahsettim. Kültür, ihtiyaç analizi diyelim. Konunun kritikliğini konuşuyoruz. İnşallah gelecek yıllarda bunun 2’ncisi veya devamı geldiğinde bugünkü konuşmalarımızın üzerine sadece teknoloji üretmek değil, bunu patentleme değil, onu ticarileştirme noktasında etkisi oluşturma noktasında olur. Çünkü kendimize, insanlığı fayda ve rektör hocamızın dediği gibi Gazze’deki zulmü sonlandırmak için çok daha kuvvetli olmak zorundayız. Daha güçlü olmak zorundayız. Bizim de en iyi yaptığımız iş bilgi üretmek. Bu bilgiyi değer zincirinde etkiye dönüştürmek için birlikte çalışmaya daha fazla ihtiyaç var. Bugünkü toplantımızda teknolojiden değer üretmeye ve etki oluşturmaya odaklanmış durumdayız. Uzun bir süredir üzerinde tartıştığımız teknoloji transferi süreci, hepimizin yeni öğrendiği bir konu oldu ve bu toplantıda daha fazla sonuç üretmek için kararlıyız. Çünkü başarı için ilk adım, sonuç üretimine odaklanmaktır. Teknolojiden değer üretme konusundaki bilgilerimiz, teknolojiden etki oluşturmaya doğru olan bir dönüşümün temelini oluşturuyor. Ancak, bu dönüşümü gerçekleştirmek için ne yapmak istediğimizden çok, nasıl yapmak istediğimiz daha da önemli hale geliyor. İş birliği üzerine konuşuyor olabiliriz, ancak asıl ihtiyacımız olan birlikte iş yapma ve iş birliğiyle daha fazla sonuç üretme kültürünü benimsemektir. Teknoloji üretmek için iş birliği yeterli olabilir, ancak etki oluşturmak için birlikte hareket etme ve iş birliği yapmak oldukça önemlidir, daha önce birçok kez üzerinde konuştuğumuz gibi. Bu nedenle, bugün burada daha fazla sonuç üretmek için çabalıyoruz. Hepimizin katkılarıyla, teknolojiyi etki oluşturmaya dönüştürme yolunda adımlar atmaya hazırız" ifadelerini kullandı. "Teknoparkta’ki yatırım yapan firmaların yüzde 90’ı sanayi üretimi üzerine çalışmalarını yürütmektedir" Organize Sanayi Bölgeleri yerine, ‘Organize Teknoloji Bölgeleri’ denilmesi gerektiğini söyleyen Samsun Valisi Orhan Tavlı, “Teknoloji transferi noktasındaki çalışmalarda özellikle OMÜ, Samsun Üniversitesi (SAMÜ), Samsun Teknopark, Samsun Ticaret Odası oldukça iyi ilerlemeler kaydetti. Bu gelişmelerle birlikte Samsun’da faaliyet gösteren organize sanayi bölgelerinin sayısı da 14’e çıktı. Şehrimizin bütün dinamiklerini bir araya getirmeye çalışıyoruz. Şehirde bir üniversite kurulacaksa, bunun temeli topluma dayanmalı. Toplum her zaman işin içerisinde olmalı. Samsun, insan kaynağı açısından çok güçlü bir şehir. Bereketli topraklara sahip olan Samsun; Kızılırmak Deltası, Yeşilırmak, Vezirköprü ile birlikte tarım alanında oldukça verimli bir şehirdir. Tarımla birlikte ticaret ve sanayi de bu güce eşlik ediyor. Geldiğimiz noktada artık Organize Sanayi Bölgeleri yerine ‘Organize Teknoloji Bölgeleri’ demek gerekiyor. Ayrıca teknoloji üretim gündeminde Teknopark’taki yatırım yapan firmaların yüzde 90’ı sanayi üretimi üzerine çalışmalarını yürütmektedir. Organize sanayi bölgelerini, Samsun Teknopark ve OMÜ ile bir araya getirmeye çalışıyoruz. Şehrin bütün dinamikleri ile iş birliği yaparak Samsun’u geliştirmek istiyoruz. Aynı zamanda büyük şehirlerde işinin uzmanı olan Organize Sanayi Bölge müdürlerini buraya transfer ettik. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile birlikte yürüttüğümüz çalışmalarda kalkınma ajanslarımız ve kurumlarımız sahada etkinlik gösteriyorlar. Samsun’da düzenlenen teknoloji sempozyumunun Samsun’a, ülkemize ve özellikle de tüm insanlara hayırlı olmasını temenni ediyorum" açıklamasında bulundu. 2 gün sürecek olan sempozyumda Malezya Teknoloji Üniversitesi Rektörü Prof. Datuk Ts. Dr. Ahmad Fauzi Ismail, Endonezya IPB Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Arif Satrıa ve Özbekistan Alfraganus Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Makhmudov Muhammadismoil Mukhıtdınovıch davetli konuşmacı olarak katıldı. Samsun Valiliği, Samsun Büyükşehir Belediyesi, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı , Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu , Türk Patent ve Marka Kurumu, Ulusal Ajans, Üniversite Sanayi İşbirliği Merkezleri Platformu, Tıbbi Tanıtım ve Pazarlama katılımıyla hibrit olarak gerçekleştirilecek olan programda; 6 farklı ülkeden 23’ü yabancı bilim insanı olmak üzere toplamda 500 bilim insanı katılacak. Düzenlenen programa ayrıca Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Selim Eren, Prof. Dr. Sevim Alışır, Prof. Dr. Murat Terzi, Genel Sekreter Prof. Dr. İdris Varıcı, çok sayıda üniversite rektörü, kamu kurum ve kuruluşları yöneticileri, akademisyenler, sektör temsilcileri ve çok sayıda öğrenci katıldı.
İstanbul Doktor kontrolü olmaksızın astım ilacını bırakmak krize neden olabilir Bahar aylarında polen yoğunluğunun artması nedeniyle astım ataklarının ortaya çıkabileceği uyarısında bulunan Prof. Dr. Mustafa Çörtük, astım krizlerini tetikleyen faktörlere dikkat çekti. Astım krizlerini en sık nezle ve grip dâhil olmak üzere solunum yolları enfeksiyonları ile kirli hava şartları ve sigara dumanına maruziyetin tetiklediğini belirten Prof. Dr. Mustafa Çörtük, doktor kontrolü olmaksızın astım ilacını bırakmanın astım krizine neden olduğunu söyledi. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de her yıl Mayıs ayının ilk Salı günü, Dünya Astım Günü olarak anılıyor. Bu özel günde toplum ve sağlık çalışanlarında astımla ilgili farkındalık oluşturulması hedefleniyor. İstanbul Atlas Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Çörtük, 7 Mayıs Dünya Astım Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada astım hastalarının dikkat etmesi gerekenlere ilişkin değerlendirmede bulundu. Tekrarlayan nefes darlığı, hırıltı, öksürük astım belirtisi Astımın, tekrarlayan nefes darlığı, hırıltı, göğüste baskı hissi ve öksürük gibi belirtilerle kendini gösterdiğini kaydeden Prof. Dr. Mustafa Çörtük, “Astım, dünyada en sık görülen ve bulaşıcı olmayan kronik solunum hastalıklarından biridir. Astım, tekrarlayan nefes darlığı, hırıltı, göğüste baskı hissi ve öksürük gibi belirtilerle kendini gösterir. Belirti ve şikayetlerin sıklığı ve şiddeti kişiden kişiye veya aynı kişide zaman içinde değişkenlik gösterebilir” diye konuştu. Sigara dumanı en önemli risk faktörleri arasında Astımda en önemli risk faktörünün genetik yatkınlık ve sigara dumanına aktif veya pasif maruziyet olduğunu söyleyen Prof. Dr. Mustafa Çörtük, “Bunlara ek olarak çocuklukta anne sütü dışında beslenme, yaşamın ilk yılında gereksiz ve yoğun antibiyotik kullanımı, çocukluk çağında geçirilen bazı hastalıklar ve kimyasal toz ve dumana maruz kalınan bazı mesleklerde çalışmak astım gelişimi için risk oluşturmaktadır” uyarısında bulundu. Astım ilacını bırakmak krize yol açabilir Astım krizlerini tetikleyen etkenlere de işaret eden Prof. Dr. Mustafa Çörtük, “Astım krizlerini en sık olarak nezle ve grip dâhil olmak üzere solunum yolları enfeksiyonları, sigara dumanına maruziyet, kirli hava şartları tetikler. Ayrıca doktor kontrolü olmaksızın astım ilacını bırakmak da astım krizine neden olabilir” diye konuştu. Polen mevsiminde dikkatli olunmalı Bahar aylarında krizlerin tetiklenmesi riskine dikkat çeken Prof. Dr. Mustafa Çörtük, bu aylarda polen yoğunluğunun artması nedeniyle astım ataklarının ortaya çıkabileceği uyarısında bulunarak “Astım hastaları özellikle içerisinde bulunduğumuz bahar aylarında varsa ilaçlarını düzenli kullanması, kullanmıyorsa uygun tedavi başlanması için hekime başvurması, piknik alanları ve parklar gibi polen yoğun ortamlarda mümkünse bulunmamaları önerilir” dedi. Tedavi sürecinde iş birliği gerekiyor Astımın tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu kaydeden Prof. Dr. Mustafa Çörtük, “Ancak hekim ve hasta arasında yakın iş birliği gerekir. Hekim önerisine göre düzenli kontrole gelen hastalarda zamanla ilacın azaltılması ve hatta bırakılabilmesi mümkündür. Ancak bu ilaç düzenlemelerinin hekim önerisi ile yapılması önemlidir. Uygun olmayan zamanda yapılan ilaç değişiklikleri tedavi sürecini aksatabilir ve uzatabilir” uyarısında bulundu.
Zonguldak Üniversite öğrencilerinden İsrail’e tepki yürüyüşü Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi (ZBEÜ) öğrencileri İsrail’in Filistin’e yapmış olduğu saldırılara tepki göstermek amacıyla yürüyüş düzenledi. Zonguldak Üniversiteli Aktif Gençlik Kulübü (ÜNİAK) üyesi öğrenciler, İsrail’in Filistin’e yapmış olduğu saldırılara ’’Filistin’de Zulme Dur de’’ sloganıyla yaptıkları yürüyüş ile tepki gösterdi. Zonguldak Üniversiteli Aktif Gençlik Kulübü (ÜNİAK) Başkanı Cihat Ruzlarlıoğlu’nun da aralarında bulunduğu öğrenci grubu, ellerinde çeşitli döviz, pankartlar ile Türk ve Filistin bayrakları ile İlahiyat Fakültesi’nden Spor Salonu önün kadar yürüdü. İsrail aleyhine sloganların atıldığı yürüyüşte açıklama yapan Ruzlarlıoğlu, “1948’den bugüne kadar milyonlarca masum ve mazlum Filistinliyi göç, kıtlık ve ölümle sınayan İsrail yayılmacılığı, 7 Ekim 2023itibariyle tarihin akışı içerisinde insanlığın utanç tablosu olarak değerlendirileceği bir soykırım halini almıştır. 209 gündür çocuk, kadın, erkek, genç, yaşlı, engelli ayırt etmeksizin 35 bin kişinin İsrail barbarlığı tarafından katledildiği binlerce kişinin evinden, yurdundan göçe sürüklendiği, kundaktaki bebeklerin bombardımanlar sonucunda enkaz altında can verdiği bir soykırım yaşanmaktadır. İnsanlığın yaşadığı acıları; canı yananın rengine, dinine ve diline göre tasnif etmeyi, kınamayı ve lanetlemeyi kendisine paye bilen iki yüzlü egemen güçler ile uluslararası örgütler ise vahşeti yaşatan İsrail olunca bir kez daha sessiz kalmayı, katledilen bebeklerin görüntülerine karşı gözlerini kapatmayı, masum kadınların feryatlarına karşı kulaklarını tıkamayı tercih etmişlerdir. Egemen güçlere ve uluslararası örgütlere elindeki siyasi, askeri ve ekonomik gücü kullanarak sessizlik baskısı yapan sözde İsrail Devleti artık mızrağın çuvala sığmadığının farkına varmalıdır. Zonguldak ÜNİAAK teşkilatları ve Bülent Ecevit Üniversitesi öğrencileri olarak Gazzelilerin çığlıklarına kulak veren ABD’nin MIT Boston Üniversitesi öğrencilerinin yanında olduğumuzu belirtiyoruz’’ dedi. Ruzlarlıoğlu, 81 ilin üniversite öğrenci ve akademisyenlerine de İsrail’e tepki gösterilmesi için çağrıda bulundu