KÜLTÜR SANAT - 25 Haziran 2020 Perşembe 12:15

Tarihi bina aşhaneye dönüştürüldü

A
A
A
Tarihi bina aşhaneye dönüştürüldü

Trabzon’un Ortahisar ilçesi Pazarkapı mahallesindeki tarihi tescilli binalardan Ahmet Arslan Evi’nin restorasyonu tamamlandı.

Trabzon’un Ortahisar ilçesi Pazarkapı mahallesindeki tarihi tescilli binalardan Ahmet Arslan Evi’nin restorasyonu tamamlandı. Tarihi bina Ortahisar Belediyesi ile Doğu Karadeniz Kalkınma Ajansı (DOKA) arasında daha önce yapılan protokol kapsamında “Aşhane Karadeniz Yemek Kültürünü Yaşatma Projesi” kapsamında hizmet verecek.


Tarihi binada karalahana sarması, lahana çorbası, laz böreği, pide, kuymak, sütlaç gibi yöresel tatlar servis edilerek, hem vatandaşların hem de turistlerin beğenisine sunulacak.


Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç, ‘Pazarkapı Kentsel Tasarım Projesi’ni tamamlayacak nitelikte rekreasyon çalışması yürüttüklerini söyledi. Söz konusu alanda Ortahisar Belediyesi uhdesinde olan 6 adet tescilli tarihi binanın bulunduğunu belirten Başkan Genç, bu binalardan 5 tanesinin zamana direnemeyip yıkıldığını söyledi. Genç, yıkılan 5 binanın Ortahisar Belediyesi tarafından yeniden yapım (rekonstrüksiyon) projesiyle tekrar şehre kazandırılacağını belirtti.


Pazarkapı Mahallesi’nin çok önemli sivil mimarlık örneklerine sahip olduğuna dikkat çeken Başkan Genç, "Tescilli tarihi binalardan Ahmet Arslan Evi’ni ilk etapta ’Aşhana’ Karadeniz Yemek Kültürünü Yaşatma Projesi’yle restore ederek gün yüzüne çıkardık. Bu projenin yapımını DOKA üstlendi. Kent tarihimizde ayrı bir yeri olan, tarihi evleri ile meşhur Pazarkapı Mahallesi, Trabzon’un yaşamına ışık tutan önemli sivil mimarlık örneklerine sahip. Alanın batısında Hoca Halil Camii (Kalkanoğlu), güneyinde Molla Siyah Cami, doğusunda Hacı Arif ve Tophane Hamamı, kuzeyinde ise Sekiz Direkli Hamam yer alıyor. Buradaki tarihi mekânlara işlevsellik kazandırmak için restore ederek ilçemize “Sultan Ahmet” gibi tarihi bir alan kazandırmış olacağız" dedi.


Tarihi binaya geleneksel yemek üretim metoduna uygunluğu nedeniyle Türk Patent Kurumu tarafından coğrafi işaret verileceğine vurgu yapan Başkan Genç, şunları söyledi:


"Pazarkapı Mahallesi, kentsel dönüşüm alanı içinde konumu ve tarihi yapısıyla kentin siluetinde önemli bir yer tutuyor. Tarihi evleri ile meşhur Pazarkapı Mahallesi’nin sivil mimarlık örneği durumdaki binayı restorasyon çalışmasıyla özgün kimliğine kavuşturduk. Turizm için yeni bir mekân ortaya çıktı. Unutulan yemek kültürümüz, eşsiz tarihi binamızla görücüye çıkaracağız. Karalahana sarması, laz böreği, pide, kuymak, sütlaç vb. yöresel tatları teşhir edeceğiz. Ve geleneksel üretim metoduna uygun olarak Türk Patent Kurumu’ndan coğrafi işaret verilecek olan tarihi bina bundan sonra hem turistlere hem de vatandaşlarımıza hizmet verecek.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.