ÇEVRE - 12 Aralık 2025 Cuma 09:44

22 yıllık deprem araştırmacısı Timuçin Özat: "Girit’te 8’in üzerinde deprem Akdeniz’de tsunami riski doğurur"

A
A
A
22 yıllık deprem araştırmacısı Timuçin Özat: "Girit’te 8’in üzerinde deprem Akdeniz’de tsunami riski doğurur"

22 yıldır jeolojik yer olayları üzerine bilimsel çalışmalar yürüten ve bugüne kadar 18 depremi yer, zaman ve büyüklük vererek önceden tespit ettiğini öne süren Timuçin Özat, bunların büyük bölümünün yaşanmadan önce sosyal medya ve basında paylaşıldığını belirterek Girit Adası’nda 2026-2029 yılları arasında 8’in üzerinde deprem ve ardından Akdeniz genelinde tsunami riski bulunduğunu belirtti. Özat, Türkiye’nin güneybatı kıyıları başta olmak üzere birçok ülkenin etki alanında olacağını iddia etti.


Yer bilimleri üzerine 22 yıldır kendi yöntemleriyle araştırmalar yapan Timuçin Özat’ın deprem çalışmalarının başlangıcı 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nde kaybettiği kız arkadaşına dayanıyor. O günden sonra depremlerin neden önceden bilinemediğini sorgulamaya başladığını belirten Özat, 1 Mayıs 2003’teki 6,4 büyüklüğündeki Bingöl depreminin ardından çalışmalarını yoğunlaştırdı. Coğrafi Bilgi Sistemleri bölümünü okuyan ve şu anda Jeoloji Bölümü öğrencisi olarak eğitimini sürdüren 40 yaşındaki Özat, gazetecilik tecrübesinin ardından kendini tamamen deprem araştırmalarına adadı. Türkiye’de jeolojik hareketlilik üzerine "Bilimsel parametreler ve matematiksel modeller" geliştirdiğini ve bunların büyük bölümünün uluslararası alanda da kullanılan bilimsel yöntemler olduğunu iddia eden Timuçin Özat, bugüne kadar yer, zaman ve büyüklük vererek 23 deprem tespiti yaptığını, bunların 18’inin gerçekleştiğini hatırlattı.


Özat, "Depremi yüzde 100 bilmek diye bir şey yok ancak yeterli bilgiye sahip bazı bölgelerdeki sismik boşlukların disiplinli şekilde takibiyle yüzde 60 ila 90 arasında matematiksel tahmin yapılabilir. Yüzde 15-20 yanılma payı normaldir. Birçok veri var lakin bunları anlatmaya, yazmaya kalksam çok uzun sürer ve karmaşık duruma gelebilir" dedi.



"Akdeniz’de 722 yıllık bir gerilme birikti"


En belirgin tahminlerinden birinin 23 Ekim 2011’deki 7.2 büyüklüğündeki Van (Erciş-Tabanlı) depremi olduğunu dile getiren Özat, şu anda beklediği dört deprem bulunduğunu, bunlardan en kritik olanının Girit Adası (Akdeniz) olduğunu vurguladı. Afrika plakasının Anadolu’nun altına dalması sonucu bölgede, 1303’ten beri sismik boşluk durumunda olan kesimde ’722 yıllık bir gerilme biriktiğini savunan Özat, 2026-2029 arasında Girit’in güney hattında 8,1-8,2 büyüklüğünde, Mercalli bazında yer yer 9-10 şiddetinde bir deprem meydana gelebileceğini ileri sürdü.


Bölgedeki büyük bir depremin Akdeniz genelinde tsunami riski oluşturacağını belirten Özat, Türkiye’de Muğla, Datça, Fethiye, Marmaris, Milas, Bodrum, Ula, Köyceğiz, Ortaca, Dalaman, Seydikemer, Antalya’nın batısı özellikle Finike, Kaş ve doğusunda Alanya, Aydın’ın Kuşadası, Didim, Söke ilçeleri ile İzmir’in güneyinde Selçuk, Menderes, Seferihisar, Urla, Çeşme kıyılarının etki alanında olduğunu söyledi. Tsunami dalgalarının 15 ila 25 dakikada Türkiye kıyılarına ulaşabileceğini, dalga boyunun 2 ila 8 metre, ilerleme mesafesinin ise düz alanlarda 1-2 kilometre olabileceğini iddia etti. Özat bu konuda Yunanistan’daki çalışmaları da senelerdir takip ettiğini kaydetti.



"23 tespitin 18’i gerçekleşti"


Jeolojik yer olaylarına karşı ilgisinin 1999 yılına dayandığını belirten Timuçin Özat, "17 Ağustos 1999 depreminde kız arkadaşımı kaybettim. Çok etkilendim zaten. Ondan sonra 1 Mayıs 2003’te Bingöl’de bir deprem olmuştu. 176 kişi vefat etmişti. Ondan çok etkilendim ve niye bilinemiyor dedim. Yüzde 100’ü olmasa da bir kısmı bilinebilir dedim ve o günden sonra ciddi bir çalışma içerisine girdim. Hatta o dönemde Karadeniz Ereğli’deydim. Kaymakam Aziz İnci’nin talebi üzerine sekiz ayda hazırladığım 27 sayfalık raporu basın eşliğinde kendisine sunmuştum. Depremleri bilen bir formül yoktur böyle diyenlere de inanmamak gerekiyor. Ama literatürde olan bazı bilimsel parametreler var. Yüzde 60 ila 90 arasında matematik hesaplaması var. Bununla tahmin edilebiliyor. Genellikle yüzde 15-20 yanılma payı oluyor. 2003 yılından 2025 sürecine kadar toplam 23 tespit gerçekleştirdim. Yer, büyüklük ve zaman verilmesi gerekiyor. Bu bağlamda 23 tespitin 18 tanesi gerçekleşti. Bunlardan en büyük olanı da 23 Ekim 2011’de yaşadığımız 7.2’lik Van depremiydi. Geri kalan beş depremin dördü bekleme sürecinde bulunuyor. Bir tanesi üzerinde de çalışmaya devam ediyorum. Beklediğim dört depremin bir tanesi Girit adasında meydana gelecek" diye konuştu.



"Yunanistan’ın Girit adasında 9-10 şiddetinde bir deprem olacak"


2026-2029 arasında Girit’in güneyinde 8.0-8,2 büyüklükleri arasında, yer yer 9-10 şiddetinde bir deprem meydana gelebileceğini savunan Özat, "Mayıs 2025 tarihinde Girit’in kuzeyinde 6’lık iki tane deprem oldu. Marmaris açıklarında 5.8’lik deprem oldu. Bunlar buz dağının görünen kısmı bile değil. Burada bir Afrika plakası var. Bilim insanları Türkiye’de Pasifik çemberindeki gibi Japonya, Endonezya, Filipinler‘deki gibi deprem olmaz diyor. Doğru ama bir parantez açmak gerekiyor. Tıpkı Japonya’da, Endonezya’da, Filipinler’de, Şili’de o ateş çemberinde olan depremlerin ve tsunamilerin bir benzeri sadece Girit bölgesinde olur. Afrika levhası, Ege ve Anadolu’nun altına giriyor. Söz konusu sismik boşlukta 2025 yılı itibariyle 722 yıllık bir gerilme var. Bilim insanları bununla ilgili ciddi çalışmalar yaptı. 2026-2029 arasında 8,1 ya da 8,2 büyüklüğüne çıkacak. Yunanistan’ın Girit adasında 9-10 şiddetinde bir salınım ihtimali yüksek. Bizden ortalama 200 kilometre uzak ancak bu salınım tsunami etkisi oluşturacak. Muğla, Aydın, Antalya batı kıyıları ve İzmir’in güneyi titreşim ve tsunami dalgalarından etkilenecek. Son iki bin yılda 7 kez yaşanmış. Bu aynı zamanda Yunanistan ve Türkiye başta olmak üzere Kıbrıs, Libya, Mısır, Tunus, İtalya, Arnavutluk ve kısmen de Suriye, Lübnan, Filistin ve İsrail kıyıları da bu tsunami dalgalarından etkilenecek. Tsunami dalgaları 15 ila 25 dakika sonra kıyılarımıza ulaşacak. Tsunaminin saatteki hızı 400 kilometreyi geçecek. Türkiye’nin önünde irili ufaklı çok adaları var. Bunlar tsunami etkisini kıracak ancak etkisini kırsa da tsunamiler, fırtına dalgaları gibi değildir, dolanma davranışı gösterir, koy ve körfezlerde büyük ve kıyıya yaklaşınca su duvarı oluşturur. Düz alanlarda 1 ila 2 kilometre kadar içeri girecek. Tsunami dalgasının boyu 2 ila 8 metre arasına çıkabiliyor. 20 senedir hazırlık evresi depremleri gerçekleşiyor. Şu an dahil olmak üzere 2026 ile 2028 sürecinde bu ana şoktan önce 5.0, 5.3, 5.5, 5.8’lik en az 4-5 tane deprem yaşanacak. Türkiye’nin batısından kalan her yerde bu deprem hissedilebilecek. Eğer 8.3’e ulaşırsa Ordu, Giresun, Trabzon’dan çok hafif şekilde hissedilebilir. Kuvvetle muhtemel Zonguldak’a kadar olan kesimde hissedilecek" şeklinde konuştu.



"Türkiye’de bu yüzyıl içerisinde 7.5’luk bir deprem ihtimali çok zayıf ancak 6-7,2 arasında salınım üretecek birçok kırık yani fay mevcut"


İstanbul’un tarihi bazı depremlerinin çok abartıldığını kaydeden Özat, "Türkiye’de bilinen 476 tane diri fay var. 2099’a kadar 7,5 üzerinde bir deprem ihtimali bilinen hatlarda zayıf olasılık. Kuzey Anadolu Fayı’nın yüzde 75-80’i geçtiğimiz yüz yılda gerilim yaşadı. Doğu Anadolu Fayı en son Kahramanmaraş depremlerinde büyük bölümü gerilim boşalımı yaşadı. Batı Anadolu-Ege faylarının yine büyük bölümü geçtiğimiz yüzyılda gerilim boşalım yaşadı. Gerilim atımı olan kesimlerde çok büyük depremler beklenmiyor. Bingöl’ün Yedisu ilçesi boşaltmadı. Burada 241 yıllık bir gerilme var. 2030’lu yıllarda bir deprem bekleniyor. 6,5 ve 7,2 arasında bir deprem olur. Yakın gelecekte, Hakkari-Irak-İran sınır hattı arasında 6,4 ila 7,2 arası iki tane deprem potansiyeli var. Bu da sürecin içerisinde. Hakkari Yüksekova’nın zemini genel olarak iyi değil. Ayrıca, geçtiğimiz günlerde Japon bir uzman Marmara için 7,9’dan bahsetti. 7,9 için 350-400 kilometrelik fay gerekiyor. Marmara Denizi zaten o kadar büyük değil. İstanbul’un tarihi depremleri de çok abartılıyor. 7,4’e kadar bir deprem oldu. 8’lik deprem Marmara’da yok. 150-180 sene sonra İstanbul’un açıklarında 7 ve 7.2’lik tekrar yaşanacak. Tahminler revize edilmeye başladı. İstanbul yakınlarında bu yüz yılda olacak en uç deprem moment büyüklüğü 6,3 bu da tabii ki önemsenmelidir. Güney Marmara, Bandırma tarafı riskli. Balıkesir’in İvrindi ve Edremit Körfezi arası çekinceli. 6.4 ve 7’lik iki salınım ihtimali var zamanını bilemeyiz. Türkiye’de bu yüzyıl içerisinde 7.5’luk bir deprem yok. 7’lik depremde bu yüzyıl içerisinde karasal alanda 6 tane var" ifadelerini kullandı.



"Tsunami tatbikatları yapılmalı"


16 yıllık gazetecilik geçmişi olan Özat, bilinenin aksine Akdeniz’in, Pasifik Okyanusu’ndan sonra tsunami sıklığı ve tehlikesi açısından ikinci sırada yer aldığının altını çizerek, tsunami (süpürtü) tatbikatlarının genel kapsamlı olarak yapılması gerektiğini, Akdeniz, Ege, Marmara ve Karadeniz’de son 2 bin 500 yılda 92 tsunami kaydı olduğunu sözlerine ekledi.



22 yıllık deprem araştırmacısı Timuçin Özat: "Girit’te 8’in üzerinde deprem Akdeniz’de tsunami riski doğurur"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Yazın evinden 4 kamyon çöp çıkarıldı ama içeride hâlâ 2 kamyonluk çöp var Samsun’da geçirdiği trafik kazası sonrası beyninde hasar oluşan, ardından eşi ve çocukları tarafından terk edilen, bir kızı da vefat eden yaşlı adam, çöp eve dönen ikametinde soğuk kış günlerinde yaşam mücadelesi veriyor. İlkadım ilçesi Kadifekale Mahallesi’nde tek başına yaşayan 59 yaşındaki Kaya Saygan’ın hayatı, geçirdiği trafik kazası sonrası hafızasını kaybetmesiyle altüst oldu. Malulen emekli edilen Saygan, bu süreçte kızının vefatıyla sarsıldı, eşi tarafından terk edildi, diğer iki kızı ise ilgilenemedi. Evinde farelerle birlikte yaşadığını belirten Saygan, soğuk havalarda barınmakta zorlandığını ve maaş kartının kimde olduğunu dahi bilmediğini söyledi. Yaşadıklarının kendisini bunalıma sürüklediğini dile getiren Kaya Saygan, "Kalacak başka yerim olmadığı için buradayım. Sokakta yaşanmaz. Güçsüzler yurduna başvurdum, yaşım tutmadı diye almadılar. Sobam yok, yatağım yok. Dolandırıldım, soyuldum. Çöpte ne bulduysam eve taşıdım. Ailem de beni bıraktı gitti. Eğer devlet evimi düzenlerse söz veriyorum, bir daha çöp eve çevirmeyeceğim. Ne olur bana bir yer verilsin, bir sıcak yatak verilsin" dedi. Muhtar: "Bu haliyle kışı geçirmesi imkânsız" Mahalle Muhtarı Güven Akan, Saygan’ın durumunun giderek kötüleştiğini vurgulayarak şunları söyledi: "Kaza sonrası beyninde kalıcı hasarlar oluştu. Eşinin ayrılması ve kızının vefatıyla psikolojik olarak çöktü. Yazın evinden 4 kamyon çöp çıkarıldı ama içeride hâlâ 2 kamyonluk çöp var. Kapısı, bacası, sobası olmayan bir mekânda kışı geçirmesi mümkün değil. Belediyeden yemek desteği sağlıyoruz ancak bu yeterli değil. Bu vatandaşın bir an önce devlet korumasına alınması ve huzurevine yerleştirilmesi gerekiyor. Çünkü bu şekilde yaşaması imkânsız."
Antalya Kepezde müstakil ev çevresindeki 2 kamyon çöp atık malzeme toplandı Antalya’da Kepez Belediyesi, ilçedeki bir müstakil evin çevresinde biriken atık ve hurda malzemelere yönelik temizlik çalışması gerçekleştirdi. Kepez Belediyesi, Şafak Mahallesi 4253 Sokak’taki müstakil bir evin çevresinde atık ve hurda malzemelerin çevre kirliliğine neden olduğu ihbarı üzerine harekete geçti. Zabıta Müdürlüğü ile Temizlik İşleri Müdürlüğü ekiplerinin ortak çalışmasıyla evin çevresinden 2 kamyon dolusu çöp ve hurda malzeme toplandı. Çalışmalar sırasında kullanım ömrünü tamamlamış eşyalar ve çeşitli atıklar alandan kaldırılırken, temizlik sonrası alanın güvenliği sağlanarak çevrede oluşan görüntü kirliliği giderildi. Kepez’de bugüne kadar 68 çöp ev temizliği gerçekleştirildi. Öte yandan Kepez Belediyesi, vatandaşlardan gelen talep ve ihbarları WhatsApp ihbar hattı ile çağrı merkezi üzerinden almaya devam ediyor. 0 555 07 07 07 numaralı WhatsApp hattı ve 444 6 007 çağrı merkezinden bildirimlerin değerlendirilerek kısa sürede müdahaleye dönüştürüldüğü belirtildi. Kepez Belediyesi, 68 mahalledeki ihtiyaç ve talepleri en hızlı şekilde karşılamak amacıyla hayata geçirdiği "Çek Yaz Gönder, Kepez’i Sen Yönet" projesi sayesinde, ilçedeki temizlik hizmetleri de devam ediyor. Bu sistemle vatandaşlar, mahallelerinde gördükleri eksiklikleri fotoğraf, video veya ses kaydıyla belediyeye iletebiliyor.
Kilis Kilis’te dönercilerden sonra tatlıcı esnafı da indirim akımına katıldı Kilis’te dönercilerden sonra tatlıcı esnafı da indirim akımına katıldı. Kentte son günlerde etkisini gösteren uygun fiyat trendine tatlıcı esnafı da baklava ve künefe fiyatlarında indirim yaparak destek verdi. Kentte uygun fiyat trendi büyüyor; baklava ve künefe fiyatlarında yapılan indirim vatandaşın yüzünü güldürdü. Tatlıcı esnafı, kaliteyi bozmadan neredeyse maliyetine satış yaptıklarını söyledi. 1996’dan beri bu mesleğin içinde olan ve şu anda Kilis Cumhuriyet Caddesi’nde hizmet veren Yılmaz Ayoğlu, kaliteden ödün vermeden baklava ve künefede büyük indirim yaptıklarını belirtti. "Gaziantep’te 2 bin liradan başlayan özel kare baklava bende sadece 900 lira’’ Yılmaz Ayoğlu "Gaziantep’te 2 bin liradan başlayan özel kare baklava bende sadece 900 lira. Künefe normalde 400 lira, şu an 250 liraya veriyorum. İndirim yaparken maldan çalmak, peynirden veya fıstıktan kısmak yok. Aynı kaliteyle, neredeyse çok cüzi bir karla satış yapıyorum" ifadelerini kullandı. Vatandaş fiyatlardan ve lezzetten memnun Müşterilerden Murat Pekmezoğlu, tatlıların hem uygun hem de çok lezzetli olduğunu söylerken Mehmet Hırtlak ise, "Hem çok ucuz hem çok lezzetli" ifadelerini kullandı. Mehmet Ezer de fiyatlara şaşırdığını belirterek, "Yılmaz usta kaliteden asla ödün vermez. Tat çok iyi, fiyatlar daha da uygun" dedi. "Babamı batırmak için bu yola başvurdum" Yılmaz ustanın oğlu Mehmet Ali Ayoğlu ise durumu mizahi bir dille değerlendirerek, "Babamı batırmak için bu yola başvurdum, tabii bu işin şakası. Vatandaş yesin diye kaliteyi uygun veriyoruz. Neredeyse maliyetine satış yapıyoruz. Bugün biz yaparız, yarın başkası yapar, böylece akım devam eder" şeklinde konuştu.