SAĞLIK - 03 Şubat 2020 Pazartesi 11:24

4 Şubat Dünya Kanser Günü

A
A
A
4 Şubat Dünya Kanser Günü

Dünyada 2025 yılında 19 milyon 300 bin yeni kanser vakası olacağı tahmin edildi.

Dünyada 2025 yılında 19 milyon 300 bin yeni kanser vakası olacağı tahmin edildi. Kanser, yüzde 5-15 oranında kalıtsal genetik özellikler nedeniyle oluşabilirken, çevresel faktörler ve kişinin yaşam koşulları da kanser oluşumunda etken olduğu belirtildi. Yapılan çalışmalarda, kanser vakalarının yüzde 56.8 ve kanserden kaynaklı ölümlerin yüzde 64.9 yarısından fazlasının az gelişmiş ülkelerde olduğunu belirlendi.


4 Şubat Dünya Kanser Günü münasebetiyle ilgili açıklamada bulunan Umut ve Yaşam Derneği Başkanı Dr. Nimet Baki, kanserin günümüzde gittikçe önem kazandığını ve ölüm nedenleri arasında 2 sırayı aldığını ifade ederek, “Kanser günümüzde gittikçe önem kazanan ve ölüm nedenleri arasında 2. sırada olan bir hastalık. Bu artış hızıyla, dünya nüfusunun artışı ve yaşlanmasına da bağlı olarak 2025 yılında toplam 19,3 milyon yeni kanser vakası olacağı ön görülüyor. Yapılan çalışmalar, kanser vakalarının (yüzde 56.8) ve kanserden kaynaklı ölümlerin (yüzde 64.9) yarısından fazlasının az gelişmiş ülkelerde olduğunu işaret ediyor” dedi.


Kanserin normal hücrelerin kontrolsüz şekilde çoğalması ve büyümesi ile oluştuğunu ifade eden Baki “Kanser hücreleri normal hücrenin aksine başka hücrelerle temas ettiklerinde dahi büyümeye ve çoğalmaya devam ederek kendi damar ağını oluştur, diğer hücrelerin aleyhine beslenmeye devam ederler. Zaman içinde bulundukları dokulardan farklı dokulara lenf ve kan yolu ile ulaşırlar. Ulaştıkları yerde büyümeye ve çoğalmaya devam ederek kitle etkisi oluştururlar” diye konuştu.



"Kanser bazen kaçınılmaz olabilir"


Baki erken tanının önemine dikkat çekerek “Tüm önlemlere rağmen kanser bazen kaçınılmaz olabilir. İşte bu noktada erken tanı büyük önem kazanır. Erken tanı bireyle sağlık çalışanının elele yapacağı bir şeydir. Kanserde erken tanı kanseri bulunduğu doku içindeyken yakalanmasıdır. Bu evre de hastalık henüz etrafa yayılmamıştır. Bu evre de tanı konulup tedavi edilen hastaların kanserden tamamen kurtulma şansı daha yüksektir. Meme de saptanan sertlik, dışkı alışkanlıklarında değişiklik, kanama, istemsiz kilo kaybı, ısrarlı baş ağrısı, kanlı balgam, kronik öksürük gibi şikayetler bizi kanser açısından araştırılması gereken bulgulardandır. Ama erken tanı ve kanserden korunmanın en önemli yolu taramadır” şeklinde konuştu.


Kanserden korunmak için tavsiyesinde bulunan Baki, kısa zamanda yüksek ateşte pişirme yöntemlerinden uzak durulması gerektiğine işaret ederek şunları söyledi:


“Sigara, savaşılması gereken kanser nedenlerinin başında gelmektedir. Kanserden ölümlerin yüzde 30’ undan, akciğer kanseri vakalarının yaklaşık yüzde 90’ından sigara sorumludur. Ayrıca sigara; ağız, gırtlak, yemek borusu, karaciğer, pankreas, mide, böbrek, idrar kesesi kanserlerine de yol açmaktadır. Alkol ağız, boğaz, gırtlak, yemek borusu, karaciğer, kalın bağırsak, pankreas ve meme kanserine neden olabilmektedir. Özellikle sigara ile beraber alkol kullanmak bu kanserlerin riskini daha fazla artırmaktadır. Güneş ışığına yani ultraviyole B ışınlarına uzun süre maruz kalmak da deri kanserine yol açabilmektedir. Bununla birlikte, uzun süre solaryuma girmek de kanser riskini artırabilmektedir. Yaz aylarında 10.00-16.00 saatleri arasında doğrudan güneş ışığına maruziyetten uzak durulmalı ve koruyucu kremler kullanılmalıdır. Güvenli bir cinsel yaşam ve aşılanma gibi korunma yöntemleri ile HPV, HBV ve HİV gibi kronik enfeksiyonlardan ve neden oldukları kanserlerden korunulabilir. Sağlıklı beslenmek kanserden korunmada en önemli noktalardan birisidir. Kanser riskini artıran gıdalardan uzak durmak, kısa zamanda yüksek ateşte ve ateşe yakın pişirme gibi yöntemlerden kaçınmak önemlidir. Fast-food tarzı beslenme, hazır ve işlenmiş gıdalardan kaçınma, sebze ve meyveden zengin Akdeniz usulü beslenme herkesin yapabileceği basit korunma örneklerinden birisidir. Kanseri önleyici besin öğeleri olan mevsimsel taze meyve ve sebze içeren gıdalar tüketilmeli, günde en az 2-2.5 litre su içilmelidir. Fazla miktarda sucuk, salam, sosis gibi işlenmiş et ürünlerinden uzak durulmalıdır. Günde 2-3 gramdan fazla tuz tüketmemek gerekir. Fazla kırmızı et tüketimi, kalın bağırsak kanseri riskini artırdığı için haftada en fazla yarım kilo kırmızı et tüketilmeli, bunun yerine; balık, tavuk, hindi gibi beyaz etler tercih edilmelidir. Şeker ve yağ tüketimine de dikkat edilmelidir. Günde en az 5 porsiyon sebze ve meyve yenilmelidir. İşlenmiş tahıl ürünleri yerine tam buğday, tam çavdar, tam yulaf tercih edilmelidir. Ayrıca besinlerin saklama koşullarına da gerekli özenin gösterilmesi gerekmektedir. Plastik kaplar yerine cam kaplar, nemli sıcak ortamlar yerine serin kuru ortamlar tercih edilmelidir.Düzenli olarak günlük en az 30 dakika egzersiz yapanlarda; meme, kalın bağırsak, rahim ve prostat kanseri daha az görülmektedir. Aşırı kilolar başta meme kanseri olmak üzere; kalın bağırsak, rahim, yemek borusu, böbrek, pankreas, prostat ve yumurtalık kanseri ile çok yakın ilişkilidir. Kilo vermek ile kanser riski belirgin olarak azalmaktadır.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Van Uzmanlar kan sulandırıcı ilaç kullanımı konusunda uyardı Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi ve Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Remzi Sarıkaya, herhangi bir doktor önerisi olmadan kan sulandırıcı ilaç kullanılmaması gerektiği konusunda uyardı. Tüm dünyada etkili olan Covid-19 sonrası kan sulandırıcı ilaç kullanımı yaygınlaştı. Doktor önerisi olmadan kan sulandırıcı ilaçların kullanımının faydadan çok sağlığa zararlı olabileceği belirtiliyor. Uzmanlar, bir ihtimalle kan sulandırıcı ilaçların var olan ülseri kanatabileceğini ve beyin kanamasına neden olabileceğini belirterek, risk oluşturabileceğini vurguluyor. Uzmanlar, kalp ve damar hastalıklarından korunmak için düzenli sporun ilaçtan daha faydalı olduğu tavsiyesinde de bulunuyor. “Ülseri kanatabilir, beyin kanamasına yol açabilir” İHA muhabirine konuşan Hastane Başhekimi ve Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Remzi Sarıkaya, kan sulandırıcı ilaçların koronavirüs sürecinden sonra sık sık sorulan sorular arasında olduğunu belirtti. Kan sulandırıcı ilaçların bir taraftan faydası varken, bir taraftan da kanamaya uygun zemin hazırladığını ifade eden Doç. Dr. Sarıkaya, "Kan sulandırıcı kullanmak iki tarafı keskin bıçak gibidir. Haftada 2-3 gün aspirin kullanayım veya sürekli aspirin kullanayım diye kendi kendimize verdiğimiz kararlar uygun değildir. Mutlaka bir doktor kontrolünden geçtikten sonra kullanacağız. Kan sulandırıcılar özellikle kardiyovasküler hastalıklarda korumada kullanılan ilaçlardır. Yoksa hiç muayene yapmadan, gerekli ileri değerlendirmeler yapmadan kan sulandırıcı kullanmanın herhangi bir faydası olmadığı gibi zararlı da olabilir. Var olan ülseri kanatabilir, beyin kanamasına yol açabilir. Kan sulandırıcılar uygun endüksiyonlarda kullandığında hastada ölüm riskini azalttığı için önemli ilaçlar ama mutlaka iyi bir değerlendirme, iyi bir anamnez, iyi bir fiziki muayene ve 10 yıllık kardiyovasküler hesaplaması sonucu öneririz” dedi. “Günlük en az yarım saat tempolu yürüyüşle riski en aza indirin” Genellikle insanların kalp krizi geçirmemek için kan sulandırıcı ilaçlara başladığını dile getiren Sarıkaya, "Eğer kalp krizi geçirmek istemiyorsak ilaçtan daha faydalı olan egzersiz ve diyetle birlikte varsa risk faktörleriyle mücadele etmek gerekiyor. Örneğin tütün kullanımı varsa ondan uzaklaşma, sigara ve sigara ürünlerinin tamamından uzak durmalıyız. Yine varsa bir şeker hastalığını tedavi etme veya varsa bir kolesterol hastalığı bunu tedavi ederek bu riski azaltabiliriz. Ailede genç yaşta kalp krizi varsa, bununla beraber sigara içiyorsanız kalp krizi geçirme neredeyse kaçınılmaz oluyor. Diyet yapın, fazla kilonuz varsa bunlardan kurtulmaya çalışarak günlük en az yarım saat tempolu yürüyüşle riski en aza indirin” diye konuştu.
Bursa Bursa Uludağ Üniversitesinin acı günü Bursa’da vefat eden Uludağ Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümünün 43 yıllık öğretim üyesi Prof. Dr. Abdulvahap Yiğit, gözyaşları içerisinde son yolculuğuna uğurlandı. Kanser tedavisi gören Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdulvahap Yiğit, hayatını kaybetti. Prof. Dr. Yiğit, son yolculuğuna 43 yıl boyunca görev yaptığı Makine Mühendisliği Bölümü önünden uğurlandı. 2 dönem Mühendislik Fakültesi Dekanlığı ve bir süre Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Müdürlüğü yapan Prof. Dr. Abdulvahap Yiğit için Ali Durmaz Makine Mühendisliği Bölüm Binası önünde cenaze töreni düzenlendi. Törene BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ferudun Yılmaz, rektör yardımcıları, dekanlar, akademisyenler, idari personel, öğrencileri, ailesi ve çok sayıda seveni katıldı. Törende kısa bir konuşma gerçekleştiren Rektör Prof. Dr. Ferudun Yılmaz, kendisini asistan olduğu dönemden itibaren tanıdığını ve son derece kıymetli bir hoca olarak gördüğünü belirtti. Prof. Dr. Abdulvahap Yiğit’i iyi bir insan ve iyi bir olarak bildiklerini kaydeden Prof. Dr. Yılmaz, “Mekanı cennet olsun. Yakınlarına Allah’tan sabırlar niyaz ediyorum. Çalışkan, iyi niyetli, dürüst ve dost canlısı birisi olarak tanıdım. Herkes de hocamızı bu özellikleriyle bilmektedir. Hürmet ettiğimiz, üst kuşak abi hocalarımızdan birisiydi. Allah’tan rahmet diliyoruz” şeklinde konuştu. Yoğun bir katılımın olduğu törende ailesi, sevenleri ve dostları da Prof. Dr. Abdulvahap Yiğit için duygularını dile getirdi. Yiğit’in 15 Temmuz Şehitler Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından Ertuğrul Mezarlığı’na defnedildi.
Edirne Edirne’de üniversite öğrencilerinden Filistin’e destek gösterisi Edirne’de İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını protesto etmek amacıyla bir araya gelen Trakya Üniversitesi öğrencileri, sloganlar eşliğinde yürüyüş gerçekleştirdi. Trakya Üniversitesi öğrencileri, İsrail’i "Say Stop" diyerek protesto etti. Bolca Ana Yemekhanesi önünde bir araya gelen üniversite öğrencileri, ellerinde Türk ve Filistin bayrakları ile dövizler taşıyarak Balkan Yerleşkesi’ndeki Yaşam Merkezi’ne kadar yürüdü. Yürüyüşün ardından basın açıklaması yapıldı. Basın açıklamasını AK Parti Genel Merkez Gençlik Kolları Üniversiteler Birimi Edirne Başkanı Eren Çam okudu. 1948’den bugüne kadar milyonlarca masum ve mazlum Filistinliyi göç, kıtlık ve ölümle sınayan İsrail yayılmacılığının 7 Ekim 2023 itibariyle tarihin akışı içerisinde insanlığın utanç tablosu olarak değerlendireceği bir soykırım halini aldığını söyleyen Çam, "209 gündür çocuk, kadın, erkek, genç, yaşlı, engelli ayırt etmeksizin 35 bin kişinin İsrail barbarlığı tarafından katledildiği, binlerce kişinin evinden, yurdundan göçe sürüklendiği, kundaktaki bebeklerin bombardımanlar sonucunda enkaz altında can verdiği bir soykırım yaşanmaktadır. İnsanlığın yaşadığı acıları canı yananın rengine, dinine ve diline göre tasnif etmeyi, kınamayı ve lanetlemeyi kendisine paye bilen iki yüzlü egemen güçler ile uluslararası örgütler ise vahşeti yaşatan İsrail olunca bir kez daha sessiz kalmayı, katledilen bebeklerin görüntülerine karşı gözlerini kapatmayı, masum kadınların feryatlarına karşı kulaklarını tıkamayı tercih etmişlerdir" dedi. Arizona’da, Florida’da, Ohio’da, Texas’ta, Kaliforniya’da yıllardır sırtlarını dayadıkları tüm üniversitelerin artık onlar için tehlikeden ibaret olduğunu aktaran Çam, Gazze’de yaşanan katliama karşı on binlerce gencin katılımıyla ilk günden bugüne kadar gerçekleştirilen "Say Stop" eylemleri, boykot çağrıları ve yardım faaliyetlerine ara vermeden devam edeceklerini ifade etti. Eylem basın açıklamasının ardından sona erdi.
Eskişehir Anadolu Üniversitesinde International Staff Mobility Week Programı başladı Anadolu Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Birimi, 2024 Anadolu International Staff Mobility Week etkinliğine ev sahipliği yaptı. Bu yıl ikincisi düzenlenen etkinliğe 9 farklı ülke ve 11 farklı yükseköğretim kurumundan çok sayıda akademisyen ve personel katılım gösterdi. Hem Avrupa Birliği ülkeleri hem de Avrupa Birliği ülkeleri dışındaki ülkelere öğrenci ve personel hareketliliği imkânı sunan Erasmus+ Programı katkılarıyla düzenlenen etkinliğin açılış törenine Anadolu Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ali Resül Usul, Uluslararası İlişkiler Birimi Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Ertuğrul Gökçekuyu başta olmak üzere çok sayıda kişi katılım gösterdi. UİB Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Ertuğrul Gökçekuyu’nun moderatörlüğünde başlayan ilk oturumun ardından Bosna Hersek, Ürdün, Bulgaristan, Kosova, Fas, Filistin, Polonya, Ukrayna gibi ülkelerden gelen yükseköğretim kurumu temsilcileri, gerçekleştirdikleri sunumlar ile yükseköğretim alanındaki çalışmaları hakkında katılımcılara bilgi verdiler. Dört gün boyunca paneller, eğitimler ve geziler düzenlenecek Dört gün sürecek olan etkinlikte gerçekleşecek olan paralel oturumlarda katılımcıların katkılarıyla yükseköğretimde uluslararasılaşmanın önemi vurgulanacak, Erasmus+ Uluslararası Kredi Hareketliliği ve Kağıtsız Erasmus (Erasmus Without Paper) konularında deneyim paylaşımları gerçekleştirilecek. Program kapsamında ayrıca katılımcılar, Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Edebiyat Fakültesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İletişim Bilimleri Fakültesi, Hukuk Fakültesi ve Turizm Fakültesi akademisyenleri ile ikili iş birlikleri için bir değerlendirme toplantısı da gerçekleştirecek. 10 ülkeden gelen katılımcılara Türkiye’yi, Türk kültürünü ve şehri en iyi şekilde tanıtmak amacıyla rehber eşliğinde Türk Dünyası Uygulama ve Araştırma Merkezi, Sazova Bilim Kültür ve Sanat Parkı, Odunpazarı, Seyyid Battal Gazi Külliyesi ile Frigya Vadisi ziyaretleri de geçekleştirilecek. Program dahilinde ayrıca Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü ile de Türk Yemeği Atölyesi düzenlenecek. Etkinlikler, değerlendirme oturumu ve sertifika takdimi ile sona erecek.