EKONOMİ - 30 Temmuz 2025 Çarşamba 09:18

Fındıkta erken hasat uyarısı

A
A
A
Fındıkta erken hasat uyarısı

Fındıkta hasat tarihinin yaklaşmasıyla birlikte uzmanlardan erken hasat uyarısı geldi.


Trabzon’da kesimlere göre 2025 yılı fındık hasat tarihleri geçtiğimiz günlerde belirlendi. Ticaret Bakanlığı Doğu Karadeniz Gümrük ve Dış Ticaret Bölge Müdürlüğü’nün genelgesi doğrultusunda toplanan komisyonda alınan ortak karar neticesinde 250 metre rakıma kadar olan sahil kesiminde 3 Ağustos, 500 metre rakıma kadar olan orta kesimde 8 Ağustos, 500 metre ve üzerinde rakıma sahip olan kesimlerde ise 14 Ağustos’tan itibaren fındık toplanabileceği duyuruldu.


Konuyla ilgili açıklama yapan Ziraat Mühendisleri Odası Trabzon Şube Başkanı Cemil Pehlevan ise sahada yaptıkları gözlemlere göre 250 rakım altındaki fındık bahçelerinde 3 Ağustos itibarıyla hasat için uygun koşullar oluşmadığı belirterek fındığın üçte ikisinin kızarmamış olması ve zurufundan zor ayrılması nedeniyle hasat için erken olduğu uyarısında bulundu.


Pehlevan, belirlenen fındık toplama tarihinin hasat için uygun olmadığını iddia ederek "Şu anki görüntü itibarıyla belirlenen tarih olan Ağustos ayının 3’ünde, bu bölgede 250 rakım altındaki alanlarda fındık hasadının uygun olmadığını belirtmek isterim. Eğer bu tarihte hasat yapılırsa randıman kaybı yaşanacaktır. Fındığın üçte ikisinin kızarmış olması gerekirken, görüldüğü üzere henüz yeterli kızarıklık yok; sadece kısmi kızarıklıklar mevcut. Bu durum belki de kuraklıktan kaynaklanıyor olabilir. Sahadaki gözlemlerime göre, 250 rakımın altındaki fındık alanlarında 3 Ağustos itibarıyla hasat yapılmaması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü fındığın üçte ikisi henüz kızarmamış, zorlukla zurufundan (kabuk) ayrılıyor. Aslında üretici, fındığın ne zaman toplanması gerektiğini biliyor. Ancak erken hasat yapıldığında bu, doğrudan üreticiye zarar veriyor. Çünkü randıman kaybı, gelir kaybı anlamına geliyor" dedi.



Erken hasada yasal müdahale


Fındık hasadını belirlenen tarihten önce yapanlara yasal işlem yapılacağını da hatırlatan Pehlevan, "Fındık toplamaya erken başlayanlara karşı yasal işlem ve cezai yaptırımlar söz konusu. Bu yıl böyle bir sorun yaşanacağını düşünmüyorum. Ancak bu sene hasat için çok erken tarihler verildiğini düşünüyorum. Erken toplama konusunda devletin kolluk kuvvetleriyle müdahale etmesi gerektiğine inanıyorum. Ben de bir üretici ve çiftçi olarak bu yıl için hasat tarihinin erken olduğunu düşünüyorum" diye konuştu.



Üretim alanları daralıyor, gençler tarımdan uzaklaşıyor


Fındık üretiminde son yıllarda belirgin bir azalma yaşandığına dikkat çeken Pehlevan, "Fındık alanlarının imara açılması nedeniyle üretim miktarında azalma yaşanıyor. Üretici, yeterli gelir elde edemediği için bahçesinden uzaklaşıyor. Vatandaş ’Verdiğim emeğin karşılığını alamıyorum’ diyor. Karşılığını alamadığında da mecburen ’Allah ne verdiyse’ diyerek üretime devam ediyor. Oysa fındığı desteklememiz ve sahip çıkmamız gerekiyor. Çünkü bu ürün ülkemiz için çok kıymetli; hem döviz girdisi açısından hem de geçim kaynağı olarak büyük önem taşıyor. Fabrikalar, ticaretle uğraşanlar ve üreticiler için vazgeçilmez bir ürün. Bu noktada bizim yapmamız gereken, tarıma ve çiftçiliğe gençleri yönlendirmek olmalı. Teşviklerle bu alanlara yönelim sağlanmalı. Şu anda üretiyoruz ama buna yeterince katma değer katamıyoruz. Oysa katma değerli ürün olarak dışarıya satsak, ülkemize çok daha büyük maddi girdiler kazandırabiliriz" ifadelerini kullandı.



Fındık rekoltesinde 3 farklı rakam


Rekolte için farklı rakamların telaffuz edildiğini de kaydeden Pehlevan, "Rekolteyle ilgili olarak basından edindiğimiz bilgilere göre üç farklı rakam konuşuluyor. 620 bin ton, 520 bin ton ve 420 bin ton. Bu kadar farklı rakamlar olmamalı; daha yakın değerler beklenir. Bu işi ticaretini yapanlar 620 bin ton diyor, TÜİK 520 bin ton açıklıyor, kamu kurumları ise 420 bin ton olarak ifade ediyor. Oysa bu fark bu kadar büyük olmamalı. Bu yıl, başta ilkbaharda yaşanan don olayları nedeniyle fındık ciddi zarar gördü. Şu anda ise kuraklık etkisini sürdürüyor; erken dökülmeler yaşanıyor, fındık kendini besleyemiyor. Sulama ihtiyacı yüksek ama bu yeterince sağlanamadı, fındık bahçeleri kendi haline bırakıldı. Ayrıca kokarca zararı da söz konusu. Bu zararlar hesaplandı mı ? hesaplanacak mı ? nasıl değerlendirilecek bilmiyoruz. Yüksek kesimlerde ayrıca külleme hastalığı da gözlemleniyor. Tüm bu etkenler dikkate alınarak gerçekçi bir rekolte tespiti yapılırsa, doğru fiyat da ortaya konabilir" şeklinde konuştu.



Fındıkta erken hasat uyarısı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Martı, 2026’da gelirde iki katın üzerinde büyüme ve pozitif FAVÖK hedefliyor New York Borsası’nda işlem gören Türk teknoloji şirketi Martı Technologies, 2025 yılına ilişkin finansal beklentilerini aşmayı öngördüğünü ve 2026 yılına yönelik büyüme hedeflerini açıkladı. Türkiye’nin önde gelen mobilite uygulamalarından Martı, 2026 yılı için 70 milyon dolar gelir elde etmeyi ve pozitif düzeltilmiş FAVÖK (Faiz, Amortisman ve Vergi Öncesi Kar) seviyesine ulaşmayı planlıyor. Bu öngörünün, şirketin yıllık bazda iki katın üzerinde gelir büyümesi yakalayacağına işaret ettiği belirtildi. Şirket, 2026 yılına yönelik öngörülen performansın temel faktörler tarafından destekleneceğini şöyle açıkladı: "Yolculuk paylaşımı (ride-hailing) hizmetlerinde sefer sayısının hızlı artışı, gelir elde edilen şehirlerde üyelik paketlerinin yaygınlaşması ve satış hacminin artması, 2025 yılında faaliyete geçen yeni şehirlerde üyelik paketlerinin kademeli olarak kullanıma sunulması, Martı’nın teslimat (delivery) hizmetlerinin hacim ve gelir katkısının artması." Artan yolculuk hacmiyle birlikte oluşan operasyonel kaldıraç, gelir elde edilen pazarlarda iyileşen birim ekonomileri ve teslimat hizmetlerinin ölçeklenmesiyle şirket, kârlılığa ulaşırken büyüme yatırımlarını da sürdürülebilir bir şekilde devam ettirmeyi amaçlıyor. Martı Kurucusu Oğuz Alper Öktem, konuya ilişkin değerlendirmesinde şunları söyledi: "2025 performansımız, güçlü operasyonel kabiliyetimizin ve Martı’nın önünde duran büyük potansiyelin somut bir göstergesi. Yolculuk paylaşımı hizmetlerimizde yakaladığımız ivme sayesinde 2025 yılı beklentilerimizi aşacağız. Türkiye’de yeterince hizmet almamış ulaşım ve son kilometre pazarında hızla büyürken, 2026 yılında gelirlerimizi iki katın üzerine çıkaracağımızı ve pozitif FAVÖK seviyesine ulaşacağımızı net bir şekilde öngörebiliyoruz. Teslimat gibi yeni servislerin devreye alınmasıyla da platformumuzdan daha yüksek değer oluşturmayı hedefliyoruz." Şirket, 2026 yılına ilişkin finansal beklentisini açıkladı. Martı’nın 2025 yılında 34 milyon dolar olan gelir beklentisi, 2026 yılında 70 milyon dolar oldu. Karlılık tarafında ise güçlü bir iyileşme öngörülüyor. 2025 yılı için Düzeltilmiş FAVÖK beklentisi eksi 17 milyon dolar seviyesinde bulunan şirket, 2026 yılında 18 milyon dolarlık pozitif katkıyla Düzeltilmiş FAVÖK’te artıya geçerek 1 milyon dolar seviyesinde pozitif Düzeltilmiş FAVÖK elde etmeyi hedefliyor.
Muş Tersine göç: Metropolden köyüne döndü, kurduğu fabrika ile gençlerin istihdam umudu oldu Metropoldeki yaşamını bırakarak Muş’un Kırköy beldesine dönen genç girişimci İsmail Baçaru, tarafından kurulan tekstil fabrikası, üç aydır sürdürdüğü üretimle başta gençler olmak üzere belde halkına istihdam umudu oldu. Metropollerden kırsala dönüşü ifade eden tersine göçün örneklerinden biri Muş’un Kırköy beldesinde hayata geçirildi. Büyükşehirdeki yaşamını geride bırakarak memleketine dönen genç girişimci İsmail Baçaru, Kırköy beldesinde kurduğu tekstil fabrikasıyla bölge gençlerine istihdam kapısı oldu. Belediyeye ait ek binada yaklaşık üç ay önce faaliyete başlayan tekstil fabrikasında, çeşitli markalar için üretim yapılıyor. Özellikle gençlerin ve kadınların istihdam edildiği tesiste, düzenli üretimle birlikte ekonomik hareketlilik de sağlanıyor. Fabrikanın faaliyete geçmesiyle birlikte beldede iş imkanlarının artmaya başlaması ile gençler, büyükşehirlere göç etmek yerine kendi memleketlerinde çalışma fırsatı buluyor. Bu tür yatırımların tersine göçü teşvik ederek kırsal bölgelerin kalkınmasına katkı sağlaması hedefleniyor. Beldede işsiz genç sayısının yüksek olduğunu belirten Kırköy Belediye Başkanı Rahmetullah Yaktı, her gün atölyeye geldiklerinde makinelerin çalıştığını, gençlerin cıvıl cıvıl iş başında olduğunu ve işletme sahiplerinin de üretim alanında gençlerin başında durduğunu görmenin kendilerini gururlandırdığını söyledi. Başkan Yaktı, "Gençlerimizin her gün Muş merkeze gidip gelerek çalışmaları hem ulaşım açısından zor oluyor hem de özellikle genç kızlar için aileler tarafından pek tercih edilmiyor. Bu nedenle gençlerimizin kendi beldelerinde çalışma imkânına kavuşması çok daha iyi oldu. İşletmeci kardeşlerimiz ihtiyaç duydukları sürece binanın tüm katlarını kullanabiliyor. Şu anda birinci ve ikinci kat aktif olarak kullanılıyor, üçüncü kat da tamamen kendilerine tahsis edilmiş durumda. Amacımız; köydeki ve beldedeki gençlerimize, kız-erkek ayrımı olmadan iş imkânı sunmak ve aile ekonomilerine katkı sağlamaktır. Bugün burada 35 civarında gencimiz çalışıyor. Gençlerimiz hem iş sahibi oluyor, hem ailelerine destek oluyor hem de meslek öğreniyor. Overlokçu, makineci, usta olarak işe başlayan gençlerimiz zamanla kendilerini geliştirerek ileride devlet desteklerinden faydalanıp kendi iş yerlerini açabilecek seviyeye gelebilecekler. Belediye olarak, belediye başkanı ve eğitimci kimliğimizle gençlere yönelik böyle bir projeyi uzun zamandır hayal ediyorduk. Bu yıl hayata geçirmek nasip oldu. Hayırlı, uğurlu olmasını diliyor; tüm gençlerimize başarılar temenni ediyoruz" şeklinde konuştu. İstanbul’dan göç ederek beldesine dönen İsmail Baçaru, teksil işini küçük yaşlarda öğrendiğini ve kendi evinde, tek bir makineyle pantolon ve gömlek dikerek işe koyulduğunu belirtti. Baçaru, "Kardeşlerimle birlikte kendi iş yerimizi Kırköy Belediyesinin ek binasında açarak iş başı yaptık. Kırköy Belediye Başkanı Rahmetullah Yaktı bize bu yeri tahsis edip bize destekte bulundu. Bu süreçte bizlere kolaylıklar nasip oldu. Yaklaşık 3 aydır burada üretim yapıyoruz. Şuanda 35 personelimizle faaliyet gösteriyoruz. Gençlerimiz işlerinin başında, çalışıyor ve ailelerine ekonomik olarak katkı sağlıyor. Biz de burada çalışmaktan son derece mutluyuz. Bu vesileyle tüm çalışma arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Hepsi işini severek, disiplinle yapan arkadaşlarımızdır. Burada çalışan gençlerimiz merkeze gitmek zorunda kalmıyor. Sabah-akşam yolda geçen birer saatlerini kazanmış oldular. İş yerimiz evlerine çok yakın, neredeyse kapılarının önünde. Özellikle kızlarımız güvenli bir ortamda çalışıyor, aileleri de bu durumdan memnun. Ben buradaki tüm gençlerimize şunu tavsiye ediyorum. Çalışın, çalışarak ve öğrenerek bir yerlere gelirsiniz. Buraya sadece zaman geçirmek için gelmeyin. Masanın başına her geçtiğinizde, yaptığınız işten bir güç alın. Zamanın ve emeğin değerini bilin. Çünkü bugün öğrendikleriniz, yarın size çok lazım olacak. Ben çocukluğumdan beri bu işi yaparak bugünlere geldim. Sizler de aynı azim ve emekle bu seviyelere gelebilirsiniz" dedi.
Eskişehir Eskişehir cezaevlerinde 5 bin 742 hükümlü ve tutuklu bulunuyor Adli Kolluk Değerlendirme Toplantısı’nda, 24 Aralık 2025 tarihi itibariyle Eskişehir Ceza İnfaz Kurumları’nda 5 bin 26 hükümlü ve 716 tutuklu olmak üzere toplam 5 bin 742 kişi bulunduğu bilgisi paylaşıldı. Eskişehir Adliyesi Yunus Emre Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen toplantı, saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. "Güçlü bir adli kolluk yapısı, güçlü bir hukuk devleti anlayışının en önemli teminatlarındandır" Ardından, Eskişehir Cumhuriyet Başsavcısı Üzeyir Karakülah tarafından açılış konuşması yapıldı. Karakülah, adli kolluğun, ceza adalet sisteminin temel unsurlarından biri olduğunu belirtti. Başsavcısı Üzeyir Karakülah, "Suçun aydınlatılması, delillerin hukuka uygun şekilde toplanması, mağdurun korunması ve şüphelinin haklarının gözetilmesi noktasında gösterilen her titiz çalışma, adaletin doğru ve zamanında tecellisine doğrudan katkı sağlamaktadır. Bu çerçevede, soruşturma ve kovuşturma aşamasında alınan kararlar, ancak sizlerin titizlikle yürüttüğünüz çalışmalar ile verilebilir. Unutulmamalıdır ki; güçlü bir adli kolluk yapısı, güçlü bir hukuk devleti anlayışının en önemli teminatlarındandır. Bu noktada, kurumlarımız arasındaki koordinasyonun artırılması, suçla mücadelede daha etkin olma yolunda büyük önem taşımaktadır. Adli kolluk ile Cumhuriyet Başsavcılığımız arasındaki koordinasyonun güçlenmesi, hem soruşturmaların hızını hem de hukuki güvenliği artırmaktadır. Elbette değerlendirme toplantıları, yalnızca başarıların konuşulduğu değil; eksikliklerin, yaşanan sorunların ve geliştirilmesi gereken alanların da samimiyetle ele alındığı toplantılardır. Gerçekleştirdiğimiz bu toplantıyla da yargı hizmetlerinin daha etkili ve verimli bir şekilde yürütülmesini amaçlamaktayız" şeklinde konuştu. Adli kolluk birimlerinin bir yıl boyunca yürüttüğü çalışmalar hakkında istatistikler paylaşılması sonrası basına kapalı şekilde devam eden programda, karşılaşılan sorunlar ve gelecek döneme ilişkin hedeflerle ilgili değerlendirmeler yapıldı. Programa; Eskişehir Cumhuriyet Başsavcısı Üzeyir Karakülah’ın yanı sıra İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Erhan Demir, İl Emniyet Müdürü Tolga Yılmaz, Gümrük Müdürü Muhammet Uçar, Orman Bölge Müdürü İsmail Çetin, Uludağ Gümrük ve Dış Ticaret Bölge Müdürü Vekili Mustafa Aşıcı, Cumhuriyet Başsavcı Vekilleri, Cumhuriyet Savcıları ve kolluk amirleri katıldı.