KÜLTÜR SANAT - 19 Mayıs 2020 Salı 14:39

KTÜ’de doktorasını yapan Bangladeşli akedemisyen Kurtuluş Savaşında Bangladeşli Müslümanların rolünü anlattı

A
A
A
KTÜ’de doktorasını yapan Bangladeşli akedemisyen Kurtuluş Savaşında Bangladeşli Müslümanların rolünü anlattı

Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Iktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi (İİBF) Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde doktora yapan Bangladeşli Rahmat Ullah, 1919-1923 yıllarında yaşanan Kurtuluş Savaşı sırasında o dönemde Hint müslümanları olarak bilinen şimdiki Bangladeşli müslümanlar tarafından yapılan yardım ve destekler üzerinde yaptığı bir çalışmada iki ülke arasında olan tarihsel ilşkisini anlattı.

Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Iktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi (İİBF) Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde doktora yapan Bangladeşli Rahmat Ullah, 1919-1923 yıllarında yaşanan Kurtuluş Savaşı sırasında o dönemde Hint müslümanları olarak bilinen şimdiki Bangladeşli müslümanlar tarafından yapılan yardım ve destekler üzerinde yaptığı bir çalışmada iki ülke arasında olan tarihsel ilşkisini anlattı.


Türkiye ve Bangladeş arasında oluşan kardeşlik ilişkisi yıllardır devam ediyor. Bangladeş’in yaşadığı iyi kötü günlerde binlerce kilometre uzakta olan Türkiye, her zaman birçok yardımla Bangladeş’in yanında oluyor. Türkiye’nin, Myanmar’ın Arakan bölgesinden Bangladeş’e sığınan Rohingya Müslümanları’na yönelik yapılan yardımlar hem dünya hem de Bangladeşli halkı tarafından biliniyor. Ancak bu iki ülke arasında oluşan kardeşlik ilkişkisi yeni değil. 1919-1923 yıllar arasında Türkiye’nin Kurtuluş Savaşı sırasında henüz Hindistan’dan ayrılmayan Bangladeşli Müslümanlar’ın rolü Bangladeş tarihinde yer alsa da Türk tarihinde pek konuşulmuyor. Genel olarak Kurtuluş savası sırasında Hindistan’dan gelen yardımlar olarak biliniyor olsa da gerçek anlamda destek ve yardım için koşan insanların Bengal olduğu oldukça az biliniyor. Ancak o zaman Bengalliler’in merkezi olan Kalküta’da toplanan Bengal Müslümanları’nın çağrısı ile kadınların altın bileziklerinden başlayarak ceplerinde bulunan son parasını kadar Türkiye için gönderildiği de pek konuşulmuyor. KTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde doktora yapan Bangladeşli Rahmat Ullah, bu konuda yaptığı bir araştırmada tarihte Bengal müslümanlarının rolünü dile getirdi.


Rahmat Ullah araştımanın özetini dile getirirken iki ülke arasındaki tarihsel ilişkisinden bahsetti. Rahmat Ullah, “Türkiye ve Bangladeş arasında kardeşlik ilişkilerinin temelinde, 2. Sultan Abdülhamid tarafından başlatılan ‘Pan-İslamizm’ propagandası önemli bir yer almıştır. İngiliz sömürgesi altında kalan Hint alt kıtasındaki (şuan ki Hindistan, Pakistan ve Bangladeş) Müslümanları, ‘Pan-İslamizm’ propagandasından çok etkilemiştir. Ayrıca İngilizlerin işkencesi altında kalan bölge müslümanları, Osmanlı hilafetini İslam birliğinin bir sembolü olarak görmüştür. Bu nedenle başka ülke ya da güçlerle Osmanlı arasında bir savaş çıktığında oradaki Müslümanlar, Osmanlı için camilerde dua ve tesbihat düzenliyorlardı. 1877 yılında Rusya-Osmanlı savaşı sırasında Bengal vilâyetinin merkezi olan Kalküta’nın camilerinde tesbihat ve dua düzenlenerek, Türk ordusu için yardım toplatılmıştır. 1912 yılında Balkan Birliği ile Osmanlı arasındaki savaş sırasında Hint Müslümanları Türkiye’ye doktorlar ekibi göndermiştir” dedi.



“Bengal Müslümanları Osmanlı’ya destek olmak için Hilafet Hareketi başlatmıştı”


Rahmat Ullah, bölgede Osmanlılar’ın yanında olabilmek için başlatılan Hilafet Hareketi’nden konuşurken, “Birinci Dünya Savaşında Osmanlı’nın yenilmesiyle, Avrupalı güçlerin Osmanlı’yı parçalamaya kalktığı dönemde Bengal bölgesi dâhil, Hint alt kıtasındaki müslümanlar İngiliz hükümetine karşı yoğun protestolar düzenleyerek, Osmanlı’yı ve Halife’yi korumak için ‘Hilâfet Hareketi’ni başlatmıştır. İlk olarak 30 Aralık 1918 yılında Delhi’de düzenlenen ‘Tüm Hindistan Müslüman Ligi’nin 11. oturumunda ilk defa ‘Hilâfet Hareketi’ konusu konuşulmuştur. Oturumun başkanlık konuşmasında Bengal bölgesinden gelen Abul Kasem Fazlul Hoq, Avrupalı güçlerin Osmanlı’yı parçalama girişimi hakkında büyük endişesini ortaya koymuştur. Sonraki yıl 1919 de Hint alt kıtasındaki Müslümanlar ‘Hilâfet Hareketi’ne başlatılmıştır. Bu hareketine Bengal vilâyeti Müslümanları da katılmış ve büyük rol oynamıştır. 9 Şubat 1919’da Bengal bölgesinin ‘Hilâfet Hareketi’ liderleri; Mevlana Akram Khan, Abul Kashem ve Mucibur Rahman Khan Kalküta’da bir toplantı gerçekleştirmiştir. Toplantının amacı, Osmanlı İmparatorluğu’nun bütünlüğünü ve Hilâfetin devamını korumak için yapılacak olan protesto ve programlarla halkın desteğinin kazanılması idi. 17 Kasım 1919 yılında Bengal vilâyetinde ‘Hilâfet Günü’ düzenlenmişti; Müslümanlar o gün dükkânlarını kapatmış, camilerde dua yapılmış ve şehir meydanlarında gösteriler gerçekleştirilmiştir. Bengal Vilâyeti Hilâfet Komitesi ve Dakka Hilâfet Komitesi tarafından bölgenin her yerinde “Hilâfet Hareketi” başlatılmıştır. 19 Mart 1920’de ikinci ‘Hilâfet Günü’ düzenlenmiş ve vilâyetin merkezi Kalküta’da iş yerleri ve dükkânlar kapatılmış, şu anki Bangladeş’in büyük şehirleri olan Dakka, Çittagong ve Mymensingh gibi büyük illerde büyük mitingler gerçekleştirilmiştir. En büyük miting şuan ki Bangladeş’in bir şehri olan Tangail’de düzenlenmiştir. Bunlarla birlikte ‘Bengal Hilâfet Komitesi’, Osmanlı Hilafet Ordusu için her evden yardım toplamıştır. Alınan her yardımı kanıtlamak için Hilâfet Komitesi tarafından bir makbuz verilmiştir” diye konuştu.



“O dönemde buraya gönderen paraların makbuzları bulundu”


Yaptığı araştırmalarda o döneme ait makbuzlara ulaştığını kaydeden Ullah “Makbuzların en üstünde Hadid Suresi’nin 11. Ayeti’nin Arapçası yazılıdır. Ayetin anlamı şudur: ‘Allah’a kim güzel bir ödünç takdiminde bulunursa, Allah karşılığını kat kat verir, ona cömertçe verilecek bir ecir de vardır’. Ayetin Arapçasından sonraki üç satırda Urduca anlamı yazılıdır. Sonraki satırda ‘Bir Rupee’, en son satırda da ‘Bengal Hilâfet Komitesi’ yazılıdır. Makbuzunun arka tarafında ‘Bengal Hilâfet Komitesi Kalküta’nin mührü bulunmaktadır. Osmanlı ordusuna, ‘Tüm Hindistan Hilafet Komitesi’ tarafından 26 Aralık 1921 tarihinden 9 Ağustos 1923 tarihine kadar gönderilen para miktarı toplam 7 yüz 81 bin 570 Türk lirasıydı. Bu miktarın büyük bir kısm ise Bengal bölgesinden toplanan yardımlardı. Osmanlı İmparatorluğu’nun bütünlüğünü koruma hareketinde Bengal Müslümanlarının fedakârlığı ve samimiyeti o zamanki ilişkilerin ne kadar yakın olduğunu ortaya koymaktadır. 3 Mart 1924 tarihinde Türkiye’de Hilafet kaldırıldıktan sonra da Bengal Müslümanları, Türkiye’ye aynı sempati ve sevgiyi göstermiştir. Köklü tarih ve kültürel bağlarımız gelecek dönemlerde daha da güçleneceğine inancım tamdır” şeklinde konuştu.



Bangladeş nerede?


Bangladeş, Güney Asya’da Hindistan tarafından çevrili küçük ama kalabalık bir ülke. 1204 yılında Orta Asya’dan gelen Türk komutan İhtiyar Uddin Muhammad Bin Bahtiyar Kholji tarafından Bengal bölgesinde Müslüman hükümeti kurulduktan sonra, 23 Haziran 1757’ye kadar farklı Müslüman krallar Bangal bölgesini yönetmiştir. 23 Haziran 1757 den 1947’ye kadar Bengal bölgesi İngiliz sömürgesi altında ‘Bengal vilâyeti’ olarak kalmıştır. 14 Ağustos 1947’de Doğu Bengal (şuan ki Bangladeş) Pakistan’ın Doğu vilâyeti (Doğu Pakistan) olarak verilmiştir. Ancak Doğu ve Batı Pakistan arasındaki siyasi anlaşmazlıktan dolayı başlayan savaş sonucu, 16 Aralık 1971 yılında ‘Doğu Pakistan’ Bangladeş adıyla bağımsızlığını kazanan bir ülkedir.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kastamonu Devlet desteği ile kuruldu: Kadınlar modern serada üretime başladı Kastamonu’nun İnebolu ilçesinde Kaymakamlık tarafından Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı’nın destekleriyle kurulan serada kadın kooperatiflerine üye kadınlar, üretime başladı. Serada üretilen ürünler kadınların ekonomik kazanç elde etmelerini sağlayacak. Kastamonu’nun İnebolu ilçesinde, İnebolu Kaymakamlığı ve Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı’nın (KUZKA) iş birliğinde yürütülen “Serada Üreten Kadınlar” projesinde desteklenen kadın kooperatiflerine üye kadınlar, serada ekim yaptı. İnebolu Kaymakamlığı tarafından ilçede kurulumu gerçekleştirilen seralarda günlerde çilek fidesi dikildi. Akabinde kadın kooperatiflerine üye kadınlar, topraklı alanda da domates, fasulye, biber ve salatalık fidesini toprakla buluşturdu. Yetiştirilecek ürünlerin satışından elde edilecek gelirle, kadınların ekonomik gelir elde etmesi sağlanacak. Aynı zamanda verilecek modern tarım eğitimleri ile ilçedeki çiftçilerin üretim kapasitesini arttırması sağlanacak. İnebolu Kaymakamı Ahmet Vezir Baycar, Kastamonu Orman Bölge Müdürü Fahri Sönmezoğlu ile İlçe Tarım ve Orman Müdürü Hülya Karaaslan, serada fide dikimi yapan kadınları ziyaret etti. Ziyarette kadınlarla bir süre sohbet eden Kaymakam Baycar, İnebolu’da üretim yapmak isteyen her kadını eğiterek üretime kazandırmayı hedeflediklerini söyledi. "Tarıma elverişli arazinin az olması seraya olan rağbeti arttırıyor" Proje çerçevesinde ilk aşamada yaklaşık 2 dönümlük bir seranın kurulduğunu söyleyen Kaymakam Baycar, “İnebolu, Kastamonu’da sera potansiyeli en fazla olan ilçemizdir. İnebolu, 650’ye yakın sera ile iştigal eden ve 115 bin metrekare sera alanımız buluyor. Kastamonu’nun tarıma elverişli arazisinin az olması seraya olan rağbeti arttırıyor. Çünkü başka hububat noktasında herhangi bir tarım yapacak alan kıtlığımız var. Dolayısıyla da serada da ciddi bir verimlilik var. Vatandaşlarımızın geleneksel olarak böyle bir eğilimi var ve serada pazarlama sıkıntısı yaşanmıyor. Gerekse İnebolu’da köylü pazarında gerekse yerel marketlerde gerek ise İstanbul’daki İnebolu pazarında satışları çok kolay oluyor” dedi. "Bu seramızı 2 milyon 500 bin liraya mal ettik" KUZKA’nın destekleriyle İnebolu’da sera kurulumunu tamamladıklarını söyleyen Kaymakam Baycar, “Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı tarafından desteklenen İnebolu Seracılık Projemizin son aşamasına geldik. İnebolu’da kurduğumuz kadın kooperatiflerimizle birlikte topraklı kesimdeki üretimde bugün son aşamasını da gerçekleştirdik. Topraklı kesime biber, domates, salatalık ve fasulye ekimlerimizi yaptık. Kadın kooperatifindeki üyelerimizle birlikte bu ekimleri gerçekleştirdik. Bundan yaklaşık 2 hafta öncesinde de topraksız kesime çileklerimizi ekmiştik. Çileklerimiz şu anda çiçek açtılar. İnşallah iki veya üç hafta içerisinde artık çilek toplama aşamasına geleceğiz. Artık iki yılın burada emekleri bulunuyor. Bu seramızı 2 milyon 500 bin liraya mal ettik. Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı’nın ve Sayın Valimizin Özel İdareden destekleriyle bu seranın kuruluşunu gerçekleştirdik. Bugün ki bütçe ile 67-70 milyon liraya yapacağımız bir tesis var. Buradaki amacımız modern tesis yöntemlerini kullanmak. Toprak analizi olmak üzere, modern sulama, gübreleme yöntemlerini İnebolulu çiftçilerimize rehberlik niteliğinde bir uygulama kazandırıp, uygulama tarım serası alanına dönüştürmek. Çiftçilerimize aynı zamanda eğitim de veriyoruz. Burada da pratik eğitimi de gerçekleştireceğiz. Tarım Müdürlüğümüzden ziraat mühendislerimiz yaklaşık 2 aydır teorik eğitimler veriyorlar. Uygulamalı seracılık eğitimini de başlatacağız” diye konuştu. "Kadınların ekonomik değer elde etmelerini hedefliyoruz" “Tarım İnebolu” adı altında bir marka oluşturmak için çalışma başlattıklarını ifade eden Kaymakam Baycar, “Aynı zamanda Tarım İnebolu diye bir marka oluşturuyoruz. Pazarlama stratejilerini de belirleyip kadınların biraz daha ekonomik değer elde etmelerini hedefliyoruz. Buradaki konteynerlerde paketleme makineleri de olacak. Bu şekilde hem İnebolu pazarında hem de İstanbul’daki köy pazarında satışını sağlayacağız. Kadın kooperatiflerimize ve ilçemize seramızın hayırlı olmasını diliyorum” şeklinde konuştu.
Antalya Muratpaşa afet gönüllülerine, AFAD’dan eğitim Antalya’da Muratpaşa Belediyesi’nin kısa adı MAG olan afet gönüllüsü programına katılan 32 kişi, AFAD eğitim ve tatbikatını başarıyla tamamlayarak GEA Arama Kurtarma ekibinin üyesi oldu. Muratpaşa Belediyesi’nin Türkiye’yi sarsan ikiz deprem felaketi sonrası her mahallede afet gönüllü grubu oluşturmayı hedefleyen Muratpaşa Afet Gönüllüsü (MAG) programı devam ediyor. Felaket sonrası 297 gönüllüsüyle İskenderun ve Antakya’da arama kurtarma çalışmalarına katılan ve 40 depremzedeyi göçük altından kurtaran GEA Arama Kurtarma Antalya ekibiyle yürütülen program kapsamında 420 gönüllüye eğitimler verildi. Olması muhtemel bir doğal afet anında ilk müdahalecinin yapması gerekenlerin anlatıldığı eğitim 8 hafta devam etti. İlk müdahale, afet bilinci, afet anatomisi, gönüllülük, ilk yardım, arama kurtarma gibi teorik eğitimlerin tamamlanmasının ardından 63 MAG üyesi AFAD Eğitim ve Tatbikat alanında 6 saat süren arama kurtarma tatbikatına katıldı. MAG üyelerinden 32’si ise ulusal bir afet durumunda gönüllü olabilecek düzeye ulaşması üzerine GEA Arama Kurtarma ekibine dahil edildi. Muratpaşa Belediyesi, MAG programının yanı sıra depreme dayanıklı bir kent için Protection Civile Federation isimli Fransız sivil savunma derneğinin desteğiyle Muratpaşa’nın 10 ayrı noktasına temel arama kurtarma malzemelerinin yer aldığı ‘Dayanıklılık Merkezleri’ de kuruyor.
Nevşehir 2024 YÖKAK Uluslararası Kalite Güvencesi ve Akreditasyon Konferansı Başladı Yükseköğretim Kalite Kurulu (YÖKAK) tarafından düzenlenen ‘2024 YÖKAK Uluslararası Kalite Güvencesi ve Akreditasyon Konferansı başladı. Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar ve YÖKAK Başkanı Prof. Dr. Ümit Kocabıçak’ın katılımlarıyla Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlenen konferansa NEVÜ’yü temsilen Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mutluhan Akın, Kalite Ofisi yardımcıları Yabancı Diller Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. Bengü Aksu Ataç, Meslek Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. Yasin Polat katıldı. Konferansın açılış töreninde konuşan YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, evrensel düzeyde geleceğe yön veren yenilikçi ve rekabetçi bir yükseköğretim sistemi kurmayı hedeflediklerini belirterek; uluslararasılaşma ve kalite çerçevesinde üniversitelerin uluslararası görünürlüklerini artırmak, uluslararası sıralamalardaki üniversite sayısını yükseltmek, akademisyenlerin yer aldığı uluslararası projelerle nitelikli ve etki değeri yüksek yayınların sayısını çoğaltmayı amaçladıklarını ifade etti. Mevcut istatistiklere göre Türkiye’deki üniversitelerin 73’ünün kurumsal akreditasyona sahip olduğunu belirten Özvar, 2027’ye kadar üniversitelerin tamamına yakınının akreditasyon sürecini tamamlamasını beklediklerini söyledi. Ana teması ’Yükseköğretimde Kalitenin İyileştirilmesi’ olarak belirlenen ve yükseköğretimde kalite güvencesi alanındaki bilimsel gelişmeleri, yenilikleri, deneyimleri ve farklı bakış açılarını bir araya getirmeyi amaçlayan konferans çerçevesinde; ’Kalite Güvencesi Uygulamaları ve Sorunları’, ’Kalite Güvencesinin Etkileri’, ’Kalite Güvencesinde İyi Uygulama Örnekleri’ ve ’Kalite Güvencesinin Geleceği’ ana başlıklarında oturumlar düzenlenecek. 25-26 Nisan tarihleri boyunca 16 farklı oturumda bildiri ve sunumların gerçekleştirileceği konferansta; uluslararası ve ulusal düzeyde kalite güvencesi ajansları, akreditasyon kuruluşları ve yükseköğretim kurumları gibi paydaşlar bir araya gelecek.
Denizli CHP lideri Özel’den Başkan Çavuşoğlu’na övgü CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu’nu ziyaret etti. CHP Genel Başkanı Özgür Özel ziyarette, Başkan Çavuşoğlu’na başarılar dileyerek, “Denizli ittifakı, Türkiye ittifakı kazandı” dedi. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel bir dizi ziyaret ve temaslarda bulunmak üzere Denizli’ye geldi. CHP Lideri Özgür Özel, 31 Mart Mahalli İdareler Genel Seçimleri öncesi Denizli Büyükşehir Belediyesi seçimlerini partisinin kazanması durumunda CHP Denizli İl Başkanı Ali Osman Horzum’a söz verdiği kırmızı motorsiklet ile belediye binasına geldi. Vatandaşların yoğun sevgi gösterileri arasında Delikliçınar Meydanı’ndan giriş yapan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu’nu ziyaret ederek, çalışmalarında başarılar diledi. Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu, ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirerek, “Genel Başkanım şehrimize, Denizli’mize hoş geldiniz. Sizleri burada ağırlamak bizim için büyük bir onur. Türkiye’de başlattığınız değişim yolculuğunun Denizli’de taçlanıyor olması bizim açımızdan bir keyif. Bu sürecin içinde gerek şahsıma, gerek Denizli örgütüne duymuş olduğunuz güvenden dolayı sizlere çok teşekkür ediyorum. Bizler de umarım sizleri mahcup etmemişizdir ki bu yolculuğumuzun sonunda sizleri Denizli Büyükşehir Belediyemizde ağırlıyoruz” dedi. “Denizli ittifakına, Türkiye ittifakına minnettarız” CHP Genel Başkanı Özgür Özel de, seçim sonrası 2018’de Çorlu’da yaşanan tren kazası davasını takip etmek için gittikleri Tekirdağ’dın ardından ilk ziyareti Denizli’ye yaptıklarını ve keyifli bir ziyaret gerçekleştirdiklerini belirtti. CHP lideri Özel, “Dün gece Denizli’de kaldım bu sabah Cumhuriyet Halk Partisi’nin yönettiği Denizli Büyükşehir ve Merkezefendi ilçesinde uyandım, birazdan hemen yanımızda olan Pamukkale’miz var. Denizli’de 4 küçük ilçe belediyesi hariç bütün belediyeleri CHP kazandı. Bunu tek başına partiye mal etmiyoruz, Denizli ittifakı, Türkiye ittifakı kazandı. Denizli’deki uzun yıllardır mücadele eden çok sevgili sosyal demokratlar, Cumhuriyet Halk Partililer Denizli ittifakını kurdular. Her görüşten insanlarla bu ülkenin vatanına, bayrağına saygılı olan herkesle el ele, omuz omuza kazandık. Denizli ittifakına, Türkiye ittifakına minnettarız” ifadelerini kullandı. “Başkanlık makamına Denizlililer kimi seçtiyse, O oturur” Genel Başkan Özel, Başkan Çavuşoğlu’nun makam koltuğuna oturmasını rica ettiğini ifade ederek konuşmasına şöyle devam etti; "Başka siyasi partilerin liderleri geliyorlar ve belediye başkanın koltuğuna oturuyorlar. Bu koltuğa bir kişi oturabilir, Denizlililer kimi seçtiyse O oturur. Cumhuriyet Halk Partisi lideri olmak, siyasi parti lideri olmak kamu görevini yapan birisinin partisinden seçilmiş olduğu koltuğunu hak etmiş anlamına gelmez. Bu koltuğa 5 yıl boyunca Denizlililer Nuri Çavuşoğlu’na otur dedi. Bu koltuk onun koltuğudur. Nuri Başkan bu koltukta oturdukça tüm Denizli’ye karşı sorumluluğu vardır. Oy veren, vermeyen herkese karşı sorumludur " diye konuştu. Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu’nun hiçbir ayrım etmeksizin kent geneline hizmet edeceğini vurgulayan Genel Başkan Özel konuşmasına şöyle sürdürdü; “Ben kendisini biliyorum. İl Başkanlığı yaptığı süreçte, parti meclisindeki görevinden, Denizli Büyükşehir Belediyesi adaylığı sürecinden biliyorum. Son derece enerjik ve çalışkan bir arkadaşımız. Denizli’nin de birikmiş sorunlarını çözecek. Kamuoyunda çokça konuşulan borçlarını ödeyecek, hizmeti aksatmadan sürdürecek” dedi. Konuşmaların ardından CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Denizli Büyükşehir Belediyesi Şeref Defterini imzaladı.