KÜLTÜR SANAT - 28 Mayıs 2025 Çarşamba 09:19

Prof. Dr. Coşkun Erüz: "Trabzon tarihi İpek Yolu’nun denize açılan kapısıydı"

A
A
A
Prof. Dr. Coşkun Erüz: "Trabzon tarihi İpek Yolu’nun denize açılan kapısıydı"

Trabzon’un tarihi İpek Yolu’nun denize açılan kapısı olduğu ve bu özelliği ile dünya kültür turizminde hak ettiği değere kavuşması için 2000-2500 yıllık tarihi Roma dönemine ait kalıntıların bulunduğu Ortahisar ilçesi Pazarkapı mahallesindeki kazı alanının bir an önce arkeopark haline dönüştürülmesi gerektiği belirtildi.


4 bin yıllık tarihi geçmişi bulunan Trabzon’da yenisi yapılmak üzere Pazarkapı mahallesinde yıkılan Kadınlar Hali Pazarı’nın altından Roma döneminde yapıldığı tespit edilen rıhtım meydana çıkmıştı. M.S. 120’lerde Roma kralı Hadrianus tarafından yaptırıldığı düşünülen iskele 1970’lerde doldurularak toprak altında kalmıştı. Yıkım sonrası ortaya çıkan rıhtımın turizme kazandırılması yönünde çalışmalar sürüyor.


Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Trabzon Doğal ve Tarihi Değerleri Koruma Derneği Başkanı Prof. Dr. Coşkun Erüz, yapılan kazı çalışmalarının tarihi savunma hendeği ve hendek içinde yer alan Roma rıhtım alanı ve rıhtımdan şehre girişi sağlayan Roma anıtsal kapısının yerinin açığa çıkartılarak korunması için bir fırsat oluşturduğunu söyledi.



"Kazıda bulunan yapıların Roma yapıları olduğu tescillendi"


Konusunun uzmanları tarafından yapılan değerlendirmelerde kazı sırasında bulunan yapının, antik Yunan ya da Roma Dönemine ait, akarsu vadisi içinde bulunan rıhtım olduğunun kesinleştiğini kaydeden Erüz, "Trabzon kalesinin aşağı-liman hisarı doğu suru çevresi ve suru koruma amacı ile sur ve öncesine ait su hendeği doldurularak 1950-70 döneminde üzerine Kadınlar hali ve eski sebze hali yapılmıştı. Kadınlar Pazarı yenileme çalışması ile tarihi suru saran ve yer yer suru tahrip ederek yapılmış binalar yıkıldı. Sur çevresi yapılar yıkılınca tarihi Aşağı hisar surları yada antik liman kalesi olan ve en az 2000 yıllık eski limanın güneyinde bulunan surların Pazarkapı Camii-Maraş caddesi arasında kalan doğu kısmı ortaya çıktı. Normalde liman hisarın doğu suru, Orta Hisar Surlarının doğu ucundan başlayıp Antik Liman-Hadrian Limanı gümrük kulesine kadar devam eden kulelerle desteklenmiş bir savunma yapısı idi. Koruma bilinci eksikliği ve diğer nedenlerle 1940-60 döneminde surun liman ile Pazarkapı Camii arası kısmı, aynı şekilde Rus İşgal döneminde (1916) açılmış olan Kahramanmaraş caddesi üzerinde kalan kısmı yıkıldı. Dünyada 2000 yıldan daha uzun süre kesintisiz hizmet vermiş nadir antik limanlardan birisi olan Trabzon Hadirian Limanı 1970-2015 döneminde yok ve şehir çöplüğü için tamamen dolduruldu. Aynı şekilde Ortahisar surunun kuzeydoğu ucu ile antik liman arasında-Kuzgundere Vadisi boyunca yer alan tarihi savunma hendeği de doldurularak yol ve yapılaşmaya açılmış. Trabzon’un geçmişine dair izler, yapılar yok edilmiş. Kadınlar Pazarı inşaatı için yapılmış olan yıkım ve kazılarda Pazarkapı Doğu Surları ve tarihi haritalarda net olarak gösterilen tarihi savunma hendeği, hendek içinde yer alan Roma rıhtım alanını ve rıhtımdan şehre girişi sağlayan Roma anıtsal kapı yerini açığa çıkartarak korumak için bir fırsat ortaya çıktı. Sur dibinde ve Maraş caddesi güneyinde yapılan kazılarla antik vadi içi Roma rıhtımı ve hendek duvarının yıkılmayan kısımları açığa çıktı ve kalan duvarların hendek duvarı ve sur önündeki büyük taş bloklarla inşa edilmiş basamaklı yapının rıhtım yapısı olduğu, bizlerinde konuyu gündeme taşıyıp kamu oyunu bilgilendirmemiz, konuya hakim ilgili uzmanların görüş bildirmesi ile rıhtım ve hendek duvarı olduğu tescillenip belgelendi" dedi.



"Pazarkapı bölgesi bir açık hava müzesi arkeopark haline dönüştürülmeli"


Trabzon Büyükşehir Belediyesi tarafından liman doğu suru ve ön kısmındaki Roma rıhtımının kazı, röleve, restitüsyon ve restorasyon kapsamına alındığını hatırlatan Prof. Dr. Coşkun Erüz "İnşaat kazısı nedeni ile yok olmaktan son anda kurtulan kısımlarda uzmanlarca Roma ve yahut antik Yunan dönemine ait olduğu söylenen farklı taş blok yapılar ve diğer dönemsel yapı kalıntıları kazılarla ortaya çıkarılmaya devam ediliyor. Bu alan ve arkasındaki henüz yıkım ve kazı yapılmamış. Pazarkapı; Trabzon’dan Roma çağına, 2000-2500 yıl geçmişe açılan önemli bir kapı durumunda. Daha ötesi Çin’den gelip Trabzon’da denize ulaşan İpek Yolunun Roma ile birlikte denize açılan anıtsal kapısı bu rıhtım ve anıtsal kapıydı diyebiliriz" diye konuştu.


Çalışma yapılan bölgenin ’Arkeopark’ haline getirilmesini talep ettiklerini belirten Erüz, "Rıhtımın açığa çıkması ve sergilenmesi, bir önceki Belediye Başkanı Murat Zorluoğlu’ndan talebimizdi. Gemilerin yanaştığı rıhtımın ve önündeki gemilerin girip çıktığı hendeğin açığa çıkarılması ve o alana yelkenli bir Roma dönemi kayığı yerleştirilmesi, kayık ve rıhtım alanının üzeri cam ile kapatılarak, anıtsal kapının şeffaf malzeme üzerinde daha olsa kapı betimlemesi ile açık hava müzesi-arkeopark haline getirilmesini talep etmiştik. Sayın Zorluoğlu talebi uygun görerek rıhtımın ön kısmına gelen alanda otopark ve yol duvarını 3.5 metre geri çektirterek az ve yetersiz olsa da, rıhtım önünde kayık konulabilecek bir boşluk olmasını sağladı. Ancak olması gereken alttaki otoparkın biraz daha daraltılarak rıhtımın ve mevcut bin 300 dönemine ait kale surlarının altındaki antik surların görünecek, sergilenebilecek bir şekilde ortaya çıkarılması. Orta vadede kadınlar pazarı alanı ile Pazarkapı dönüşüm alanı ve Tabakhane Köprüsüne kadar olan vadinin jeoradarlarla ve sondaj kazıları ile toprak altı yapılarının belirlenip, kazı yapılarak, kalıntı barındıran alanlar bir açık hava müzesi Arkeopark haline dönüştürülmeli ve Trabzon ’İpek Yolu’nun denize açılan kapısı’ imajı ve marka değeri ile tanıtılıp, dünya kültür turizminde hak ettiği değere kavuşturulmalıdır" ifadelerini kullandı.



Prof. Dr. Coşkun Erüz: "Trabzon tarihi İpek Yolu’nun denize açılan kapısıydı"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Eski kız arkadaşının evinin önünde bıçaklanarak öldürülen gencin davada KGYS kayıtları yeniden incelenecek Antalya’da 26 yaşındaki Seyit Muhammet Talay’ın, eski kız arkadaşının evinin önünde çıkan tartışmada bıçaklanarak hayatını kaybetmesine ilişkin biri tutuklu 4 sanığın yargılandığı davada mahkeme, olay yeri çevresindeki KGYS (Kent Güvenlik Yönetimi Sistemi) kayıtlarının yeniden incelenmesine ve iki tanığın dinlenmesine karar verdi. Tutuklu sanığın tutukluluk halinin devamına hükmedildi. Olay, 25 Aralık 2024’te Antalya’nın Aksu ilçesi Pınarlı Mahallesi Cumhuriyet Caddesi’nde meydana geldi. İddiaya göre, Seyit Muhammet Talay (26), bir süre önce ayrıldığı kız arkadaşı A.S.’nin (23) evinin yakınında aracında bekledi. Durumu fark eden A.S.’nin babası Ömer S. ve yakınları, Talay’ın yanına gelerek tartışmaya başladı. Tartışmanın kısa sürede kavgaya dönüşmesi üzerine Talay, karnından bıçaklandı. Ağır yaralanan Talay, kaldırıldığı Kepez Devlet Hastanesi’nde yapılan tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetti. Baba tutuklandı, diğer sanıklar serbest bırakıldı Olayın ardından baba Ömer S. ile kızları A.S. ve D.S. gözaltına alındı. Şüphelilerden Ömer S. tutuklanırken, A.S. ve D.S. tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Sanıklar hakkında ‘kasten öldürme’ suçlamasıyla iddianame düzenlendi. İddianamede, sanıkların birlikte hareket ettikleri, maktul yaralı haldeyken de saldırının devam ettiği belirtildi. Cep telefonu görüntüleri duruşmada izlendi Antalya 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın altıncı celsesinde, tutuksuz sanık A.S. tarafından bir önceki celsede polis merkezine sunulan CD mahkeme heyetince izlendi. Görüntülerde, olayın başlangıcında taraflar arasında geçen tartışma yer aldı. Sanık tarafın, maktule "Evin önünden geçme" şeklinde uyarılarda bulunduğu, tartışmanın karşılıklı sözlü atışmaya dönüştüğü, maktulün ise "Kimseyi rahatsız etmiyorum, caddeden geçiyorum" dediği anlar kayıtlara yansıdı. Bir önceki celsede talep edilen bazı kamera görüntülerinin ise bulunamadığı, HTS kayıtlarında sanık ile bir tanık arasında telefon görüşmeleri tespit edildiği mahkeme heyetince bildirildi. Aileden "tasarlanmış" iddiası Mahkemede dinlenen baba Ramazan Talay, olayın planlı olduğunu öne sürerek, 112 kayıtlarının ve HTS dökümlerinin ayrıntılı şekilde incelenmesini istedi. Anne Sevim Talay ise duruşmayı gözyaşları içinde izledi. Oğlunun öldürüldüğünü ve saldırının bilinçli şekilde gerçekleştirildiğini savunan Talay, "S.G. bıçağın getirilip babasına verilmesini kahvelerde anlatmış, çocuğu gözümün önünde parçaladılar demiş, benim çocuğum öldürüldü, parçalandı" dedi. Maktulün kardeşi Arif T. de olay yerinde çok sayıda kamera bulunduğunu belirterek, KGYS kayıtlarının neden dosyaya girmediğini sordu. Katılan vekilleri yeni tanık talep etti Katılan avukatları, olay sırasında Fatma G. isimli kişinin korktuğu için yeterli ifade veremediğini belirterek, bu kişinin olay anında görüntülü konuştuğu Tuğba isimli şahsın tanık olarak dinlenmesini talep etti. Ayrıca Kubilay isimli kişiyle yapılan bazı konuşmaların da araştırılması istendi. Tutuklu sanık: "Tahliyemi istiyorum" Savunması alınan tutuklu sanık Ömer S., olay yerindeki sıralamanın HTS kayıtlarıyla sabit olduğunu savunarak, sağlık sorunlarını gerekçe gösterip tahliye talebinde bulundu. Tutuksuz sanıklar A.S., D.S. ve S.T. ise suçlamaları kabul etmedi. Mahkemeden ara karar Mahkeme heyeti, katılan vekilleri tarafından sunulan çevrede KGYS bulunduğuna ilişkin fotoğraflar doğrultusunda olay yeri çevresindeki kamera kayıtlarının yeniden araştırılmasına, talep edilen iki tanığın dinlenmesine ve tutuklu sanığın tutukluluk halinin devamına karar verdi. Duruşma ileri bir tarihe ertelendi.
Ankara Bakan Göktaş: "Bilim Kurulumuzdan beklentimiz, geleceğe dönük öngörülerle bize yol göstermesidir" Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, dünyanın değişim süreci içinde olduğunu dile getirerek, "Bilim Kurulumuzdan beklentimiz, geleceğe dönük öngörülerle bize yol göstermesidir, gerçek ihtiyaçları doğru tespit eden ve yapıcı önerilerle sürece katkı sunmanızdır" dedi. Bilim Kurulu Toplantısı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’ın katılımıyla gerçekleştirildi. Ankara Hakimevi’nde düzenlenen programda konuşan Göktaş, aile ve sosyal hizmetler alanının sadece bugünün ihtiyaçlarını karşılayan bir kamu hizmeti olmadığını, aynı zamanda toplumun yarınlarını inşa eden stratejik bir sorumluluk alanı olduğunu söyleyerek, "Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu sosyal devlet olma vizyonu da bu anlayışın bir tezahürüdür. Bu vizyon doğrultusunda, 86 milyon vatandaşımızın her birine dokunan, kimseyi geride bırakmayan sosyal hizmet politikalarını hayata geçiriyoruz. Çünkü kadını, çocuğu, aileyi, yaşlıyı, engelliyi ve ihtiyaç sahiplerini merkeze alan her politika; toplumsal dayanıklılığın artmasına ve sosyal yapının güçlenmesine doğrudan etki eder. Bu nedenle Bakanlık olarak yürüttüğümüz her çalışmanın bilime dayanmasını son derece kıymetli görüyoruz" şeklinde konuştu. Bilim Kurulunu sosyal politika alanında attıkları her adımda verinin gücünü ve akademik birikimin yol göstericiliğini esas alarak hayata geçirdiklerini belirten Göktaş, "Amacımız; sahadan gelen tecrübeyi akademik bilgiyle, uygulamayı bilimsel analizle, sosyal gerçekliği ise uzun vadeli bir vizyonla buluşturmak. Çünkü biliyoruz ki güçlü sosyal politikalar ancak disiplinler arası bir perspektifle ve ortak akılla üretilebilir. Bu anlayış, sosyal politikalarımızın kapsayıcı ve etkili bir yapıya kavuşmasının en temel dayanağıdır" ifadelerini kullandı. "Bilim, tüm politika alanlarımızda yol gösteriyor, uygulamalarımıza yön veriyor" Göktaş, bilimin tüm politika alanlarında yol gösterici olduğunu aktararak, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bugün aile politikalarımızı bu anlayışla toplumsal değişimi doğru okuyan, geleceği öngören ve kalıcı etki oluşturan bir vizyonla şekilleniyor. Kadın çalışmalarımızı, kadının sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel alanlarda güçlenmesini esas alan bir çerçevede ele alıyoruz. Çocuk hizmetlerimizde erken müdahaleyi önceleyen, koruyucu sosyal politikalarımızı bilimsel temele dayalı şekilde yürütüyoruz. Yaşlı ve engelli hizmetlerimizi ise güncel ihtiyaçlara ve şartlara uygun biçimde geliştirebilmek için bilimsel araştırmaları temel referans kaynağımız. Yani bilim, tüm politika alanlarımızda yol gösteriyor, karar alma süreçlerimizi besliyor ve uygulamalarımıza yön veriyor." Bakan Göktaş, dünyanın değişim süreci içinde olduğunu dile getirerek, "Bugün dünyada aile yapıları değişiyor, demografik dengeler dönüşüyor, dijitalleşme sosyal ilişkileri yeniden şekillendiriyor. Çocuklarımız yeni fırsatlarla birlikte yeni risklerle karşı karşıya kalıyor. Yaşlanan nüfus bakım hizmetlerinde yeni modelleri zorunlu kılıyor. Bu süreçte kadınların güçlenmesi, sosyal politikalarımızın hem merkezinde hem de kalıcı etki oluşturmasının anahtarı olarak öne çıkmaktadır. Tüm bu dönüşüm karşısında klasik çözümlerle yetinmenin mümkün olmadığını hep birlikte görüyoruz. İşte bu noktada Bilim Kurulumuzun rehberliği bizim için yol gösterici olacaktır" açıklamasında bulundu. "Bilim Kurulumuzdan beklentimiz, geleceğe dönük öngörülerle bize yol göstermesidir" Bilim Kurulu Toplantısı’nda ele alınacak konulara ilişkin bilgi veren Göktaş, şu ifadeleri kullandı: "Bugün sosyal politikalarımızı ve hizmetlerimizi çok boyutlu bir bakış açısıyla ele alacağız. Dijitalleşme, demografik dönüşüm, sosyal riskler ve koruyucu-önleyici politikalar konuları alanında sunacağınız katkıları son derece önemli. Özellikle vurgulamak isterim ki bizler sahadan gelen ihtiyaçları görüyoruz, sizler ise bu ihtiyaçlara bilimsel perspektiften ışık tutuyorsunuz. Bu iki alanın buluşması, Bakanlığımızın politika kalitesini yükselten en önemli unsurdur. Bilim Kurulumuzdan beklentimiz, geleceğe dönük öngörülerle bize yol göstermesidir, gerçek ihtiyaçları doğru tespit eden ve yapıcı önerilerle sürece katkı sunmanızdır. Üniversitelerimizle birlikte bilgiyi sahaya yansıtan sonuçlara dönüştürecek ortak çalışmalar yürütmek istiyoruz. Bölgesel farklılıkları gözeten analiz ve araştırmalarla her bölgenin kendi ihtiyacına karşılık gelen politikalar üretmeyi hedefliyoruz. Bu süreçte sizlerin birikimiyle mevcut politikalarımızı daha güçlü ve daha etkili bir zemine taşımayı önemsiyoruz."
Denizli Denizli’de vergi dairesi ağı tamamlandı Denizli Defterdarlığı tarafından mükellef hizmetlerinde yerinden yönetim anlayışını güçlendirmek amacıyla yürütülen çalışmalar kapsamında, il genelinde tüm ilçelerde Vergi Dairesi Müdürlüğü kuruluşları tamamlandı. Bayramyeri Vergi Dairesinin faaliyete geçirilmesiyle birlikte Denizli merkezdeki vergi dairesi sayısı 4’e yükselmiş oldu. Denizli Defterdarlığı; tüm ilçelerde vergi dairesi müdürlükleri kuruluşlarını tamamladı. Merkezde ise, Bayramyeri Vergi Dairesi açıldı. Yeni kurulan vergi daireleriyle birlikte vergi işlemlerinin daha etkin yürütülmesi ve vatandaşlara yerinde hizmet sunulması mümkün hale geldi. Merkezde Vergi Dairesi sayısı 4’e çıktı Denizli merkezde bugüne kadar Pamukkale, Saraylar ve Gökpınar Vergi Daireleri hizmet veriyordu. Yapılan yeni düzenleme kapsamında Bayramyeri Vergi Dairesi merkezde kurularak hizmete açıldı. Böylece Denizli merkezde vergi dairesi sayısı 4’e çıktı. Bayramyeri Vergi Dairesi’nin Beyağaç ve Baklan ilçelerine hizmet vereceği açıklandı. Beyağaç ve Baklan ilçeleri için vatandaşların vergisel işlemlerinin merkezden daha etkin ve kaliteli şekilde yürütülmesinin hedeflendiği ifade edildi. Defterdarlık tarafından yapılan açıklamaya göre son olarak; Çardak, Bozkurt, Güney ve Bekilli ilçelerinde yeni Vergi Dairesi Müdürlükleri kuruldu. Bu kuruluşlarla birlikte Denizli’nin tüm ilçelerinde vergi dairesi yapılanması tamamlanmış oldu. "Denizli’mize hayırlı olmasını diliyorum" Denizli Defterdarı Mustafa Özdemirci, il genelinde vergi dairesi müdürlüğü kuruluşlarının tamamlandığını belirterek; "Denizli’nin tüm ilçelerini kapsayan Vergi Dairesi Müdürlüklerimizin hizmete başlamasıyla birlikte vatandaşlarımızın vergi işlemlerini daha hızlı, etkin ve yerinde yapabilmeleri mümkün hale gelecek. Vergi Dairesi Müdürlüklerimizin ilçelerimize ve mükelleflerimize hayırlı olmasını diliyorum" dedi.
İstanbul Haliç’ten 33 kilogram olta kurşunu çıkarıldı İstanbul’da deniz ekosistemimin korunmasına yönelik Haliç bölgesinde belirlenen koordinatlarda deniz dibi temizlik ve farkındalık çalışması gerçekleştirildi. İstanbul Tarım ve Orman Müdürü Suat Parıldar, "Dalgıçlarımızın yapmış olduğu dalış neticesinde şu ana kadar 33 kilogram kurşunu denizden çıkarmış olduk" dedi. İstanbul İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’nce Sucul Biyoçeşitliliğin Korunması ve Geliştirilmesi projesi kapsamında Haliç bölgesinde belirlenen koordinatlarda deniz dibi temizlik ve farkındalık çalışması gerçekleştirildi. Etkinliğin açılış konuşması yapan Tarım ve Orman İl Müdürü Suat Parıldar, sucul biyoçeşitliliğin korunması ve geliştirilmesi projesi kapsamında örnek bir farkındalık projesini Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü ile beraber özellikle olta balıkçılığının çok yoğun yapıldığı Haliç’te organize edildiğini söyledi. "33 kilogram kurşunu denizden çıkarmış olduk" Suat Parıldar, "Olta balıkçılığında herhangi bir sebeple kopan kurşunlar, deniz dibinde toplanıyor ve denizin tuzlu suyu ile beraber zaman içerisinde korozyona uğrayarak hem balıklar açısından hem de insanlar için ağır metal konusunda tehlike arz ediyor. Biz de hem balıkçılarımızı ve oltacılarımızı bu konuda bilinçlendirmek hem de denizlerimizin temizliğini sağlamak adına bu farkındalık çalışmasını organize ettik. Dalgıçlarımızın yapmış olduğu dalış neticesinde şu ana kadar 33 kilogram kurşunu denizden çıkarmış olduk. 5-9 Aralık tarihinden ise dalgıçlarımız toplam 25 kilogram kurşunu denizden çıkarmıştı. Biyoçeşitliliğin korunması ve geliştirilmesi adına ise daha önce hayalet ağların denizden temizlenmesi projesini yürütmüştük" diye konuştu. "450 bin metrekarelik hayalet ağları denizden uzaklaştırdık" 2025 yılında 450 bin metrekarelik hayalet ağların denizden uzaklaştırıldığını ifade eden Parıldar, "Tarım ve Orman İstanbul İl Müdürlüğü olarak 5,3 milyon metrekare alanı taradık. Bu taramış olduğumuz alandan da 2025 yılının sonuna kadar yaklaşık 450 bin metrekarelik hayalet ağları denizden uzaklaştırdık. İç sularımız ile beraber taramış olduğumuz alan toplam 6,3 milyon metrekaredir. Denizlerden çıkarmış olduğumuz hayalet ağları atık halde bırakmayarak bununla ilgili çeşitli geri dönüşüm projesi gerçekleştirdik. Amacımız dün olduğu gibi denizlerimizin cömertliğinin bugün de devam etmesi sürdürülebilirliğin sağlanabilmesidir" şeklinde konuştu. "25 milyonu aşkın destekleme ödemesini balıkçılarımıza buluşturduk" Konuşmasına devam eden Parıldar, "İstanbul su ürünleri açısında çok kıymetli bir yer, 660 kilometrenin üzerinde bir kıyı şeridimiz, 48 balıkçı barınağımız 2 bin 19 balıkçı gemimiz ve 18 bini aşkın ticari ruhsatlı balıkçı ile beraber avcılıkta önemli bir konuma sahip. Bakanlığımızın destekleme politikaları çerçevesinde özellikle kıyı balıkçılığının kayıt altına alınması kapsamında bin 400’ü aşkın balıkçımıza 2025 yılında 12.6 milyon destekleme ile birlikte toplamda 25 milyonu aşkın destekleme ödemesini balıkçılarımıza buluşturduk" ifadelerini kullandı. Etkinliğe katılan İstanbul Vali Yardımcısı Cengiz Karabulut, "Sucul biyoçeşitliliğin korunması adına önemli bir çalışma yapıyoruz. Son yıllarda artan iklim değişikliğinden kaynaklanan su ve çevre kirliliği denizlerimizi, göllerimizi ve su kaynaklarımızı olumsuz etkilemekte, bu anlamda bizler de kamuoyunda toplumsal bir farkındalık oluşturmak açısından bu projeyi hayata geçirdik" dedi. Karabulut ayrıca, Galata bölgesinin balıkçılık konusunda sembol bir yer olduğu için projeyi buradan başlatmayı uygun gördüklerini ifade etti. Etkinlik su altı tarama dalgıç ekiplerinin deniz dibinde olta kurşunlarını çıkarması ile sona erdi.