ÇEVRE - 21 Mayıs 2025 Çarşamba 10:48

Prof. Dr. Şağdan Başkaya: "Doğuda ayı, batıda domuz popülasyonu insan sağlığını tehdit ediyor"

A
A
A

Ayı popülasyonunun Doğu Karadeniz başta olmak üzere Türkiye’nin doğusunda, domuz popülasyonunun da batı bölgelerinde artış gösterdiğine dikkat çeken Yaban Hayatı uzmanı Prof. Dr. Şağdan Başkaya, "Doğuda ayı, batıda domuz popülasyonu insan sağlığını tehdit ediyor" dedi.

Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Orman Fakültesi Yaban Hayatı Ekolojisi ve Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şağdan Başkaya, kış uykusundan uyanan, yayla ve köy evlerine giren ayıların talan döneminin bittiğini artık bundan sonra arı kovanlarına zarar vereceği döneme girildiğini söyledi.

"Ayılar yıllar içerisinde yayla evlerinde yiyecek bulabildiklerine inandılar ve bunu öğrendiler"

Bu dönemlerde insanların köylerde, yaylalarda her an ayılarla karşılaşabileceğine dikkat çeken Başkaya "Ayılar artık kış uykusundan uyandı. Kimileri Mart ayında kimileri Nisan ayında en yüksek dağlık bölgelerdekiler bile şu anda uyanmış durumdalar. İnsanlarımız artık bu saatten sonra ayı ile yüz yüze gelip karşılaşma ihtimalleri çok yüksek. Bütün ayılar kış uykusuna yatmadıkları için bazıları etrafta bize göre geziniyorlar o sırada da yayla evlerini talan ettiklerini görüyoruz. Özellikle Doğu Karadeniz Bölgesi, Batı Karadeniz Bölgesi olsun Doğu Anadolu Bölgesinde yayla evlerinin tarumar edildiğini görüyoruz. Bunun sebebi ayıların artık yıllar içerisinde yayla evlerinde yiyecek bulabildiklerine inanmış öğrenmiş olmaları. İnsanlarımız yayla evlerinde sonbaharda arta kalan yiyeceklerini bırakıyorlar. Kimisi turşusunu, peynirini, yağını bırakıyor. Ayılar çok keskin koku duyusuna sahip hayvanlar dolayısıyla yayla evine bir şekilde giriş yolu buluyor. Kapıdan giremiyorsa pencereden, bacadan bir tarafı kırarak giriyor. Ayılar güçlü bir hayvan. Bunun için yayla evlerinde yiyecek bulundurulmaması, eğer bir şeyler bırakılacaksa alt kata üzeri iyice kapatılarak koku sızdırılmayacak şekilde örtülmesi gerekir. Bu tür tedbirler alamıyorsak gıda bırakıyorsak bir şekilde yayla evine girmeyi deneyecektir ve bunu da büyük ihtimalle başaracaktır" diye konuştu.

Prof. Dr. Şağdan Başkaya:

Ayıların yayla evlerine talan döneminin sona erdiğini belirten Başkaya, "Yayla evlerinin kırılma, dökülme, talan edilme dönemi geldi, geçti. Bundan sonra genelde arı kovanları zarar görecektir. Akabinde de insan ve ayı karşılaşmaları olacaktır. Çoğumuz artık büyük şehirlerden köylere doğru gelmeye başladık. Okulların kapanmasıyla birlikte köylere yaylalara gidileceğinden ayılarla karşılaşma ihtimalimiz çok fazla artacak. İnsanlar doğada tek başına dolaşarak burası bizim köyümüz bizim yaylamız diyerek evinden uzaklaşmasın. Çünkü insanların ayı ile karşılaşma ihtimali çok yüksek. Ülkemizde her yıl ortalama iki kişi ayı saldırıları sonucu hayatını kaybediyor birçoğu da ciddi şekilde yaralanıyor. O yüzden insanlar ayı ile karşılaşabileceklerini hiçbir zaman unutmasınlar" şeklinde konuştu.

Yaban domuzunu bütün dünya avlıyor

Prof. Dr. Şağdan Başkaya, Türkiye doğusu için ayı tehdidi neyse batısı için de domuz tehdidinin aynı olduğuna dikkat çekerek uyarılarını sürdürdü. Son dönemlerde özellikle batı şehirlerinde yaban domuzlarının şehir merkezlerine kadar inmesinin insan sağlığı açısından büyük bir tehdit oluşturduğunu belirten Başkaya, "Yaban domuz popülasyonu bütün dünyada artış eğiliminde. Artmayla birlikte şehirlere akın ettiklerini görüyoruz. Yaban domuzu süper istilacı bir türdür. Bir yere girip oradaki diğer türleri kenara iterek baskın tür pozisyonuna geçirebilen bir hayvan. Uyum yeteneği çok fazla. Yaşam alanlarının daralması bir etken ancak insanlar eskisi kadar yaban domuzuyla ilgilenmiyor. Yani kırsaldaki yaşamın azalması yaban domuzlarının üzerindeki baskının kalkmış olması onların artışı tetikleyen sebeplerden bir tanesi. Çöplere, israf edilen gıdalara geliyorlar, Şehirlere akın etmiş durumdalar. Çöp ve israf edilen gıdaların yanı sıra insanlar kedi köpek mamalarını köşelere döküp domuz beslediklerini görüyoruz. Yaban domuzu ciddi bir hastalık kaynağı. İnsanlara bulaştırabildikleri bir çok hastalığın yanı sıra vücudunda taşıdığı ölümcül keneye kadar bir çok sorunlara yol açabilen bir hayvan. İnsan sağlığını tehdit eden boyutu bir tarafa evcil hayvanlarımıza hastalık bulaştırabilir. Çocuk parklarını eşelediklerini görüyoruz kumsallarda kaplumbağa yumurtalarını eşeleyip çıkardıklarını görüyoruz. Kedi köpek parçalayanlarına mı rastlarsınız? Trafiği aksatanlarına mı rastlarsınız? Yani ülkemizde maalesef çok ciddi sorun haline gelmiş durumda. Yaban domuzu dünyanın hemen hemen her yerinde sorun halinde karşımıza çıkıyor. İnsanlar bunu çözmek için de birçok bilimsel yola başvuruyor. Yaban domuzuna yol verirsek şehirlerimizde beslersek öteki hayvanların hakkına girmiş oluyoruz. Yaban domuzunu bütün dünya avlıyor. Amerika’da helikopter ile avlıyorlar. Yaban domuzu dünyada vurularak mücadele edilebilen bir hayvan. Türkiye’de de mücadele edilmeli" ifadelerini kullandı.

Bekir Koca - Ozan Köse

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kocaeli Kocaeli İtfaiyesi, AFAD’ın en üst düzey arama kurtarma akreditasyonunu aldı Kocaeli Büyükşehir Belediyesi İtfaiyesi, kapsamlı hazırlık ve tatbikatların ardından AFAD’ın ağır seviye arama kurtarma akreditasyonunu kazanarak afetlere karşı tam donanımlı hale geldi. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Başkanlığı, uzun süreli hazırlıklar ve kapsamlı saha çalışmaları sonucunda AFAD’ın uluslararası standartlardaki en zor seviyesi olan "Kentsel Arama Kurtarma Ağır Seviye Ekip" Akreditasyon sınavını başarıyla tamamladı. Bu kapsamda büyükşehir itfaiyesi, zorlu süreci tamamlayarak iki ayrı enkaz alanında 10 gün boyunca kesintisiz görev yapabilme kapasitesine sahip ağır seviye akredite ekipler arasına girdi. AFAD standartlarında en üst yeterlilik seviyesi AFAD’ın uluslararası akreditasyon kuralları doğrultusunda oluşturduğu sistem kapsamında, Türkiye genelindeki arama kurtarma ekipleri ortak bir operasyon dili ve koordinasyon anlayışıyla sınava tabi tutuluyor. Ekipler; hafif, orta ve ağır olmak üzere üç seviyede sınıflandırılırken, ağır seviye akreditasyon arama kurtarma alanında ulaşılabilecek en üst yeterlilik olarak kabul ediliyor. Bu kapsamda büyükşehir itfaiyesi, bu zorlu akreditasyon testine katılarak, yetkinliğini ve başarısını bir üst seviyeye taşıdı. Tüm birimler sürece tam destek verdi Akreditasyon sürecinde büyükşehir belediyesinin ilgili tüm birimleri koordinasyon içerisinde görev aldı. Buna göre Afet İşleri ve Risk Yönetimi Dairesi Başkanlığı, Sağlık ve Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı, Yol Yapım Bakım ve Onarım Dairesi Başkanlığı, Park ve Bahçeler Dairesi Başkanlığı, Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Dairesi Başkanlığı, Destek Hizmetleri Dairesi Başkanlığı ve Antikkapı Hızır 41 ekipleri süreç boyunca tüm imkanları ile destek verdi. Ana kamp alanı kuruldu Akreditasyon kapsamında oluşturulan ana kamp alanında ekiplerin tüm ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde kapsamlı bir kamp altyapısı kuruldu. Ana kamp alanında; yönetim ve haberleşme çadırları, sanitasyon ve arındırma alanları, banyo ve tuvaletler, 120 kişilik barınma alanı, yemekhane ve dinlenme alanları, arama kurtarma köpeği alanı ve köpek tedavi ünitesi, sağlık alanı ve bulaşıcı hastalık izolasyon bölgesi ve çay ocağı yer aldı. Gerçeği aratmayan zorlu saha uygulamaları Sahada gerçekleştirilen uygulamalarda ekiplerin teknik kapasitesi ve koordinasyon kabiliyeti test edildi. Gerçeği aratmayan zorlu saha çalışmaları kapsamında; 5 tonluk enkaz kütleleri domuz damı yöntemiyle kaldırılarak vinçle taşındı. Beton, çelik ve ahşap elemanları kesim yapılarak kontrollü şekilde ayrıldı. Oksijen-asetilen ile sıcak kesim uygulamaları yapıldı. İple erişim teknikleri kullanılarak yatay ve dikey kazazede tahliyeleri gerçekleştirildi. Temiz ve kirli çalışma yöntemleriyle beton kütlelerde enkaza giriş boşlukları 60x60 ölçülerinde açıldı. Güvenli çalışma için ahşap tahkimat ve destekleme yöntemleri uygulandı. Yaslama, kapı, pencere ve eğik tavan tahkimatları ile t-spot tahkimat uygulamaları başarıyla tamamlandı. Tüm bu zorlu aşamaları başarıyla tamamlayan ekipler AFAD’ın en üst yeterlilik seviyesine ulaştı. Büyükşehir afetlere karşı güçlü ve hazır Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin tüm birimlerinin birbirleriyle koordine şekilde yürüttüğü bu süreç, Kocaeli’nin ağır seviye arama kurtarma kapasitesini güçlendirirken, afetlere karşı kurumsal hazırlık ve müdahale seviyesini en üst noktaya taşıdı. Türkiye’de afetlere karşı güçlü ve her daim hazır bir kent olarak bilinen Kocaeli, büyükşehir ekipleri sayesinde bu niteliğini bir kez daha ortaya koydu.
İstanbul İleri yaş grubuna uygulamalı spor aktivitesi Yakın Doğu Üniversitesi ile Yaşlı Hakları ve Ruh Sağlığı Derneği iş birliğiyle düzenlenen etkinlikte, egzersizin sağlıklı yaş alma sürecindeki kritik rolü bilimsel veriler ve uygulamalı çalışmalarla ele alındı. Sağlıklı yaş alma sürecine bütüncül bir bakış sunmak amacıyla düzenlenen "Sağlıklı Yaş Alma Yolculuğunda Egzersiz" etkinliği, Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi ile Yaşlı Hakları ve Ruh Sağlığı Derneği iş birliğinde, Lefkoşa Türk Belediyesi ev sahipliğinde Merkez Lefkoşa’da gerçekleştirildi. Akademisyenler ve uzmanların katılımıyla düzenlenen etkinlikte, egzersizin yaşlanma sürecindeki önemi teorik bilgiler ve uygulamalı çalışmalar eşliğinde ele alındı. Egzersiz yaşlanma sürecini yavaşlatıyor Etkinlik, Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Adile Öniz Özgören ile Yaşlı Hakları ve Ruh Sağlığı Derneği Başkanı Prof. Dr. Hatice Jenkins’in açılış konuşmalarıyla başladı. Konuşmalarda, artan yaşlı nüfusla birlikte sağlıklı yaş alma kavramının giderek daha fazla önem kazandığı vurgulandı. Prof. Dr. Adile Öniz Özgören, sağlıklı yaş almanın yalnızca fiziksel değil, zihinsel ve sosyal boyutları da kapsadığını belirterek "Sağlıklı yaş almak; bedeni, zihni ve ruhu birlikte koruyabilmekten geçer. Doğru yaklaşımlar benimsendiğinde ileri yaşlar daha üretken ve anlamlı bir yaşam dönemine dönüşebilir" dedi. Beslenmenin sağlıklı yaş alma sürecindeki rolüne de değinen Prof. Dr. Özgören, dengeli ve bilinçli beslenmenin kronik hastalık riskini azaltmada belirleyici olduğunu vurguladı. Akdeniz diyetinin yaşlılık döneminde en uygun beslenme modellerinden biri olduğunu ifade eden Özgören, düzenli ve basit egzersizlerin kas-iskelet sistemi sağlığını koruduğunu ve yaşam kalitesini artırdığını söyledi. Kas gücü bağımsız yaşamın anahtarı İnsan ömrünün uzadığını ancak bu uzamanın büyük ölçüde yaşlılık döneminde gerçekleştiğini belirten Prof. Dr. Hatice Jenkins, bu sürecin sağlıklı geçirilmesinin bilinçli tercihlere bağlı olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Hatice Jenkins, "Ne kadar yaşadığımızdan çok, uzayan bu yılları nasıl yaşadığımız önemlidir. Yaş aldıkça kaslarımızı nasıl çalıştıracağımızı bilmek hayati önem taşıyor. Kas gücünün korunması, bireyin bağımsızlığını ve yaşam kalitesini doğrudan etkiler" diye konuştu. Son 30 yılda insan ömrünün ortalama 10 yıl uzadığına dikkat çeken Jenkins, gerçekleştirilen etkinliğin temel amacının, bireylerin yaşlanma sürecini daha sağlıklı ve aktif geçirebilmeleri konusunda farkındalık oluşturmak olduğunu belirtti. Teorik bilgiler uygulamayla desteklendi Etkinlik kapsamında, Kıbrıs Türk Fizyoterapistler Derneği Genel Sekreteri ve Yakın Doğu Üniversitesi öğretim üyesi Uzm. Fzt. Yelda Kıngır, "Kas-iskelet sistemi yaşa bağlı emekli olur mu?" başlıklı sunumunda, yaşlanmayla birlikte kas ve iskelet sisteminde meydana gelen fizyolojik değişimleri bilimsel veriler ışığında değerlendirdi. Kıngır, düzenli ve doğru egzersizin hareketsizliğin olumsuz etkilerini azalttığını ve fonksiyonel bağımsızlığın korunmasında kritik rol oynadığını vurguladı. Etkinliğin uygulamalı bölümünde ise Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü Öğretim Üyesi Fzt. Nima Jabri, "Aktif Yaş Almada Egzersiz" başlığı altında katılımcılarla birlikte grup egzersizleri gerçekleştirdi. Jabri, ileri yaş bireyler için güvenli ve etkili egzersizlerin nasıl planlanması gerektiğini uygulamalı olarak gösterdi.