GENEL - 16 Temmuz 2020 Perşembe 09:43

Tabutta kan izi gördü, dedektif gibi iz sürdü

A
A
A
Tabutta kan izi gördü, dedektif gibi iz sürdü

Ankara’da bir süre önce hayatını kaybeden Muhammet Kuzur’un memleketi Trabzon’daki defin işleminde kardeşi Temel Kuzur, tabutta kan izi gördü.

Ankara’da bir süre önce hayatını kaybeden Muhammet Kuzur’un memleketi Trabzon’daki defin işleminde kardeşi Temel Kuzur, tabutta kan izi gördü. Ankara’ya giderek dedektif gibi iz süren Kuzur, ağabeyinin dövülerek öldürüldüğünü ileri sürerek, kesin ölüm nedeninin belirlenmesi için mezarını açtırarak otopsi yaptırdı.


Yaklaşık 20 yıldır Ankara’da yaşayan Muhammet Kuzur, 1 Haziran’da hayatını kaybetti. Esnaflık yapan Kuzur’un hayatını kaybetmesinin ardından A.K. isimli şahıs Trabzon’daki yakınlarını arayarak durumu bildirdi. Ölüm haberini alır almaz yola çıkan Temel Kuzur, ağabeyinin cenazesini Akçaabat ilçesine bağlı Derecik Mahallesi’ne getirerek defnetti. Ağabeyini toprağa verirken tabutta kan izini fark eden Temel Kuzur, aklına takılan soru işaretleri nedeniyle Ankara’ya gitti. Burada dedektif gibi çalışan Kuzur, ağabeyinin ölüm nedenini araştırmaya başladı. Elde ettiği delilleri toplayarak avukat aracılığıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına başvuran Temel Kuzur, ağabeyinin mezarının açılarak kesin ölüm nedeninin belirlenmesini istedi. Bu talebi yerinde bulan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Akçaabat Adliyesi’ne bir yazı göndererek mezarın açılarak otopsi yapılmasını istedi. Mezarı açılan Kuzur’un cenazesi Trabzon Adli Tıp Kurumuna gönderilirken, Temel Kuzur’un olaya karıştığını iddia ettiği 5 kişinin ifadesi alındı.


Ağabeyi ile ilgili bazı şüphelerden dolayı otopsi için 1 Temmuz’da savcılık ve Adli Tıpa müracaat ettiğini belirten Temel Kuzur, “Mezarı açıp otopsisini yaptılar. Otopsi sonucu henüz belli değil ancak bazı şüphelerimiz var. 1 Haziran günü ölüm haberini saat 4.30’da aldık. Evine uzaklığı 5-6 kilometre bir yerde Keçiören’e bağlı Bağolum semtinde. Buraya gitmiş bir arkadaşı varmış, terzi, daha önce dikiş diktirmiş. Ben zaten abimle saat 1’de görüşmüştüm. Bana göğsümde bir ağrı var dedi. Daha önce Cumartesi günü Lokman Hekim Hastanesine gidiyor kalp krizinden şüphelenerek fakat kalp krizi çıkmadı. Efor testi, kan testi normal. Bana anjiyo olacağım dedi. Bende tamam abi dedim anjiyo ol. Bende gitmek istiyorum Salı, Çarşamba’ya niyet ettim gelmeye. Bana tamam iyiyim dedi. Hafif bir ağrım var dedi ama testlerinde bir sıkıntı yok. 4.30’da ölüm haberini aldık. Apar topar yeğenimle beraber buradan yola çıktım. Savcı gelecek dediler. Önce düşüp küvete çarptı dediler, sonra taşa çarptı. Bende öyleyse dedim bu adli vaka olur gidelim. Savcı gelecek deyince Ankara’da 2-3 gün kalır dedim. Yola çıktık Ordu’ya vardık, bize ’Gelmeyin biz hallettik, yıkadık temizledik, gönderiyoruz’ dediler. Bende şüphe sezdim, savcı geldi mi dedim, geldi dediler, doktor geldi mi, geldi dediler. Önce bana ambulans geldi müdahale ediyor dedi oradaki mandıracının sahibi. Bahçe onunmuş. Fakat buraya geldi, tabutu aldık, başka tabuta koyacağız kan gördüm. Kan görünce açayım dedim. Hocada açmayalım dedi, tekrar yıkamamız gerekiyor fakat ben açtım. Tabutu açınca ağzındaki pamukta hiç kan yok. Bu kan nereden geliyor dedik, yüzünde yaralar olduğunu söylediler. Daha sonra oradan gelenlerin bir tanesi yeğenime fotoğrafları atıyor. Beş tane fotoğrafı. Ben cenazeden sonra gördüm fotoğrafları. İçime şüphe düştü. Bu ne dedik. Araştırmaya başladım inceledim” dedi.



“İçimde şüphe var; benim şahsı görüşüm cinayet diyorum”


5 kişi hakkında suç duyurusunda bulunduğunu belirten Temel Kuzur, “Hiçbir düşen insanın böyle bir yara alacağını, hem de olduğu yer toprak. Taşa vurdu tamam taşa vurdu, vurdu yüzünü. Göz patlak, kulak patlak, kaburgaları komple ezik, koltuk altı balon gibi şişmiş. Hatta otopsi için çıkartırken sağ ayak bilekten yukarıda kalemden kırık olduğunu söylediler. Çıkarmadan önce araştırma yaptık. Söylenenle uygulananların hiçbir alakası olmadığını gördüm. İçimde şüphe var. Benim şahsi görüşüm cinayet diyorum. Ama cinayet olup olmadığını en yakın zamanda öğreneceğiz. Ben kimseyi de suçlamak istemiyorum. 5 kişi hakkında suç duyurusunda bulundum. Doktor ölüm raporu veriyor, evde öldü diyor ama bahçede ölen bir insana nasıl evde öldü diyorsun. Doktor bey nasıl olduğunu ben bilmiyorum vermiş öyle bir rapor. Savcının imzası yok. Böyle şüpheler üzerine gerekenin yapılması için müracaat ettik. Şu anda bekliyoruz. Otopsi sonucu henüz belli değil, 15 gün olmuş henüz belli değil. Zannedersem önümüzdeki günlerde çıkacak, ondan sonra gerekeni zaten adalete güveniyoruz, adaletiin yapacağına inanıyoruz” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Nevşehir Tarihte Nevşehirli 25 alim olduğu ortaya çıktı Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi öncülüğünde yapılan bir araştırmada Nevşehirli 25 alimin olduğu ortaya çıktı. Yapılan araştırmada Nevşehirli âlimlerin edebiyat, İslam felsefesi, felsefe, din, filoloji, hadis, ahlak, siyaset, itikat, mantık, tefsir, tıp ve hukuk alanından oldukları belirtildi. Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Nevşehir Valiliği, Nevşehir Belediyesi, Nevşehir İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Nevşehir İl Müftülüğü, Nevşehir İli Hayırlı Hizmetler Kültür ve Dayanışma Vakfı ve İlim Yayma Cemiyeti iş birliğiyle ‘Nevşehirli Âlimler Sempozyumu’ düzenlendi. NEVÜ Vali Şinasi Kuş Kültür ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen sempozyumun açılışına; Nevşehir Vali Yardımcısı Hüseyin Çam, NEVÜ Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Şahlan Öztürk ve Prof. Dr. Özlem Fındık, Nevşehir’in Kozaklı İlçe Kaymakamı Yasin Gürkan, Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanı Prof. Dr. Ferruh Özpilavcı, Nevşehir Ticaret Borsası Başkanı İbrahim Salaş, Rektör Danışmanı Prof. Dr. Adem Çatak, İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zülfikar Durmuş, Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ensar Çetin, Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bayram Deviren, Spor Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Selçuk Akpınar, Nevşehir İli Hayırlı Hizmetler Kültür ve Dayanışma Vakfı Başkanı Ahmet Avlanmaz, İlim Yayma Cemiyeti Nevşehir Şube Başkanı Mustafa Özdemir, protokol üyeleri, Türkiye’nin farklı üniversitelerinden akademisyenler, araştırmacılar, davetliler, NEVÜ akademik ve idari personeli ile öğrenciler katıldı. Prof. Dr. Zülfikar Durmuş tarihte değişik medeniyetlere ev sahipliği yapmış, aynı zamanda pek çok ilim adamını yetiştiren kadim bir Anadolu şehri olan Nevşehir’de üniversitenin öğretim elemanları tarafından yapılan araştırmalarda vefat etmiş ve eserleri bulunan 25 aliminin olduğunu tespit ettiklerini söyledi. Durmuş konuşmasında; “Nevşehir ili birçok medeniyete ev sahipliği yapmış Allah’ın bir lütfu olarak doğa harikası bir yerleşim yeri. Bu şehir aynı zamanda ilim ve irfanın da merkezlerinden biri. Üniversitemizin de ismini aldığı Hûnkar Hacıbektaş Veli’nin burada oluşu da bulun en önemli göstergelerinden biridir. Nevşehir 14. yüzyıldan itibaren medreselere ev sahipliği yapmış ve pek çok ilim adamının yetiştiği bir Anadolu şehri. Ürgüp’te bulunan Taşkınpaşa Medresesi’yle beraber Karamanoğulları döneminde burada medrese eğitimi başlamış. Süreç içinde inşa edilen medreselerle beraber ve özellikle Damat İbrahim Paşa’nın 18. yüzyılın başlarında şehri birçok yeni medreseyle donatmasıyla beraber Lale Devri’nden sonraki Süreçte Osmanlı Devleti’nin Orta Anadolu’daki önemli ilim merkezlerinden biri haline gelmiştir. Kronolojik olarak baktığımızda Lale Devri’nin ardından alimlerin ve kaleme alınan eserlerin sayısında ciddi bir artış olduğu gözlemledik. Bu durum ilgili alimlerin ve eserlerin ortaya çıkarılması, ayrıca akademi ve ilim dünyasına tanıtılmasını gerekli kılmıştır. Üniversitemizin İlahiyat Fakültesi öğretim elemanları tarafından da ilgili alimleri ve eserlerini ilim dünyasına tanıtmak gayesiyle araştırmalar yapıldı. Vefat etmiş ve aynı zamanda eserleri olan alimleri esas aldığımız araştırmalar neticesinde Nevşehir’de 25 alimin ismine ulaştık. Bunlar üniversitemize ismini de veren Hûnkar Hacıbektaş Veli başta olmak üzere; Hoca Gülşehir, Çelebizade Hazim Ahmed Efendi, Çelebizade İsmail Asım Efendi, Ca’fer bin Muhammed bin Ca’fer Avanos, Çelebizade Mehmed Efendi, Süleyman b. Hasan, Mehmed Hadim Nevşehri, Ömer b. Osman en-Nevşehri, Reşid Ahmed Efendi, Ürgüplü Hacı Hafız Hüseyin b. Osman, Damat İbrahim Paşa, Şeyhülislâm Ürgüplü Mustafa Hayri Efendi, Mehmed Hilmi Efendi, Mustafa Kazım Efedi, Seyyid Muhammed Çelebi, Mehmed Tahir Efendi, Süleyman Hayri Bey, Abdülkadir Saynaç, Sıyamzade Hasan Hamdi, Ürgüplü Ahmed Refik Altınay, Osman Yılmaz (Vaiz Osman), Zeki Soyak, Mustafa Şekip Tunç ve Mehmed Şerafettin Yaltkaya’dır” dedi. Nevşehir’in tarih boyunca pek çok alimin, hikmetin ve irfanın yetiştiği bir şehir olduğuna vurgu yapan NEVÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Özlem Fındık, "Anadolu irfanın büyük erenlerinden, hoşgörünün, iyiliğin ve kardeşliğin yol göstericisi Hûnkar Hacıbektaş Veli’nin ismini de alan üniversite olarak öncelikle böylesi bir etkinliği düzenlemekten ve ev sahipliği yapmaktan duyduğumuz memnuniyeti belirtmek istiyorum. Nevşehir tarih boyunca pek çok alimin, hikmetin ve irfanın yetiştiği bir şehir olmuştur. Bu topraklar, bilginin ve hikmetin bahçesidir. Bu sempozyum da bu mirası yaşatmak ve gelecek nesillere aktarmak için önemli bir fırsat oluşturmaktadır. Alimlerimizin öncülüğünde, gençlerimize ilham olmak ve onları aydınlatmak için buradayız. Bilgi bir ışıktır ve bu ışığı yakan, taşıyan ve paylaşan her biriniz, bu sempozyumun gerçek anlamını oluşturuyorsunuz" diye konuştu. Nevşehir Vali Yardımcısı Hüseyin Çam ise ; “Yunus Emre’nin deyimiyle ’İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir. Sen kendini bilmezsin, ya nice okumaktır’. Özellikle ismiyle müsemma olan Hacı Bektaş Veli Üniversitemizde böyle bir etkinliğin yapılıyor olmazı ayrıca onur ve gurur vericidir. Bu anlamda bu sempozyumumuzun hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum” diye konuştu.