SAĞLIK - 24 Eylül 2021 Cuma 12:50

Yüzde 90 görme kaybı vardı, 76 yaşında yeniden görmeye başladı

A
A
A
Yüzde 90 görme kaybı vardı, 76 yaşında yeniden görmeye başladı

Trabzon’da göz tansiyonu nedeniyle yüzde 90 görme kaybı yaşayan 76 yaşındaki İdris Çakır, GAAT cerrahi yöntemi ile yeniden görmeye başladı.

Trabzon’da göz tansiyonu nedeniyle yüzde 90 görme kaybı yaşayan 76 yaşındaki İdris Çakır, GAAT cerrahi yöntemi ile yeniden görmeye başladı.


Trabzon’da yaşayan 76 yaşındaki İdris Çakır, göz tansiyonu kaynaklı yüzde 90 görme kaybıyla Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Farabi Hastanesi Göz Hastalıkları Polikliniği’ne başvurdu. Öncesinde pek çok sağlık kuruluşuna başvuran hasta, görme kaybının kalıcı olduğu bilgisini aldı. Daha sonra KTÜ Farabi Hastanesi’ne gelerek ileri tedavi teknikleri hakkında bilgi alan hasta, tedavisinin Farabi Hastanesi’nde mümkün olduğunu öğrendi. Gözünde hem katarakt hem de glokom olan hasta, GATT adı verilen yeni teknolojik yöntemle ameliyat edilerek sağlığına kavuştu. Doç. Dr. Murat Günay başkanlığındaki ekip tarafından tek ameliyatla iki hastalığı birlikte tedavi edilen ve yeniden görmeye başlayan hasta, uygulanan kapalı yöntem sayesinde ameliyat sonrası günlük hayatına dönebildi.


Göz Hastalıkları Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat Günay, halk arasında göz tansiyonu adıyla da bilinen glokomun yaygın bir göz hastalığı olduğunu belirterek “En sık görülen glokom tipi ‘Primer Açık Açılı Glokom’ olarak adlandırılır. Zamanında uygun bir şekilde tedavi edilmez ise görme kaybına neden olabilir. Glokom, göz içi sıvısını dışarı boşaltan kanallarda yapısal olarak tıkanıklık oluşması nedeniyle sıvının yeterli boşalmaması ve buna bağlı olarak göz içi basıncının artması sonucu oluşur. Yükselen göz içi basıncı, görme sinirine zarar vererek sinirin ölümüne neden olur” dedi.


Glokomun sıklıkla çok sinsi bir seyir gösterdiğini dile getiren Günay, “Glokom hastalığında, geri dönüşümsüz görme kaybı olduğundan erken tanı önemlidir. Düzenli aralıklarla yapılan muayeneler, glokom hastalığının erken tanı ve tedavisi için en iyi yoldur. Dikkatli ve kapsamlı bir göz muayenesi ve ilave testler ile glokomun erken tanısı mümkündür. Bu ilave testler arasında, göz içi basıncını ölçmek için tonometre, görme alanı değerlendirme, görme siniri ve retina sinir lifi tabakasının incelenmesi yer alır. Bu testlerde hasta, herhangi bir ağrı veya huzursuzluk hissetmez. Hastalık sinsi bir seyir gösterdiğinden görme alanında belirgin kayıp olmadıkça hasta, hastalığının farkına varamaz. Bu sebeple düzenli periyotlar ile göz muayenesi ve görme alanı gibi testlerin yapılması önem arz eder. Glokom hastalığının gelişme eğilimi arttıran bazı ek faktörler mevcuttur. Bunlardan bazıları; ileri yaş, ailede Glokom öyküsü (genetik), sigara kullanımı, Şeker hastalığı, Myopi, uzun süreli kortizon tedavisi almış olmak, göz travması geçirmiş olmak şeklinde sayılabilir. Bu tarz hastalıklara sahip kişilerin, Glokom hastalığının erken teşhisi açısından göz muayenesi olmaları uygun olacaktır. Glokom tanısı konulduktan sonra hastalık tamamıyla iyileştirilip ortadan kaldırılamaz ancak birçok hastada, uygun tedavi yöntemi ile başarılı bir şekilde kontrol altında tutulabilir ve görme kaybının ilerlemesi engellenebilir” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bayburt Bayburt’ta ’Eczane Teknisyenleri ve Teknikerleri Günü’ dolayısıyla etkinler düzenlendi Her yıl 26 Nisan’da kutlanan ’Eczane Teknisyenleri ve Teknikerleri’ günü dolayısıyla Bayburt’ta da çeşitli etkinlikler yapıldı, alanında uzman isimler ve öğrenciler Eczane Teknisyenleri ve Teknikerleri Günü’nü düzenledikleri programla kutladılar. Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Eczane Hizmetleri öğrencileri tarafından ’Eczane Teknisyenleri ve Teknikerleri Günü’ münasebetiyle panel, tiyatro, söyleşi ve stanttan oluşan etkinlikler organize edildi. Düzenlenen program, panelle başladı. ’Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp: Fitoterapi’ paneline konuşmacı olarak katılan Karadeniz Teknik Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ufuk Özgen ve Akademisyen/Yazar Doç. Dr. Kenan Taştan, bitkilerin tedavi süreçlerindeki temel ve yardımcı fonksiyonlarını anlatan çok yönlü sunumlarını katılımcılarla paylaştılar. Doç. Dr. Kenan Taştan konuşmasında Geleneksel tedavi yöntemlerinin önemine vurgu yaptı. Halk arasında çok fazla bilinen ve kullanılan hacamat yöntemine özellikle ayrı bir parantez açan Taştan, “Hacamat mutlaka işin uzamanı bir hekim tarafından ve gerekli tahliller yapıldıktan sonra uygulanmalıdır. Aksi halde özellikle kan hastalıkları olan bireylerde ya da enfeksiyondan kaynaklanan problemler ciddi rahatsızlıklara yol açması söz konusu olabilir” diyerek konuştu. Prof. Dr. Ufuk Özgen ise konuşmasında birçok ilacın hammaddesini oluşturan bitkilerin şifalı özelliklerine değindi. Ancak ilaçlarla birlikte kullanılan bitkisel çayların ya da bilinçsizce kullanılan bitkisel ürünlerin çok ciddi yan etkileri olabileceğine vurgu yaptı. Etkinliğin ikinci ayağında Eczane Hizmetleri öğrencileri Şehit Recep Eşiyok Ortaokulunda öğrencilerle bir araya geldiler. Öğrenci Ecem Şahin’in kaleme aldığı tiyatro oyunu ile ortaokul öğrencilerine akıllı ilaç kullanımının önemine ve gerekliliğine dikkat çektiler. Ardından Eczane Hizmetleri öğretim elemanlarından Dr. Öğr. Üyesi Ümit Karakaş, öğrencilere ilaçlar ve akılcı ilaç kullanımı konulu söyleşisini gerçekleştirdi. Etkinlik Bayburt şehir merkezinde Yakutiye Camisi önünde kurulan stant ile son buldu. Stantta ’Doğru İlaç Kullanımı’ konusunda vatandaşla buluşan gençler, konu ile ilgili el broşürü, ilaç zamanlama ve taşıma kutusu dağıttılar. Öğrenciler, vatandaşlara ilaç ile ilgili sorular sorarak, doğru ilaç kullanımına yönelik farkındalık kazandırmaya çalıştılar. Konu ile ilgili olarak düzenleme komitesi başkanı öğrenci Nazım Onur Bulut, akıllı ilaç kullanımı hakkında bilgiler vererek, "Akıllı ilaç kullanımı konusunda toplumun bilgilendirilmesi için oldukça önemli nedenler bulunmaktadır. Bu gerekçelerin ilki modern sağlık bakımındaki kimyasal ajanların önemli rolünün olmasıdır. İkincisi bireylerin sağlıkları ile ilgili sorumluluk alabilmelerini ve uygun tedavi edici stratejilerin belirlenmesini sağlamaktır. Üçüncüsü, bireylerin tedavi edici kararlarında rol almaları ve sonraki dozlar ve süreç ile ilgili bilgilendirilme haklarının olmasıdır. Dördüncüsü ise bireylerin akılcı ve güvenli ilaç teminini ve etik olmayan ticari tanıtımdan zarar görmemelerini sağlamaktır" dedi.