POLİTİKA - 08 Kasım 2017 Çarşamba 17:10

Milletvekili Erol;”Çevre Komisyonu, Munzur Vadisini inceleyecek”

A
A
A
Milletvekili Erol;”Çevre Komisyonu, Munzur Vadisini inceleyecek”

CHP Tunceli Milletvekili Gürsel Erol; “Munzur Vadisinde barajdan vazgeçilmesi ile halk üzerindeki terör örgütlerinin oluşturduğu baskı, korku, endişe ve yanlış bilgilendirme kalkacak, aynı zamanda vatandaş, kendi doğasına, inançlarına saygı duyulduğu için devletine güven duyacak” dedi.

CHP Tunceli Milletvekili Gürsel Erol; “Munzur Vadisinde barajdan vazgeçilmesi ile halk üzerindeki terör örgütlerinin oluşturduğu baskı, korku, endişe ve yanlış bilgilendirme kalkacak, aynı zamanda vatandaş, kendi doğasına, inançlarına saygı duyulduğu için devletine güven duyacak” dedi.


CHP Tunceli Milletvekili Gürsel Erol, Çevre Komisyonunda Munzur Havzasının doğal Varlığının yaşatılmasına dair kanun teklifinin görüşüldüğünü ve Munzur Vadisini görmesi için komisyonu Tunceli’ye davet ettiğini bildirdi. Erol, davete komisyonun olumlu cevap verdiğini ve Vali Tuncay Sonel ile görüşerek resmi davet için çalışmalara başlandığını aktardı.


Tunceli’de her yerleşim bölgesinde bir sorun olduğunu samimi olarak dile getirdiğini aktaran Milletvekili Erol;” Bu sorunların yüzde 80 bugüne kadar bu bölgede hükumetlerin, devletin yanlış politikasından kaynaklanıyor. Ben ilin milletvekili olarak mecliste çalışma tarzım karışıklık yapmak üzerine değil, genelde nezaket kurallarıyla ilgili bakanları bürokratları bilgilendirerek orada devletin geçmişten vermiş olduğu yanlış kararlardan vaz geçirerek vatandaşın sorunlarını çözmeye çalışıyorum. Bu yaklaşımdan dolayı zaman zamanda parti içerisinde eleştirilere bile muhatap oluyorum. Sayın Başbakanımız ilimize geldi, ben ilin milletvekili olarak gittim karşıladım. Ben ilime gelen her bakanı ilimde karşılıyorum kentin ve oradaki vatandaşların sorunlarını aktarıyorum. Çünkü orada yaşanan sorunların temel nedeni devletin yanlış politikaları. Bende devlet ile vatandaş arasında köprü görevi gören, tarafları bilgilendiren çözüm odaklı siyaset yapan birisiyim”şeklinde konuştu.



“Tunceli’de şuanda inanılmaz kamu yatırımları var”


İyi işler yapanlara da teşekkür etmek gerektiğine dikkat çeken Erol;” Tunceli son 50 yılda doğru dürüst hizmet almış bir kent değil. Halen ilçelerde 1955’te kazma kürekle yapılan yollar var. Bu ilişkileri kurarak, şuanda inanılmaz bir şekilde kamu yatırımları Tunceli’de var. Herşeyi bir ekonomik ihtiyaçtan kaynaklığı değerlendirmek doğru değil. Oradaki barajlardan dolayı toplumun bir hassasiyeti, inançsal değeri var. Sosyal boyutu var ve terör örgütlerinin bunun üzerinden halk üzerinde yürüttüğü bir kampanya var. 33 yılda biz terörle mücadele 1,5 trilyon dolar para harcamışız. Türkiye bütçesinin iki katı. Ek üretim değerleri ile iş kaybını hesaplarsak bu 2,5 trilyon dolar. Bu neredeyse ABD’nin bütçesidir”diye ifade etti.



“Barajdan vazgeçilince, vatandaş devletine güven duyacak”


Herşeyin ekonomik olarak görülmesinin yanlış olduğuna vurgu yapan Erol,” Orada barajdan vazgeçilmesi, toplum halk üzerinde terör örgütlerinin oluşturduğu baskıyı, korkuyu, endişeyi ve yanlış bilgilendirmeyi kaldıracak aynı zamanda vatandaş, kendi doğasına, inançlarına saygı duyarak devletine güven duyacak. Bölgede terörle ilgili inanılmaz bir mücadele mantığı var, son derecede başarılı. Ama bunlar teröristle ve silahlı güçlerle olacak mücadele değil. Bu olmalı, yürümeli. Diğer tarafta bu tür sosyal politikalarda vatandaşların taleplerine odaklı çözüm üretelim. Devlet bu işte kar bile varsa, vatandaş açısından doğanın korunması için projelerden vazgeçebilmeli. Cumhurbaşkanımız AYDER deresi ile ilgili hata yaptık dedi, Munzur’da da hata yapmayalım. Munzur vadisini görelim, komisyondan biri buraya HES’ler yapalım diyorsa ilk kazmayı ben vuracağım”diyerek sözlerini tamamladı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Mersin Vali Pehlivan, çocuklarla futbol oynadı Mersin’de valilik koordinesinde dezavantajlı çocuklara yönelik ’Futbol Hayalin Gerçekleşiyor’ sloganıyla başlatılan proje kapsamında 218 çocuk Inter Academy Türkiye Futbol Okulu’ndan ücretsiz faydalanacak. Mersin Valiliği’nin himayesinde, Yenişehir Kaymakamlığı, Yenişehir Belediyesi ve Inter Academy Türkiye Futbol Okulu işbirliğinde gerçekleştirilen proje düzenlenen programla tanıtıldı. Vali Ali Hamza Pehlivan, ’Futbol Hayalin Gerçekleşiyor’ sloganıyla hayata geçirilen projenin tanıtım toplantısında çocuklarla bir araya geldi. Bir süre sohbet ettiği çocuklarla halı sahada futbol oynayan Pehlivan, maç sonrası çocuklarla fotoğraf çektirdi. Başlatılan proje hakkında bilgi veren Pehlivan, güzel ve anlamlı bir proje etkinliğiyle bir araya geldiklerini söyledi. Projeyle özellikle dezavantajlı çocukların futbol vasıtasıyla sporla tanışmasının amaçlandığını belirten Pehlivan, "Bu kapsamda 218 çocuğa ulaşılmış durumda" dedi. Sporun, her insanın hayatında olmasını arzu ettikleri ve erken yaşlarda bu alışkanlığın edinilmesini istediklerini dile getiren Pehlivan, "Hele ki imkanı olmayanlara bir şekilde bulunduğu ortam itibariyle, yaşadıkları itibariyle, yaşam şartları itibariyle bu imkanın sunulması ayrı bir önem, ayrı bir değer ifade ediyor. Bu proje kapsamında başta aziz şehitlerimizin bizlere hatırası, emanet olan şehit çocuklarımız, gazilerimizin çocukları, kimsesiz çocuklarımız, yetim, öksüz çocuklarımız, sevgi evlerinde devletimize, milletimize emanet olan çocuklarımız yararlandırıldı. Ve 218 çocuğumuz bu kapsamda ücretsiz bir şekilde bu kurslardan yıl boyunca yararlanmaya devam edecek" ifadelerini kullandı. Projenin hayata geçirilmesinde emeği geçenlere teşekkür eden Pehlivan, "Biz de bu projede yer almaktan dolayı, çocuklarımızın bu projeden yararlanıyor olduğunu bilmekten ve buna tanıklık etmekten dolayı mutluyuz" diye konuştu. "Hayatları boyunca spor yapmaya devam edecekler" Vali Pehlivan, ’kötü alışkanlıklara red, sporla sağlıklı yaşama evet’ sloganıyla il genelinde yürüttükleri çalışmalar hakkında da bilgi verdi. Sloganı, il genelinde, ilçelerde, mahallerde, çeşitli spor aktiviteleri ve etkinliklerle duyurmaya çalıştıklarını belirten Pehlivan, şöyle devam etti: "Bir yandan kulüpler vasıtasıyla, profesyonel anlamda ilimizde 60’a yakın branşta spor faaliyetleri devam ederken, diğer yandan da gerek okullarımızda ana sınıfından lise son sınıfa kadar çocuklarımızın, gençlerimizin spor yapması, hangi branşta olursa olsun, sporla tanışması, bu vesileyle atalarımızın ifadesiyle, ’sağlam kafa sağlam vücutta bulunur’ anlayışına sahip çıkmaları, fiziksel gelişimlerine, zihinsel gelişimlerine katkı sağlamaları ve bu katkıyla birlikte derslerindeki başarının da artmasına vesile olmak, bunun için çabalamak hepimizi memnun ediyor. Niyetimiz; gençlerimize iyi alışkanlıklar edindirmek, kötü alışkanlıklarla temasını kesinlikle önlemek ve bunu hayatları boyunca devam ettirmeleri adına bir başlangıç sunmak." Çocukların gözlerindeki heyecanı görmekten dolayı mutlu olduklarını dile getiren Pehlivan, "Ve onlar hayatları boyunca bir veya birden çok branşta spor yapmaya devam edecekler. Ve bir boyutu da sporun kaynaşma, dayanışma ve kardeşlik hukukunu geliştirmesi. Burada belki de birbirini tanımayan birçok çocuğumuz bu vesileyle tanıştılar, arkadaş oldular. Sporun böyle bir olumlu yönü de var. Kardeşlik hukukunu geliştiren bir yönü var. Bunun da ileride dostlukların, kardeşliğin pekişmesi anlamında onlara katkı sağlayacağına inanıyorum" diye konuştu. Programa Yenişehir Kaymakamı Nevzat Şenkök, Yenişehir Belediye Başkanı Abdullah Özyiğit ve Inter Academy Türkiye Kurucu Ortağı Hüseyin Kılavuz da katıldı.
İstanbul Sezaryen, bebek için daha az riskliyken normal doğumda anne daha hızlı toparlanıyor Çoğu anne adayı için doğum şekline karar vermek zorlu bir süreç olabiliyor. Her iki doğum yönteminin de avantaj ve dezavantajları olduğunu söyleyen Op. Dr. Funda Öztürk, normal veya sezaryen doğum kriterlerini anlattı. Sezaryenin bebek için daha az riskli olduğunu belirten Op. Dr. Funda Öztürk, “Normal doğumda anne daha hızlı toparlanır” dedi. Hamileliğin son aylarına gelen anne adayları, doğum şekliyle ilgili endişeye kapılabilir. Anne adayları, normal doğum mu, yoksa sezaryenle mi doğum yapacağına karar veremeyebilir. Her iki doğum şeklinin de farklı özellikleri olduğunu söyleyen Medicana Ataşehir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. Funda Öztürk; “Hamilelik normal seyrinde ilerliyorsa doğum şekline genellikle doğum haftasına yakın bir zamanda karar verilir. Normal doğum ya da sezaryenle doğum yapmanın kendine göre avantaj ve dezavantajları vardır. Önemli olan anne adayı ve bebeği için hangi doğum şeklinin uygun olduğuna karar vermektir. Hamileler ve aileleri, doğum şekli konusunda doktorun bilgi ve tecrübesine güvenmeli ve doğum şekliyle ilgili ısrarcı olmamalıdır” şeklinde konuştu. Doğum şekline karar verirken neler dikkate alınır? Doğum şeklinde karar verirken nelerin dikkate alınması gerektiğini anlatan Op. Dr. Funda Öztürk bunları şu şekilde sıraladı: “Gebelik haftası, bebeğin anne karnındaki pozisyonu, bebeğin kilosu, plasentanın yerleşimi, annenin daha önceki doğum şekli, annenin fiziken ve ruhen hazır olması.” Normal doğum için 40’ıncı haftanın bitimini beklemek gerekiyor Op. Dr. Funda Öztürk, doğum şekline karar verme kriterleriyle ilgili şunları söyledi: “Tam olarak doğumun sezaryen mi normal doğumla mı olacağı, aslında gebeliğin 37-38’inci haftasında belli olabilir. Eğer gebelikte bebek baş ile geliyorsa, bebeğin kilosu 4.000 gramdan az ise bebeğin eşi yani plasenta aşağı yerleşimli değilse, muayenede bebeğin başı doğum kanalına yerleşmişse ve anne de normal doğum istiyorsa (Buna fiziken ve ruhen hazır hissediyorsa) normal doğum planlanabilir.” Op. Dr. Öztürk, “Normal doğum için son adet tarihine göre gebelik süresinin sonu olan, beklenen doğum tarihinin son gününe kadar (40’ıncı haftanın bitimine kadar) beklemek gerekir. Bu döneme kadar çok sıkı doktor kontrolü altında olunmalıdır” dedi. Op. Dr. Funda Öztürk, sezaryen doğumun tercih edildiği durumları ise şöyle anlattı: “Gebelikte bebek ters duruyorsa (makat ya da ayak geliş), hastanın daha önceki doğumu sezaryen ile gerçekleşmişse, hasta normal doğum yapmaktan korkuyorsa, bebeğin kilosu 4000 gramdan fazla ise, plasenta aşağı yerleşimli ise ve muayenede bebeğin başı annenin doğum kanalına yerleşmemişse hastaya sezaryen planlanır. Sezaryen planlı bir şekilde yapılacaksa, beklenen doğum tarihinden itibaren 1 hafta ya da 10 gün önceki bir dönemde alınmalıdır. Bu süre içinde sezaryen yapılmazsa hastanın doğumu başlayabilir ve hasta strese girebilir.” “Normal doğumun ve sezaryen doğumunun avantajlarını” Op. Dr. Funda Öztürk normal doğumun ve sezaryen doğumunun avantajlarını ise şöyle sıraladı: “Normal doğumda annenin normal hayata dönüşü çabuk olur. Bebek vajinal yoldan doğduğu için annenin doğum sonrasında daha çabuk toparlanıp normal hayatına dönmesi büyük bir avantajdır. Hastanede kalma süresi azalır. Normal doğumdan sonra hastanede 24 saatlik bir kalma süresi yeterli olmaktadır. Anne evine daha kısa bir sürede dönmektedir. Anne sütü daha çabuk gelir. Normal doğum sancıları yaşanırken salgılanan Oksitosin hormonunun devreye girmesiyle anne sütü daha kısa bir sürede gelmektedir. Anne bir operasyon olmadığı için daha çabuk beslenebilmekte ve buna bağlı olarak da daha çabuk sütü gelmektedir.” Anne ile bebek arasında erken bağ kurulur Normal doğumda bebeğin akciğerleri daha iyi havalanır” diyen Op. Dr. Funda Öztürk, “Normal doğumda bebek dünyaya daha dar bir alandan geçerek çıktığı için akciğerleri önce sıkışıp sonra birden havayla temas ettiği için daha güçlü solunum yapabilmekte ve akciğerler daha iyi havalanmaktadır. Anne ile bebek arasında erken bağ kurulur. Doğumda anne bebeğinin doğmasıyla hemen onu görmekte ve dokunarak temas edebilmekte ve daha kısa sürede emzirip daha çabuk bir duygusal bağ kurulabilmektedir” açıklaması yaptı. Op. Dr. Funda Öztürk sözlerine şunları ekledi: “Sezaryen doğumda bebek hızlıca doğurtulur. Sezaryen ameliyatında karın alt bölümünden yapılan bir kesi ile rahime ulaşılmakta ve rahime yapılan bir kesi ile de bebek hızlıca dışarı alınmaktadır. Bebeğin çıkımda yaşayabileceği riskleri azalır. Sezaryenin en büyük avantajı, bebeğin normal doğum sırasında oluşabilecek riskleri yaşamadan, sağlıklı bir şekilde anne karnından dışarı alınmasıdır. Bebeğin sıkışması, oksijensiz kalması gibi kötü ihtimaller sezaryende yoktur. Bebek az riskli bir yoldan dışarı çıktığı için birçok aile bu yüzden sezaryeni tercih etmektedir. Annenin vajinal ve rektal bölgesinde travma olmaz. Sezaryen olan kadınlarda anatomik bakımdan rektum bölgesinde ya da idrar kesesinde herhangi bir anatomik hasar oluşmamakta, doğumdan sonra idrar yapma ve dışkılama bakımından bir sorun yaşanmamaktadır.” Aileler neden sezaryen doğumu tercih ediyor? Ailelerin neden sezaryen doğumu tercih ettiği hakkında bilgilendiren Op. Dr. Funda Öztürk, “Ağrı: Normal doğumdan gebe kadınları uzaklaştıran bir konu da doğumdaki duyulacak olan ağrılardır. Ancak epidural kateter takılarak yapılan normal doğumlarda ağrı duymadan normal doğum yapıldığı için bu korku aslında yersizdir.” “Doğum zamanını belirleme endişesi: Bazı çiftler normal doğumun ne zaman başlayacağı bilinmediği için bu durum onları endişelendirmektedir. Gece doğumun başlaması hastaneye ve doktora ulaşma korkusu nedeniyle kendi istekleriyle sezaryen isteyen ailelerin sayısı oldukça fazladır” şeklinde konuştu. Op. Dr. Funda Öztürk, “Sonuç olarak hem gebe için hem bebeği için en sağlıklı doğum şeklini kendisini tanıyan ve takip eden hastası için en iyi kararı ancak kendi doktoru verebilir. Hasta için en uygun doğum şeklinin kararını verdikten sonra da hastanın doğumu sağlıklı bir şekilde gerçekleşirse genellikle bir sorun yaşanmaz” dedi.