GENEL - 01 Eylül 2019 Pazar 10:38

Yaylalarda "koç katımı"nda renkli görüntüler ortaya çıktı

A
A
A
Yaylalarda "koç katımı"nda renkli görüntüler ortaya çıktı

Tunceli’de yaz mevsimini yaylalarda geçiren hayvancılıkla uğraşanları tatlı bir telaş sardı.

Tunceli’de yaz mevsimini yaylalarda geçiren hayvancılıkla uğraşanları tatlı bir telaş sardı. Yavrulamanın denetim altına alınması için sürüden ayrılan koçlar, tek tek boyanıp boyunlarına elma asılarak sürüye salındı. Çocuklar sürüye katılan koçların boynundaki elmaları almak için yarışırken, kadınlar ise yılın bereketli geçmesi için kömbe yapıp dağıttı.


Oldukça eskiye dayanan koç katım geleneği, Tunceli’nin Pülümür ilçesine bağlı Hel Yaylası’nda devam ediyor. Erkekler, sabahın erken saatlerinde boyadıkları koçların vücutlarına desenler çizip boyunlarına elma asıyor. Kadınlar ise gelecek yılın bereketli geçmesi amacıyla "kömbe" pişirip yayladakilere dağıtıyor. Ritüel, koçların çocuklar tarafından sürüye katılmasıyla sona eriyor. Kimi çocuklar sürüye katılan koçlara binerken, kimileri de boyunlarına asılan elmaları almak için birbirleriyle yarışıyor.



"Geleneği devam ettirmeye çalışıyoruz"


Koç katımının oldukça eski bir gelenek olduğunu söyleyen Özer Gündoğdu, “Eylül aylarında koç katımı yapılır. Yaylaya geldiğimiz zaman koçları sürüden ayırırız. Koç katımı eski bir gelenektir. Katım öncesi koçlar boyanır. Şöyle bir benzetme yapalım, genç biri yeni evlendiği zaman kına sürülür ya bu da onun bir benzetmesidir. Boyunlarına elma takarız. Evde ’bıcik’ dediğimiz niyaz yapılır ve komşulara, çocuklara dağıtılır. Yıllardan bu yana devam eden bir gelenektir. Biz de elimizden geldiğince devam ettirmeye çalışıyoruz. Elmayı ipe takıp koçların boynuna asıyoruz. Ondan sonra koçları bırakıyoruz ve çocuklar onları kovalamaya başlıyor. Çocuklar da koçların boynundan elmayı söküp yiyorlar” dedi.


Koç salımı sonrası elmayı almayı başaran çocuklardan Nehir Demir, “Babamlar, koçları tutup boyunlarına elma astılar. Sürünün içine saldılar, bizler de peşlerinden koştuk. İlk elmayı kim kapacak diye birbirimizle yarışıyorduk. İlk yakalayan ben oldum. Bunun bana şans getireceğine inanıyorum” ifadelerini kullandı.


Çocuklardan İlkcan Demir de, “Biz her sene koçların peşinden koşuyoruz. Babamlar koçları boyuyor ve daha sonra koçları koyunların içine salıyor. Bizler de peşinden koşup elmayı yakalıyoruz. Bunun bize şans getireceğini düşünüyoruz” şeklinde konuştu.


Koç katımı nedeniyle kömbe pişiren Sevim Gündoğdu, “Koçların niyazını yaptık. Niyazımızı komşulara, çocuklara dağıttık. Eskiden gelen bir geleneğimiz bu. Koçlar için lokma dağıtıyoruz, çünkü onlar bizim rızkımızdır” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Sergen Yalçın sezon sonunda Antalyaspor’dan ayrılacağını açıkladı Antalyaspor Teknik Direktörü Sergen Yalçın, 2-1 mağlubiyetle sona eren Pendikspor karşılaşması sonrası yaptığı açıklamada, “Başkan ve yönetimle hafta içinde yaptığımız toplantıda karşılıklı fikir alışverişinde bulunduk. Sezon sonu devam etmeme kararı aldık” dedi. Trendyol Süper Lig’in 35. haftasında Antalyaspor, sahasında Pendikspor’a 2-1 mağlup oldu. Karşılaşmanın ardından basın toplantısında maçı değerlendiren Antalyaspor teknik patronu Sergen Yalçın, 3 puan kaybettikleri için üzgün olduklarını söyledi. Zor bir oyun olduğunu ve Pendikspor’un iyi mücadele ettiğini kaydeden Yalçın, 10 kişi kaldıktan sonra işlerinin zorlaştığını belirterek, “Aslında bayağı da bir pozisyon yakaladık. İkinci yarı maalesef oyunu çeviremedik. Böyle oyunlar da olabiliyor. Kaybettiğimiz için doğal olarak üzgünüz” dedi. Hakemi sert bir dille eleştirdi Karşılaşmanın hakemi Tugay Kaan Numanoğlu da sert bir dille eleştiren Yalçın, sözlerini şöyle sürdürdü: “Tugay Kaan Numanoğlu arkadaşımız olmasaydı belki biraz farklı bir maç olurdu. Özellikle ilk golü attıktan sonra oyuncumuz kafasına aldığı bir darbeyle yerde yatarken oyunu devam ettirip bana göre yüzde yüz ofsayt olan bir goldü. O çizgi nasıl çizildi bilmiyorum, kim çiziyorsa artık. Oyunun durması gerekiyordu. Çünkü oyuncumuz kafasına darbe aldı. Normal bir sakatlık değildi oyunu durdurmadı ve devamında bize golü yedirtti. Bu futbol sahalarında çok olan bir davranış değil. Oyunun devamında rakip oyuncular sakatlandığında hemen oyunu durdurup ve normal sakatlıklarda bile hemen doktorları sahaya davet etti sağ olsun bu arkadaş. Böyle hakemler Türk futbolunda olduğu sürece maalesef Türk futbol hiçbir şekilde güvenilirliği kalmayacaktır bundan sonrası için. Özellikle bu arkadaşı işaret ederek bunu söylüyorum. Gerçekten kendisi adına çok üzücü bir maç oynattı. Bırak oyuncuları oynasınlar. Kim kazanıyorsa kazansın. Seni ilgilendiren bir şey yok aslında. Sen normal maçını yönetebilirsin. Maalesef talihsiz bir gece geçirdi diye düşünüyorum." "Sezon sonu devam etmeme kararı aldık" Sezon sonu takımdan ayrılacağını da açıklayan Yalçın, “Başkan ve yönetimle hafta içinde yaptığımız toplantıda karşılıklı fikir alışverişinde bulunduk. Tabii onların da bazı hedefleri, bizim de kendi adımıza hedeflerimiz var. Sezon sonu devam etmeme kararı aldık. Oynayacağımız son üç maç Antalyaspor’da. Özellikle Sinan Başkan’a, yönetime değerli Antalyaspor taraftarına teşekkür ediyorum. Bizi burada çok iyi ağırladılar. Hiçbir sıkıntı yaşamadık. Güzel bir beş ay geçirdiğimizi düşünüyorum. İstediğimiz yere getirdiğimizi düşünüyorum. İnşallah önümüzdeki senelerde tekrar yollarımız karşılaşır” ifadelerini kullandı.
Zonguldak Enkazdan sağ çıkan Hediye hayırseverlerin desteğiyle dünyaevine girdi Hatay’da yaşanan depremde enkazdan beş gün sonra sağ kurtulan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı ile ertelediği düğününü hayırseverlerin de desteğiyle Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesinde gerçekleştirdi. Hatay’da yaşayan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı Muhammet Yıldız ile birlikte düğün hazırlıkları yaparken 6 Şubat 2023’te yaşanan depremlerde annesi ve kardeşi ile enkaz altında kaldı. Deprem sonrası enkazın arasında nişanlısını arayan Muhammet Yıldız, günlerce umudunu kaybetmeden molozların arasında Hediye Demirkol’dan bir iz aradı. Ekiplerin çalışmaları sonucu beş gün sonra enkazdan sağ kurtulan Hediye Demirkol’un kolu ampute edildi. Enkazda annesini kaybeden ve kardeşinin de iki ayağı ampute edilen Hediye Demirkol, sevk edildiği Adana’da tedavisinin tamamlanmasının ardından kardeşiyle birlikte Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesine taşındı. Türk Kızılay Şubesi ve hayırseverlerin de desteğiyle bir eve yerleştirilen Hediye Demirkol, Şube Başkanı Kürşat Yağız’a deprem nedeniyle ertelenen düğün planından bahsetti. Çiftin hayalini gerçekleştirmek isteyen Kızılay, düğün için hazırlık başlattı. Davul zurna eşliğinde gelin alma adetinin yerine getirilmesiyle birlikte çeyizler de eve taşındı. Yapılan duaların ardından konvoy halinde Gülüç Belediyesi Düğün Salonu’na gelen çift, burada dünyaevine girdi. “Evlilik sürecimiz depremden sonra çok farklı boyuta geldi” Hayırseverler ve sevenleri genç çifti düğünde yalnız bırakmadı. Dört senelik nişanlılık süreci sonrası düğün hazırlığı yaptıkları sırada depremin olduğunu anlatan Hediye Demirkol, “Birbirimizi görüp tanıştık. Uzun bir hikayemiz var. Zamanla konuşa konuşa ileriye dönük sürecimiz başladı. Söz takıp nişanlandık. Yaklaşık dört senedir birlikteyiz. Deprem bizim dönüm noktamız oldu. Önceleri evlilik sürecini düşünüyorduk ama depremden sonra çok farklı boyuta geldi. Birbirimizden kopamadığımızı o zaman anladık. Düğünü erteledik. Deprem olmasaydı geçen yaz düğün olacaktı. Tedavi süreçleri oldu" dedi. Karadeniz Ereğli’ye geldiklerinde nikah yaparak dünyaevine girmeyi planladıklarını ve Kızılay’ın desteğiyle düğün yaptıklarını anlatan Demirkol, “Bu şekilde bize güzel bir düğün organize ettiler. Hatay’dan Karadeniz Ereğli’ye geldik. Orada hiçbir şeyimiz kalmadı. Buradaki güzel insanlarla tanışma sürecimiz oldu. Birçok insanla tanıştık. Sağ olsunlar hiçbir zaman desteklerini ayırmadılar” diye konuştu. “Küs öleceğimizi bilmek beni kahretti” Depremin kendileri için dönüm noktası olduğunu söyleyen Muhammet Yıldız ise, “İnsan sevdiğinden asla kopamaz. Depremin olduğu gün kendisiyle küstük. Öleceğine değil de küs öleceğimize çok üzüldüm. Sürekli bunu düşünüyordum, kahroldum. Neden kavga ettiğimizi düşündüm. Demek ki iki günlük dünyaymış, kavga etmeye hiç gerek yokmuş” dedi. İlk depremin yaşanmasında bir saat sonra nişanlısının evinin enkazının başına geldiğini anlatan Yıldız, “Enkazdan araçlar geçemiyordu. Yakınlarında bir tane park vardı. İnsanlar ateş yakmış duruyordu. Bir umut oradadır diye kendisini, annesini ve küçük kardeşini aradım. Kimseyi bulamadım. Enkaz başında gördüğüm tablo her şeyi anlamama yetti. Oradan birisinin çıkması imkansız gibi bir şeydi. Arkadaşlarım da bunu söylüyordu. İlk başta Hediye’nin ölmediğini söylüyordum. Boşuna ümitlenmememi ve durumu kabullenmemi söylediler. Sonuna kadar Hediye’nin yaşadığını düşünüyor ve inanıyordum. Sonra Hediye’nin sesini duyduk ve yaşadığını öğrendik” ifadelerini kullandı.