EKONOMİ - 24 Temmuz 2017 Pazartesi 10:14

Uşak’ta bal üretimine endeksli “apiterapi” merkezleri kurulacak

A
A
A
Uşak’ta bal üretimine endeksli “apiterapi” merkezleri kurulacak

Uşak Bal Üreticileri Birliği, arı havası (Apiair) apiterapi ile tedavi projesine hazırlanıyor.

Uşak Bal Üreticileri Birliği, arı havası (Apiair) apiterapi ile tedavi projesine hazırlanıyor.


Uşak Bal Üreticileri Birliği Başkanı Ahmet Çakmak, arı havası (Apiair) apiterapi ile tedavi yöntemlerini kısa sürede Uşak’ta hayata geçirmeyi planladıklarını ifade etti. Birlik Başkanı Ahmet Çakmak, "Bu tedavi yöntemi Mısır zamanlarından beri biliniyor ancak kurulan tesislerde yeni yeni tedavi amaçlı kullanılıyor. Özellikle bu tedavi yöntemi bronşit, astım, alerjiler, kronik akciğer hastalıkları, enfeksiyonlara karşı hassasiyet, bağışıklık sistemi güçlendirmesi, solunum yolu enfeksiyonları, baş ağrısı, migren, stres ve depresyon gibi rahatsızlıkların baş gösterdiği durumlarda doğal bir tedavi yöntemi ve oldukça başarılı bir tedavi yöntemi. Uşak’ta şu an bal üretimi yetersiz. Amacımız bal üretimini artırıp, bu tür tesis yatırımlarını Uşak’a kazandırmak istiyoruz" diye konuştu.


Çakmak, Uşak genelinde yapılan bal üretimiyle de ilgili açıklamalarda bulunurken, 2006 yılında 16 gönüllü üye ve 2 bin 500 kovanla kurdukları bal üreticileri birliğinde 12 yıldır çalıştıklarını 2017 yılı itibariyle 150 üye ve 20 bin civarında arı kovanının olduğunu belirtti.


Birliğe kayıtlı 15 bin arı kovanının bulunduğunu kaydeden Çakmak, "Uşak’ta yılda 75 ila 100 ton arası bal üretimi yapılıyor" dedi.


Birliğe kayıtsız bal üreticilerinin de bulunduğunu aktaran Çakmak, kayıtsız üreticilerle birlikte Uşak’ta yıllık 200 ton bal üretiminin yapıldığını ancak yapılan bal üretiminin Uşak’a yetersiz geldiğini dile getirdi.


Uşak’ta arıcılığın geliştirilmesi için çeşitli çalışmalar yaptıklarını kaydeden Çakmak, "Arıcılığı geliştirmek için elimizden gelen çabayı gösteriyoruz. Uşak il özel idaresi de bu konuda oldukça duyarlı. 2009, 2010, 2011, 2012 ve 2013 yıllarında Uşak’ta arıcılık yapmak isteyenlere kurslar açıldı. Açılan kurslarda bilgilendirilen kursiyerlere il özel idaresi tarafından her yıl arı dağıtıldı şimdi faal olarak bal üretimi yapıyorlar" şeklinde konuştu.


Uşak’ta bal üretiminin yetersiz olduğuna vurgu yapan Çakmak, "İlimizde 20 bin civarı arılı kovanımız var. Ancak tüketimin üretimden fazla olması bal talebini karşılamıyor. Uşak’ta çam balı ve yayla balı olmak üzere 2 çeşit bal üretimi yapılıyor. Birliğimize kayıtlı arılı kovanlardan yaklaşık 75 - 100 ton arası bal üretimi yapılıyor, kayıtsız bal üreticileri ile birlikte bu rakam yılda 200 tona çıkıyor ancak ilimize yine de yetersiz geliyor bu sebeple arıcılığın geliştirilmesi gerekiyor" dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muş Muş’ta PKK tarafından kaçırılan çocukların aileleri oturma eylemine devam ediyor Muş’ta çocukları terör örgütü PKK tarafından kaçırılan aileler, DEM Parti il binası önünde kararlı bir şekilde oturma eylemi gerçekleştiriyorlar. Muş’ta çocuklarını terör örgütü PKK’nın pençesinden kurtarmak isteyen ailelerin DEM Parti il binası önündeki eylemi devam ediyor. Eylemde bulunan aileler, kayıp çocuklarının akıbetini öğrenmek ve onların güvenli bir şekilde geri dönmesini sağlamak için mücadele ediyorlar. Aileler, çocuklarının en kısa sürede güvenli bir şekilde evlerine dönmesini beklerken, toplumun da bu konuda destek olmasını istedi. Çocuklarına kavuşma ümidiyle her hafta çarşamba günü DEM Parti il binası önünde bir araya gelen aileler, "Anneler direniyor" ve "Yeter artık evlatlarımızı bırakın" pankartları açtı. Anne ve babalar, yıllardır hasretle bekledikleri çocuklarına teslim olmaları için çağrıda bulundu. 8 yıldır oğlundan haber alamadığını ifade eden acılı baba Alaattin Koçhan, “2016 yılında oğlum Ersin’i, Bursa’dan götürdüler. Oğlum Ersin beni duyuyorsan, neredeysen çık gel. Her bayram bir tarafımız boş, her zaman yanımda bir eksiklik görüyorum. Dağda, taşta dolanmakla bir yere varılmaz. Devlet senin serbest bırakır, gel devlete teslim ol. Senin yerine gerekirse ben hapis yatarım. DEM Parti’den ve PKK’dan oğlumu istiyorum. Onların çocukları olsa kabul ederler mi? 8 yıldır oğlumdan haber alamıyorum” dedi. DEM Parti ve PKK’dan korkmadıklarını söyleyen Anne Gülbahar Teker ise, Bütün ailelerden destek beklediklerini belirterek, “5 yıla yakındır burada nöbet tutuyoruz. Oğlumu HDP’den (DEM Parti), PKK’dan istiyorum. Çocuklarımızı getirip bize versinler. Hiçbirinden korkmuyoruz ve eylemimize devam edeceğiz. Anneler-babalar artık ağlamasın. Herkesin bize destek vermesini istiyoruz ama kimse bize destek vermiyor. PKK ve HDP’den korkmasınlar. Çocuklarımız gelmeyinceye kadar eylemimize devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
Zonguldak Aroması ve tadı ile Osmanlı çileği tarlada alıcı buluyor Zonguldak’ın Ereğli ilçesinde kendine has aroması ve tadı ile ilgi gören ’Osmanlı çileği’, tarladan hasat edilmeden satılıyor. Kilosu 400 liraya satılan çileğin yaygınlaştırılması çalışmaları devam ediyor. Karadeniz Ereğli’de kestane toprağında yerli kara çilekle etkileşime girerek özgün bir çeşit olarak üretilen Osmanlı çileğinin yaygınlaştırılması çalışmaları sürüyor. Her yıl Mayıs ayında hasat edilen çilek, rengi ve aromasıyla tarlada alıcı buluyor. Osmanlı Çileğini Yaygınlaştırma ve Üreticiyi Koruma Derneği Başkanı Şaban Çetinkaya, kilosu 400 liradan satılan çileğe yurt dışından da yoğun talep olduğunu anlattı. Üçköy’de kurum ve kuruluşların destekleriyle beş dönüm araziye kurulan Osmanlı Çileği Fide Üretim Merkezi’yle birlikte üründe artış yaşandığını aktaran Çetinkaya, bu yıl 4 ton çilek hasat etmeyi hedeflediklerini aktardı. Çetinkaya, “Mayıs ayının ilk haftasındayız daha önceki dönemlerde bu kadar olgunlaşmamıştı. Yaptığımız çalışmalar artık kendini göstermeye başladı. Bölgemizde üretim geçtiğimiz yıllara nazaran en az ikiye katlandı. Çevredeki üretim sayısı hızla artıyor. Burada yapılan çalışmalar, halkın bilgilendirilmesi, Osmanlı çileğinin yeniden anlaşılmış olması bunda büyük etken. Dolayısıyla Osmanlı çileği için insanlar yeniden üretime başladılar. Ereğli Kaymakamlığımız, Osmanlı çileği ile ilgili çilek üreticileri kursları açmaya başladı. Bu da son derece önemli bir adım. Osmanlı çileğinin gelişimini sağlayabilmek için bu yıl kararlar aldık. Aldığımız karar da ürünün belli bir miktarını az da olsa ilçe halkına tattırmak için manav, pazarlara küçük ambalajlarla indirmeyi düşünüyoruz. Ereğli’de yaşayan insanlar daha fazla Osmanlı çileğine yabancı kalmasın, bu lezzete kavuşsun” ifadelerine yer verdi.
Karabük Karabük’te uygarlığın izleri keşfedilecek Batı Karadeniz Bölgesinde Paphlagonia ve Btinya olarak adlandırılan bölgelerdeki kentlerde uygarlığın izlerini keşfetmek “Miras Kentlerden Öğrenmek, Geleceği Tasarlamak” temalı Erasmus+ Blended Intensive Programmes (BIP) kapsamındaki proje Karabük Üniversitesi (KBÜ) ev sahipliğinde başladı. KBÜ ev sahipliğinde düzenlenen Erasmus+ BIP kapsamındaki projeyle Litvanya, Romanya, Almanya ve Hırvatistan’dan Karabük’e gelen 5 öğretim üyesi ve 15 öğrenci, 6-10 Mayıs 2024 tarihlerinde Eskipazar Hadrianapolis Antik Kenti, UNES Dünya Miras Listesi’nde yer alan Safranbolu Yörük köyü, Amasra Tieos bölgesi ele alınacak. Erasmus+ BIP projesi ile Anadolu’nun Batı Karadeniz Bölgesinde M.Ö. 1200’lü yıllarda “Paphlagonia” ve “Btinya” olarak adlandırılan bölgelerdeki kentlerde bu uygarlığın izlerini keşfetmek, bu kentlerin kuruluş modellerini incelemek, tespit edilen durumlardan neticelendirmeler yapmak ve bu yerleşim alanlarının mevcut koruma sorunlarını gözlemlemek, öğrencilerin sürdürülebilirliği için hayal kurmalarını sağlamak ve bu hayalleri tasarımlarında kullanmalarını sağlamak amaçlanıyor. Atölye çalışmaları “Miras Şehirlerinde Sürdürülebilir ve Ekolojik Tasarım”, “Miras Şehirlerinde Erişilebilirlik/Hareketlilik”, “Heritege Şehirlerinde Yenilikçi Tasarım” olmak üzere üç ana tema altında yürütülecek. Erasmus projesi hakkında bilgi veren Başak Cengiz Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aysun Özköse, “Miras kentlerinden öğrenmek ve bunu sürdürülebilir planlamada kullanmak amacıyla yoğunlaştırılmış bir eğitim programı başlattık. 17 ve 24’ünde toplamda bir hafta yüz yüze ve ardından iki hafta online olarak devam ettik. Miras kentlerini öğrenmek ve sürdürülebilir planlamada kullanmak isteyen Litvanya, Romanya, Almanya ve Hırvatistan’daki üniversitelerden öğretim üyeleri ve öğrenciler katılmaya gönüllü oldu. Proje kapsamında hem alan çalışmaları yürütecek hem de öğrencilerin miras kentlerinden başlayıp Safranbolu olmak üzere arkeolojik alanlar ve kentsel alanlar Amasra, Zonguldak, Hadrianapolis ve Yörük Köyü gibi farklı nitelikteki kültürel miraslardan ne hissettiklerini, ne öğrendiklerini ve hangi sorunları hissettiklerini değerlendirecekler" dedi. Özköse, turizmin getirdiği sorunların ele alınacağını ve bu bölgeler için öneriler ve projelerin sunulacağını dile getirerek, “Yüz yüze eğitim olan workshop ve tartışma ortamlarında katılımcılar, kısa sürede projeler üretecekler. Dört ülkeden gelen öğrenciler, aynı zamanda Karabük Üniversitesi Başak Cengiz Mimarlık Fakültesi öğrencileriyle ortak grup çalışmaları yapacak ve elde ettikleri fikirleri sunacaklar. Üniversitemiz, uluslararası ilişkiler alanında sağladığı destekle katılımcıları İstanbul’dan alıp buraya getirdi ve konaklamalarını sağladı. Değerli bilim insanları, Üniversitemiz dışından da destek sağlayarak konferanslar verdi. Böylelikle elimizdeki imkanları iyi tanıtarak katılımcıların kafalarında olumlu hatıralar ve fikirler bırakmayı amaçlıyoruz" diye konuştu.