SPOR - 15 Şubat 2018 Perşembe 09:39

Vanlı boksörler madalyalarla döndüler

A
A
A
Vanlı boksörler madalyalarla döndüler

Niğde’de düzenlenen 2018 Genç Erkekler Türkiye Ferdi Boks Şampiyonası katılan Van Büyükşehir Belediyesi Spor Kulübü boksörlerinden Mert Öztürk ve Serkan Demirkol Türkiye üçüncüsü, Azad Demirhan ise Türkiye şampiyonu oldu.

Niğde’de düzenlenen 2018 Genç Erkekler Türkiye Ferdi Boks Şampiyonası katılan Van Büyükşehir Belediyesi Spor Kulübü boksörlerinden Mert Öztürk ve Serkan Demirkol Türkiye üçüncüsü, Azad Demirhan ise Türkiye şampiyonu oldu.


518 sporcunun mücadele ettiği Genç Erkekler Türkiye Ferdi Boks Şampiyonasında 2 Türkiye üçüncülüğü ve 1 Türkiye şampiyonluğu elde eden Van Büyükşehir Belediyesi Spor Kulübünün diğer boksörlerinden 49 kiloda Tugay Öner, 52 kiloda Savaş Ürgün ve 60 kiloda Ferdi Ürgün ise sergiledikleri performanslarından dolayı Türkiye Boks Federasyonu yetkilileri tarafından Romanya’da yapılacak olan U22 Avrupa Boks Şampiyonasında Türkiye’yi temsil edecek boks milli takımının Ankara’daki kampına davet edildiler. Sporcuların gösterdiği başarıdan duydukları memnuniyeti dile getiren Milli Boks Antrenörü Ayhan Öz, “Türkiye Boks Federasyonumuz tarafından Niğde’de 63 ilden 518 sporcumuzun katılımı ile gerçekleştirilen Genç Erkekler Ferdi Boks Şampiyonasına bizlerde Van Büyükşehir Belediyesi Boks Takımı adına 5 sporcumuz ile katılım sağladık. Zorlu ve 10 farklı sıklette mücadele eden sporcularımızdan 52 kiloda Mert Öztürk ve 81 kiloda Serkan Demirkol Türkiye üçüncülüğü dereceleri ile bronz madalyanın sahibi olurken, 56 kiloda ise Azad Demirhan Türkiye şampiyonluğunu ilimize kazandırdı. Müsabakalara katılan diğer sporcularımızdan Tugay Öner, Savaş Ürgün ve Ferdi Ürgün ise sergiledikleri üstün performanslarından dolayı federasyon yetkililerimiz tarafından Romanya’da yapılacak olan Avrupa Boks Şampiyonasında ülkemizi temsil edecek boks milli takımımızın Ankara’daki kampına davet edildiler. Bu sporcularımız ile yaklaşık 9 yıldan fazla bir süredir çalışmaktayım. Sporcularımızın uluslar arası müsabakalarda ülkemizi en iyi şekilde temsil edecek kabiliyete sahip olduklarını, kazandıkları başarılarından görmekteyiz. Bu başarılarımızı disiplinli ve düzenli çalışmalarımıza borçluyuz. İlimizde boks branşımızın başarı çıtasının bu denli artmasında boks il temsilcimiz ve aynı zamanda Edremit Kaymakamımız ve Belediye Başkan Vekilimiz Atıf Çiçekli’nin de katkıları oldukça fazladır. Niğde’den ilimize 1 Türkiye şampiyonluğu ve 2 Türkiye üçüncülüğü kazanmamızın en büyük destekçisi olan Valimiz ve Büyükşehir Belediye Başkan Vekilimiz Murat Zorluoğlu’na bütün sporcu ve boks camiası adına teşekkür ediyoruz” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.