ÇEVRE - 22 Mayıs 2019 Çarşamba 09:51

Bilim insanları Van’daki karayosunlarını araştırdı

A
A
A
Bilim insanları Van’daki karayosunlarını araştırdı

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Profesör Doktor Mesut Kırmacı, karayosunlarını araştırmak üzere Van ve çevresinde çalışmalar yaptıklarını söyledi.

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Profesör Doktor Mesut Kırmacı, karayosunlarını araştırmak üzere Van ve çevresinde çalışmalar yaptıklarını söyledi.


Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Profesör Doktor Mesut Kırmacı başkanlığında Profesör Doktor Hatice Özenoğlu, Doçent Doktor Metin Armağan, Öğretim Görevlisi Gözde Aslan ve Öğretim Görevlisi Emre Ağaca ile birlikte Van ve çevresinde karayosunlarını araştırma çalışmalarını sonlandırdı. Aydın Adnan Menderes Üniversitesinin desteklediği bir proje kapsamında projede yer alan 5 arkadaşı ile buraya geldiklerini ifade eden Prof. Dr. Kırmacı, "Karayosunları yaşayan bitkilerin içerisinde en ilkel formlar olarak bugüne kadar hayatlarını devam ettirmişler. Üniversitelerimizin akademik gündemine birazcık geç girmiş konu. Dolayısıyla 1985 yılında ilk yüksek lisans tezine rastlıyoruz. 1829 yılında ilk karayosununun kaydının verilmiş olmasına rağmen bunlar 1970’lerin ortalarında kadar bu konuyla alakalı olarak yabancı araştırıcılar çalışmışlar. Tabii ki hal böyle olunca 1985’ten günümüze kadar geçen süre içerisinde Doğu Anadolu, Güneydoğu, Anadolu gibi İç Anadolu’nun bir kısmı gibi karayosunları açısından çalışılmamış çok sayıda alan kalmış. Dolayısıyla çalışmalar hem hocaların bulundukları üniversitelere, hem de daha kolay ulaşılabilir yerlere yoğunlaşmış. Yani ülkenin Batısı, Güneybatısı ve Karadeniz Bölgesi gibi. Dolayısıyla bizim burada bu bulunma amaçlarımızın başında geliyor. Bu bölgede floristik anlamda yapılmış bir çalışma yok. Biz bunu bir proje yazdık ve bu proje kapsamında buraya geldik bitki ve karayosunu topluyoruz” dedi.



“Karayosunları çok fazla bilinen grup değil”


Profesör Doktor Kırmacı, “Karayosunları çok fazla bilinen grup değil aslında. Akademik çevre dışında yani halk bu bitkileri çok fazla bilmiyor. Dolayısıyla toplam bin kadar da türümüz var aslında Türkiye’de elişe sahip olan. Çok da azımsanacak bir rakam değil. Bu rakamın bin 200’lere kadar da çıkmasını bekliyoruz. Yani bir 12 bin tane çiçekli bitki türümüzün yaklaşık yüzde 10 kadar da karayosunlarının olabileceğini tahmin ediyoruz” dedi.


3 tane büyük karayosunları dedikleri grup olduğunu ifade eden Profesör Doktor Kırmacı, “Bunlar yapraklı karayosunları biraz önce işte topluyorduk burada. Yapraklı karayosunları, ciğer otları ve boynuzlu ciğer otları olmak üzere 3 tane grup bu karayosunlarının içerisine giriyor. Dediğim gibi bu güne kadar ilçe gösterilmemiş olmasının temel nedenlerinin başında aslında çiçekli bitkilerle karşılaştırıldığınızda ekonomik önemlerinin az oluşu. Hani gösterilerinin daha düşük oluşu gibi faktörler söylenebilir yani bugüne kadar yani bu çok fazla eğilim ama son 30 yıla baktığınızda 30 yıldır gerçekten bu konuyla çalışan hem uzman sayısı da oldukça artış var hem de bu uzmanların oldukça iyi çalışmaları geliyor önümüzde. Tabii ki olay sadece arazi çalışmalarından ibaret değil. Bunun birde laboratuvar kısmı var. Hani çiçekli bitkilerle karşılaştırıldığında birazcık bizim işimiz de zor açıkçası. Çok küçük yani mili metreye ulaşan yosunlarla çalışıyoruz. Yani elimizdeki büyüteçler olmamış olsa bunları göremeyiz. Dolayı bu çalışma zorluğu da aslında birazcık hani bilim insanlarına ilk başta bu konudan birazcık uzak tutmuş. Ama tabii ki baktığınız zaman ekolojik olarak ta ekonomik olarak pek çok az ama ekolojik olarak gerçekten çok önemli organizmalar. Bunlar süksasyonun ilk basamağında bulunuyorlar. Yani bugün eğer bir toprak oluşumunda bahsediyorsak, eğer dikenlerden sonra gelen canlılar olması açısından toprak oluşumuna katkı sağlaması açısından gerçekten önemli organizmalar. Birçok organizmaya besin ve barınak sağlıyorlar bu anlamda baktığınız zaman. Tabi ekonomik olarak da ülkemizde az olmuş olmakla birlikte Kuzey bölgelerinde ekonomik olarak da kullanılan türleri mevcut” diye konuştu.



“Van ve çevresi Monooligo koşullar nedeniyle karayosunlar açısından birazcık fakir”


Yaklaşık 4 gündür Van’da olduklarını ifade eden Profesör Doktor Mesut Kırmacı, “Bu proje başlayalı yaklaşık 7-8 ay oldu. Daha öncesinden buradan bitki toplamıştım şöyle Van ve çevresi Monooligo koşullar nedeniyle karayosunlar açısından birazcık fakir açıkçası. Yani beklediğimizden biraz daha az tür çıktı. Dediğim gibi şimdi etrafımızda da çekim yaptığınız alana baktığınız zaman vejetasyon anlamında burada herhangi bir bitki örtüsü göremiyorsunuz işte şartlar belli. Şu alanda yarım saattir çalışıyoruz topladığımız takson sayısı dört. Emin olun bu alanı da gezmiş olacak bu sayıyı 10’u geçmeyecektir. Van Gölü çevresinde de tahminlerime göre 70-80 kadar işte türe ulaşacağız. Bu sayının az olmasındaki temel neden biraz önce ifade ettiğim gibi farklı habitatların az oluşu. Çünkü karayosunları çiçekli bitkilerle rekabete girmezler onları supsurat olarak kullanırlar. Yani bir yerde işte Batı Anadolu’da gittiğiniz zaman deniz seviyesinden başladığınızda farklı vejetasyon katkıları vardır. İşte maki görürsünüz, garip görürsünüz, kızılçam, karaçam toplulukları sedir toplulukları ardıç ve supalpinik bölgeye çıkarsınız. Dolayı da bu habitatların hepsi derin vadiler su kenarları bunların hepsi farklı habitat oluşturduğu için bizim bitkilerimizin çeşitlenmesine sebep olur. Oraya baktığınızda bu anlamda işte Van Gölü’nün güneyine bakan kısımlarda birazcık meşe toplulukları var doğal olarak. Dolayısıyla yüksek dağ akarsuları var. İşte bizim için habitat olan göl çevresi zaten muhtemelen gölün içerisinde bulunan tuzdan dolayı neredeyse karayosunu yok denecek kadar az. Dolayısıyla Van Gölü bize böyle bir karayosunu açısından böyle bir görüntüsü sundu" şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Metin Öztürk: “Hedefimiz 105 puan ile şampiyon olmak” Galatasaray İkinci Başkanı Metin Öztürk, Y. Adana Demirspor galibiyetinin ardından yaptığı açıklamada, “Hedefimiz tüm takımları yenerek 105 puan ile şampiyon olmak" dedi. Trendyol Süper Lig’in 34. haftasında Galatasaray, deplasmanda Adana Demirspor’u 3-0 mağlup etti. Maçın ardından sarı-kırmızılı takımın ikinci başkanı Metin Öztürk, basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Galatasaray’ın 15 maç üst üste kazanarak bir rekora imza ettiğini belirten Öztürk, “Tabii ki rekorlar kıymetli ama bizim yolculuğumuz belli, 24. şampiyonluk için gidiyoruz. Önümüzdeki yıl Dursun Özbek Başkanımızın liderliğinde tekrar şampiyon olup 5. yıldızı takacağız. Bu tabii bir hedef. Neticede 19 kıymetli rakibimiz ile oynuyoruz” şeklinde konuştu. “12 puan daha var” 4 maçları daha olduğuna dikkat çeken Öztürk, "4 tane daha maçımız var. Demek ki 12 puan daha var. Yani hiçbir şey garanti değil. Oynayacağımız rakipler arasında küme düşme hattında olanlar var. Bizim gibi şampiyonluk yolumda yarıştığımız Fenerbahçe de var. Bir takımla oynadığınız performans ve aldığınız puanlar aslında diğer takımları da ilgilendiriyor. O yüzden biz gücümüz yettiğince sadece şampiyonluk yolunda değil tüm takımları yenerek ligi planladığımız gibi bitirmeyi hedefliyoruz” sözlerine yer verdi. "Farkı 7 puan olarak algılamak doğru değil" Farkı 7 puan olarak algılamanın doğru olmadığını ve Fenerbahçe’nin henüz maçını oynamadığını kaydeden Öztürk, “Farkı 7 puan olarak algılamak doğru değil. Şu an hala aramızda 4 puanlık bir fark var. Rakibimiz henüz oynamadı. Rakibimiz oynadıktan sonra ne olacağına bakacağız. İster 7 puan olsun, ister 4 puan olsun bizim hedefimiz 105 puan ile şampiyon olmak” ifadelerini kullandı. “Hakem kardeşlerimiz elinden geleni yapıyor, yeter ki kasıt olmasın” Metin Öztürk, ayrıca çok fazla hakem konuşmaya gerek olmadığını, ancak hakemlerin maçları yönetirken niyetlerinin önemli olduğunu kaydetti. Öztürk, “Artık bence çok fazla hakem konuşmaya gerek yok. Yunanistan’da da görüyorsunuz yabancı hakemler var. Orada da Yunan takımları bundan şikayetçi. Herkes elinden geleni yapıyor. Eminim ki hakem kardeşlerimiz de elinden geleni yapıyor. Kasıt olmasın, kötü kalp olmasın. Biz spordan da oynanan futboldan da çok memnunuz. Adana Demir ilk devre inanılmaz bir futbol oynadı. Maç iki tarafa da gitti geldi. Futbol bu, sonucun ne olacağı belli olmuyor” dedi. "Bugün harika bir Mertens resitali izledik" Dries Mertens’in önümüzdeki sezon devam edip etmeyeceğine yönelik soruya da yanıt veren Öztürk, daha sonra şunları söyledi: “Buna karar verecek olan hocamız Okan Buruk ve Başkan Vekilimiz Erden Timur. Ancak bir izleyici olarak şunu söyleyeyim bugün harika bir Mertens resitali izledik. İnanılmaz. İnsan olarak müthiş. Ümit ediyorum ki bu performansını önümüzdeki sene bizimle devam ettirir. Ama devam ettirmese de kalbimiz her zaman onunla. Takımımıza şampiyonluk yolunda diğer futbolcu kardeşlerimiz gibi çok önemli katkı sağlıyor."
İstanbul Bakan Ersoy, Yunan mevkidaşı ile "Romeo ve Juliet" oyununu izledi Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni, William Shakespeare’in unutulmaz eseri "Romeo ve Juliet" oyununun Atatürk Kültür Merkezi’ndeki (AKM) gösteriminde bir araya geldi. Oyun, Türkiye’den Devlet Tiyatroları ve Yunanistan’dan Atina Konser Salonu Megaron ve Yorgos Lykiardopoulos kültürel organizasyonu Lykofos ortak projesiyle Ege’nin her iki yakasında tiyatro severlerle buluşuyor. Yunanistan ve Türkiye’den sanat kurumları ile sanatçıları bir araya getiren proje, iki ulus arasında köprü kurmayı hedefliyor. Dün İstanbul’da ilk gösterimi yapılan ve 28 Nisan’a kadar sahnelenmeye devam edecek esere ilişkin AKM’de gerçekleştirilen basın toplantısında Bakan Mehmet Ersoy, Bakan Lina Mendoni ile verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini ve değerlendirmelerde bulunduklarını söyledi. Basın toplantısında konuşan Bakan Ersoy, "Bugün değerli mevkidaşım, Yunanistan Kültür Bakanı Sayın Lina Mendoni ve beraberindeki heyeti misafir ettik. Verimli bir görüşme gerçekleştirdik; değerlendirmelerde bulunduk. Şimdi ise çok güzel bir sanat birlikteliği vesilesiyle buradayız. Devlet Tiyatrolarımız ile Pire Belediye Tiyatrosunun ortak bir proje çerçevesinde sahneye koyduğu Romeo ve Juliet oyununun İstanbul galasını izleyeceğiz” dedi. "Sanatın evrenselliği insanlık için daima ortak bir çatı olmuş; en güzel, en anlamlı birlikteliklere ev sahipliği yapmıştır" diyen Ersoy, sözlerine şöyle devam etti: “Bizler de buna sahip çıkmanın, katkı ve değer sunmanın gayretindeyiz. İnanıyorum ki bu proje sadece bir başlangıç olacak, önümüzdeki dönemlerde sanatın diğer alanlarına da yayılacaktır. Romeo ve Juliet, Shakespeare’in eşsiz kaleminden çıkmış ölümsüz bir klasik. Bizler ise bu eseri, sanatçılarımızın kendi kültürel ve tarihsel geçmişlerinden ilham alarak yeniden yorumladıkları bir temsille sahneye taşıyoruz. Oyundaki aileler kendi aralarında anadillerinde konuşurken bir araya geldiklerinde, bildikleri tek ortak dil olan İngilizce ile iletişim kuracaklar. Bu yaklaşım, farklı dillerin ve kültürlerin etkileşimiyle insan doğasının derinliklerine inerek evrensel duyguları keşfetmeyi amaçlamaktadır. Esere günümüz dünyasından açılan bu çağdaş bakış açısı ve yeni yorum vesilesiyle Türkiye ve Yunanistan’ın köklü kültürel mirasını da bir araya getirmiş ve iki ülke arasında derinleşen kültürel diyaloğu sembolize etmiş olacağız. Provalar 18 Şubat’ta, Yunanistan’da başlamıştı. Yönetmen Lefteris Giovanidis’in rejisiyle sahneye taşınan eser, Türkiye’de sanatseverlerle buluşmasının ardından Mayıs ayında, Atina’da perdelerini açacak ve iki ülkede toplamda 13 temsil gerçekleştirilecek. Ayrıca 17-27 Mayıs 2024 tarihleri arasında, Antalya’da düzenlenecek olan 14’üncü ‘Devlet Tiyatroları Antalya Uluslararası Tiyatro Festivali’nde yer almasını da planlıyoruz. Yine yaz aylarında ve önümüzdeki tiyatro sezonunda Türkiye’nin ve Yunanistan’ın farklı şehirlerinde sahnelenmesi, Avrupa’daki prestijli tiyatro festivallerine katılımı söz konusu olacak. Türkiye ve Yunanistan arasındaki kültürel ilişkilerin geliştirilerek daha ileri boyuta taşınması adına bundan sonra da Yunanistan’ın ilgili kurum ve kuruluşlarıyla eşgüdüm ve iş birliği içerisinde çalışmaktan memnuniyet duyacağımızı ifade etmek isterim. Sayın Bakan’a, Pire Belediye Tiyatrosunun ve Devlet Tiyatrolarımızın çok değerli sanatçılarına ve Sayın Lefteris Giovanidisi’in şahsında, sahne arkasında bu esere emek veren bütün ekibe teşekkür ediyorum. Sanatseverleri bu özgün ve özel temsili izlemeye davet ediyor, hepinize saygılar sunuyorum” dedi. Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni ise eserin sahneye konulma sürecinden bahsederek, Türk- Yunan ilişkileri bakımından oyunun İstanbul’da izleyicilerle buluşmasından dolayı mutluluk duyduklarını ifade etti. Romeo ve Juliet’in en güzel aşk hikayesi, aynı zamanda da bir drama olduğunu belirten Mendoni, "Bu oyun bir başlangıç olabilir. İki toplumun kültürel bağlarımızı daha da yüksek hale getirebiliriz. Sadece devlet düzeyinde değil, özel kuruluşlar arasında da ortak projelerin ve ikili işbirliklerinin olduğunu öğrenmekten mutluluk duyuyoruz. Yakın zamanda sizleri Atina’ya 16 Mayıs’ta sahnelenecek oyuna da bekliyorum. Eminim oyun, Atina’da da çok iyi karşılanacak" diye konuştu. Bakan Ersoy ve Mendoni, ortak basın toplantısının ardından AKM Tiyatro Salonu’nda sahne alan "Romeo ve Juliet" oyununu birlikte takip etti.