ÇEVRE - 15 Eylül 2025 Pazartesi 09:41

İklim değişikliği Van Gölü Havzası’nı tehdit ediyor

A
A
A

Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, "Van ve çevresinde içme suyu sorunu çok daha ciddi boyutlara ulaşacak" dedi.

Son yıllarda iklim değişikliğinin etkileri, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de daha sık ve şiddetli bir şekilde hissedilmeye başlandı. Bu değişim, özellikle su kaynakları açısından kritik öneme sahip Van Gölü Havzası’nda belirgin şekilde kendini gösterdi. Prof. Dr. Alaeddinoğlu, bilim insanlarının sunduğu raporların hiçbirinde dünyanın ısınmasının azalacağına dair bir kanıt bulunmadığını, aksine küresel sıcaklığın her yıl artmaya devam ettiğini ifade etti. Bu nedenle Van Gölü Havzası’na düşen yağışın en iyi şekilde yönetilmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Alaeddinoğlu, önümüzdeki yıllarda Van ve çevresinde içme suyu sorununun çok daha ciddi boyutlara ulaşacağına dikkat çekti.

İklim değişikliği Van Gölü Havzası’nı tehdit ediyor

"Van Gölü alan kaybı yaşamaya devam edecek"

İHA muhabirine konuşan Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, kuraklık sürecinin geleceğini daha önce bilim insanları olarak öngördüklerini belirtti. Dünyanın mevcut ısınması karşısında bu tür kurak mevsimlerin yaşanmasının kaçınılmaz olduğunu ifade eden Alaeddinoğlu, "Tabii kuraklığın şiddeti, yani sıcaklıktaki artış ve yağışların kaydedilemeyişi, bölgenin kapalı bir havza olmasıyla doğrudan ilişkili. Bu havzanın içinde Van Gölü başta olmak üzere birçok göl bulunuyor. Van Gölü, 3 bin 700 kilometrekarelik yüzey alanına ve 400 metre derinliğe sahip, tuzlu ve sodalı bir göl. İçme ve sulamada kullanılamadığı için tükenme riski yok, ancak alan kaybı yaşamaya devam edecek. Son yıllarda göldeki bu daralma gözle görülür hale geldi ve önümüzdeki yıllarda da sürecek. Fakat Van Gölü kadar büyük ve derin olmayan, ciddi su tutma kapasitesine sahip bulunmayan küçük göllerin önemli bir kısmı maalesef kurudu. Dolayısıyla havza, bu açıdan değerlendirildiğinde su kaynaklarını büyük ölçüde kaybediyor. Yeraltı sondajlarının sayısı artarken, yeraltı suları da tükeniyor" diye konuştu.

"Doğu kesiminde kuraklık daha şiddetli hissedilmeye başladı"

Son dönemlerde yağışların şeklinin değiştiğini ve şiddetinin farklılaştığını dile getiren Alaeddinoğlu, "Geçmişte birkaç ay boyunca dengeli şekilde düşen yağışlar, artık zaman zaman sağanaklar halinde kısa sürede düşüyor; taşkınlara ve sellere yol açıyor. Ancak bu yağışlar geniş alana yayılmak yerine sınırlı bölgeleri etkiliyor. Bu durum, havzanın tüm yönlerini etkilerken özellikle doğu kesiminde çok daha belirgin hale geldi. Nüfusun büyük kısmının yaşadığı, tarımsal faaliyetlerin ve hayvancılığın yoğun olarak yapıldığı doğu kesiminde kuraklık daha şiddetli hissedilmeye başladı" şeklinde konuştu.

İklim değişikliği Van Gölü Havzası’nı tehdit ediyor

"Van ve çevresinde içme suyu sorunu çok daha ciddi boyutlara ulaşacak"

Kapalı havzaların sularının mutlaka yönetilmesi gerektiğinin altını çizen Alaeddinoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Çünkü bu bölgelere dışarıdan su getirilemez; getirilse bile maliyeti çok yüksek olur. Dolayısıyla havzaya düşen yağışın en iyi şekilde yönetilmesi şarttır. Bu ne anlama geliyor? Tarımla uğraşanların sulama suyu, sanayide kullanılan su ve şehirlerde, kırsalda yaşayan insanların içme suyu ihtiyacının karşılanması gerekiyor. Ancak içme suyu kaynakları büyük ölçüde ortadan kalkıyor. Şehrin içme suyunun önemli bir kısmı yeraltı sularından sağlanıyor ve bu suları besleyen temel kaynak ise kar. Yağışların şekli değiştiği için kar miktarı azalıyor, bu da toprağa sızarak yeraltı sularını besleyen döngünün zayıflamasına yol açıyor. Sonuç olarak, önümüzdeki yıllarda Van ve çevresinde içme suyu sorunu çok daha ciddi boyutlara ulaşacak. Bugün kısmen yaşadığımız bu sıkıntı, gelecekte daha belirgin hale gelecek. Yaz aylarında yağışlar tamamen kaybolacak, kuraklık yalnızca tarımı değil; sanayiyi ve bölgede yaşayan 1,2 milyon insanı da doğrudan etkileyecek. Dolayısıyla havzanın kesinlikle yönetilmesi lazım ve bu konunun ciddiye alınması lazım."

Yılmaz Sönmez

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kırıkkale Kırıkkale Valisi Makas’tan fabrika yangınıyla ilgili açıklama: "Tamamen kontrol altına aldık" Kırıkkale’de kimya fabrikasında çıkan büyük yangın, 10 saat süren yüksek riskli müdahalenin ardından tamamen kontrol altına alındı. Vali Mehmet Makas, termal kameralı dronlarında kullanıldığını belirterek, fabrika yangının da 462 personelin görev yaptığını söyledi. Kırıkkale’nin Yahşihan ilçesindeki Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren Bahadır Kimya Fabrikası’nda öğle saatlerinde başlayan yangın, yaklaşık 10 saatlik müdahalenin ardından tamamen kontrol altına alındı. Ekiplerin su ve köpükle yapılan soğutma çalışmalarının sabaha kadar devam edeceği belirtildi. Yangın süresince olay yerinde bulunan Kırıkkale Valisi Mehmet Makas, müdahalenin yüksek risk altında gerçekleştirildiğini belirtti. "Üst düzey bir çalışma yürütüldü" Vali Makas, kimyasal üretim yapılan bir tesiste çıkan yangının ciddi bir tehlike oluşturduğunu vurgulayarak, "Öğle saatleri itibarıyla Kırıkkale OSB’de başlayan ve an itibarıyla tamamen kontrol altına aldığımız, soğutma çalışmalarının sürdüğü fabrikamızdaki yangın mahallinin tam önündeyiz. Önce şunu belirtmek istiyorum: Çok yüksek riskli bir müdahaleydi. Çünkü kimya sektörü üzerine çalışan bir fabrika olduğu için gerek araç gerekse personel noktasında üst düzey bir çalışma yürütüldü. Yangın tamamen söndürüldü, soğutma çalışmaları ise sabaha kadar sürecek" dedi. "Çevre vilayetlerimizin büyük katkısı oldu bize" AFAD Başkanlığı Acil Durum Yönetim Merkezi koordinasyonunda yürütülen çalışmalara çok sayıda kurum ve çevre illerden ekiplerin destek verdiğini belirten Makas, "Çevre vilayetlerimizin büyük katkısı oldu bize. Koordinasyon, AFAD Başkanlığı Acil Durum Yönetim Merkezi tarafından sağlandı. Sayın İçişleri Bakanımızın talimatları doğrultusunda, Sayın AFAD Başkanımızın koordinasyonunda ekipçe bir çalışma gerçekleştirdik" diye konuştu. "462 personelle müdahale ettik." Yalnızca yangın söndürme faaliyetlerinde görev alan 262 personelin 52 araçla sahada olduğunu ifade eden Makas, "An itibarıyla sabahtan bu yana 262 personel ve 52 araçla müdahale ettik. Özellikle belirtiyorum; bu verdiğim rakamlar yalnızca yangın söndürme üzerine görevli itfaiye söndürme personeline aittir. Bunun dışında sağlık personelimiz, UMKE, Kızılay, emniyetimiz, jandarmamız ve diğer paydaş kurumlarımızdan toplamda yaklaşık 200 personel daha görev yaptı. Böylece 462 personelle müdahale etmiş olduk" şeklinde konuştu. "Termal dronlar kullandık" Açıklamasında çevre illerden gelen desteklere de dikkat çeken Makas, Ankara başta olmak üzere Çankırı, Kırşehir, Yozgat, Çorum, Sivas, Samsun, Kayseri ve Kayseri OSB’den itfaiye ve AFAD ekiplerinin bölgeye sevk edildiğini belirtti. Makas, yangına müdahalede ilk kez termal dronlar ve kule sistemiyle sıcaklık tespiti yapıldığını, bu yöntemle müdahalenin daha etkin şekilde gerçekleştirildiğini aktardı. "Ekiplerimize teşekkür ediyorum" Vali Makas, "Sayın İçişleri Bakanımızın şahsında, AFAD Başkanımıza, ilgili bakan yardımcımıza, AFAD başkan yardımcımıza teşekkür ediyorum. Çevre illerden gelen tüm itfaiye ve AFAD teşkilatlarına teşekkür ediyorum. Millî Savunma Bakanlığına da teşekkür ediyorum; burada hem MKE itfaiye teşkilatını hem de Mühimmat Garnizon Komutanlığının şoförlerini kullanmış olduk, büyük destek verdiler. Çok riskli, çok tehlikeli bir yangını sıfır zayiatla tamamladık. Alın teriyle rızık peşinde koşan 70 işçi kardeşimizin birinin bile burnu kanamadan tahliyesi bizim için en büyük tesellidir. Devletimizin tüm kurumlarıyla gösterdiği güçlü dayanışma, yangının büyümeden kontrol altına alınmasında etkili olmuştur" dedi.