YEREL HABERLER - 14 Ocak 2012 Cumartesi 23:36

AYVALIK’TA YERİN ALTINDAN TARİH FIŞKIRIYOR

A
A
A
AYVALIK’TA YERİN ALTINDAN TARİH FIŞKIRIYOR

Balıkesir’in Ayvalık ilçesinde, Kültür Varlıkları Koruma Kurulu Bursa Bölge Müdürlüğü’nün izni, Ayvalık Belediyesi’nin öncülüğünde ilçedeki Aya Faneromeni Kilisesi’nin zemininde Kültür Bakanlığı bünyesindeki arkeologların yaptığı kazılarda tarih, bilinmeyenleriyle birlikte gün yüzüne çıkarılıyor.
Ayvalık’ın merkez Kazımpaşa Mahallesi’nde, güvenlik önlemlerinin alınarak yapılan ve ilçe halkının büyük merakla sonucunu bekledikleri arkeolojik kazılarda, iki yüzyıl öncesinde inşa edildiği tahmin edilen Fanoremeni Ayazması’nda, Hıristiyan dininin Katolik, Ortodoks ve Protestan mezheplerince oldukça kutsal sayılan Ayazma suyunun kaynağının gün yüzüne çıkarılmasına yönelik çalışmalarda ilginç bulgulara ulaşılmaya başlandı. İlçe halkının Ayazma Kilisesi olarak adlandırdığı ve uzun yıllar bir zeytinyağı fabrikası olarak kullanılan, geçtiğimiz yıllarda Kültür Bakanlığı tarafından bu kültürel varlığın korunması amacıyla fabrika sahibinden satın alınan tarihi kilise, restorasyonunun yapılması ve korunması için Ayvalık Belediyesi’ne tahsis edilmişti.
Başkan Hasan Bülent Türközen öncülüğünde, ilçedeki kültürel mirasları ülke turizmine kazandırabilmek için Ayvalık Belediyesi’nin başlattığı çalışmalar sonucunda, bir süre önce Belediye Kültür ve Sanat Danışmanı Ali Akdamar’ın nezaretinde, Kültür Bakanlığına bağlı Balıkesir Müze Müdürlüğü arkeologlarıyla birlikte kilisenin zemininde yapılan kazı çalışmalarında tarih gün yüzüne çıkarılmaya başlandı.
Yapılan kazılarda, Ayazma Kilisesin de iki ayrı su damarına rastlanıldı. Yağmur suyunun tarihi sütunların içinde oluşturulan su oluklarıyla yönlendirildiği ve biriktirildiği bir kuyunun dışında, kilisenin tam ortasında bir başka sarnıç daha bulundu.
Yapılan arkeolojik kazılarda; yerin altına doğru inen merdiven basamaklarıyla içine girilebilen bir havuz, havuzun duvarlarının bir bölümlerinde de Hıristiyanlık dininin azizlerinin yüzlerine ait kabartma figürlerin bulunduğu çeşmeye benzeyen mermer sunaklar gün yüzüne çıkarılmaya başlanıldı.
Kazılarda; aylarca aynı rüyayı görerek, Hz. İsa’nın annesi Hz. Meryem’in işaret ettiği kutsal ayazma suyunun bulunmasını sağladığına inanılan minik bir Rum kızının günahsız bir melek olduğunu sembolize eden kabartmaların yanı sıra kutsal suyun debisini ve akış hızını ölçmek amacıyla yaptırıldığı düşünülen, gerz ağzı olarak nitelendirilen farklı bir mimariye de ulaşıldı.
Ayvalık Belediyesi nezaretinde sürdürülen kazı çalışmalarıyla ilgili görüşlerini aldığımız Balıkesir Müze Müdürlüğü Arkeologlarından Tarkan Özal, yaptıkları kazılar sonucunda temiz içme suyu olarak buldukları Ayazma suyun bilimsel tartışmaları da beraberinde getirdiğini belirterek, “Kesin olarak emin olduğumuz yağmur sularının biriktirildiği içinde ayazma suyunun bulunduğu kuyunun işlevi hakkında kargaşalarımız var. Kurumumuzun Bilimsel Danışmanı Prof. Dr. Ömür Özek, yağmur suyunu binanın çatısından kuyuya aktaran sütunun içindeki künklerin sütunun altındaki sarnıca aktarıldığını düşünerek, suyun biriktiği kuyunun aslında bir sarnıç olduğunu düşünüyor. Ancak aynı konuda başka bilim adamı dostlarımız ise, bunun sarnıç olmadığını ve eski bir kuyu olduğu kanısını taşıyor. Bu konuda net bir bulgumuz henüz yok. Ama kesin olan bir şey var ve bu sarnıç yada kuyunun içinde temiz içme suyu olarak niteleyebileceğimiz ve Hıristiyan inancına göre kutsal sayılan Ayazma suyunun olduğudur” dedi.
Ayazma Kilisesi olarak bilinen Faneromoni Ayazması’nın zemininde yaptıkları kazılarda, merdivenli ve nişli bir mekana ulaştıklarını kaydeden Özal, “Muhtemelen bu mekan, kutsal suyun depolanması amacıyla yapılmış. Ama bu yapının içindeki nişlerin ne işe yaradığı konusunda henüz bir bilgiye sahip değiliz. Belki bu nişlerde ölen rahiplerin kemikleri yerleştirilmişti. Belki de ikonalar, haçlar, Meryem ana heykelleri yerleştiriliyordu. Bunlar henüz belli değil. Bunun dışında binanın zemin kazılarında ulaştığımız su künkleriyle de belki de bu suyun o yüzyıllarda bölgenin su ihtiyacını giderilmeye çalışıldığını düşünüyoruz” diye konuştu.
Zemin kazılarında su künklerinin hemen yanında yerde bulunan sabit kap şeklindeki oyukların rahipler tarafından kutsal suyun taslarla alınmasına yaradığını düşündüklerini kaydeden Balıkesir Müzesi Arkeologlarından Tarkan Özal, Ayazma Kilisesine zeytinyağı fabrikasıyken yaptırılan asma tavanın yıkılması için Bursa Anıtlar Kurulundan yasal izin beklediklerini kaydederek, “Bu nişli mekanın normalde içi su dolu olan bir alanda ne amaçla kullanılabileceği konusunda henüz net bulguya ulaşamadık” diyerek, Ayazma Kilisesinde arkeolojik kazıların sürdürüleceğini vurguladı.
AYAZMA’NIN KUTSAL SUYU TURİSTLERE ŞİŞELENEREK SATILACAK
Öte yandan, Ayvalık Belediye Başkanı Hasan Bülent Türközen’in ilçedeki tarihi binaları kültürel turizme kazandırabilmek amacıyla başlattığı arkeolojik hamle sonrasında Ayazma Kilisesi olarak bilinen Faneromeni Ayazmasında ki kutsal suyu şişeleyerek kiliseyi ziyaret edecek turistlere satışının yapılmasını sağlayarak çok ciddi bir geliri Ayvalık’a kazandırmayı planladığı öğrenilirken, kilisedeki kazı çalışmalarını yürüten arkeolojik kazı ekibinin yine ilçe merkezinde bulunan halkın Tütün Camisi olarak adlandırdığı Aya Triada Kilisesinde de kazı ve restorasyon çalışmalarına bugünlerde başlayacağı öğrenildi.
Rivayete göre; Cumhuriyet’in kurulmasından önce Rumların yaşadığı Ayvalık’ta bulunan ve yerli halkın Ayazma Kilisesi adını verdiği Faneromoni Ayazmasının, o yüzyılda ilçede yaşayan 8–9 yaşlarında ki küçük bir kız çocuğunun her gece rüyasında Hz. İsa’nın annesi Meryem Ana’yı yanında bulunan yaşlı adamlarla beraber sürekli aynı noktaya baktıkları şekilde görmektedir. Meryem ana ile yanındaki yaşlı adamların sürekli baktıkları noktadan ise su fışkırmaktadır. Meryem Ana bu suyu içmekte ve suyu içtikten sonra da küçük kızın gözlerine bakarak su kaynağını göstermektedir.
Küçük Rum kızının aylarca aynı şekilde gördüğü rüya nedeniyle minik kızın annesi durumu mahalledeki kilisenin rahibine anlatır ve kızının derdine derman olmasını ister. Rahip, aylarca aynı rüyayı gören minik kızın bu durumunu toplanan rahipler cemiyetinde dile getirir ve bu cemiyet oluşturduğu heyet minik kızın evine giderek ziyaret eder.
Minik kızın ailesi kızlarının şimdiye kadar hiç evden çıkmadığını ve bu yüzden de gördüğü rüyada fışkıran suyun nerede olduğunu asla görmediğini ve bilemeyeceğini belirtmesine rağmen, rahipler heyeti minik kızın rüyasında gördüğü Meryem ananın gösterdiği fışkıran suyun nerede olduğunu göstermesini isterler. Minik kızı takip eden rahipler heyeti, kızın gösterdiği boş bir arsadaki noktada kazı çalışması yaparlar ve birkaç kazma vurunca gerçekten de kızın gösterdiği yerden su fışkırmaya başlar.
Bunun üzerine söz konusu suyun kutsal olduğuna inanan rahipler cemiyeti, bu suyun bulunduğu bölüme bir kuyu yaparlar ve bu kuyunun da üzerine 1800’lü yıllarda Fenaromoni Ayazması’nı inşa ettirirler. Mübadele döneminden sonra Ortodoks Rum Rahiplerin Midilli’den sık sık gelip, Ayazma suyundan alıp, Midilli’ye götürdüklerini iddia eden mahalle halkı, söz konusu binanın uzun yıllar zeytinyağı fabrikası olarak kullanılması nedeniyle söz konusu su kaynağının üzerinin betonla kapatılmasıyla birlikte rahiplerin bu suya ulaşamadıklarını belirtiyorlar.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Yozgat İç Anadolu’da kuraklık hububat üreticilerini endişelendiriyor Türkiye’nin önemli tarım merkezlerinden biri olan Yozgat’ta etkisini gösteren kuraklık ve yağış yetersizliği bazı bölgelerde ekili hububat alanlarında sararmaya yol açarken çiftçiler verim endişesi yaşıyor. Yozgat’ta yağışların mevsim normallerinin altında kalması kuraklık endişesini artırdı. Hava sıcaklıklarının artması ve yağış yetersizliği ile Yerköy ilçesinde bazı alanlarda ekinler sararmaya ve kurumaya başladı. Kış mevsimini yağışsız geçiren çiftçiler Mayıs ayında da yağmur yağmaması durumunda buğdayın boy atmadan sararıp kurumasından endişe ediyor. Son yılların en kurak döneminin yaşandığı Yozgat’ta birçok bölgede çiftçiler yağmur duasına çıkıyor. “Bitkiler kurumaya yüz tuttu” Orta Anadolu’da ciddi anlamda kuraklığın etkisinin hissedilmeye başlandığını belirten Yozgat Bozok Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Güngör Yılmaz, Yozgat ve ilçelerinde arazilerin büyük kısmında tahıl ürünlerinin hakim olduğunu söyledi. Yılmaz, “Tabi bu yıl yeterince kar yağmadı, miktar olarak çok azdı ve ancak toprak yüzeyini kapladı, bıraktığı su miktarı da çok fazla olmadı. Nisan ayı itibariyle hem sıcaklıkların artması hem de yağışın olmamasıyla çok ciddi anlamda kuraklığın etkisini hissetmeye başladık. Arazide ve tahıl alanlarında gördüğümüz gibi yağışın yetersiz, sıcaklığın yüksek ve sulama imkanının olmadığı yerlerde bitkiler adeta kurumaya yüz tuttu. Bu aşamadan sonra bu tür tarlalardan ürün, verim almak mümkün değil. Ama yeterince sulayanlar için hiçbir problem yok. Ancak suyunuz yoksa şu an da Orta Anadolu üreticisi kuraklığın pençesinde ve büyük ölçüde buğday ve arpadan ya verim alamayacak ya da çok az verimle yetinecek gibi gözüküyor.” dedi.
Denizli Denizli’nin coğrafi işaretli ürünleri Avrupa’ya çıkacak DENİZLİ(İHA) – Denizli Valiliği AB ve Dış İlişkiler Bürosu ile Denizli İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ortaklığında yürütülen Güney Ege Kalkınma Ajansının (GEKA) Teknik Destek Programı kapsamında desteklediği, “Coğrafi Ürünler Avrupa Yolunda” projesinin eğitim faaliyeti tamamlandı. Denizli Valiliği AB ve Dış İlişkiler Bürosu ile Denizli İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ortaklığında yürütülen Güney Ege Kalkınma Ajansının (GEKA) Teknik Destek Programı kapsamında desteklediği Denizli’de Coğrafi İşaret tescili almış veya başvuru aşamasındaki 15 ürünün başvuru sahibi kurumlarından temsilcilerin katıldığı eğitim faaliyeti, 15 Nisan-19 Nisan 2024 tarihleri arasında Denizli Valiliği’nde gerçekleştirildi. Tüm ilgili kuruluşlar bu proje sonunda kendi başvurularını yapabilecek yeterliliğe ulaşırken ilgili çalışanları da söz konusu alanda yeterli donanıma ve niteliğe ulaşmış olacak. Böylece Denizli’de bu alanda yetkinlik kazanan kurumların çalışanları bir araya gelerek ortak çalışma yürütebilecekler. Birçok ürün uluslararası coğrafi işaret tescili alacak Faaliyete katılanlara ilk etapta “Coğrafi İşaret Uluslararası Tescil Sistemleri ve Başvuru Formları” hazırlama eğitimi verildi. Projenin danışmanlık hizmeti aşamasında ise önümüzdeki ay, “Uygulamalı AB Coğrafi İşaret Tescil Dosyası Örneği Oluşturma” danışmanlığı verilecek. Eğitim ve danışmanlık faaliyetleri sonucunda, Denizli’ye ait birçok ürün uluslararası coğrafi işaret tescili alacak. Uluslararası alanda tescillenen ürünler, Denizli’nin ve ülkenin ekonomisine katkı sağlayacak olup alanında tanınırlığı sağlanırken turizm gelirinin de artacağı ön görülüyor. Uluslararası görünürlük artacak Eğitim ve danışmanlık faaliyeti bitiminde Babadağ Kekik Balı, Buldan Bezi, Buldan Kestanesi, Denizli Kekiği, Denizli Leblebisi, Denizli Traverteni, Denizli Çalkarası Üzümü, Honaz Kirazı, Tavas Baklavası, Çameli Elmalı Bezi, Kale Biberi, Çameli Fasulyesi, Çameli Kilimi, İsabey Çekirdeksiz Üzümü ve Acıpayam Kavunu için ilgili kurumlar AB Coğrafi İşaret Tescili başvurularını tamamlayacaklar. Uluslararası tescilleri tamamlanan ürünler alanında Denizli’nin tanınırlığını ve ekonomisini artırmakla kalmayıp ülkeye uluslararası görünürlüğünü de önemli ölçüde arttıracaktır.
Malatya Yeşilyurt’ta sanatsal ve kültürel kurslara yoğun ilgi Yeşilyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. İlhan Geçit, Kiltepe Mahallesinde faaliyetlerine devam eden Yeşilyurt Mesleki Eğitim ve Yaşam Merkezinde açılan 15 kursa 250’e yakın kursiyerin katıldığını, farklı alanlarda verilen eğitimlere gösterilen ilginin kendilerini mutlu ettiğini söyledi. Yeşilyurt’un kültürel ve sanatsal açıdan zengin alt yapısını ön plana çıkarmanın yanı sıra hobi ve meslek edindirme kurslarıyla 7’den 70’e tüm vatandaşların sosyal hayatlarını daha nitelikli hale getirmek hedefiyle Kiltepe Mahallesi’nde hizmete sunulan Yeşilyurt Mesleki Eğitim ve Yaşam Merkezi’ndeki sanatsal ve kültürel kurslara gösterilen ilgi, her geçen gün artmaya başladı. Dört kat üzerinde faaliyetlerine aralıksız devam eden eğitim merkezinde 4 ile 6 yaş aralığındaki çocuklara yönelik başlatılan Erdem Okullarının yanı sıra kuaförlük, gastronomi, halk oyunları, bilgisayar, aşçı yardımcılığı modelistlik, trikotaj, tekstil ara elemanı ve farklı branşlardaki meslek edindirme kurslarının yanı sıra Kur’an-ı Kerim, gitar, resim, halı dokuma, örgü, robotik kodlama, dron, akıl oyunları ve yazılım kursları düzenleniyor. Yeşilyurt Mesleki Eğitim ve Yaşam Merkezi sunduğu kaliteli hizmetler ile toplumdaki deprem travmasının atlatılmasında önemli bir rol oynarken, şehrin farklı noktalarından gelen vatandaşlar buradaki kurslarda hem kaliteli zaman geçiriyor hem de meslek sahibi olarak hayatına farklı bir pencere açıyor. Kursların çok verimli geçtiğini söyleyen kursiyerler, kendilerine bu tür ortamlar sunan Yeşilyurt Belediyesi’ne teşekkürlerini sundular. Yeşilyurt Mesleki Eğitim ve Yaşam Merkezi Koordinatörü Ümmü Gülsüm Alkan ise, kurslara yoğun bir talep olduğunu ifade etti. Yeşilyurt Belediye Başkanı Prof.Dr.İlhan Geçit ise, "Yeşilyurt’un fiziksel dönüşümünün yanı sıra vatandaşların sosyal hayatlarını nitelikli hale gelmesinde önemli rol oynayan kültürel ve sanatsal çalışmalara ve meslek edindirme kurslarına ayrı bir önem verdiklerini söyledi.
Adıyaman Adıyaman’daki İsias Otel duruşmasına ara verildi Adıyaman Adliyesi’nde görülen İsias Otel Davası’nın 2. duruşmasına ara verildi. Adıyaman 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen, 72 kişinin hayatını kaybettiği İsias Otel davasında 3’ü tutuklu 11 sanığın yargılaması sürüyor. Birleşik dosya kapsamında sanıklar, müştekiler, sanık ve müşteki avukatlarına söz veren mahkeme heyeti daha sonra müşteki avukatlarının özel olarak hazırlattığı ve mahkemeye sunulan uzman raporlarıyla ilgili raporu hazırlayan uzmanlar dinlendi. Doğu Akdeniz Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yonca Hürol, “40 yıldır mimarlık öğrencilerine taşıyıcı sistemlerin nasıl tasarlanması gerektiğini öğretiyorum. İsias Otel binasının ilk projesi, mimarı projede öncelikle yönetmeliklere uyulmadığını düşünüyorum. 1975 yönetmenliğine göre daha fazla perde duvar kullanılmalıydı. İnşaat mühendisinin otel sahibini uyarması gerekiyordu. İlk projede mal sahibi, belediye görevlileri, mühendislerin sorumluluğu var. İkinci projede ise 5 yılı bittiği için tekrar inşaat projesi yapılması gerekirdi. Karkas yapı 1998 yönetmeliğine uymamıştır. Projede çok duvar yükü bindirilmiştir. Zaten zayıf olan kirişleri ve döşemelere çok fazla yük bindirilmiş. Özellikle inşaat projesine uyulmadığını düşünüyorum. Sonuç olarak bütün ekibin hatalı kusurlu olduğu kanısındayım” dedi. Doğu Akdeniz Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serhan Şensoy ise, “Ortada 1993 yılında yapılmış ve bununla ilgili statik hesapların olduğunu, ancak 2001 yılında yapılan projede sadece mimari proje olduğunu gördük. Biz projede tartışma konusu olabilecek hiçbir kusuru dikkate almadık. Kolon etriyelerinde sıklaştırma yapılmadığı, tadilat mimari projesinde mevcut asansörün arkasına iki asansör eklendiğini gördük. O bölgede kiriş olduğunu, ancak bununla ilgili sabit mi değil mi bilmiyoruz. Otele çevrilirken ek duvarlar yapıldığı, binanın kendi ağırlığında bir artış var. 2016 yılındaki ek bir kat yüklendiği biliyoruz. Buraya kat ekliyorsanız, ek yüklerde koymak zorundasınız" ifadelerini kullandı. ODTÜ İnşaat Mühendisi Prof. Dr. Haluk Suçuoğlu’da rapora ilişkin, “Deprem yönetmenliğinin hazırlanmasında görev yaptım. 1993 yılında yapılan İsias Otel 1975 deprem yönetmenliğine göre yapılmış. Binanın uygulaması projeye uygun olmamış. 2003 yılında otele dönüştürüldüğünde deprem yönetmenliği değişmesine rağmen binada değişiklik yapılmamış. Bu binanın sıkılaştırmasında ana ve tali unsurlar var. Ana unsur, ilk yapılan projeye göre inşa edilmemiştir. 1998 yönetmenliğinde daha ilave hükümler gelmesine rağmen binada değişiklik yapılmamış” ifadelerini kullandı. Cumhuriyet Savcısı ise, “Tutuklu bulunan sanıkların tutukluluk haline, adli kontrol olanların adli kontrolünün devamına” şeklinde mütalaa verdi. Müşteki yakınlarına söz verildi. Müşteki avukatları mütalaalarını verdi. Müşteki avukatlarından birisi, tutuksuz sanık Efe Bozkurt’un, mahkemeye mazeretsiz gelmemesinden dolayı tutuklanması için yakalanmasını talep etti. Sanık avukatlarının mütalaasına geçilmeden, mahkeme heyeti duruşmaya 45 dakika ara verdi.