BDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, Başbakan Erdoğan’ın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde, 12 yıl önce ’Kürt meselesine duyarlı olan Nurcuların kurduğu Zehra Vakfı’nın lideri İzettin Yıldırım cinayetinin aydınlatılması için neler yapıldığını ve devlet arşivlerindeki belgelerin neler olduğunu sordu.
BDP’li Tan, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, Kürt meselesine duyarlı olan Nurcuların kurduğu Zehra Vakfı’nın lideri İzettin Yıldırım ve arkadaşı Şehid Avcı’nın 29 Aralık 1999 tarihinde İstanbul Üsküdar’daki evinden kaçırıldığını ve 28 Ocak 2000 tarihinde Kartal’daki bir ’mezar ev’de cesedinin bulunduğunu söyledi. Olayın faillerinin hala bulunamadığını belirten Tan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a bu konuda devletin arşivlerinde hangi bilgi ve belgelerin olduğuna dair bir soru önergesi verdiğini
söyledi. Tan, yine aynı arkadaş çevresi tarafından 1992 yılında Yeni Zemin Dergisi çıkartıldığını ve bu derginin yazar kadrosunda, AK Parti Adıyaman Milletvekili Mehmet Metiner ile AK Parti Ankara Milletvekili Yalçın Akdoğan ve kendisinin de bulunduğunu söyledi. Tan, özellikle Yalçın Akdoğan’ın İzettin Yıldırım’ın yakın öğrencisi olduğunu belirtti.
Yıldırım’ın kaçırılması olayının Hizbullah tarafından yapıldığına ilişkin kamuoyunda yoğun iddialar olduğunu belirten Tan, "Ancak yıllar sonra o çevreler adına yayın yapan veya açıklamalarda bulunan bazı kişiler, ’evden alıp götüren bizdik ama biz öldürmedik’ dediler. Çünkü yine o tarihteki Hizbullah örgütünün lideri Hüseyin Velioğlu 15 Ocak tarihinde Beykoz’da bir evde öldürüldü. İzettin Yıldırım’ın öldürülme tarihi ise adli Tıp Raporlarına göre bundan 13-14 gün sonra. Bugüne kadar bu arkadaşları
kimlerin öldürdüğü karanlıkta kalmaya devam ediyor" dedi.
Tan, Hizbullah adına Yıldırım’ı kaçıran kişilerin, Veli Küçük ile birlikte çalışan çetelere teslim ettikleri ve öldürmenin de onlar tarafından yapıldığı konusunda iddialar olduğunu da dile getirdi.
12 YAŞINDAKİ KIZIN BABASI TARAFINDAN SATILMASI
Gazetecilerin sorularını cevaplandıran Tan, Antalya’da 12 yaşındaki bir kız çocuğunun babası tarafından para karşılığı satılması olayıyla ilgili olarak, şunları söyledi:
"Hiçbir şekilde ’iyi oldu, hoş oldu’ dememiz mümkün değil. Yani Türkiye’de bu yöneyle halen devam eden birçok olumsuz olay var. Bunların engellenmesi lazım. Engelledim demekle engelleyemiyorsunuz. Bu eğitimle, iknayla, kamuoyu baskısıyla, insanların sosyo-kültürel yaşantı şekillerinin değişmesiyle alakalı bir şey. Bunun için de hepimize düşen görevler var. İktidarıyla, muhalefetiyle, aydınıyla, yazarıyla, çizeriyle, toplumun aydınlatılması, eğitilmesi, kamuoyu baskısı kurulması, otokontrolün işlemesi
noktasında hepimize düşen görevler var."
HİZBULLAH BİLDİRİSİ
Hizbullah örgütünün 17 sayfalık bir bildiri ile bölgede yeniden faaliyetlerine başladığını bildirmesi ile ilgili bir soru üzerine ise Tan, şunları kaydetti:
"Hizbullah zaten bölgede faaliyetteydi. Yeni bir şey değil. Ancak burada kamuoyunun çok tartıştığı iki konu var. Birincisi Hizbullah, ’Biz Kürdistanlı bir örgütüz, cemaatiz. Dolayısıyla Kürt sorunuyla da yakından ilgileniyoruz. Kürtlerin İslami bütün haklarını savunacağız; buna ana dilde eğitim de dahil. Kürtlerin siyasi statüsünün belirlenmesi noktasında otonomi, özerklik, federasyon ve bağımsızlık da dahil’ dedi. İkincisi, ’Ben bu faaliyetlerimi yürütürken hiçbir İslami örgütle ve hiçbir Kürt siyasi
örgütüyle çatışmayacağım’ dedi. Tabii ki bu açıklama niye bu dönemde yapıldı, altında ne var üstünde ne var, başı ne, sonu ne. Bunların muhtemel siyasi gelişmeleri nelerdir. Ben yorum yapmak istemiyorum ama ’Kürt meselesiyle ilgileniyorum’ demesi olumlu bir gelişmedir."
Bir gazetecinin bu çerçevede, Hizbullah ve BDP’nin ortak çalışma yapıp yapmayacağına yönelik bir sorusu üzerine ise Tan, "BDP yasal bir partidir. Hizbullah örgütü ise şu anda legal olarak kendini deklare etmiş, kurumsallaşmış, ’benim şu partim var, şu sendikam var, şu vakfım var’ diyen bir örgüt değil. Dolayısıyla BDP’nin şu an legal siyasi ortamda muhatapları bellidir. Bu muhataplarıyla kendi doğrultusunda gereken işbirliklerini yapar. Onun ötesinde BDP’nin işi değil" yanıtını verdi.