YEREL HABERLER - 22 Ocak 2012 Pazar 15:26

MİLLETVEKİLİ YILMAZ TUNÇ ZONGULDAK KARABÜK BARTIN PROJELER VE ORTAK AKIL TOPLANTISINA KATILDI

A
A
A
MİLLETVEKİLİ YILMAZ TUNÇ ZONGULDAK KARABÜK BARTIN PROJELER VE ORTAK AKIL TOPLANTISINA KATILDI

Karabük Valiliği, Karabük Ticaret ve Sanayi Odası ve Dünya Gazetesi koordinatörlüğünde, Zonguldak, Bartın, Karabük gündemindeki ’Projeler ve Ortak Akıl Toplantısı’ Karabük’ün Safranbolu ilçesi Zalifre Otel’de gerçekleştirildi.
Toplantıya, AK Parti Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç, AK Parti Karabük Milletvekili Osman Kahveci, Kalkınma Bakan Yardımcısı Mehmet Ceylan, Karabük Valisi İzzettin Küçük, Karabük Ticaret Sanayi Odası (TSO) Başkanı Pehlivan Baylan, Karabük Üniversitesi Rektörü Profesör Doktor Burhanettin Uysal, Bartın Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı İsmail Toksöz, Safranbolu Kaymakamı Gökhan Azcan, Karabük Ticaret Sanayi Odası üyeleri ile işadamları katıldı.
Açılış konuşmasını Karabük TSO Başkanı Pehlivan Baylan yaptı. Pehlivan Baylan, "Burada Bartın, Karabük, Zonguldak ortak akıl toplantısında bölgemizle ilgili projeleri tartışacağız, 2023 vizyonunda Karabük yerini almalı, Zonguldak, Bartın yerini almalı. Bu bağlamda birlikte akıl toplantısı ve birlikte hareket etmeliyiz. Baktığımız zaman dünyada küreselleşmeler ile bazı sektörler fırlayıp gidiyor. Biz bu toplantıların sonunda birçok şeyi karara bağlamamız gerekiyor" dedi.
Karabük Üniversitesi Rektörü Profesör Doktor Burhanettin Uysal da, "Birlik olup kafa kafaya verip sorunları çözmeliyiz. 2013 çılgın projelerin meydana geleceği bir yer olan Karabük’ün hava yolu ile bir yerlere bağlanması gerekiyor. İletişim ve teknolojinin olmadığı yerde hiç bir şey olmayacak ama ben buna inanıyorum ki Karabük çok kısa bir süre sonra İstanbul’a uçak seferlerini yapacaktır" dedi.
Kalkınma Bakan Yardımcısı Mehmet Ceylan, "Karabük, Bartın ve Zonguldak bölgesi demir çelik ve madencilikte sanayileşmenin önde gelen illeri arasında yer aldı. Bir zamanlar geçmişte demir piyasasının şekillendiği bir ildi Karabük, Zonguldak’ta TTK’da 40 bin işçi çalışıyordu, Ereğli Demir Çelik’te binlerce insan çalışıyordu. Kamu sanayilerinin yoğun olduğu bir bölgeydi bu bölgeler. Zaman içinde de serbest piyasaya geçişle birlikte kitler büyük ölçüde özelleşti bugün Erdemir, Kardemir, özelleşti. Çimento, Seka fabrikaları özelleşti. 1994 yılında dönemin hükümeti Kardemir’i kapatma kararı dahi almıştı. O günleri unutmamak lazım ama Karabük halkı bir oldu biz fabrikamızdan vazgeçmeyiz dedi. Kardemir bugün bakıldığında çok güzel bir noktada o zamanlarda hammadde alamaz denilen fabrika birden fazla kendi içinde fabrikalar bacaları dikti. Bugün 2 bin tonu zorlayan bir Kardemir görüyoruz. Daha da iyi olmasını arzu ediyoruz, bölgemizi ilgilendiren çok önemli projelerin hayata geçirilmesi için çalışıyoruz" dedi.
AK Parti Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ise, Biz Zonguldak, Bartın ve Karabük olarak her zaman birlikteydik. Bundan sonrada birlikte olacağız. Birçok projemizde birlikte hareket ediyoruz. Bölgenin gelişmesi ve kalkınması noktasında birden çok neden var ve bu nedenleri bu toplantımızda ortaya koyacağız. Zonguldak 3 il birlikte iken Türkiye’nin en büyük vilayetlerinden birisiydi. İstihdamın sanayinin iş bakımından en önemli illeri arasındaydı. Bu önemlilik hala devam ediyor. Sunulan projeler hayata geçiyor. Üç il olarak birlikte takip ettiğimiz projelerimiz var. Adapazarı, Ereğli, Çaycuma, Bartın Demiryolu projesi bölge için önemli bir proje, inşaat çalışmaları başladı. Limanları sanayi kuruluşlarına bağlayacak, hem yük hem de yolcu taşımacılığını amaçlayan çift hatlı demiryolu projesi bölgenin kalkınması için çok önemlidir. Diğer önemli proje Filyos Projesi, Karadeniz bölgesinin en büyük limanının inşa edileceği büyük bir endüstri bölgesi doğuyor. Karabük Demir Çelik sektörünün, madencilik ve enerji yatırımlarının yer alacağı bu bölgede çalışanların ikamet yeri olarak Bartın en uygun il, bunun için Bartın’da da konut planlamalarının yapılması gerekiyor. Bartın, Karabük bölünmüş yolunun tamamlanması için çalışmalarımız devam ediyor. Yenice, Hasankadı, Kozcağız yolu yatırım programına alındı. Proje çalışmaları devam eden bu yol Bartın, Karabük arasında önemli bir alternatif yol olacak. Konteynır taşımacılığına izin verdiğimiz Bartın Limanı ile Demirçelik sektörünü birleştirecek bu projeye önem veriyoruz. Her üç ilimizdeki Üniversitelerimizin de hızlı bir şekilde gelişmesi, bölge için büyük bir avantaj, üniversitelerimizden bölgenin kalkınması için önemli projelerin üretileceğine inanıyorum. Bölge turizm potansiyeli açısından çok zengin bir bölge, 59 kilo metrelik Bartın sahilindeki 14 plaj sadece Batı Karadeniz’in değil, Ankara ile birlikte geniş bir hinterlanda hizmet veriyor. Amasra ile Safranbolu’yu birbirinden ayrı düşünmek zaten mümkün değil. Safranbolu’ya gelen turist, Amasra’da balık yemeden dönmüyor. Amasra Yolcu İskelesi ve Yat limanı projesinin inşaatına başladık. Amasra tüneli inşaatına da başladık. Bartın, Kurucaşile yolu da tünellerle birlikte ihalesi yapıldı. Ahşap Tekne imalatı için önemli olan bu ilçemizde de bununla ilgili bir yüksekokulumuz da hizmete girdi. Bartın Irmağı ıslah projesini Devlet Su İşleri (DSİ) Genel müdürlüğümüz yapıyor. Denizden şehir merkezine kadar 14 kilo metre 500 tonluk gemilerin, teknelerin yüzebildiği Bartın ırmağını da turizme kazandırılması çalışmalarımız var. Safranbolu’yu aratmayacak güzellikte ve sayıda Bartın’da 242 tane tarihi evimiz var. Restorasyonları için gerekli destekleri sağlıyoruz. Tüm bunlar bölgemiz için avantajlarımız, Küre Dağları Milli Parkı, Avrupa’nın 100 sıcak noktasından birisi yayla, kanyon, mağara ve şelaleleriyle doğa turizmi açısından çok büyük potansiyele sahibiz. Bu potansiyeli harekete geçirmek için çalışmalarımız devam ediyor. Bartın teşvikten yararlanan bir ilimiz, organize sanayi bölgemiz bu sayede fabrikalarla doldu. Bölgenin en büyük özel sektör demir çelik fabrikası Bartın OSB’de üretime başladı. OSB’nin genişletilmesi çalışmalarına başladık. Bartın bölgenin tarımsal üretim ihtiyacını karşılayacak bir potansiyele de sahip, sulanabilir arazilerimiz var. Kirazlıköprü ve Kozcağız Barajları bittiğinde taşkın koruma amacının yanı sıra sulama amacı da gerçekleşecek ve tarım arazilerimiz bölgenin tarımsal üretim ihtiyacını karşılayacak" dedi.
Ardından Dünya Gazetesi Osman Arolat’ın başkanlığında soru cevap şeklinde devam etti.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kocaeli Down sendromlu doğmuştu: Özel hastaneye 21 milyonluk tazminat şoku Kocaeli’de bebek bekleyen çift, hamilelik sürecinde başvurdukları özel hastanede dörtlü tarama testi talep etti. İstedikleri testlerin yaptırılmadığını iddia eden çift, doğumun ardından bebeklerinin down sendromlu olduğunu öğrendi. Hastaneye ve gebelik durumunu takip eden doktora dava açan çifte, 8 yıllık hukuk mücadelesinin ardından 21 milyon 289 bin 691 TL tazminat ödenmesine karar verildi. İzmit’te yaşayan Faruk (44) ve Serpil Gürdal (40) çifti, 2016’da ikinci kez bebek bekledikleri dönemde hamilelik süreciyle ilgili destek almak için ilçedeki özel bir hastaneye başvurdu. Gürdal çiftinin iddiasına göre dörtlü tarama testi talepleri doktorun, “Bana güvenmiyor musunuz? Bebeğiniz gayet sağlıklı, bu işin uzmanıyım” söylemleriyle gerek görülmemesi üzerine reddedildi. Hamilelik sürecinin 7’inci ayına giren Serpil Gürdal, bebeğin karnında hareket etmemesi sebebiyle eşi Faruk Gürdal ile hastanenin yolunu tuttu. Yapılan incelemenin akabinde Serpil Gürdal, bebekte bağırsak enfeksiyonunun yaşandığı öne sürülerek ameliyata alındı. Sezaryen ile dünyaya gelen erkek bebeğin yapılan tetkiklerin ardından down sendromlu olduğu belirlendi. Bunun üzerine Gürdal çifti konuyu mahkemeye taşıyarak, doktor ve hastaneden şikayetçi oldu. 21 milyonluk tazminat Kocaeli 1’inci Tüketici Mahkemesi’nde açılan dava 8 yılın ardından karara bağladı. Mahkeme, aileye 21 milyon 89 bin 691 TL maddi, 200 bin TL de manevi tazminat ödenmesine hükmetti. “İlk taramadan sonraki tahlillerimiz yapılmadı” Süreci anlatan Faruk Gürdal, “İlk çocuğumuzu Allah 8 yıl sonra nasip etti, sonrasında tüp bebek yaptık. İkinci çocuğumuz doğal yollardan geldi, hamilelik sürecinde üzerinde çok durduk. Özel bir hastaneye gitmek istedik. Aslında maddi durumumuz çok da iyi değildi, işsizdim. Özel hastanede insanlar özel ilgi bekler. 15 günde bir gidersiniz ense yapısı, kalp atışına bakarlar, fakat bunların hiçbiri fark edilmedi. Hamilelik sürecinin 7’nci ayında annenin mide bulantıları, düşük tehlikesi süreçlerini yaşadık. Çocuğun hiç kıpırdamadığını öğrendik. Tahlillerin tamamını yaptırmak istedik fakat ilk taramadan sonraki tahlillerimiz yapılmadı. Biz yapılmasını istemiş olmamıza rağmen yapılmadı. Doktorumuz ‘Bana güvenmiyor musunuz? Ben size ne söylüyorsam odur. Gerek yok bebeğiniz gayet sağlıklı’ dedi. ‘Hocam bu tarz sorunlar yaşıyoruz, problem olmaz mı?’ dediğimizde ise ‘Hayır ben bu işin uzmanıyım. Bana güvenmeniz gerekiyor’ dedi” ifadelerini kullandı. “8 yılın sonunda dava lehimize sonuçlandı” Eşinin hamileliğinin 8’inci ayında doğuma alındığını kaydeden Gürdal, “Sebebini sorduğumuzda bağırsak enfeksiyonu yaşadığını, ölüm tehlikesi olduğu için bir an önce alınması gerektiğini söyledi. İşin ucunda ölüm olduğu için biz de kabul ettik. 1 gün sonrasında ameliyata alındı ve down sendromlu olduğunu öğrendik. Biz down sendromunun ne olduğunu bilmiyorduk. Yoğun bir psikolojik baskı yaşadık. Psikolojik ve maddi süreci nasıl atlatırız diye çok düşündük. İyi bir aile bireyi olamam, iyi bir çocuk yetiştiremem düşüncesiyle dava açmaya karar verdik. 8 yılın sonunda dava çok şükür lehimize sonuçlandı” diye konuştu. "Emsal olmaktan mutluyum" Emsal niteliğinde bir karar çıktığını söyleyen Faruk Gürdal, “Karar lehimize sonuçlandı. Miktarı biz belirlemedik, maddiyatta gözümüz yok. 21 milyon TL lehimize sonuçlandı. Çok heyecanlıyım, çok mutluyum. Çocuğuma güzel bir gelecek hazırlayacağım için çok mutluyum. Türkiye’deki ailelere emsal olmaktan mutluyum. Çocuğumun eğitimi için harcayacağım. 8 yaşına geldi, hala bezleniyor. Konuşamıyor, çok geç yürüdü. 3,5 yaşında yürümeye başladı. 36 günlük yoğun bakım süreci vardı. Bu süreç bizi çok etkiledi. 35 gün yavrumuza kavuşamadık. Annesi boğazından hortum salarak beslemişti. Bu süreçler bizi çok yıprattı. O benim evladım, down sendromlu olduğu için bu davayı açmadım. Çocuğumun hakkı olduğu için bu davayı açtım” dedi.
Muş Muş’ta iki araçta silah ve uyuşturucu ele geçirildi Muş’ta düzenlenen operasyonda iki araçta uyuşturucu madde ve ruhsatsız silah ele geçirilirken, gözaltına alınan 3 kişi tutuklandı. Muş Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şubesi Müdürlüğü ekiplerince uyuşturucu madde ticareti ve sevkine yönelik yapılan çalışmalarda iki araçta silah ve uyuşturucu madde ile yakalanan 3 kişi, sevk edildikleri adli makamlarca tutuklandı. Muş Valiliğinden yapılan açıklamada, “Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğümüzce ilimize veya batı illerine uyuşturucu madde ticareti ve sevkine yönelik yapılan çalışmalarda uyuşturucu madde taşıdığı tespit edilen 2 araç ekiplerimiz tarafından takibe alınmış ve belirtilen araçlar durdurularak narkotik madde arama köpeği Thor eşliğinde arama yapılmıştır. Yapılan kontrollerde bin 53 gram metamfetamin maddesi, 13,4 kilogram skunk maddesi, 1 adet AK-47 piyade tüfeği, 2 adet şarjör, 4 adet 7,62 mm fişek ele geçirilmiştir. Konu ile ilgili olarak Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğümüzce 4 şüpheli şahıs TCK 188 kapsamında işlem yapılmak üzere gözaltına alınmış, ayrıca bu şüphelilerden 2’si hakkında Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğümüzce 6136 S.K.M suçundan adli işlem başlatılmış ve şüpheli şahıslar emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilmiş olup, 3 şahıs mahkemece tutuklanırken, 1 şahıs adli kontrol şartıyla serbest kalmıştır” denildi.
Ankara Adalet Bakanı Tunç: “Şu anda cezaevlerinde 65 bin 986 öğrenci var" Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, cezaevlerinde 65 bin 986 öğrenci olduğunu belirterek, bunlardan bin 164 kişinin örgün eğitimde ön lisans, bin 269 kişinin de lisans eğitimi gördüğünü söyledi. Adalet Bakanı Tunç, TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu toplantısına katıldı. Tunç, İstanbul Sözleşmesi yürürlülükten kaldırıldıktan sonra 2021 yılında 343, 2022’de 358, 2023’te 315, bu yıl içinde de şu ana kadar 107 kadın cinayeti yaşandığını belirterek, "Dolayısıyla hiç olmasın, yani bu noktada en aza indirelim. Türkiye olarak Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre bizim bölgemiz orta sıralarda gözüküyor. Ama bizim ülkemizde hiç kadın cinayeti olmasın, biz bunu temenni ederiz” ifadelerini kullandı. Milli Eğitim Bakanlığı ile bir protokol imzaladıklarını ve meslek liseleri açtıklarını ifade eden Tunç, “Şu anda cezaevlerinde 65 bin 986 öğrenci var. Bunların tabii yaşı küçük olan da var, ileri yaşta olanlar da var. Açık öğretim ortaokulu okuyan var, 9 bin 389 kişi. Açık öğretim lisesi okuyan var, 43 bin 184 kişi. Açık öğretim fakültesi ön lisans ve lisans okuyan 6 bin 914 kişi var. Örgün eğitim ortaokula gidenler, örgün eğitim liseye gidenler; 494 kişi. Örgün eğitim ön lisans bin 164 kişi. Örgün eğitim lisans, yani gündüzleri üniversiteye gidiyor, akşamları cezaevine dönüyor. Okulda da kimse onun cezaevinde kaldığını bile bilmiyor, yani böyle insancıl bir ortam var. Cezaevlerinde bin 269 kişi lisans eğitimi görüyor. Yüksek lisans 61, doktora 21, uzaktan eğitimle ön lisans 38, uzaktan eğitimle lisans 91, Adalet Mesleki Eğitim Merkezi’nde 8 Mayıs itibarıyla bin 550 kişi şu anda mesleki eğitim görüyor. Çok programlı liselerde de 237 kişi” dedi.