Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), Van deprem bölgesindeki ortak poliklinik hizmetlerinin sona erdirilmesi ve bölgedeki sağlık hizmetlerinin son durumunu değerlendirmek üzere basın toplantısı düzenledi.
Türk Tabipleri Birliği’nin Olağandışı Durumlarda Sağlık Hizmetleri Kolu Yürütme Kurulu üyesi Dr. Cavit Işık Yavuz ve SES Genel Başkanı Dr. Çetin Erdolu, Van deprem bölgesindeki ortak poliklinik hizmetlerinin sona erdirilmesi ve bölgedeki sağlık hizmetlerinin son durumunu değerlendirmek üzere basına açıklamalarda bulundu. Erdolu, depremin olduğu gün yaşananları ve yaptıkları hizmetleri anlatarak, "Van depremi 23 Ekim tarihinde gerçekleşti. Depremin başladığı saat olan 13.41’den itibaren Tabipler
Birliğiyle ortak bir heyetin hızlı bir biçimde deprem bölgesine gitmesini sağladık. Deprem bölgesine giden ortak ekibimizin deprem bölgesine varış saati 19.00’dur. Başlangıçta büyük ölçüde acil yardım ve kurtarma çalışmalarına yardım, destek ve bu çalışmaların koordinasyonu şeklinde yürütülen hizmet, daha sonra artık rutin sağlık hizmetinin verilememiş olması nedeniyle gerek Tabipler Birliği’nin gerekse SES’in çevre illerde mevcut olan hekim ve hekim olmayan sağlık çalışanı üyelerinden oluşan ekiplerle
ve yine o bölgedeki başta Batman, Diyarbakır, Tatvan Belediyeleri olmak üzere yöre belediyelerinin de desteğiyle bugüne kadar günlük poliklinik hizmetini içeren bir sağlık hizmeti ile yine deprem stresinden ve deprem travmasından doğan bir takım psikolojik ve sosyal sorunların çözümüne ilişkin olarak da psikolojik ve sosyal hizmet biçiminde bir çalışma şeklinde yürütüldü. Erciş’te başlattığımız bu hizmet 23 Ekim 2011 ile 21 Kasım 2011 tarihleri arasında ve ortalama olarak günde 25 kişilik bir ekiple
yürütüldü. Bu ekibin içinde SES üyeleri, Tabipler Birliği tabip odası üyeleri, sağlık öğrencileri ve bölge belediyelerinde çalışan sağlık çalışanları vardır. Bugüne kadar sağlık hizmeti anlamında yaptığımız ve kayıt altına aldığımız muayene sayısı 16 bin 750, ilaç dağıtılan kişi sayısı 18 bin 400’dür" dedi.
Erdolu, depremden sonra geçen 95 günlük süre içinde bin 500’e yakın gönüllü sağlık çalışanının merkezlerde faaliyette bulunduğunu, poliklinik faaliyetini yaparken başlangıçta çadırdan oluşan bir sağlık merkezi, daha sonra konteynerlerde bir poliklinik hizmeti verdikleri bir merkez oluşturduklarını, bu merkezlerin dışında yöre belediyelerinin katkısıyla tahsis edilen ambulanslarla da köy ve mahallelere de gezici poliklinik ve sağlık hizmetleri verdiklerini de ifade etti. Erdolu, "Orada verdiğimiz
poliklinik hizmetine son vermemizin temelinde bundan sonra aile hekimlikleri başta olmak üzere aile sağlığı merkezlerinin kısmen de olsa faaliyete geçmiş olmasıdır. Ancak bu poliklinik faaliyetine bizim son vermemiz orda yetkililerin açıkladığı gibi her şeyin normale döndüğü anlamına gelmez" diye konuştu.
Kamu yöneticilerinin Van’da hayatın normale döndüğünü iddia ettiklerine işaret eden Erdolu, Van’da yaşamın hiçbir şekilde normal olmadığını, normale döndüğü iddiasının arkasında topluma daha önce sağlanmış bazı hakların geri alınmasının yattığını savunarak, "Normalleşmek bir yana Van’da yaşananlar insan eliyle yaratılmış ikinci bir olağan dışı duruma dönüşmüştür" dedi.
Türk Tabipleri Birliği’nin Olağandışı Durumlarda Sağlık Hizmetleri Kolu Yürütme Kurulu üyesi Dr. Cavit Işık Yavuz da, TTB ve SES’in bu süreç içinde 7. raporunu yazdığını ve bu raporların değerlendirildiğinde yapılan faaliyetlerin boyutları hakkında daha çok bilgi sahibi olunacağını vurgulayarak, "Her şeyin normale döndüğünü söyleyen yetkililere ’Nedir bu normal?’ diye sormak istiyorum. Normal olan şey hastanelerin hasar tespitinin yapılmaması mıdır? Normalliği ne olarak aldığımızı ortaya koymalıyız.
Normal dediğimiz şey deprem öncesiyse şu anda Van’daki hayat, sağlık hizmetleri, sağlık çalışanlarının çalışma şartları deprem öncesi gibi midir? Değildir, bu çok açık ve net. Ayrıca, depremden öncesi normalse deprem öncesi Van’ın durumuna bakmak lazım. Nüfusun yüzde elliden fazlası yeşil kartlı, sağlık göstergelerine baktığınızda batıya göre çok daha kötü sağlık göstergeleri var. Yani normal dediğiniz şey Van’ın depremden önceki normal haliyse o zaten deprem geçirmiş gibi bir haldi. Deprem sadece bu
etkileri çok daha yoğunlaştırdı. Sonuç olarak yetkililerin normal anlayışıyla bizim normal anlayışımız arasında ciddi farklılıklar var. Şu anda sağlıkçıların kaldığı misafirhaneden para istenen bir süreçteyiz. Depremin üzerinden 100’e yakın gün geçmiş durumda ve sağlıkçıların barınabileceği yer yok. Türkiye’de sağlık hizmetlerinin geldiği noktayı deprem deneyimi bir kere daha ortaya çıkardı" diye konuştu.
Erdolu, açıklama sonrası gazetecilerin sorularını cevapladı. Bir gazetecinin, "ASM ve hastanelerin yetersiz olacağını, hayatın normale dönmediğini söylediniz ama aynı zamanda hizmetlerinizi sonlandırdınız. Bu bir çelişki değil midir?" sorusu üzerine Erdolu, "Bin 500’e yakın sağlık çalışanının bu süre içinde oraya gidip hizmet verdiğini ifade ettik. Şu anda da bizim aslında yaptığımız program şubat ayını da içine alan ve hizmetin şubat ayı içinde yürütülmesine dair bir plandı. Ancak aile sağlığı
merkezleriyle aile hekimlerinin artık göreve başlamış olması büyük ölçüde bizim orada yürütmüş olduğumuz hizmeti boşa çıkardı. Ayrıca, bizim orada yürüttüğümüz gönüllü poliklinik hizmetinin tedaviye yönelik olan kısmını devlet karşılamıyor ve büyük ölçüde bizim orada muayene ettiğimiz hastaların tedavileri, ilaçları ücretsiz olarak verilemiyor. Hasta muayene eden hekimlerin yazdığı reçeteler Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından kabul edilmiyor. Biz biraz da bu nedenle bu hizmeti sonlandırdık" şeklinde konuştu.