YEREL HABERLER - 13 Ocak 2012 Cuma 18:19

SANKO HOLDİNG YÖNETİM KURULU BAŞKANI KONUKOĞLU:

A
A
A
SANKO HOLDİNG YÖNETİM KURULU BAŞKANI KONUKOĞLU:

SANKO Holding Yönetim Kurulu Başkanı Abdulkadir Konukoğlu, herkesin doğduğu ve yaşadığı kente katkı sağlaması gerektiğini belirterek, “Dünyada Türkiye, Türkiye’de Gaziantep diye slogan haline gelen sözümün özü budur” dedi.
Bloomberg HT’de, Dünya Gazetesi Başyazarı Osman Arolat’ın sunduğu ve canlı yayınlanan “Tecrübe Konuşuyor” isimli programın ilk konuğu olan Konukoğlu, yatırımları planlarken önceliklerinin her zaman Gaziantep olduğunu ve öyle olmaya da devam edeceğini söyledi. “Bir yatırım yapacaksak, önceliğimiz doğduğumuz, büyüdüğümüz ve yaşadığımız Gaziantep olacaktır” diyen Konukoğlu, şöyle devam etti:
“O yatırım Gaziantep’te yapılamıyorsa komşu kentlere yöneliriz. Komşu kentlerde de benzer durum var ise en uygun kentte yatırım yaparız. Yani Türkiye’ye yatırım yaparız. Adıyamanlısı da, Ispartalısı da aynı şekilde düşünmeli ve ’Dünyada Türkiye, Türkiye’de Isparta’ diyebilmeli.”
TEKSTİL SEVDAMIZ
Tekstile ilgilerinin ailelerinin kökeninden kaynaklandığını anlatan Konukoğlu, şöyle konuştu:
“Ailemizin geçmişini 1904 yılına kadar tarihledik. Daha öncesi de var ama 1904 yılı somut bir tarihleme. O tarihten beri tekstil sektörünün içindeyiz. Tekstil sevdamız. Tekstile ayrı bir sevgimiz var. Tekstil insanı kendine çeker. Bu sektöre bulaşan bırakamaz. Bu sektörde her zaman krizler olur. Eskiden bir rüzgar eserdi, derlerdi ki ’tekstil sallanıyor’. Ben doğdum tekstil sektörü sallanıyor, bu yaşıma geldim sektör sallanıyor. Tekstil sektörü hep krizler içindedir. Ama bu sektör 1-2 yıl krizde olsa bile 6 ayda kendini toparlar.”
İŞLETME SEVGİSİ
İşletmeyi çok sevdiğini ve ortaokuldan ayrılıp çalışmaya başladığını anımsatan Konukoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Babama işletmede çalışmak istediğimi söyledim. Babam beni işletmeye götürdü ve ’Eti senin kemiği benim. Bundan sonra benim oğlum değil, senin çırağın’ diye ustama teslim etti. İşe başladım. İlk zamanlar zor geçti. İlk 6 ay yer süpürdüm, tezgah sildim. Zaman zaman azarlandım, enseme tokat da yedim, ikaz da edildim. Hiç tepki göstermedim. 14 yıl fiilen işletmenin içerisinde çalıştım, zaman içerisinde yükseldim. Başarımda, işinin ehli olan ustalarımın büyük payı oldu.”
İŞİN HİLESİ DÜRÜSTLÜK
Konukoğlu, babası merhum Sani Konukoğlu’nun, ‘işin Hilesi Dürüstlük’ sözünün ne anlama geldiği yönündeki soruya, şu yanıtı verdi:
“Babam hep şunu derdi; ‘Çok para kazanmanın yolu, dürüst çalışmaktan geçer. İşin Hilesi Dürüstlüktür, dürüst olan her zaman kazanır. Para kazanmak için hile yapan bir gün mutlaka çöker. Dürüst olan kaybetmez. Kazanmak için hileye gerek yoktur.’ İşin hilesi dürüstlüktür sözü bu anlayıştan geliyor. İşinde dürüst olan, her zaman kazanır.”
ŞAKADAN GERÇEĞE : RÜZGAR BANK
Dedesi Zekeriye Konukoğlu ile ilgili bir anısını anlatan Konukoğlu, şunları söyledi:
“1970’li yıllarda yatırımlarımız ve buna bağlı ödememiz vardı. Dedem parasının bir bölümünü hep altına alarak değerlendirirdi. Ödememizin olduğu bir gün, biraz da şaka olsun diye, ‘Dede, şu altınlarını ver de ödememizi yapalım, sonra sana veririz’ dedim. Dedem de ‘size rüzgar bankasından bir çek yazayım da gidip oradan alın’ demişti. Bizler de gülüp, geçmiştik. Dedemin söylediğini 2000’li yıllarda sanki yaşamış olduk. Çatalca’da rüzgar enerjisi santralini kurduk. Yani rüzgar bankası gerçek olmuştu. Rüzgar esiyor, biz para kazanıyoruz.”
AİLE SAYGISININ ÖNEMİ
Babası Sani Konukoğlu’nun vefatı sonrasında ailenin kaynaşmasının sırrının ne olduğuna yönelik soruya, “Anadolu’da bir aile saygısı vardır. Bu saygıyı ailemizde samimi olarak yaşıyoruz” diye yanıtlayan Konukoğlu, şunları kaydetti:
“Ailenin büyüğü herkesin durumunu, konumunu belirleyip, adil bir şekilde hareket ederse, kaynaşma ve kucaklaşma olur. Eğer bunu yapmazsanız aile içinde çatlaklar oluşur. Bu noktada görev babalara, abilere düşer. Babamın vefatı sonrasında bizim dağılmamızı bekleyenler, kaynaşmamıza tanık oldu. İşin sırrı sevgi ve samimiyettir.”
YATIRIMLARI PLANLARKEN
Çok fazla sektöre girmeyi doğru bulmadığını ve seçici olmak gerektiğini ifade eden Konukoğlu, “Sektörleri iyi seçmek gerekir. Yeni sektörlere girdikçe değerlendirme yapmak ve bazılarını elemeye tabi tutmak yerinde olur. Yeni bir sektöre girerken piyasa araştırmasını, genel yatırım hesapları gibi şeyleri yapıp karar veriyoruz” dedi.
Verimliliğin çok önemli olduğunu vurgulayan Konukoğlu, büyüme stratejisini uçağın havalanması ile örnekleyerek, şöyle devam etti:
“Nasıl ki bir uçağın yükselebilmesi için bazı ağırlıklarından kurtulmak gerekirse, şirketler de büyürken bazı yüklerinden kurtulmalı. Şirketler büyüklüklerine göre küçük işlerden çıkmalı. Yeri geldiğinde yeni sektöre girmesini de bileceksiniz, o sektörden çıkmasını da. Şirketin küçüğü büyüğü olmaz, hepsine mutlaka aynı ölçüde değilse de mesai harcıyorsunuz. Bundan dolayı şirketler büyüklüklerine göre küçük sektörlerden çekilmeli. İklimlendirme sektöründeki şirketimiz Airfel’in satışı bu anlamda olmadı. Daikin dünya ölçeğinde yatırım atağına başladı. Bu anlayışla Türkiye veya Romanya’da yatırım yapmaya karar vermişlerdi. Ayrıca, diğer ülkelerdeki tedarikçilerimizi de satın almışlardı. Hem teklif güzeldi, hem de Daikin’in Romanya’ya yatırımına bu satışla engel olduğumuzu düşünüyorum.”
AİLELER KÜÇÜLDÜKÇE ÇİMENTO SEKTÖRÜ BÜYÜYOR
Çimento sektörünün özellikle gelişmekte olan ülkeler için çok önemli olduğuna dikkati çeken Konukoğlu, bunun gerekçelerini şöyle açıkladı:
“Çünkü gelişen ülkeler yatırım yapmak zorunda. Ayrıca, geniş aile yapısından küçük aile yapısına geçildikçe de çimento sektörünün önemi ortaya çıkıyor. Eskiden bir evde çocuklar, gelinler, damatlar, torunlar hepsi bir arada yaşardı. Bugün öyle değil. Bakıyorsunuz gençler evlendiğinde ayrı eve çıkıyor. Hatta bekar olduğu halde ayrı evde yaşamak istiyor. Ben evlendikten sonra 8 yıl babamla aynı evde oturdum. Şimdi durum öyle değil. Bu nedenle özellikle konut konusunda çok büyük yatırımlar olduğu için çimento sektörü büyük önem arz ediyor.”
OTOMOTİV SEKTÖRÜ
Otomotiv sektörü ile ilgilenmekle beraber, sektöre tek başına girmelerinin mümkün olmadığına işaret eden Konukoğlu, “Otomotiv sektörü için, yüzde 50’si 3-5 şirket, yüzde 50’si devletin ortaklığı ile şirket kurulur ve yönetimi özel sektörde olursa o şirkette yer almaya sıcak bakarız. Tek başına bir firmanın bu yatırıma yönelmesi mümkün değil” yorumunu yaptı.
Sivil toplum kuruluşlarına görev almanın tamamen paylaşma duygusuna ve gönüllülük esasına dayandığını anımsatan Konukoğlu, “Bilgi paylaşıldıkça çoğalır ve yararlı hale gelir. Bildiğiniz her şeyi kendinize saklamak doğru bir yaklaşım olmaz. Bundan dolayı sivil toplum kuruluşlarında görev alıyorum” dedi.
KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK
SANKO ve Konukoğlu ailesi olarak paylaşmaktan mutluluk duyduklarını belirten Konukoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Şimdiye kadar 2’si fakülte binası olmak üzere 17 okul yaptırıp devletimize sunduk. Her yıl 1.500’ün üzerinde üniversite öğrencisine burs veriyoruz. Milli Eğitim Müdürlüğü ile koordineli olarak her yıl 10 bin öğrenciye kıyafet, 10 bin öğrenciye kırtasiye yardımı yapıyoruz. Valilikle işbirliği içerisinde 60.000-65.000 aileye gıda yardımı gerçekleştiriyoruz.”
OKUYAMAMANIN ÜZÜNTÜSÜ
Kolay pes etmeyen bir yapıda olduğunu ve başarıya ulaşılması için zorlulara karşı mücadele edilmesi gerektiğine inandığını kaydeden Konukoğlu, bu anlayışını “Rüzgar Durmuşsa Küreklere Asılın” sözüyle özetledi.
Hayatındaki en büyük pişmanlığın okuyamamak olduğunun altını çizen Konukoğlu, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Hep ‘keşke okusaydım’ diyorum. Bunun eksikliğini zaman zaman hissediyorum. Gaziantep Üniversitesi’nden fahri doktora unvanı aldım. Üniversitede okumadan doktora unvanı almak, o cüppeyi giymek herkese nasip olacak bir şey değildi. Bugün insanlar eski zenginlerin çoğunun üniversite mezunu olmayışına bakıp kendilerine pay çıkarabilirler ama bu tabu artık yıkıldı. Eskiden okuyan sayısı azdı. Ama şimdi üniversiteler öğrencilerle dolu. Bugün üniversite mezunu birinin zengin olmasıyla, o eğitimi almamış birisinin zengin olması arasında dağlar kadar fark var. Üniversite bitirilmekle kalınmamalı. Ne yapılırsa yapılsın, mutlaka 1-2 yabancı dil öğrenilsin. Üniversite insanın ufkunu açar. Bilinen her yabancı dil artı bir adam demektir.”
EMEKLİLİK PLANI
Konukoğlu, 15 yıl önce 65 yaşında emekli olacağını söylediğini ve bu planı gereğince 2 yıl sonra görevi bırakacağını bildirdi.
“Önümüzdeki 2013 yılından itibaren Sanko Holding Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini kardeşim Zeki Konukoğlu yürütecek” diyen Konukoğlu, kendisinin ise daha çok sosyal işlerle ilgileneceğini, ancak kardeşlerine her konuda destek olacağını ve “ağabeylik yapmaya” devam edeceğini kaydetti.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Yozgat İç Anadolu’da kuraklık hububat üreticilerini endişelendiriyor Türkiye’nin önemli tarım merkezlerinden biri olan Yozgat’ta etkisini gösteren kuraklık ve yağış yetersizliği bazı bölgelerde ekili hububat alanlarında sararmaya yol açarken çiftçiler verim endişesi yaşıyor. Yozgat’ta yağışların mevsim normallerinin altında kalması kuraklık endişesini artırdı. Hava sıcaklıklarının artması ve yağış yetersizliği ile Yerköy ilçesinde bazı alanlarda ekinler sararmaya ve kurumaya başladı. Kış mevsimini yağışsız geçiren çiftçiler Mayıs ayında da yağmur yağmaması durumunda buğdayın boy atmadan sararıp kurumasından endişe ediyor. Son yılların en kurak döneminin yaşandığı Yozgat’ta birçok bölgede çiftçiler yağmur duasına çıkıyor. “Bitkiler kurumaya yüz tuttu” Orta Anadolu’da ciddi anlamda kuraklığın etkisinin hissedilmeye başlandığını belirten Yozgat Bozok Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Güngör Yılmaz, Yozgat ve ilçelerinde arazilerin büyük kısmında tahıl ürünlerinin hakim olduğunu söyledi. Yılmaz, “Tabi bu yıl yeterince kar yağmadı, miktar olarak çok azdı ve ancak toprak yüzeyini kapladı, bıraktığı su miktarı da çok fazla olmadı. Nisan ayı itibariyle hem sıcaklıkların artması hem de yağışın olmamasıyla çok ciddi anlamda kuraklığın etkisini hissetmeye başladık. Arazide ve tahıl alanlarında gördüğümüz gibi yağışın yetersiz, sıcaklığın yüksek ve sulama imkanının olmadığı yerlerde bitkiler adeta kurumaya yüz tuttu. Bu aşamadan sonra bu tür tarlalardan ürün, verim almak mümkün değil. Ama yeterince sulayanlar için hiçbir problem yok. Ancak suyunuz yoksa şu an da Orta Anadolu üreticisi kuraklığın pençesinde ve büyük ölçüde buğday ve arpadan ya verim alamayacak ya da çok az verimle yetinecek gibi gözüküyor.” dedi.
Denizli Denizli’nin coğrafi işaretli ürünleri Avrupa’ya çıkacak DENİZLİ(İHA) – Denizli Valiliği AB ve Dış İlişkiler Bürosu ile Denizli İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ortaklığında yürütülen Güney Ege Kalkınma Ajansının (GEKA) Teknik Destek Programı kapsamında desteklediği, “Coğrafi Ürünler Avrupa Yolunda” projesinin eğitim faaliyeti tamamlandı. Denizli Valiliği AB ve Dış İlişkiler Bürosu ile Denizli İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ortaklığında yürütülen Güney Ege Kalkınma Ajansının (GEKA) Teknik Destek Programı kapsamında desteklediği Denizli’de Coğrafi İşaret tescili almış veya başvuru aşamasındaki 15 ürünün başvuru sahibi kurumlarından temsilcilerin katıldığı eğitim faaliyeti, 15 Nisan-19 Nisan 2024 tarihleri arasında Denizli Valiliği’nde gerçekleştirildi. Tüm ilgili kuruluşlar bu proje sonunda kendi başvurularını yapabilecek yeterliliğe ulaşırken ilgili çalışanları da söz konusu alanda yeterli donanıma ve niteliğe ulaşmış olacak. Böylece Denizli’de bu alanda yetkinlik kazanan kurumların çalışanları bir araya gelerek ortak çalışma yürütebilecekler. Birçok ürün uluslararası coğrafi işaret tescili alacak Faaliyete katılanlara ilk etapta “Coğrafi İşaret Uluslararası Tescil Sistemleri ve Başvuru Formları” hazırlama eğitimi verildi. Projenin danışmanlık hizmeti aşamasında ise önümüzdeki ay, “Uygulamalı AB Coğrafi İşaret Tescil Dosyası Örneği Oluşturma” danışmanlığı verilecek. Eğitim ve danışmanlık faaliyetleri sonucunda, Denizli’ye ait birçok ürün uluslararası coğrafi işaret tescili alacak. Uluslararası alanda tescillenen ürünler, Denizli’nin ve ülkenin ekonomisine katkı sağlayacak olup alanında tanınırlığı sağlanırken turizm gelirinin de artacağı ön görülüyor. Uluslararası görünürlük artacak Eğitim ve danışmanlık faaliyeti bitiminde Babadağ Kekik Balı, Buldan Bezi, Buldan Kestanesi, Denizli Kekiği, Denizli Leblebisi, Denizli Traverteni, Denizli Çalkarası Üzümü, Honaz Kirazı, Tavas Baklavası, Çameli Elmalı Bezi, Kale Biberi, Çameli Fasulyesi, Çameli Kilimi, İsabey Çekirdeksiz Üzümü ve Acıpayam Kavunu için ilgili kurumlar AB Coğrafi İşaret Tescili başvurularını tamamlayacaklar. Uluslararası tescilleri tamamlanan ürünler alanında Denizli’nin tanınırlığını ve ekonomisini artırmakla kalmayıp ülkeye uluslararası görünürlüğünü de önemli ölçüde arttıracaktır.
Malatya Yeşilyurt’ta sanatsal ve kültürel kurslara yoğun ilgi Yeşilyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. İlhan Geçit, Kiltepe Mahallesinde faaliyetlerine devam eden Yeşilyurt Mesleki Eğitim ve Yaşam Merkezinde açılan 15 kursa 250’e yakın kursiyerin katıldığını, farklı alanlarda verilen eğitimlere gösterilen ilginin kendilerini mutlu ettiğini söyledi. Yeşilyurt’un kültürel ve sanatsal açıdan zengin alt yapısını ön plana çıkarmanın yanı sıra hobi ve meslek edindirme kurslarıyla 7’den 70’e tüm vatandaşların sosyal hayatlarını daha nitelikli hale getirmek hedefiyle Kiltepe Mahallesi’nde hizmete sunulan Yeşilyurt Mesleki Eğitim ve Yaşam Merkezi’ndeki sanatsal ve kültürel kurslara gösterilen ilgi, her geçen gün artmaya başladı. Dört kat üzerinde faaliyetlerine aralıksız devam eden eğitim merkezinde 4 ile 6 yaş aralığındaki çocuklara yönelik başlatılan Erdem Okullarının yanı sıra kuaförlük, gastronomi, halk oyunları, bilgisayar, aşçı yardımcılığı modelistlik, trikotaj, tekstil ara elemanı ve farklı branşlardaki meslek edindirme kurslarının yanı sıra Kur’an-ı Kerim, gitar, resim, halı dokuma, örgü, robotik kodlama, dron, akıl oyunları ve yazılım kursları düzenleniyor. Yeşilyurt Mesleki Eğitim ve Yaşam Merkezi sunduğu kaliteli hizmetler ile toplumdaki deprem travmasının atlatılmasında önemli bir rol oynarken, şehrin farklı noktalarından gelen vatandaşlar buradaki kurslarda hem kaliteli zaman geçiriyor hem de meslek sahibi olarak hayatına farklı bir pencere açıyor. Kursların çok verimli geçtiğini söyleyen kursiyerler, kendilerine bu tür ortamlar sunan Yeşilyurt Belediyesi’ne teşekkürlerini sundular. Yeşilyurt Mesleki Eğitim ve Yaşam Merkezi Koordinatörü Ümmü Gülsüm Alkan ise, kurslara yoğun bir talep olduğunu ifade etti. Yeşilyurt Belediye Başkanı Prof.Dr.İlhan Geçit ise, "Yeşilyurt’un fiziksel dönüşümünün yanı sıra vatandaşların sosyal hayatlarını nitelikli hale gelmesinde önemli rol oynayan kültürel ve sanatsal çalışmalara ve meslek edindirme kurslarına ayrı bir önem verdiklerini söyledi.
Adıyaman Adıyaman’daki İsias Otel duruşmasına ara verildi Adıyaman Adliyesi’nde görülen İsias Otel Davası’nın 2. duruşmasına ara verildi. Adıyaman 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen, 72 kişinin hayatını kaybettiği İsias Otel davasında 3’ü tutuklu 11 sanığın yargılaması sürüyor. Birleşik dosya kapsamında sanıklar, müştekiler, sanık ve müşteki avukatlarına söz veren mahkeme heyeti daha sonra müşteki avukatlarının özel olarak hazırlattığı ve mahkemeye sunulan uzman raporlarıyla ilgili raporu hazırlayan uzmanlar dinlendi. Doğu Akdeniz Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yonca Hürol, “40 yıldır mimarlık öğrencilerine taşıyıcı sistemlerin nasıl tasarlanması gerektiğini öğretiyorum. İsias Otel binasının ilk projesi, mimarı projede öncelikle yönetmeliklere uyulmadığını düşünüyorum. 1975 yönetmenliğine göre daha fazla perde duvar kullanılmalıydı. İnşaat mühendisinin otel sahibini uyarması gerekiyordu. İlk projede mal sahibi, belediye görevlileri, mühendislerin sorumluluğu var. İkinci projede ise 5 yılı bittiği için tekrar inşaat projesi yapılması gerekirdi. Karkas yapı 1998 yönetmeliğine uymamıştır. Projede çok duvar yükü bindirilmiştir. Zaten zayıf olan kirişleri ve döşemelere çok fazla yük bindirilmiş. Özellikle inşaat projesine uyulmadığını düşünüyorum. Sonuç olarak bütün ekibin hatalı kusurlu olduğu kanısındayım” dedi. Doğu Akdeniz Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serhan Şensoy ise, “Ortada 1993 yılında yapılmış ve bununla ilgili statik hesapların olduğunu, ancak 2001 yılında yapılan projede sadece mimari proje olduğunu gördük. Biz projede tartışma konusu olabilecek hiçbir kusuru dikkate almadık. Kolon etriyelerinde sıklaştırma yapılmadığı, tadilat mimari projesinde mevcut asansörün arkasına iki asansör eklendiğini gördük. O bölgede kiriş olduğunu, ancak bununla ilgili sabit mi değil mi bilmiyoruz. Otele çevrilirken ek duvarlar yapıldığı, binanın kendi ağırlığında bir artış var. 2016 yılındaki ek bir kat yüklendiği biliyoruz. Buraya kat ekliyorsanız, ek yüklerde koymak zorundasınız" ifadelerini kullandı. ODTÜ İnşaat Mühendisi Prof. Dr. Haluk Suçuoğlu’da rapora ilişkin, “Deprem yönetmenliğinin hazırlanmasında görev yaptım. 1993 yılında yapılan İsias Otel 1975 deprem yönetmenliğine göre yapılmış. Binanın uygulaması projeye uygun olmamış. 2003 yılında otele dönüştürüldüğünde deprem yönetmenliği değişmesine rağmen binada değişiklik yapılmamış. Bu binanın sıkılaştırmasında ana ve tali unsurlar var. Ana unsur, ilk yapılan projeye göre inşa edilmemiştir. 1998 yönetmenliğinde daha ilave hükümler gelmesine rağmen binada değişiklik yapılmamış” ifadelerini kullandı. Cumhuriyet Savcısı ise, “Tutuklu bulunan sanıkların tutukluluk haline, adli kontrol olanların adli kontrolünün devamına” şeklinde mütalaa verdi. Müşteki yakınlarına söz verildi. Müşteki avukatları mütalaalarını verdi. Müşteki avukatlarından birisi, tutuksuz sanık Efe Bozkurt’un, mahkemeye mazeretsiz gelmemesinden dolayı tutuklanması için yakalanmasını talep etti. Sanık avukatlarının mütalaasına geçilmeden, mahkeme heyeti duruşmaya 45 dakika ara verdi.