GENEL - 29 Ocak 2012 Pazar 13:58

EMİNAĞAOĞLU: "SEÇİM YAPILMAZSA TÜRKİYE 2 CUMHURBAŞKANI İLE MUHATAP OLACAK"

A
A
A
EMİNAĞAOĞLU: "SEÇİM YAPILMAZSA TÜRKİYE 2 CUMHURBAŞKANI İLE MUHATAP OLACAK"

Yargı Sen Genel Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı seçiminin 2012 yılında yapılmak zorunda olduğunu ifade ederek, seçim yapılmadığı takdirde Türkiye’de iki Cumhurbaşkanı olacağını söyledi.
Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Samsun Şubesi’nin düzenlediği geleneksel yeni yıl kahvaltısına katılan Yargı Sen Genel Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, Türkiye’nin 2012 yılında Cumhurbaşkanlığı seçimini yapmak zorunda olduğunu belirtti. Eminağaoğlu, "İktidar partisi Anayasa Mahkemesi’nin kuruluş yasasını tek başına değiştiriyorsa, Türkiye çok ciddi ve çok vahim bir noktaya gelmiştir. Türkiye 2012 yılında Cumhurbaşkanlığı seçimini yapmak zorundadır. Anayasaya konulan ve 2007’de geri çekilen bir hüküm
nedeniyle geçen hafta yürürlüğe giren Cumhurbaşkanlığı seçim yasasının 1 yıl içersinde uygulanması mümkün değildir. Uygulanması mümkün olmadığı ve sürenin de 2012’de bittiği için Ağustos ayında Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılmak zorundadır. Seçim yapılmazsa Türkiye ilk kez 2 tane Cumhurbaşkanı ile muhatap olacak. Biri vekaleten Meclis Başkanı, diğeri de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün oradan inmemek yoluyla orada oturacağı içindir. Bu aynen eski Cumhurbaşkanı Kenan Evren’in ’ben devlet başkanıyım’ diyerek,
Çankaya Köşküne oturmasını andırıyor. Seçilmeyen ve görev süresi dolan bir kişinin ben Cumhurbaşkanıyım diyerek köşkte oturmaya devam etmesi 12 Eylül’ün terk edildiğini söyleyen bir siyasi iradenin o irade ile ne kadar örtüştüğünü de sadece bir üniforma farkının olduğunu gösteriyor. Türkiye içinde bulunduğu tablo itibariyle demokrasiden hızla uzaklaşıyor" dedi.
Türkiye’de hukuk gündemde sürekli yer alan ancak yargı üzerinden yürütülen bir sürecin de yaşandığını belirten Eminağaoğlu, "Hep 12 Eylül’ün eleştirilmesi ve askeri vesayetin ortadan kaldırıldığı söylenmesine rağmen bugün yargı üzerinden demokrasi ve ulusal egemenlik üzerinde demokrasinin çok sesli üzerinde bir vesayet oluşturulmaktadır. Türkiye tek sesli bir yapıya doğru sürüklenmektedir. 2010 Anayasa değişikliği ile Türkiye’de demokrasi için ileri adımlar atıldığı söylenmesine rağmen 12 Eylül
döneminden daha da geriye doğru götürülen bir yargı yapılanması üzerinden Türkiye demokrasiden hızla uzaklaşmaktadır" diye konuştu.
19 Mayıs bayramlarının halkın bayramı olduğunu ifade eden ADD Genel Başkanı Tansel Çölaşan, "Türkiye’de gündem çok hızlı değişiyor. 12 Eylül 1982 dönemine karşı olduğunu söyleyen bir hükümet, 12 Eylül’ün alt yapısını oluşturduğu bir sisteme dönüş yapıyor. Dolayısıyla bu genelgenin Türkiye’nin fiili durumu ile getirilmek istendiği durumu arasında çelişkiyi de gösteriyor. Bizim için kabul edilmesi mümkün değil. Zaten bu törenler belki resmi törenlere, belki bazı yerlerdeki özel şenliklere ya da başka
nedenlerden dolayı iptal edilebilir ama halk bu törenleri yapar. Çünkü bu halkın bayramıdır. Ulusal ve milli bayramlar birilerinin istemesiyle bayram olmuyor. Bunlar ulusal Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunun başlangıcı ve Atatürk’ün doğumu olan 19 Mayıs diye alıyoruz, isterse hükümet iptal ettin bizim için fark etmez. Ama 19 Mayıs Türkiye’de halkın kalbinde yerini bulmuştur. Bunun değiştirilmesi de söz konusu değildir ve kutlanacaktır" şeklinde konuştu.
19 Mayıs’ın Mustafa Kemal Atatürk’ün doğum tarihi olduğunu belirten ADD Samsun Şube Başkanı Birol Yelekin, "Atatürk’ün Gençlik ve Spor Bayramı olarak ilan ettiği, 19 Mayıs tarihini, aynı zamanda kendisinin doğum tarihi olarak kabul etmesinin, Samsun için ayrı bir anlamı vardır. 19 Mayıs demek emperyalizme karşı duruş demektir. 19 Mayıs aydınlık, çağdaşlık ve bağımsızlık demektir" dedi.
Büyük Samsun Oteli’nde düzenlenen kahvaltıya ADD Genel Başkanı Tansel Çölaşan, Yargı Sen Genel Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, Atakum Belediye Başkanı Metin Burma, ADD Samsun Şube Başkanı Birol Yelekin ve ADD üyeleri katıldı.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Bakan Tunç: “Filistin’in BM üyeliğinin Konseyi’nde tekrar görüşülmesi özgür Filistin için önemli bir adımdır” Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun, Filistin’in BM üyeliğinin Konseyi’nde tekrar görüşülmesi özgür Filistin için önemli bir adımdır” dedi. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun Filistin’in BM’ye üyeliğinin tekrar görüşülmesini talep eden karar tasarısını kabul etmesinin ardından açıklama yaptı. Bakan Tunç, karar tasarısının özgür Filistin için önemli bir adım olduğunu değinerek, “Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun, Filistin’in BM üyeliğinin BM Güvenlik Konseyi’nde tekrar görüşülmesi ve gözlemci statüsünde olan Filistin’e bazı ilave haklar tanınmasını talep eden karar tasarısını kabul etmesi özgür Filistin için önemli bir adımdır. Ülkemizin yanı sıra 80’e yakın ülkenin ortak sunucusu olduğu karar tasarısının 143 evet oyuyla kabulü, Birleşmiş Milletler üyesi ülkelerin 7 Ekim’den bu yana işgalci İsrail tarafından soykırıma uğrayan Filistin’e desteğini göstermesi açısından önemlidir. 1967 sınırları temelinde bağımsız Filistin devletinin varlığı kabul edilmelidir. Filistin halkı kendi ata yurtlarında, insan onuruna yakışır şekilde yaşamalıdır” ifadelerine yer verdi. İsrail’in saldırılarının son bulması gerektiğini belirten Bakan Tunç, “Gazze ve Refah bölgesinde çocuk, kadın, sivil demeden 35 bin Filistinliyi öldüren, 78 binden fazla Filistinliyi yaralayan İşgalci İsrail’e karşı uluslararası mekanizmalar artık gereğini vakit kaybetmeden yapmalıdır. İnsan haklarını yok sayan, uluslararası hukuku görmezden gelen, savaş suçu işleyen ve soykırım yapan İsrail’in saldırıları son bulmalıdır. İsrailli yetkililer Uluslararası Ceza Mahkemesi huzuruna çıkarılmalı, gereken ceza verilmelidir. İşgalci İsrail Devletinin Uluslararası Adalet Divanınınca verilen tedbir kararına uyması sağlanmalıdır. Türkiye olarak, Filistinli kardeşlerimizin haklı davalarında yanlarında olmaya, dünyada adaleti ve hakkaniyeti savunmaya devam edeceğiz” ifadeleri kullanıldı.
Aksaray Uyuşturucu tacirleri ile polisin kovalamacası kamerada Aksaray’da polisin dur ihtarına uymayarak kaçan sürücü ile polis arasında kovalamaca yaşanırken, kovalama esnasında araçtan atılan poşette esrar maddesi çıktı. Kısa süren kovalamacayla yakalanan araç sürücünün ehliyetsiz olduğu belirlenirken, sürücü uyuşturucunun araçtan çıkmadığını belirterek ehliyetsiz olduğu için kaçtığını söyledi. Sürücü ve 2 arkadaşı kelepçelenerek gözaltına alındı. Olay, Kurtuluş Mahallesi Kurtuluş Caddesinde yaşandı. Edinilen bilgiye göre, Aksaray Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde bekçilerle birlikte rutin uygulama yapan İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şubesi ve Trafik Şubesi ekipleri uygulama noktasına yaklaşan 68 ES 022 plakalı otomobile dur ihtarında bulundu. İhtara uymayan araç sürücüsü fren yerine gaza basarak hızla uygulama noktasından kaçtı. Kaçan aracın peşine düşen polis ve şüpheliler arasında kovalamaca yaşandı. Kovalamaca esnasından araçtan bir poşet atılırken, atılan poşetten kubar esrar maddesi ele geçirildi. Bir süre devam eden kovalamaca sonucu araç 3 şüpheliyle birlikte yakalandı. Araç sürücüsü Ö.F.B. (37) ile araçta yolcu olarak bulunan H.E. (40) ve R.D. (23) kelepçelenerek gözaltına alınırken, araç sürücüsü Ö.F.B. araçtan atılmasına rağmen uyuşturucunun kendilerine ait olmadığını belirterek, “Ne alakası var. Arabada çıktı mı? Çıkmadı, arabadan çıkmadı abi. Bizlik bir şey yok ki. Ehliyetim yok, cezamı yedim zaten biraz önce” dedi. Araç sürücüsüne ehliyetsiz araç kullanmaktan 12 bin 977 TL, dur ihtarına uymamaktan bin 506 TL olmak üzere toplam 14 bin 483 TL para cezası kesilirken ara trafikten men edilerek otoparka çektirildi. Gözaltına alınan 3 kişi sorgulanmak üzere İl Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şubesine götürüldü. Olayla ilgili tahkikat başlatıldı.