GENEL - 17 Ocak 2012 Salı 11:02

"KARNE SORGULAMA DEĞİL, DEĞERLENDİRMEDİR"

A
A
A
"KARNE SORGULAMA DEĞİL, DEĞERLENDİRMEDİR"

Uğur Dershaneleri Rehberlik Birimi, bu yıl SBS ve üniversiteye hazırlanan öğrencilerin ve ailelerinin karneye yaklaşımlarını belirlemek amacıyla bir anket çalışması yaparken, cuma günü başlayacak yarıyıl tatili öncesi velilere ikinci dönemde telafi için yeterli zamanın olacağı uyarısında bulundu.
2011-2012 eğitim-öğretim yılı yarı dönemi cuma günü sona erecek. Öğrenciler bir yandan SBS’ye ve üniversite sınavlarına hazırlanırken diğer yandan okul derslerine devam etmeye çalışıyor. Uğur Dershaneleri Rehberlik Birimi tarafından bu yıl SBS ve üniversiteye hazırlanan öğrencilerin karneleri hakkındaki görüşleri ve ailelerinin karneye yaklaşımlarını belirlemek amacıyla bir anket çalışması uygulandı. SBS ile YGS-LYS’ye girecek olan öğrencilerin oluşturduğu anket çalışması sonucunda, öğrencilerin karne
gününün gelmesini istemedikleri, bu nedenle karnesinin iyi gelmesini bekleyen öğrencilerin de karne günü ile ilgili olumsuz bir izlenime sahip olduğu sonucu ortaya çıktı.
"Karne gününün gelmesini istiyor musun?" sorusuna öğrencilerin yüzde 68’i ’hayır’ yanıtını verdi. Buna göre karnesinin iyi gelmesini bekleyen öğrencilerin de karne günü ile ilgili olumsuz bir izlenime sahip olduğu görüldü.
Karnesi iyi gelecek olan öğrencilere, "Ailenin karnen ile ilgili tepkisi ne olacak?" diye sorulduğunda, yüzde 67’si, ’Tepkisiz kalırlar’ yanıtını verdi. Bu nedenle ailelerin iyi karne karşısında tebrik etme veya ödüllendirme yoluna gitmediği ortaya çıktı.
Karnesi kötü gelecek öğrencilere, "Ailenin karnen ile ilgili tepkisi ne olacak?" sorusu sorulduğunda katılımcıların yüzde 39’u, ’Tepkisiz kalırlar’ derken, yüzde 55’i, ’Cezalandırırlar’ ya da ’Bir süre benimle konuşmazlar’ yanıtını verdi. Verilen yanıtlar, iyi karne karşısında tepki vermeyen velilerin kötü karne karşısında sessizliğini bozduğunu ya da çocuğu ile olan iletişimini tamamen kestiğini ortaya koydu.
Araştırmaya katılan öğrencilere, "Ailen ne yapsa ya da nasıl yaklaşsa karnenin 2. dönem daha iyi olması için motive olursun?" sorusu sorulduğunda, öğrencilerin yüzde 45’i, "Bana güvendiğini ve elimden geleni yapacağıma inandığını söylerse" yanıtını verirken, yüzde 35’i ise, "Bir şey yapmalarına gerek yok, ben daha fazla çalışırım" dedi. Bu sonuç da öğrencilerin büyük bölümünün ailelerinden onlara güvendiğini duymaya ihtiyacı olduğunu ortaya çıkardı.
"YARIYIL TATİLİNİ CEZA GÜNLERİNE DÖNÜŞTÜRMEYİN"
Uğur Dershaneleri Rehberlik Koordinatörü Gökşen Saçaklı, öğrencilerin karneleri hakkındaki görüşleri ve ailelerinin karneye yaklaşımları ile ilgili olarak, "Öğrenciler kadar aileler de karne gününü büyük bir sabırsızlıkla beklerken başarılı öğrencilerin ödüllendirileceği kesin. Başarısı beklenilenin altında olan öğrencilere karşı aileler çok dikkatli davranmalı. Yarıyıl tatilini öğrenci için ceza günlerine dönüştürmek, şiddet uygulamak ya da psikolojik olarak baskı altında tutmak onları başarısızlığa
sevk edecektir. Unutulmamalıdır ki karne sorgulama değil, değerlendirme aracıdır. Birçok etkeninin çocukların karne notlarına doğrudan etki ettiği de unutulmamalıdır. Bu etkenler karneye yansıyan rakamların bizlere anlatamayacağı nedenler olabilir. Karnenin içinde çocukların okul ve sorumlulukları konusunda nasıl eğitildikleri, motive edilip edilmedikleri, arkadaş ve aile ilişkileri, yetenekleri ve becerilerini aşan ilişkiler bakımından zorlanıp zorlanmadıkları, dönem boyunca gerek okulda gerekse evde
yaşadıkları, birey olarak yaşıtlarından farklı özelliklerin dikkate alınıp alınmadığı, içinde bulunduğu yaş dönemine ait sıkıntıları aşmada yeterli yardım alıp almadığı gibi konular da yer almaktadır. Görüldüğü gibi karnedeki notların tamamı çocuklara ait notlar değildir" şeklinde konuştu.
Gökşen Saçaklı ayrıca, ailelerin çocuklarına duyduğu güvenin başarıyı olumlu yönde etkilediğinin de altını çizdi.
"TATİLİN İLK GÜNLERİNİ TAMAMEN DİNLENMEYE AYIRIN"
Saçaklı, yarıyıl tatilinin verimli değerlendirilmesi için öğrencilere önemli ipuçları verdi. Tatilin ilk günlerinin tamamen dinlenmeye ayrılması gerektiğini belirten Saçaklı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Daha sonra yapılacak ilk iş, takviminizi önünüze alın ve plan yapmaya başlayın. Sömestr tatili hem dinlenmek eğlenmek hem de eksiklerin tamamlanması için bulunmaz bir fırsattır. Bir öğretim dönemini daha geride bırakırken çalışmalarımızı ve yaşadıklarımızı değerlendirmek, eksiklerimizi belirlemek oldukça önemlidir. Önümüzde henüz yaşanmamış olan, eksiklerimizi telafi fırsatı olabilecek koca bir dönem vardır. Birinci dönemle ilgili değerlendirme yaparken, ’Sene başında kendinizden bekledikleriniz neydi?
Hedeflediklerinize ne kadar yakınlaşabildiniz? Hedeflerinize ilerlerken yaptığınız hatalar ve doğrular nelerdi?’ sorularına yanıt verip bir dönem boyunca yapmış olduğunuz çalışmalarınızı ve aldığınız sonuçları inceleyin. Birinci dönem eksiğinizin olduğunu düşündüğünüz derslerin bir listesini çıkarın. Tatil, sıkıntı yaşadığınız konu ya da derslerle de yüzleşmek için bir fırsattır. Takıldığımız veya baş edemediğimiz bir ders ya da konu ile karşılaşınca bırakıp kaçmak yerine onunla yüzleşmek en doğrusudur.
Sıkıntı yaşanan konu ya da derslerle öğretmenden destek almadan önce biz uğraşmalıyız. Kendi mantık örüntümüzle o sorunu çözmeye çalışmalı, daha sonra bir uzmandan destek almalıyız. Ancak bu dönemin tatil olduğu unutulmamalıdır. Öğrencileri tatilden sonra yoğun sınavlar ve dersler bekliyor. Bu yüzden tatilde her şeyden önce dinlenmiş olmak, ikinci döneme tazelenmiş bir şekilde başlamak gerekiyor."
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Bakan Ersoy, Yunan mevkidaşı ile "Romeo ve Juliet" oyununu izledi Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni, William Shakespeare’in unutulmaz eseri "Romeo ve Juliet" oyununun Atatürk Kültür Merkezi’ndeki (AKM) gösteriminde bir araya geldi. Oyun, Türkiye’den Devlet Tiyatroları ve Yunanistan’dan Atina Konser Salonu Megaron ve Yorgos Lykiardopoulos kültürel organizasyonu Lykofos ortak projesiyle Ege’nin her iki yakasında tiyatro severlerle buluşuyor. Yunanistan ve Türkiye’den sanat kurumları ile sanatçıları bir araya getiren proje, iki ulus arasında köprü kurmayı hedefliyor. Dün İstanbul’da ilk gösterimi yapılan ve 28 Nisan’a kadar sahnelenmeye devam edecek esere ilişkin AKM’de gerçekleştirilen basın toplantısında Bakan Mehmet Ersoy, Bakan Lina Mendoni ile verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini ve değerlendirmelerde bulunduklarını söyledi. Basın toplantısında konuşan Bakan Ersoy, "Bugün değerli mevkidaşım, Yunanistan Kültür Bakanı Sayın Lina Mendoni ve beraberindeki heyeti misafir ettik. Verimli bir görüşme gerçekleştirdik; değerlendirmelerde bulunduk. Şimdi ise çok güzel bir sanat birlikteliği vesilesiyle buradayız. Devlet Tiyatrolarımız ile Pire Belediye Tiyatrosunun ortak bir proje çerçevesinde sahneye koyduğu Romeo ve Juliet oyununun İstanbul galasını izleyeceğiz” dedi. "Sanatın evrenselliği insanlık için daima ortak bir çatı olmuş; en güzel, en anlamlı birlikteliklere ev sahipliği yapmıştır" diyen Ersoy, sözlerine şöyle devam etti: “Bizler de buna sahip çıkmanın, katkı ve değer sunmanın gayretindeyiz. İnanıyorum ki bu proje sadece bir başlangıç olacak, önümüzdeki dönemlerde sanatın diğer alanlarına da yayılacaktır. Romeo ve Juliet, Shakespeare’in eşsiz kaleminden çıkmış ölümsüz bir klasik. Bizler ise bu eseri, sanatçılarımızın kendi kültürel ve tarihsel geçmişlerinden ilham alarak yeniden yorumladıkları bir temsille sahneye taşıyoruz. Oyundaki aileler kendi aralarında anadillerinde konuşurken bir araya geldiklerinde, bildikleri tek ortak dil olan İngilizce ile iletişim kuracaklar. Bu yaklaşım, farklı dillerin ve kültürlerin etkileşimiyle insan doğasının derinliklerine inerek evrensel duyguları keşfetmeyi amaçlamaktadır. Esere günümüz dünyasından açılan bu çağdaş bakış açısı ve yeni yorum vesilesiyle Türkiye ve Yunanistan’ın köklü kültürel mirasını da bir araya getirmiş ve iki ülke arasında derinleşen kültürel diyaloğu sembolize etmiş olacağız. Provalar 18 Şubat’ta, Yunanistan’da başlamıştı. Yönetmen Lefteris Giovanidis’in rejisiyle sahneye taşınan eser, Türkiye’de sanatseverlerle buluşmasının ardından Mayıs ayında, Atina’da perdelerini açacak ve iki ülkede toplamda 13 temsil gerçekleştirilecek. Ayrıca 17-27 Mayıs 2024 tarihleri arasında, Antalya’da düzenlenecek olan 14’üncü ‘Devlet Tiyatroları Antalya Uluslararası Tiyatro Festivali’nde yer almasını da planlıyoruz. Yine yaz aylarında ve önümüzdeki tiyatro sezonunda Türkiye’nin ve Yunanistan’ın farklı şehirlerinde sahnelenmesi, Avrupa’daki prestijli tiyatro festivallerine katılımı söz konusu olacak. Türkiye ve Yunanistan arasındaki kültürel ilişkilerin geliştirilerek daha ileri boyuta taşınması adına bundan sonra da Yunanistan’ın ilgili kurum ve kuruluşlarıyla eşgüdüm ve iş birliği içerisinde çalışmaktan memnuniyet duyacağımızı ifade etmek isterim. Sayın Bakan’a, Pire Belediye Tiyatrosunun ve Devlet Tiyatrolarımızın çok değerli sanatçılarına ve Sayın Lefteris Giovanidisi’in şahsında, sahne arkasında bu esere emek veren bütün ekibe teşekkür ediyorum. Sanatseverleri bu özgün ve özel temsili izlemeye davet ediyor, hepinize saygılar sunuyorum” dedi. Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni ise eserin sahneye konulma sürecinden bahsederek, Türk- Yunan ilişkileri bakımından oyunun İstanbul’da izleyicilerle buluşmasından dolayı mutluluk duyduklarını ifade etti. Romeo ve Juliet’in en güzel aşk hikayesi, aynı zamanda da bir drama olduğunu belirten Mendoni, "Bu oyun bir başlangıç olabilir. İki toplumun kültürel bağlarımızı daha da yüksek hale getirebiliriz. Sadece devlet düzeyinde değil, özel kuruluşlar arasında da ortak projelerin ve ikili işbirliklerinin olduğunu öğrenmekten mutluluk duyuyoruz. Yakın zamanda sizleri Atina’ya 16 Mayıs’ta sahnelenecek oyuna da bekliyorum. Eminim oyun, Atina’da da çok iyi karşılanacak" diye konuştu. Bakan Ersoy ve Mendoni, ortak basın toplantısının ardından AKM Tiyatro Salonu’nda sahne alan "Romeo ve Juliet" oyununu birlikte takip etti.