DÜNYA - 20 Ocak 2012 Cuma 14:23

ADNAN ÖZTÜRK`TEN ÇARPICI AÇIKLAMALAR

A
A
A
ADNAN ÖZTÜRK`TEN ÇARPICI AÇIKLAMALAR

İstanbul Aydın Üniversitesi Florya Yerleşkesi’nde gerçekleştirilen panele katılan ve kendisine yöneltilen soruları yanıtlayan Adnan Öztürk, şike soruşturması, Türk futbolunun durumu ve Galatasaray ile ilgili birçok konuyla ilgili açıklamalarda bulundu.
Galatasaray Kulübü Başkan Yardımcısı Adnan Öztürk, şike soruşturması sürecinde TFF’nin çok eleştirildiğini belirterek, "Şike soruşturmasıyla ilgili kırmadan, dökmeden bu işten nasıl nasıl çıkarız diye çalışılıyor ama tüm çabalar duvara tosluyor. Bugün öğleden sonra TFF kulüpleri yine toplantıya çağırdı ve dün UEFA yetkilileri ile yapılan görüşme hakkında bilgi verecekler. Bana göre duvara vurmaya da devam edecekler" dedi.
TFF Başkanı Mehmet Ali Aydınlar’ın İsviçre dönüşü iyimser mesajlar vereceğini düşündüğünü ancak kendisinin buna katılmadığını aktaran Öztürk, "UEFA iç işlerimize karışmaz denilecektir. Ben yaklaşık 23 senedir Batı Avrupa merkezli bir şirkette çalıştığım için, o zihniyeti çok iyi tanırım. UEFA’nın tersini söylemesi zaten mümkün değil. ’Siz cezaları verin, sonra biz gerekeni yaparız’ demişlerdir. ’UEFA yeşil ışık yaktı. Ne yaparsanız yapın’ düşüncesi doğru olmaz" diye konuştu.
Adnan Öztürk, şike soruşturmasının ortaya çıkışıyla ilgili olarak, "Kanun koyucunun ve kanun uygulayıcının harekete geçmesi için, bazı olaylarda kamu vicdanının fazla zorlanmış olması lazım. Cezalarda yapılan indirimi ise yerinde buluyorum" şeklinde konuştu.
Kamu vicdanındaki rahatsızlığı, şike olduğunun tescili olarak gördüğünü dile getiren Adnan Öztürk, "Birileri bu konuda harekete geçtiyse, kamu vicdanını rahatsız edici boyutlara ulaştığı içindir. UEFA Başkanı Platini bir demecinde ’Şike cinayettir’ diyor ve elinde çantayla ülke ülke gezerek yöneticilerin bu konuda ciddi hamleler yapmasını istiyor. Zamanlaması enteresan oldu. Tam da UEFA’nın mücadelesiyle aynı zamana denk geldi. Cezaların uluslararası standartlara getirilmesi ve insanların çok uzun süre
hapiste kalmaması lazım. Biraz kantarın topuzu kaçmıştı. O konuda belli bir noktaya gelindi. Hapiste insanların gereğinden fazla kalması kimseyi mutlu etmemeli. Suçlular cezasını görmeli ama abartılmamalı. Bir an önce sonuca gidilmeli. Ancak biz Futbol Disiplin Talimatnamesi’nin 58. maddesine dokunulmasına müsaade etmeyiz" diye konuştu.
Tüm kulüplerin aynı gemide olduğu ancak Galatasaray’ın tutunduğu tavrı anlayamadığı şeklinde bir öğrencinin yönelttiği soru üzerine ise Öztürk, "Biz aynı gemide değiliz. Aynı kurallara saygı göstermiyorsak, aynı ahlaki değerleri paylaşmıyorsak, biz aynı gemide kimseyle olmayız. Mecbur da değiliz. 107 yaşında bir camiayız. Saygı duymayanlarla, manevra yapmaya çalışanlarla aynı gemide olmayız. Galatasaray da bu konuda tek değil" yanıtını verdi.
Adnan Öztürk, Galatasaray Başkanı Ünal Aysal’ın, UEFA tarafından Türkiye’ye ceza verilmesi halinde kendisinin de görevi devam ettiremeyeceği şeklindeki açıklamalarının hatırlatılması üzerine, ’’Başkanımızın bu söylemine katılıyorum. Eğer Türk futbolu Avrupa’dan 3-5 sene bir ceza alırsa, Türkiye’de futbol diye bir proje kalmayacak, Galatasaray’ın da futbol projesi kalmayacak. Yönetime gelirken, Galatasaray’ın Avrupa’nın ilk 10 kulübü içinde olması gerektiğini söyledik. Çoktan Galatasaray orada olmalıydı.
Avrupa’ya gidemeyen bir futbol endüstrisinin Türkiye’de yaşaması mümkün değil. Türk futbolu ve Galatasaray Avrupa’da yoksa, futbol projemiz kalmaz. ’Annemizin liginde, annemizin evlatlarıyla oynarız’ dedi başkanımız. O halde bu kadar iddialı stratejilerle yola çıkmış bir yönetimin yapacak bir şeyi kalmaz" şeklinde görüş belirtti.
Futbolun tüm dünyada geldiği ekonomik durumunun, bu spora amatör zihniyetle bakma şansı bırakmadığının altını çizen ve Türkiye’deki ekonomik büyüklüğünü aktaran Öztürk, oldukça karamsar bir tablo çizdi.
Türkiye’den futbol ekonomisinin yan gelirlerle beraber yıllık 1,5 milyar avro büyüklüğe ulaştığını dile getiren Adnan Öztürk, şunları söyledi:
"Galatasaray’ın borç hesabında 330 milyon dolar yazıyor. Bütün sene hiç harcamazsanız, 3 senede borçlarını ödeyebilecek büyüklükte. Gayrimenkullerimizi ve marka değerimizi buna dahil etmiyorum. Üç büyük kulübün toplam 1 milyar dolara yakın borcu var. Diğer Süper Lig kulüplerini de eklersek bu rakam 1,5 milyar dolara çıkar. Bunun ekonomik tarifi iflastır. Türk futbolu ekonomik anlamda iflas etmiştir. Yeni bir sistem ortaya konulmazsa, bunun devam ettirilmesi mümkün değildir. Üzerine şike, teşvik gibi yüz
kızartıcı suçlar da eklenince, Türk halkının futbola bakışında çok ciddi bir imaj kaybı var. Türk futbolu çok derin bir krizde. Gelinen noktada durum, A takımı küme düşsün, B takımının puanı silinsin değil. Bu krizin yönetilmesi lazım. Asıl kriz, şike krizi değil. Sistemin tıkanmış olması krizidir. Bizim baktığımız resimde sadece şike sorunu yok, Türk futbolunun bitmişliği sorunu var."
Öztürk, Fenerbahçe Kulübü’nden bir yöneticinin, basketboldaki Cemal Nalga skandalında kulüplerinin tavrından dolayı özür dilediğini söyledi.
Kulüpler Birliği Vakfı’nın bir toplantısında kendisine, "Siz fırsatçılık yapıyorsunuz. İki kulüp arasındaki düşmanlığı dostluğa çevirebilirdik. Küme düşmemiz için çalışıyorsunuz’’ dendiğini ve kendisinin de bu s fdn topuzu kaçmıştı. O koözlere, ’Ben düşman olduğumuzu bilmiyordum. Ama unutmayın ki siz, bir basketbolcumuz sahte forma giydi diye sitesine duyuru koyan bir kulübün üyesisiniz’ yanıtı verdim. Buna karşılık ise ’Haklısınız, özür dilerim’ yanıtını aldım" şeklinde konuştu.
Cemal Nalga skandalı patladığında başkan adayı olduğunu ve dönemin başkanı Adnan Polat’ı arayıp, ’Bu konuda hiçbir konuşma yapmayacağım. Hiçbir kurumun Galatasaray’ı cezalandırmasına müsaade etme. Yetkini kullan. Takımı 2. lige düşür’ diye söyledim. Benim kafam böyle çalışıyor" ifadelerini kullandı.
Adnan Öztürk, TFF’ye kulüp olarak gönderdikleri ihtarnameye ve yönetim içinde gerçekleşen gerginliğe konuşmasında açıklık getirirken, "UEFA ile toplantılar yapılmadan önce Galatasaray’ın kırmızı çizgilerinin bir kez daha not edilmesi için, hukuki yolla bir mektup gönderdik. Yönetimde bazı isimlere haber verilmedi tartışması oldu, ayrıca yönetim içinde tartışıldı ancak bunlar olabilir. Yapılması gereken oydu, o gün yapıldı. Başkanımız Ünal Aysal’ın haberi vardı. Kendisine söyledim ve ’Derhal yapalım’
dedi. Medyaya yansıtılması veya yansıma şekli, o kısım yansıtanların problemi" dedi.
TFF’ye kendilerinin gönderdiği gibi başka kulüplerden 8-10 tane daha mektubun gönderilmesi gerektiğine inandıklarını anlatan Öztürk, TFF’nin genel kurula gitme kararını da bir ’’manevra’’ olarak gördüklerini aktararak, "Tükiye’nin Avrupa’dan men edilebileceği bir karara TFF’nin imza atacağına son ana kadar inanmıyorum. ’Biz istemiyorduk, genel kurul böyle bir karar aldı’ demelerini istemiyoruz. Ama genel kurul manevrası tamamen bunun içindir" diye konuştu.
Adnan Öztürk, kendisinin Ali Dürüst ve Fatih Terim’le aralarının iyi olmadığı şeklinde yer alan haberlere açıklık getirirken, yönetim içinde kriz olduğu iddiaları için ise kendi yönetimindeki bazı isimlere yönelik ağır ifadeler kullandı.
"Fatih Terim’in kulüpte bir görevi var, benim de bir görevim var. Masanın etrafında başkan Aysal dışında 15 kişi daha yer alıyor. Herkes görevini yapmakla sorumlu. Fatih hoca da başarıyla görevini yapıyor. Benim başarıyla yapıp yapmadığım ise Ünal Aysal’a sorulur" şeklinde konuşan Öztürk, şöyle devam etti:
"Haberlerde yönetim krizi okumaktan bıktım. Öyle bir psikolojiye sokuyorlar ki insanı, sanki ben kavgacı bir insanmışım gibi lanse ediliyorum. Tam tersi, gayet uzlaşmacı biriyimdir. Bir gün Ali Dürüst’ün, bir gün Fatih Terim’in koluna girip gezmem gerekiyor sanırım. Yönetim içinde kriz falan yok. Ama bunları medya uydurmuyor. Ateş olmayan yerden duman çıkmaz. Bunlar, yönetim kurulunun içinden servis ediliyor. İçimizde böyle olmasını dileyen insanlar var ki, medyaya servis ediyorlar. Ali Dürüst benim çok
sevdiğim bir ağabeyimdir."
Adnan Öztürk, kulübün haziran ayında genel kurula gideceği ve yönetimde bazı isimlerin değişeceği iddialarına yönelik olarak, gündemlerinde böyle bir şey olmadığını belirtti.
Galatasaray Kulübü’nün gündeminde genel kurul olmadığını aktaran Öztürk, "Sadece tüzük tadilatı için çalışmalar var ve bunun için bir genel kurul yapılabilir ancak bunun daha zamanı var. Tüzük tadilatı yapılması gerektiği de son mali genel kurulda görüldü. Benim başkan yardımcısı olarak bildiğim bu" dedi.
Adnan Öztürk, bir öğrencinin, eski TFF Başkanı Mahmut Özgener ve TFF Başkan Vekili Göksel Gümüşdağ’ın yayınlanan tapelerdeki oldukça küfürlü konuşmalarını hatırlatması üzerine, bu durumun şikeden daha zararlı olduğunu kaydetti.
Göksel Gümüşdağ’ın hala görevini sürdürmesinin, TFF’nin tercihi olduğunu aktaran Öztürk, "Şikeden daha önemli bir olay var. Futbol, insanlara en çok hitap eden spor dalı. Ben daha önce, diyalogların kalitesinin rahatsız edici olacağını düşündüğüm için, tapeler yayınlandığında Türkiye’de olmak istemediğimi söylemiştim. Çok acı. Tapelerde yer alan, futbolu yöneten bu kişiler arasındaki konuşmaların seviyesizliği, şikeden daha çok darbe vurmuştur belki de. Şimdi anneler, babalar, ’Futbolu yönetenler bunlar
mı?’ diyorlardır" şeklinde konuştu.
Adnan Öztürk ayrıca, şike dışında tüm dünyada yasa dışı bahise yönelik bir soruşturmanın da yürütüldüğünü ve bunun Türkiye ayağının da yakında çıkacağını belirterek sözlerini tamamladı.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hakkari Engelli çift, inşaatını bitiremedikleri evleri için destek bekliyor Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde yaşayan Çiğdem ve Orhan Dağdeviren çifti, temelini geçen sene attıkları evlerini tamamlamak için yetkililerden ve duyarlı vatandaşlardan destek bekliyor. Yüksekova’ya bağlı Çevreli Küme Evleri’nde yaşayan Çiğdem ve Orhan Dağdeviren çifti, 2022 yılında dünya evine girdi. Bedensel engelli olan ve tekerlekli sandalyeye mahkum bir hayat süren çift, kendilerine bir ev inşa etmek istedi. Geçen sene arsalarının üzerine temel atan çift, maddi imkansızlıklar yüzünden evlerini tamamlayamadı. En büyük hayallerinin evlerine yerleşmek olduğunu kaydeden Dağdeviren çifti, yetkililerden ve duyarlı vatandaşlardan destek bekliyor. Evlendikten sonra Yüksekova’da kaldıklarını kaydeden Çiğdem Dağdeviren, “Kaldığımız dairede hem kiramız arttı hem de giriş çıkışları bizim için sıkıntılıydı. Köye geldik, kaynımın evinde kalıyoruz. Onların evinin giriş çıkışı da bizim için rahatsız edici. Biz geldik bir temel attık. Malzemelerin bir kısmını borçla aldık, bir kısmı için de hayırseverler yardımcı oldu. Temeli attık ama geçen seneden beri bu temel böyle. İkimizin de engelli maaşı çok düşük. Valimiz olsun, vatandaşlar olsun, destek bekliyoruz kendilerinden. Biz de evimize girmek istiyoruz. Rahat etmek istiyoruz” şeklinde konuştu. Attıkları temelin ikinci yıla gireceğini ve temelde kullandığı inşaat malzemelerinin büyük kısmını borçla aldığını söyleyen Orhan Dağdeviren ise, “Zor durumdayız, sıkıntıdayız. İmkanlarımız yok. Tek gelirimiz engelli maaşımız. Onunla da bir şey yapılmıyor. Geçen seneden beri abimin evindeyiz. İçeri girmek, dışarı çıkmak bizim için çok sıkıntılı. Gelip gidemiyoruz. Kendimize göre ev yapmak için temel attık ama tamamlayamadık. Milletimiz bize destek olursa çok seviniriz” şeklinde konuştu.
Samsun Yabancı uyruklu kadın insan ticaretinden tutuklandı Samsun’da polis ekipleri tarafından yabancı uyruklu kadınları zorla çalıştırıp fuhşa sürükleyenlere yönelik yapılan operasyonda Kırgız uyruklu kadın ile birlikte 3 kişi yakalandı. Adliyeye sevk edilen yabancı uyruklu kadın tutuklanırken, 2 şahıs serbest bırakıldı. Edinilen bilgiye göre, Samsun Emniyet Müdürlüğü Göçmen Kaçakçılığıyla Mücadele ve Hudut Kapıları Şube Müdürlüğü ekipleri, alınan istihbari bilgiler doğrultusunda yaptıkları çalışma sonucu Kırgız uyruklu M.A. adlı kadının, Özbekistan ve Azerbaycan’dan yasal yollardan kadın getirdiği, Türkiye’de kalış süresi dolan kadınları hasta bakıcılık işinde çalıştırdığı, bu kadınlardan komisyon adı altında para aldığı ve yine söz konusu kadınlara fuhuş yaptırdığını tespit etti. Göçmen polisi, H.G. adlı şahsın M.A. adlı kadının getirdiği kadınlara fuhuş yaptırdığını ve E.Y. adlı şahsın da M.A. ile birlikte kadınları zorla çalıştırdığını ortaya çıkardı. Polis yaptığı operasyon sonucu Kırgız uyruklu M.A. ile Türk vatandaşı E.Y. ve H.G.’yi yakalayarak gözaltına aldı. Polisin operasyonunda 6 kadın kurtarıldı. Kurtarılan 6 mağdur kadının da sınır dışı edilmesi için çalışma başlatıldı. Samsun Emniyet Müdürlüğü Göçmen Kaçakçılığıyla Mücadele ve Hudut Kapıları Şube Müdürlüğünde sorguları tamamlanan M.A. adlı kadın ile E.Y. ve H.G. bugün Samsun Adliyesine sevk edildi. E.Y. ve H.G. savcıya ifade verdikten sonra serbest bırakılırken, nöbetçi mahkemeye ifade veren M.A. adlı kadın mahkemece "insan ticareti" suçundan tutuklanarak Samsun T Tipi Kapalı Cezaevine gönderildi.