GENEL - 18 Ocak 2012 Çarşamba 16:22

UZMANLAR KIL DÖNMESİ KONUSUNDA UYARIYOR

A
A
A
UZMANLAR KIL DÖNMESİ KONUSUNDA UYARIYOR

Özel Universal Malatya Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op.Dr.Hüseyin Gülcan, kıl dönmesi hastalığının ameliyatsız tedavisinin günümüzde mümkün olmadığını belirterek, "Kıl dönmesi hastalığının tedavi yöntemi cerrahidir. Hastalığın tekrarlamasını önlemek için ameliyat bölgesinin düzenli tıraş edilerek kılların temizlenmesi ve her gün duş alınmasını tavsiye ediyoruz’’ dedi.
Özel Universal Malatya Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op.Dr.Hüseyin Gülcan, kıl dönmesi rahatsızlığıyla ilgili olarak yaptığı açıklamada, "Özellikle kuyruk sokumumda veya nadiren göbek çukuruna düşen kılların veya sürtünmelerle, derideki deliklerden, ter bezleri ağzından veya kil folliküllerinin dibinden cilt altına geçip abseler, akıntılı fistüller, veya kistler oluşturmasıdır. Bir başka adı da ’kıst dermoid sakral’ olan hastalık cilt altına giren kıllar yüzünden oluşan kronik bir cilt altı
enfeksiyonudur" dedi.
Gülcan, "Kıl dönmelerinin erkeklerde ortaya çıkma olasılığı kadınlardan üç kat daha fazladır. Kıl dönmesi daha çok genç, erişkin ve hayatını oturarak kazanan genç erkek hastalığıdır. Vücut yapısı olarak genellikle koyu renkli, şişman, fazla kıllı kişilerde görülmektedir. Kadın hastalarda semptomlar erkek hastalardan daha erken yaşta ortaya çıkmaktadır. Kıl dönmesi vücutta kılın olduğu her yerde görülebilir. Bisiklete veya ata binme gibi egzersizler, uzun süre oturmak, yolculuk yapmak, dar kıyafetler ve
aşırı terleme hastalığın oluşumuna zemin hazırlamaktadır" ifadelerini kullandı.
Dr. Gülcan, hastalığın belirtilerini özetle şöyle dile getirdi:
"Başlıca belirtiler kuyruk sokumunda veya anüsün arka yukarı tarafında kaşıntı ve hastalık ilerledikçe buna kanamalarında eklemesi, bu yüzden her gün çamaşırların lekelenmesi; veya kuyruk sokumunda az ağrılı sert yumrular veya şişlikler seklinde olabilir. Bazen kişi hiç bir şeyin farkında olmayabilir, ancak herhangi bir muayene sırasında kuyruk sokumunda tesadüfen fark edilen akıntısız veya çok az akıntılı ama kıl dolu, milimetrik deliklerdir. Bazen de aniden yükselen atesle seyreden, üzerine
oturulamayan, el dahi değdirtmeyen, yürütmeyen, çok ağrılı, büyük apse şeklinde ortaya çıkabilir. Bu hastalıkta zaman geçtikçe hastalık içerde köstebek yuvası gibi delip ilerleyebilir veyahut kapsül şeklinde lokalize bir halde de kalabilir. Hastayı doktora getiren nedenler ağrı, kanama, abse oluşması gibi nedenlerdir. Tedavi olmayan hastalar herhangi bir zamanda akıntının kesilmesi şişme, kızarma ağrı gibi sıkıntılı durumlar yaşanabilir. Bu şikayetler hastanın yaşam standartlarını düşürmekte, sosyal
fonksiyonlarını etkilemekte hastayı rahatsız etmektedir."
Kıl dönmesi hastalığında ameliyatla tedavinin mümkün olmasına rağmen çoğu hastanın apse oluşup üstüne oturamayacak hale gelinceye kadar tedaviyi ertelediklerini vurgulayan Gülcan, öncelikle ameliyat olmadan apsenin boşaltılması, drene edilmesi ve antibiyotik tedavisiyle apsenin geriletilmesi gerektiğini vurguladı.
Gülcan, "Kıl dönmesi hastalığının ameliyatsız tedavisi günümüzde mümkün değil, kıl dönmesi hastalığının tedavi yöntemi cerrahidir. Apse lokal anestezi altında cerrahi olarak boşaltılır. Uygun doz ve süre antibiyotik kullanımı ve pansumanlarla 2-3 haftada iyileşir. Hastalığın tedavisinde amaç ciltte görülen deliklerin ve bunlarla bağlantılı cilt altındaki kanalların ameliyatla etrafı normal doku olacak şekilde çıkarılması. Ortaya çıkan boşluğun açık bırakılması ya da kapatılması kararı cerrahın deneyimi
ve tercihine göre bazen de ameliyatın seyrine göre değişir. Hastalıklı doku çıkarıldıktan sonra geride kalan boşluk açık bırakılırsa ortalama 2 ayda iyileşir. Hastalığın tedavisinde diğer yöntemler yaranın kısmen kapatılması. Karşılıklı kenarların dikilmesi veya deri yamasıyla kapatılması olarak özetlenebilir. Günümüzde en sık tercih edilen yöntem ortaya çıkan boşluğun sağ veya sol kalçadan hazırlanan deri parçasıyla kapatılması esasına dayanan Limberg Flep yöntemi. Bu yöntemin tekrarlama olasılığı yüzde
0-5 arasında. Ameliyattan sonra hastada açık yara bulunmadığı için iyileşme ve işe dönüş daha çabuk oluyor. Bazı merkezlerde güçlü yan etkileri bulunan fenol ve gümüş nitrat solüsyonları bu amaçla kullanılıyor. Ancak bu yöntemler tekrarlama olasılığı yüksek olduğundan batı ülkelerinde terk edildi. Hastalığın tekrarlamasını önlemek için ameliyat bölgesinin düzenli tıraş edilerek kılların temizlenmesi ve her gün duş alınmasını tavsiye ediyoruz" açıklamasında bulundu.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan EBYÜ’de “Klinik Nütrisyon Sempozyumu” düzenlendi Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi (EBYÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü ev sahipliğinde “Klinik Nütrisyonunun Mihenk Taşları 3-Multidisiplinler Bakış Açısıyla Klinik Nütrisyon Sempozyumu” düzenlendi. Prof. Dr. Erdoğan Büyükkasap Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleşen sempozyuma Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Akın Levent, İl Sağlık Müdürü Dr. Cihan Tekin, Türkiye Diyestisyenler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Ayhan Dağ, Klinik Enteral Parenteral Nütrisyon Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mutlu Doğanay, Rektör Yardımcıları A. Ercan Ekinci, Prof. Dr. Adem Başıbüyük, Prof. Dr. Çağrı Çırak, Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nadiye Özer, Erzincan Mengücek Gazi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Ufuk Kuyrukluyıldız, sağlık çalışanları, akademik ve idari personel, öğrenciler ve çok sayıda davetli katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın ardından başlayan sempozyum programı, açılış konuşmaları ile devam etti. İlk olarak konuşma yapan EBYÜ Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nadiye Özer, Klinik Nütrisyonunun Mihenk Taşları 3- Multidisiplinler bakış açısıyla Klinik Nütrisyon Sempozyumu’na ev sahipliği yapmanın mutluluğunu ifade etti. Beslenmenin bir yaşam aktivitesi olduğunu ve hastalık durumunda bu aktivitenin sürdürülmesinin multidisipliner bir yaklaşım gerektirdiğini belirten Prof. Dr. Özer, Klinik Enteral Parenteral Nütrisyon Derneği’nin bu konuda en güzel örneklerden biri olduğunu söyledi. Programa Erzurum, Sivas, Bayburt, Gümüşhane, Malatya, Van, Bingöl, Trabzon, Tokat ve Samsun gibi illerden gelen öğrenci, mezun hekim, hemşire, diyetisyen ve eczacılardan oluşan 750 katılımcıyı ağırlamaktan mutluluk duyduklarını ifade eden Prof. Dr. Özer, sempozyumun hayata geçirilmesinde katkıda bulunan herkese teşekkürlerini sundu. Daha sonra konuşmalarını yapmak için kürsüye gelen Prof. Dr. Mutlu Doğanay, organizasyon için teşekkürlerini ileterek bu sempozyumun bilgileri güncellemek adına önemli bir fırsat olduğunu belirtti. Türkiye Diyetisyenler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Ayhan Dağ ise sempozyumun gerçekleşmesindeki çabalar için üniversite ve diyetetik bölümüne teşekkürlerini iletti. Son olarak nütrisyon tedavisinin önemine vurgu yapan Dağ, sempozyumun başarılı geçmesi temennisinde bulundu. Erzincan İl Sağlık Müdürü Dr. Cihan Tekin, beslenme ve diyetetiğin önemine vurgu yaparak bu tür bilimsel sempozyumların sağlık alanlarına önemli katkılar sağlayacağını belirtti. Sağlık alanında yapılan bilimsel etkinliklerin, sağlık hizmetlerinin gelişimine ve toplumun bilinçlenmesine büyük faydalar sağladığına değinen Dr. Tekin, Klinik Nütrisyonunun Mihenk Taşları 3 - Multidisipliner bakış açısıyla Klinik Nütrisyon Sempozyumu’nun bu anlamda önemli bir platform olduğunu ekledi. Rektör Prof. Dr. Akın Levent ise konuşmasında nütrisyonun, malnütrisyonun tedavisi yani yetersiz beslenme tedavisi olduğuna değinerek kötü beslenmenin hayatı olumsuz etkilediğini ve bilinçlenme adına bu tür programların düzenlendiğini söyledi. Günümüzde beslenmenin sağlık üzerindeki etkileri giderek daha fazla önem kazandığına değinen Rektör Levent, son zamanlarda özellikle hanımların beslenmeye özen göstermelerine dikkat çekti. Son olarak Rektör Levent, Klinik Nütrisyonunun Mihenk Taşları 3 - Multidisipliner bakış açısıyla Klinik Nütrisyon Sempozyumu’nun katılımcılara çok yönlü bir perspektif sunarak değerli bilgiler aktaracağını belirtti. Protokol konuşmalarının ardından Türkiye Diyetisyenler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Ayhan Dağ, Klinik Enteral Parenteral Nütrisyon Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mutlu Doğanay’ a katkılarından dolayı Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nadiye özer tarafından plaket takdimi yapıldı. Sempozyum programında Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Müzik Eğitimi Anabilim Dalı öğretim üyelerinden Dr. Öğr. Üyesi Taner Uluçay önderliğinde öğrenciler tarafından Erzincan yöresine ait türkülerden oluşan müzik dinletisi gerçekleştirildi. Program dört oturum şeklinde devam etti ve panelistlere program sonunda teşekkür belgeleri takdim edildi.
Erzincan Jandarmadan üniversitede fidan dikimi etkinliği Jandarma Genel Komutanlığının kuruluşunun 185’inci yıl dönümü kutlamaları kapsamında Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesinde fidan dikimi etkinliği gerçekleştirildi. Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Yalnızbağ Yerleşkesi’nde düzenlenen etkinliğe Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Akın Levent, Erzincan Vali Yardımcısı Mehmet Emre Canpolat, Erzincan Jandarma İl Komutanı Veysel Yanık, çok sayıda akademisyen ve öğrenci katıldı. Saygı duruşunun ardından İstiklal Marşı ile başlayan programa ilişkin günün anlam ve önemini belirten konuşma Jandarma Üsteğmen Buğra Kocaş tarafından yapıldı. Kocaş, ağaçlandırmanın ve fidan dikmenin önemine değindiği konuşmasında, “İklim değişikliği ve erozyonu önlemek gibi fidan dikmenin birçok önemi var. Burada yetişecek her bir fidan bizlere en büyük miras olacaktır. Yeşil görmeyen gözler zevkten mahrumdur. Erzincan Jandarma İl Komutanlığı olarak şehrimizin yeşiline katkı sunmaktan gurur duyuyoruz” dedi. Konuşmanın ardından Erzincan İl Jandarma Komutanlığına bağlı eğitim köpekleri ile bomba arama gösterisi ve itaat eğitimi gösterileri yapıldı. Jandarma Asayiş Komando Bölük Komutanlığı tarafından hazırlanan tüfekli hareketler gösterisi katılımcılardan büyük beğeni topladı. Gösterinin ardından konuşmasını icra eden Erzincan Jandarma İl Komutanı Veysel Yanık, “Kültürümüz, tüm bitkiler ve hayvanlar dâhil canlıların tamamına karşı sevgi ve şefkatle yaklaşmamızı öğütler. Atalarımızdan, babalarımızdan devraldığımız ağaç, çevre, yeşil sevgisini yeni nesillere aktarmak en başta gelen görevlerimizden biridir. Orman varlığımızın arttırılması hususunda dün olduğu gibi bugün de, yarın da Jandarma Teşkilatı olarak daima yerimizi alacağız” dedi. Jandarma Genel Komutanlığının kuruluşunun 185. yılı münasebetiyle üniversitemizde düzenlenen törende konuşan Rektör Prof. Dr. Akın Levent, “Bu etkinliğin Jandarma tarafından okulumuzda düzenlenmesinden mutluluk duyduk. Jandarma Genel Komutanlığının kuruluşunun 185. yıl dönümünü kutluyorum. Bu vesile ile başta Cumhuriyetimizin Banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere şehitlerimize rahmet, gazilerimizi de hayırlı uzun ömür diliyorum” ifadelerini kullandı. Fidan dikimi etkinliğinde konuşan Vali Yardımcısı Mehmet Emre Canpolat, “Jandarma Genel Komutanlığının 185. yıl dönümü kutlamaları kapsamında düzenlenen fidan dikimi etkinliği, kurumumuzun köklü tarihine ve doğaya olan saygısını simgelemektedir. Bugün dikilecek fidanlarla hem geçmişimizi onurlandıracak hem de geleceğe sağlam bir miras bırakmış olacağız” dedi. Etkinliklerin icra edilmesinin ardından fidan dikim faaliyeti gerçekleştirildi. Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Yalnızbağ Yerleşkesi, Erzincan İl Jandarma Komutanlığı tarafından mavi ladin, Avrupa ladin, dişbudak; akağaç, akasya, yapraklı ve ibreli türlerinden fidanlarla ağaçlandırıldı. Rektör Prof. Dr. Akın Levent, ağaç dikim alanında öğrencilerle sohbet edip fotoğraf çektirdi. Ağaç dikim alanından sonra Rektör Levent Erzincan İl Jandarma Komutanlığı tarafından düzenlenen sergiyi Jandarma Alay Komutanı Veysel Yanık ve öğrenciler eşliğinde gezdi.
Erzincan Çayırlı’da küçükbaş hayvanlarda aşılama kampanyası Çayırlı İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü’ne bağlı teknik ekipler, mesai mefhumu gözetmeden, küçükbaş hayvanlara yönelik bakanlık tarafından programlı olarak yürütülen aşılama kampanyasını sürdürüyor. Aşılama esnasında yeni doğan kuzulara küpeleme çalışması da yapılıyor. Hayvan sağlığı ve refahı için görev başında olan ekipler, çiftçilere ve Erzincan’a katma değer sağlamak, küçükbaş hayvancılık sektörünün gelişmesine katkıda bulunmak amacıyla yayla yayla, mera mera gezerek ağıllarda küpeleme ve aşılama çalışmalarını sürdürüyor. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından programlı bir şekilde yürütülen çalışmalarda küçükbaş hayvanlara çiçek, veba ve brucella hastalığına karşı aşılanıyor. Küçükbaş hayvancılık sektörünü daha ileri seviyelere çıkarmak için Erzincan genelinde çalışmalarını sürdüren tarım teşkilatı, Çayırlı’nın Gelinpınar Köyü’nde bir yandan programlı aşılama kampanyasını sürdürürken diğer yandan yeni doğan kuzularda küpeleme çalışmalarını sürdürüyor. Küçükbaş hayvancılık sektörüne büyük zarar veren çiçek, veba ve brucella hastalığına karşı tetikte olan tarım teşkilatı mera ve ağıllarda sabahın erken saatlerinde çalışmaya başlıyor. Aşılama kampanyası hakkında bilgi veren Çayırlı İlçe Tarım ve Orman Müdürü Emrah Demir, “Hayvan sağlığı ve hayvan refahının korunmasının yanı sıra, hastalıkların önlenerek halk sağlığının korunması amacıyla, il genelinde hazırlanan plan, program ve projeleri uygulayarak, hayvan hastalık ve zararlılarına karşı koruyucu hizmetler yürütmeye devam ediyoruz. Bakanlığımız tarafından programlanan aşılama kampanyasında dahilinde İl Müdürlüğümüzün talimatlarına uygun olarak ilçemiz genelinde küçükbaş hayvanlarda aşılama ve küpeleme çalışmalarımız aralıksız sürdürülüyor. Ayrıca küpeleme çalışmaları ile yeni doğan hayvanlar kayıt altına alınarak kimliklendirilirken, çiftçilerin de devlet desteklerinden faydalanması için bilgilendirme yapıyoruz. İlçe Müdürlüğü olarak büyükbaş ve küçükbaş hayvan yetiştiriciliği başta olmak üzere yetiştiricilerimizin, çiftçilerimizin her zaman yanındayız. Hem sahada hem kurumda her türlü ihtiyaçlarına ve beklentilerine cevap verebilmek için çalışıyoruz. Üreticilerimizin ürünü bol kazancı bereketli olsun” diye konuştu.