YEREL HABERLER - 21 Ekim 2016 Cuma 17:47

Doç.Dr. Şeker, “Osmanlı İmparatorluğu döneminde padişahlarla görüşecek elçilere Adab-ı Muaşeret öğretilirdi”

A
A
A
Doç.Dr. Şeker, “Osmanlı İmparatorluğu döneminde padişahlarla görüşecek elçilere Adab-ı Muaşeret öğretilirdi”

Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Şeker, Osmanlı İmparatorluğu döneminde elçilere ve Avrupalı krallara bile padişahın huzurunda nasıl davranmaları gerektiği konusunda Adab-ı Muaşeret eğitimi verildiğini ve bu eğitimin tam bir hafta sürdüğünü söyledi.
Bozok Üniversitesi Tarih ve Düşünce Topluluğu tarafından organize edilen konferansta ’Osmanlı’da Adab-ı Muaşeret’ anlatıldı. Bozok Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Konferans Salonu’nda düzenlenen konferansa konuşmacı olarak Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Şeker katıldı. Doç. Dr. Şeker, adap, edebin çoğulu olduğunu belirterek, “Edep, bir kulun kulluk sanatını icra etmekte kullandığı alet ve edevat gibidir. Onlarsız sağlam ve takvaya uygun bir kalbi hayat düşünülemez. Adabın bir kısmı dış hayatımızı şekillendirirken, asıl önemli olan manevi kısmı da kalbimizi Allah’ın razı olacağı ahlak ve sahih niyetle süslememizi sağlar. Bu incelikli adabın dışında bir de uygulanması gereken günlük adap vardır. Yemek adabı, yolculuk adabı, komşuluk adabı, temizlik adabı, tanışma adabı, selamlaşma adabı, konuşma adabı, alış veriş adabı, oturma adabı gibi çeşitlendirirsek hepsine birden ‘Adab-ı Muaşeret’ dendiğini hatırlarız. Osmanlı İmparatorluğu döneminde elçilere ve Avrupalı krallara bile padişahın huzurunda nasıl davranmaları gerektiği, Adab-ı Muaşeret olarak verilirdi ve bu eğitim tam bir hafta sürerdi” dedi.
Osmanlı’nın cihana edebi öğrettiğine vurgu yapan Doç. Dr. Şeker, “Osmanlı dünyaya edebi öğreten imparatorluktur. Osmanlı sevgi, saygı ve kamil insanların olduğu, Peygamber Efendimiz (S.A.V)’den ve sahabeden sonra edebin yaşandığı ülkedir. Osmanlı, Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in sünnetine harfiyen uymaya çalıştı. En güzel ahlak örneklerini asırlarca dünyaya örnek gösterdi. Biz, insanımızı anlatırken, ‘Osmanlı terbiyesi görmüş, Osmanlı Beyefendisi ya da tam bir Osmanlı Kadını’ diye onun terbiyesini överiz. Çünkü Osmanlı toplumunda tanıdığımız birçok kabiliyetli ve büyük insanın kendini anlatırken, nefsin afetlerinden uzak sözler kullandıklarını görürüz” diye konuştu.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Zonguldak Enkazdan sağ çıkan Hediye hayırseverlerin desteğiyle dünyaevine girdi Hatay’da yaşanan depremde enkazdan beş gün sonra sağ kurtulan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı ile ertelediği düğününü hayırseverlerin de desteğiyle Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesinde gerçekleştirdi. Hatay’da yaşayan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı Muhammet Yıldız ile birlikte düğün hazırlıkları yaparken 6 Şubat 2023’te yaşanan depremlerde annesi ve kardeşi ile enkaz altında kaldı. Deprem sonrası enkazın arasında nişanlısını arayan Muhammet Yıldız, günlerce umudunu kaybetmeden molozların arasında Hediye Demirkol’dan bir iz aradı. Ekiplerin çalışmaları sonucu beş gün sonra enkazdan sağ kurtulan Hediye Demirkol’un kolu ampute edildi. Enkazda annesini kaybeden ve kardeşinin de iki ayağı ampute edilen Hediye Demirkol, sevk edildiği Adana’da tedavisinin tamamlanmasının ardından kardeşiyle birlikte Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesine taşındı. Türk Kızılay Şubesi ve hayırseverlerin de desteğiyle bir eve yerleştirilen Hediye Demirkol, Şube Başkanı Kürşat Yağız’a deprem nedeniyle ertelenen düğün planından bahsetti. Çiftin hayalini gerçekleştirmek isteyen Kızılay, düğün için hazırlık başlattı. Davul zurna eşliğinde gelin alma adetinin yerine getirilmesiyle birlikte çeyizler de eve taşındı. Yapılan duaların ardından konvoy halinde Gülüç Belediyesi Düğün Salonu’na gelen çift, burada dünyaevine girdi. “Evlilik sürecimiz depremden sonra çok farklı boyuta geldi” Hayırseverler ve sevenleri genç çifti düğünde yalnız bırakmadı. Dört senelik nişanlılık süreci sonrası düğün hazırlığı yaptıkları sırada depremin olduğunu anlatan Hediye Demirkol, “Birbirimizi görüp tanıştık. Uzun bir hikayemiz var. Zamanla konuşa konuşa ileriye dönük sürecimiz başladı. Söz takıp nişanlandık. Yaklaşık dört senedir birlikteyiz. Deprem bizim dönüm noktamız oldu. Önceleri evlilik sürecini düşünüyorduk ama depremden sonra çok farklı boyuta geldi. Birbirimizden kopamadığımızı o zaman anladık. Düğünü erteledik. Deprem olmasaydı geçen yaz düğün olacaktı. Tedavi süreçleri oldu" dedi. Karadeniz Ereğli’ye geldiklerinde nikah yaparak dünyaevine girmeyi planladıklarını ve Kızılay’ın desteğiyle düğün yaptıklarını anlatan Demirkol, “Bu şekilde bize güzel bir düğün organize ettiler. Hatay’dan Karadeniz Ereğli’ye geldik. Orada hiçbir şeyimiz kalmadı. Buradaki güzel insanlarla tanışma sürecimiz oldu. Birçok insanla tanıştık. Sağ olsunlar hiçbir zaman desteklerini ayırmadılar” diye konuştu. “Küs öleceğimizi bilmek beni kahretti” Depremin kendileri için dönüm noktası olduğunu söyleyen Muhammet Yıldız ise, “İnsan sevdiğinden asla kopamaz. Depremin olduğu gün kendisiyle küstük. Öleceğine değil de küs öleceğimize çok üzüldüm. Sürekli bunu düşünüyordum, kahroldum. Neden kavga ettiğimizi düşündüm. Demek ki iki günlük dünyaymış, kavga etmeye hiç gerek yokmuş” dedi. İlk depremin yaşanmasında bir saat sonra nişanlısının evinin enkazının başına geldiğini anlatan Yıldız, “Enkazdan araçlar geçemiyordu. Yakınlarında bir tane park vardı. İnsanlar ateş yakmış duruyordu. Bir umut oradadır diye kendisini, annesini ve küçük kardeşini aradım. Kimseyi bulamadım. Enkaz başında gördüğüm tablo her şeyi anlamama yetti. Oradan birisinin çıkması imkansız gibi bir şeydi. Arkadaşlarım da bunu söylüyordu. İlk başta Hediye’nin ölmediğini söylüyordum. Boşuna ümitlenmememi ve durumu kabullenmemi söylediler. Sonuna kadar Hediye’nin yaşadığını düşünüyor ve inanıyordum. Sonra Hediye’nin sesini duyduk ve yaşadığını öğrendik” ifadelerini kullandı.