GENEL - 10 Nisan 2012 Salı 17:13

CHP LİDERİ KEMAL KILIÇDAROОLU:

A
A
A
CHP LİDERİ KEMAL KILIÇDAROОLU:

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan`a sitem ederek, ``Mehmet Haberal`ın ne günahı var, bu saatten sonra serbest bıraksanız neye yarar`` dedi.
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Ergenekon tutuklusu CHP Zonguldak Milletvekili Prof.Dr. Mehmet Haberal`ın 94 yaşında hayatını kaybeden annesi Medine Haberal`ın cenaze törenine katıldı. Cenaze sonrası öğle yemeğine katılan Kılıçdaroğlu, çıkışta ise açıklamalarda bulundu.
Tutukluların ağır hasta yakınlarını ziyaret etmelerine izin verilmediğini hatırlatan Kemal Kılıçadaroğlu, şöyle konuştu: ``Bu ülkeye yazık günah değil mi? Büyük acılar yaşıyor. O acıları hepimiz biliyoruz, paylaşıyoruz. Herkesin annesi değerlidir. Başbakanın annesi hayatını kaybettiğinde annesinin başında ağladı, bütün Türkiye duygulandı. O annesi ile konuştu dertleşti, Mehmet Haberal`ın ne günahı var. Yazık günah değil mi, niye bırakmıyorsunuz annesi ile helalleşsin. İnsanın vicdanı bu kadar mı körelir. Bu kadar mı hayata insanlara düşmansınız. Buna neden izin veriyorsunuz. Bu insan mahkum değil, bırakılacak annesinin ellerinden öpecek hayır duasını alacak. Tekrar parmaklıkların ardına dönecek. Bu saatten sonra serbest bıraksanız neye yarar. Bu acıyı Başbakanın duymaması mümkün mü? Bir insanın vicdanı bu kadar körelir mi? Bu acıyı yaşayan Silivri Toplama Kampı`nda yaşayan insanlar var. Bu işkencelerden insanlar geçirilebilir mi? Toplumu böldürmememiz lazım. Duygularımıza esir olmamamız gerekiyor. Akılcı davranmamız gerekiyor. Duygularının esiri olan, karşıdaki insanı düşmanı olarak gören bir anlayış Başbakana yakışmaz. Eğer insanların sorunları varsa o sorunlara çözüm getirmektir ama bunların hiç birisi olmadı maalesef``
Kılıçdaroğlu, ziyaretlerin ardından Zonguldak`tan ayrıldı.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa BAL-GÖÇ Genel Kurulu’nda usulsüzlük iddiaları Balkan Göçmenleri Kültür ve Dayanışma Derneği (BAL-GÖÇ)’ün 20. Olağan Genel Kurulu, tartışmalı bir seçim sürecine sahne oldu. Dernek üyesi Prof. Dr. Fahriye Vatansever Ağca, seçimlerin şaibeli ve organize usulsüzlüklerle yürütüldüğünü iddia ederek yaşananlara tepki göstermek için adaylıktan çekildi. Balkan Göçmenleri Kültür ve Yardımlaşma Dayanışma Derneği 20. Olağan kurulu bazı üyelerin aidat yatırmalarına rağmen oy kullanmalarının engellendiği iddialarıyla tartışmalı olarak başlamıştı. İlerleyen saatlerde adaylardan Prof. Dr. Fahriye Vatansever mevcut yönetimin hukuksuz davranarak demokratik bir seçim yarışında bulunmadığını iddia ederek adaylıktan çekildiğini açıkladı. Vatansever,’ Bugün, BAL-GÖÇ’ün 20. Olağan Genel Kurulu’nda, dernek tarihinin en şaibeli, en organize ve en açık usulsüzlüklerle yürütülen seçim sürecine tanıklık ettiklerini’ iddia ederek şunları söyledi: " 21 Aralık’ta yapılan ilk oturumda 2 bin119 kişi olarak tutanak altına alınan hazirun listesi, 28 Aralık’taki seçim gününde hiçbir şeffaf açıklama yapılmadan 2 bin 500 kişiye çıkarılmıştır. Bu artış hileli ve adaletsizdir. Bu artış, manipülasyonun ve organize müdahalenin açık göstergesidir. Aidatını ödediği halde üyeler hazirun listelerine alınmamıştır. Aidatını ödeyen delegeler keyfi gerekçelerle salona alınmamış, Yüzlerce üyemiz yaşlı, kadın, genç demeden yağmur ve soğuk altında saatlerce dışarıda bekletilmiştir. Yaşananlar bir seçim değil, Masa başında kurgulanmış bir senaryodur. Ve biz bu senaryonun figüranı olmayı reddettik. Bu hileli düzene ortak olmadık. Bu adaletsizliğe susarak meşruiyet kazandırmadık. Hakkı yok sayanların karşısında durmayı seçtik. İradesi gasp edilenlerin sesi olmayı görev bildik. BAL-GÖÇ, Balkan göçmenlerini temsil etmeyen, Balkanlarla bağı olmayan anlayışlar eliyle yönetilemez. Balkan göçmenlerinin iradesi, bu iradeye ait olmayan yapılar tarafından belirlenemez. BAL-GÖÇ Balkan göçmenlerinindir ve Balkan göçmenlerinin iradesi gasp edilemez. Buna asla müsaade etmeyiz. Bugün yaşanan bu utanç verici tabloyu bizlere dayatmaya çalışanlarla ne yol yürürüz ne de bu anlayışla yan yana dururuz. Çünkü BAL-GÖÇ, masa başı hesapların değil; Balkan göçmenlerinin alın terinin, hafızasının ve onurunun adıdır. BAL-GÖÇ bizim için sadece bir dernek değildir. BAL-GÖÇ bir davadır, bir kimliktir, bir hafızadır. Kurulan her cümle, verilen her mücadele; göçle yoğrulmuş binlerce insanın emeği, acısı ve onurudur. Bizi susturabileceklerini sananlara sesleniyoruz. Balkan göçmenleri susturulamaz. Mücadelemiz bitmedi. Bugün değilse, yarın Yine, yeniden, omuz omuza var olacağız. Çünkü biz yalnızca Balkanlardan göç etmedik; O acıyla, o onurla büyüdük. Ve şimdi, bu çatıdan kimse bizi silemez. Susmayacağız ve BAL-GÖÇ’e yakışan onurumuzla davamıza devam edeceğiz."