ASAYİŞ - 17 Mayıs 2019 Cuma 12:31

2 yaşındaki Öz kızını darp eden anneye 1 yıl 3 ay hapis

A
A
A
2 yaşındaki Öz kızını darp eden anneye 1 yıl 3 ay hapis

Zonguldak’ta 2017 yılında 2 yaşındaki öz kızı Esila’yı darp eden annenin vahşeti, eşinin durumdan şüphelenip eve gizli kamera koymasıyla ortaya çıkmıştı.

Zonguldak’ta 2017 yılında 2 yaşındaki öz kızı Esila’yı darp eden annenin vahşeti, eşinin durumdan şüphelenip eve gizli kamera koymasıyla ortaya çıkmıştı. 5.5 yıl hapis istemiyle yargılanan ve Türkiye’nin konuştuğu olayda anneye 1 yıl 3 ay hapis cezası verildi.


Gökçebey ilçesinde beyaz eşya işletmesi bulunan 29 yaşındaki Erdem T., 2014 yılında Tuğba T. ile görücü usulüyle evlenerek dünya evine girdi. Çiftin 2 yıllık evliliklerinden Esila isimli kız çocukları dünyaya geldi. Erdem T., kızı Esila’nın vücudundaki morlukları görünce durumdan şüphelenip evine gizli kamera yerleştirdi. Annenin kızını dövüp darp ettiği görüntüleri gizli kamera ile tespit eden Erdem T., elindeki görüntülerle polis karakoluna giderek şikayetçi oldu.



3 ay uzaklaştırma cezası


Olay sonrası gözaltına alınan Tuğba T., hakkındaki suçlamaları kabul etmeyince kendisine gizli kameradaki görüntüler izletildi. Hakkında soruşturma açılan Tuğba T., evden 3 ay uzaklaştırma cezası aldı. Uzaklaştırma cezası sona erdikten sonra mahkeme kararıyla kızının geçici velayetini alan anne Tuğba T., eşinin eve yerleştirdiği gizli kamera görüntülerinin ortaya çıkmasının ardından büyük tepki aldı.


Baba Çorlu’ya gitti, mahkeme velayeti babaya verdi


Baba Erdem T., yaşanan sürecin ardından gizli kamera görüntülerini Çorlu’daki mahkemeye sundu. Mahkemeye delil olarak sunulan görüntülerin ardından konu uzmanlarca yeniden değerlendirilerek velayetin baba Erdem T.’ye verildiği ifade edildi.


Mahkemenin velayetin babaya verilmesi kararının ardından kızına kavuşan baba Erdem T, kızını da alarak Çorlu’dan Gökçebey ilçesindeki evine geldi.



"Hakim görüntüleri izlememiş, izleyince hemen çocuğu bize verdiler"


2017 yılında gazetecilere açıklamada bulunan baba Erdem T., “Ben her akşam geldiğimde eve çocuğumun sağında solunda morluk görüyordum ve bunu söylemiştim ne oldu bu çocuğa diye. Oda bana sağa sola vuruyor çocuk düşer dedi. Ben inanmadım. Ben gizli kamera yerleştirdim çok şüphelendim. Gizli kamerada bazı görüntüler gördüm. Kan dondurucu görüntüler gördüm. O sinirle hemen polis karakoluna gittim. Ondan sonra savcı yanına çıktık. Savcı 3 ay evden uzaklaştırma cezası verdi. Çocuğu da bana verdi. 3 ay bittiği zaman çocuğumu benden almaya geldiler. Çocuğumun hayatından endişe ettim. Bazı yerlere başvurdum. Sesimi duyurdum. Allah razı olsun herkesten. Cumhurbaşkanımdan, devletimden bakanlığımdan. Ben çok mutlu oldum. Bu çok güzel bir mutluluk. Anlatamıyorum. Çocuğum yanımda. Onu almaya gittiğim zaman ’baba, baba’ dedi. Çok güzel bir mutluluk. Orada hakim görüntüleri izlememiş. Görüntüleri sunduk biz. Ondan sonra hakim kararıyla hemen çocuğu bize verdiler. Olması gereken oydu zaten” diye konuşmuştu.



Dehşet anları gizli kamerada


Erdem T.’nın evin bir bölmesine gizlice yerleştirdiği gizli kameranın kaydettiği o anlar adeta kan dondurdu. Tuğba T’nin “Gırgır nerede? Gırgırı nereye koydun? Hemen getir. Gırgırı nereye koydun ya?” diye bağırdığı görüntülerde minik Esila’nın ağladığı görülüyor.


Yerden kalkan ağlayarak çığlık atan kızına “Allah belanı versin, gırgırı nereye koydun” diye tepki gösteren anne, bir süre sonra kızını tokatlayıp kaldırıp yeniden koltuğa fırlatması dehşete düşürdü.



5.5 yıl hapis cezası istendi


Gökçebey Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianamede Tuğba T. hakkında ’aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğü ihlali’ ve ’alt soya karşı kasten yaralama’ suçlarından 5,5 yıl hapis cezası istemiyle dava açıldı. İddianamede "Görüntüler izlendiğinde şüpheli annenin çocuğuna birden fazla kez terbiye sınırlarını aşacak ve vücuduna acı verecek nitelikte darp ve cebir uyguladığının görüldüğü, ayrıca şüpheli annenin alt soya karşı kasten yaralama ile aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali suçlarını işlediği yönünde yeterli şüpheye ulaşıldığından üzerine atılı suçtan yargılanarak eylemine uyan sevk maddelerince cezalandırılmasına kamu adına talep olunur” denildi.



“Her annenin çocuğuna uygulayacağı şiddet kadar”


Gökçebey Asliye Ceza Mahkemesinde tutuksuz yargılanan anne Tuğba T., yaşanan olaydan ötürü pişmanlığını ve utandığını dile getirdi. Anne Tuğba T., her annenin sinirlendiğinde çocuğuna uygulayacağı şiddet kadar çocuğuna şiddet uyguladığını söyleyerek kızının kalçasına hafifçe vurduğunu söyledi.


Mahkeme ise annenin kızına karşı 2 kez ‘basit yaralama’ suçu kanaatiyle 1 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı. Annenin pişmanlığı göz önüne alınarak hükmün açıklanmasına geri bırakıldı. Annenin kızına karşı 5 kez basit yaralama suçunun ‘eziyet’ suçunun unsurlarını oluşturmadığı kanaatine varılarak eylemlerini kasten yaralama olarak kabul edildiği belirtildi. Sanığın kızına yönelik eylemleri değerlendirildiğinde ise kasten basit yaralama suçu oluşturduğuna yer verildi.


Öte yandan kızının geçici süre ile velayeti kendisinde bulunan baba Erdem T., kızının velayetini alma talebini yineledi. Öte yandan çiftin Çorlu Aile Mahkemesi’ndeki boşanma davası sürüyor.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep 4 Mayıs Dünya Ankilozan Spondilit Günü SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı, Romatoloji Bölümü Öğr. Üyesi Prof. Dr. Bünyamin Kısacık, iltihaplı bel ve kalça romatizmasının (Ankilozan Spondilit) en belirgin özelliğinin sabahları ortaya çıkan bel ve kalça ağrısı olduğunu bildirdi. 4 Mayıs Dünya Ankilozan Spondilit Farkındalık Günü nedeniyle açıklama yapan Prof. Dr. Kısacık, “Mayıs ayının ilk cumartesi günü, Dünya Ankilozan Spondilit Günü olarak kutlanır. Tüm dünyada kutlanan Ankilozan Spondilit Günü’nde bu yıkıcı hastalığa dikkat çekerek, hastalığın etkilerini anlamak ve toplumu bilgilendirmek amaçlanmaktadır” dedi. Kronik iltihaplı bir romatizmadır Ankilozan spondilitin öncelikle omurgayı etkileyen kronik iltihaplı romatizma olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Kısacık, toplumlar arasında sıklığı değişmekle birlikte her bin kişiden 1-10’unda bu hastalığın görülebildiğine vurgu yaptı. Ankilozan spondilitin en belirgin özelliğinin sabahları ortaya çıkan bel ve kalça ağrısı olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Kısacık, geceleri hastayı uykudan uyandıran bel ağrılarının da belirtiler arasında bulunduğuna dikkat çekti. Genellikle 20-30 yaşlarında ortaya çıkan bu hastalıkta diz ekleminde ağrı şişlik, topuklarda ağrı, gözde üveit olarak adlandırılan iltihabi durumların da ortaya çıkabildiğini ifade eden Prof. Dr. Kısacık, şu bilgileri paylaştı: “Hastalık tanı konmadığı zaman maalesef şekil bozukluğu, erken emeklilik ve iş gücü kaybına neden olabilmektedir. Tanı için hastalarının şikayetlerinin yanı sıra ilgili eklemlerin manyetik rezonans (MR) ya da röntgen gibi yöntemlerle görüntülenmesi gerekmektedir.” Tedavi “Ailesel geçişi oldukça yüksek olan bu hastalık, erken tanı sonrası çok başarılı şekilde tedavi edilmektedir” diyen Prof. Dr. Kısacık sözlerini şöyle tamamladı: “İlaç tedavisinin yanı sıra egzersiz, kilo kontrolü gibi genel yaşam önerileri de büyük önem taşımaktadır. Ankilozan spondilit hastalarının doğru bilgi edinebilmeleri için bu konuyla yakından ilgilenen Romatoloji Uzmanları, ilgili hasta dernekleri ve Romatoloji Derneklerine ulaşmaları en sağlıklı yol olacaktır.”
İstanbul Türkiye’de çocukların yüzde 30’u toksik ebeveyn ile karşı karşıya Son zamanlarda sıklıkla duyulan toksik ebeveynlik kavramı hakkında bilgilendiren İstanbul Arel Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Ayşe Su Kocayörük, Türkiye’de yüzde 20-30 oranda çocuğun toksik ebeveyne maruz kaldığını söyledi. Bunun sonucunda depresyonun en fazla görülen hastalık olduğuna işaret eden Kocayörük, “Depresyon hastalarının yüzde 50’sinde travmatik çocukluk yaşantıları söz konusudur. Ülkemiz için de aynı şey geçerli. Genelde depresyon görüntüsü altında olan kişilerin de toksik ebeveynlere maruz kaldıklarını biliyoruz” dedi. Son dönemlerde oldukça yaygınlaşan ‘toksik’ kavramı birçok alanda karşımıza çıkıyor. Bunlardan biri de ‘toksik ebeveynlik’ kavramıdır. Bu kavram; ebeveynlerin çocukları için en iyisini istese de bazen onları fazlaca sıkmaları ya da özgür bir birey olmalarını kısıtlamaları anlamına geliyor. Anne babaların da aslında toksik ailelerden geldiğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Ayşe Su Kocayörük, “Bu yüzden ilişki ve bağlanma şekilleri aslında çocuklarını da etkiliyor. Hatta çocuklarının da ilerde kuracakları ilişki yine toksik şekilde devam edebiliyor. Nesilden nesle aktarılıyor. Burada suçlu aramak yerine çözüme odaklanmalı” açıklaması yaptı. “Küçümseyici, aşağılayıcı tavır takınmaları, negatif geri bildirimler vermeleri toksik ebeveynliktir” Toksik ebeveyn davranışlarını sıralayan Dr. Öğr. Üyesi Kocayörük, “Küçümseyici, aşağılayıcı tavır takınmaları, negatif geri bildirimler vermeleri, sürekli çocuğu didiklemeleri, sınırları aşmaları, çocuğun birey olduğunu kabul etmekten ziyade kendilerinin bir uzantısı olduğunu görmeleri toksik ebeveynliktir. Örneğin bu ebeveynler; çocuğu sınavda 99 notu aldığında ‘neden 100 almadın’ diye eleştirirler, çünkü hiçbir şeyle yetinmezler. Sürekli çocuk üstünde baskı, otoriter kurarlar. Bunun en büyük nedenleri arasında ise ailelerin çocuklarına empati yapamaması, çocuğun ihtiyaçlarını göremeyip anlayamaması yer almaktadır. Tabii bunu bile isteye yapmıyorlar. Çünkü onların da kendi ihtiyaçları zamanında görülmeyerek onlara da bu şekilde davranıldı” dedi. “Değerlilik ihtiyacı karşılanmayan çocukların kendini geliştirmesi zordur” Tedavisinde ise terapistlere büyük iş düştüğünü belirten Dr. Öğr. Üyesi Kocayörük şunları söyledi: “İnsanlar kendilerinin farkında da olmalıdır. Ama genellikle bu durumun farkında olmazlar. Sevilmeyip sayılmayan, biricilik ve değerlilik ihtiyacı karşılanmamış çocukların kendilerini geliştirmesi oldukça zordur. Bu yüzden kendilerinden beklentileri de düşüktür. Dünyaya genellikle olumsuz bakarlar. En önemlisi de öğrendikleri bağlanma biçimini, hayatlarında benzer bağlamda gösterecekler. Örneğin; sevgili, eş, arkadaşlık ilişkilerinde bu tarz bağlanma ilişkisi olacak. Mesela aşağılayıcı bir bağlanma stili gördüyse etrafındakileri aşağılayacak. Toksik ebeveynler genellikle klinik tanı almamış olsa da çoğunlukla ruhsal bozukluğu ya da kişilik bozukluğu olan kişilerdir. Narsist bir ebeveynle birlikteyseniz narsist olma ihtimaliniz çok yüksek. Kaygılı bir ebeveynle büyüyorsanız kaygılı olma ihtimaliniz çok yüksek.” “Ailelerini olduğu gibi kabul edip sınır çizerek hayatlarına devam etsinler” Ailelere ve özellikle de çocuklarına önerilerde bulunan Dr. Öğr. Üyesi Kocayörük son olarak şunları söyledi: “Aileler açık iletişimde olmalı. Çocuğunu dinlemeyi öğrenen her aile, bu anlamda yol katedecektir. Çünkü çocukların ihtiyaçlarını öğrenebildiklerinde, hissedebildiklerinde zaten tutumlarını değiştirecekler. Anne babalar kendilerine şunu sorsunlar; ‘ben çocuğumdan ne istiyorum, o benim bir uzantım mı, ona gücümü mü göstereyim, o benim her dediğimi yapsın mı?’ Yoksa sadece o benim çocuğum ve o ayrı birey. ‘O da kendi başına bir birey olarak kendi hayatını ve kendi yolunu bulacak’ şeklinde mi düşünüyorlar? Bu tür ailelere maruz kalan çocukların tutunacak dala ihtiyacı vardır. Öğretmen ya da başka akrabadan özdeşim kuracağı birilerini bulabilirler. Bu onlara iyi gelecektir. Aileler çoğunlukla toksik olduğunu kabul etmez. Çocuklar toksik bir aileye sahipse onları olduğu gibi kabul edip kendi sınırlarını çizebilir. Ebeveyniyle kuracağı empatik ilişkide çocuk, öfkelenmeyi ve kızmayı bırakabilir. Öfke ve kızmayı bıraktığında da onları olduğu gibi kabul edebilir. Olduğu gibi kabul ettikten sonra da kendi yolunu çizebilir. Diğer türlü anne babasına tepkili hayat yaşamak onları; madde bağımlılığına, kötü arkadaşlar edinmeye, kendine zarar verici davranışlarda bulunmaya kadar götürür. Çünkü kızgınlık ve öfke buna iter. Ailelerini anlayabilirlerse ailesinin onu anlamasını beklemeden hayatlarına devam edebilirler.”
Samsun Ormanda çöp toplama etkinliği Samsun’un Vezirköprü ilçesinde “Orman Benim” sloganı ile ormanda çöp toplama etkinliği yapıldı. Tarım ve Orman Bakanlığı, Orman Genel Müdürlüğü tarafından “Orman Benim” sloganı ile 81 ilde ve bütün ilçelerde, orman yangınlarına karşı farkındalık oluşturmak için bir program düzenlendi. Vezirköprü’deki farkındalık etkinliği ise Çaputlu mevkisinde gerçekleştirildi. Amaçlarının orman yangınları çıkmadan önlem almak olduğunu belirten Vezirköprü Orman İşletme Müdürü Mecit Koçak, “Orman Benim” yangınlara karşı farkındalık programı ile ilgili yapığı açıklamada, amaçlarının yangın çıkmadan önlem almak olduğunu belirterek, “Benim Ormanım’ etkinliği kapsamında Türkiye’nin bütün illerinde ve tüm ilçelerinde bu etkinlik düzenlendi. Bizler de Kaymakamlık, İlçe Emniyet Müdürlüğü, Milli Eğitim Müdürlüğü, İlçe Jandarma Komutanlığı ve bazı sivil toplum kuruluşlarının katılımı ile Çaputlu mevkisinde etkinliğimizi gerçekleştirdik. Amacımız, çevremizin daha temiz olması, özellikle küresel ısınmadan kaynaklı son yıllardaki orman yangınlarına karşı dikkat çekmek ve yangın çıkmadan tedbir almak. Çıkan yangınlarının yüzde 90’ı insan kaynaklı, yanan alanların da yüzde 99’u insan kaynaklıdır. Yangını çıkmadan önlemek için bu proje başlatıldı" dedi. Programa İlçe Kaymakamı Özgür Kaya, Cumhuriyet Başsavcısı Emre Kaya, Vezirköprü Meslek Yüksekokul Müdürü Prof. Dr. Necati Tomal, İlçe Jandarma Komutanı J. Binbaşı Ümit Çetinkaya, İlçe Emniyet Müdürü Ahmet Çelik, kurum müdürleri, siyasi parti temsilcileri, sivil toplum kuruluşları, öğrenciler ve vatandaşlar katıldı.