ÇEVRE - 17 Mayıs 2022 Salı 09:58

300 yıllık çınar ağaç, ’anıt ağaç’ olarak tescillendi

A
A
A
300 yıllık çınar ağaç, ’anıt ağaç’ olarak tescillendi

Zonguldak’ın Alaplı ilçesinde bulunan 300 yıllık çınar ağacı, ’anıt ağaç’ olarak tescillendi.

Zonguldak’ın Alaplı ilçesinde bulunan 300 yıllık çınar ağacı, ’anıt ağaç’ olarak tescillendi.


Zonguldak Tabiat Varlıklarını Koruma kurulu Genel Müdürlüğü’nce Alaplı ilçesine bağlı Kocaman mevkiinde bulunan 300 yıllık çınar ağacı ’anıt ağaç’ olarak tescillendi. Alaplı İlçe Kaymakamı Vedat Yılmaz, Kocaman mevkiinde Orman İşletme Fidan Yetiştirme Sahası’nda bulunan çınar ağacının yaşlı olması ve korunmasını sağlamak amacıyla inceleme yaptırdıklarını belirterek, "Uzman ekibimizin yaptığı inceleme neticesinde, çınar ağacının yaklaşık 300 yaşında, 2,5 santimetre genişliğinde, 18 metre boyunda ve 10 metre iz düşüm alanına sahip olduğu tespit edildi" ifadelerini kullandı.


Gerekli bilgilerin elde edilmesinin ardından Kaymakamlık olarak "Anıt Ağaç " olarak tescil edilmesi için başvuruda bulunduklarını anlatan Yılmaz, şöyle konuştu:


"Orman alanların içerisinde farklı türlerin içerisinde yaşlı türlerin barındıran bir Coğrafya barındıran Zonguldak. Tabi, çok faklı ağaç türleri var. Türkiye’nin en büyük yaşlı ağaç rezervi bulunduran alanlardan biri Zonguldak Alaplı İlçesindeki 4118 yaşında Dünyanın en yaşlı ağaçlardan biri ilçemizdedir. yine bu ağaç popülasyonun yarı sıra 1000 yaşın üzerinde 4 tane daha bu mevcut ağacın yanında porsuk ağacımız var. Bu tabi Milli Parklar bölgesi içerisinde bulunan porsuk ağaçları ender bulunduğu bir yerdir. Burada yine tescil ettiğimiz bir çınar ağacımız var, 2,5 metre genişliğinde 18 metre yüksekliğinde Ulu Çınar dediğimiz ağaç türü Orman İşletmenin fidan türü yetiştirici alanında bulunması güzel bir tesadüf oldu. Ormanlık alanlarımızı korumak önemli onlar, hem zamana karşı hem insana karşı durmuşlar. Bizim görevimiz bu yaşlı ağaçlarımızı korumak ve onları tanıtmak. İlçemiz bu açıdan şanslı bir ilçe. yine, bu Çınar ağacımız Başvurumuz sonuçlandı ve söz konusu çınar ağacı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu Genel Müdürlüğü’nce ’Anıt Ağaç’ olarak tescil edildi."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.