ASAYİŞ - 16 Ocak 2019 Çarşamba 17:55

8 işçinin öldüğü maden patlamasında savcı mütalaasını verdi

A
A
A
8 işçinin öldüğü maden patlamasında savcı mütalaasını verdi

Zonguldak’ta 6 yıl önce meydana gelen ve 8 işçinin hayatını kaybettiği maden patlaması davasında Cumhuriyet Savcısı mütalaasını verdi.

Zonguldak’ta 6 yıl önce meydana gelen ve 8 işçinin hayatını kaybettiği maden patlaması davasında Cumhuriyet Savcısı mütalaasını verdi. Mütalaada Star A.Ş. firması genel müdürü, genel müdür yardımcısı ve proje sorumlusunun asli kusurlu, dönemin TTK Kozlu Müessese Müdürü ve müdür yardımcısının ise denetim görevlerini yeterli şekilde yapmadıklarından tali kusurlu oldukları belirtildi.


7 Ocak 2013 günü yerin 630 metre altında meydana gelen ani metan gazı püskürmesi sonucu TTK’nın galeri açma işini yürüten Star A.Ş. isimli taşeron firma çalışanı 8 maden işçisi yaşamını yitirmişti. Dönemin TTK Kozlu Müessese Müdürü olan Kazım Eroğlu ile Müessese Müdür Yardımcısı Nurettin Yılmaz, şube müdürü Ahmet Aktaş ile yüklenici firma genel müdürü Şafak Sırrı Demirel, şirketin genel müdür yardımcısı İlal Köksal ile proje sorumlusu Ersin Koparan, Mustafa Ünlü, yüklenici firmanın mühendisleri Uğur Öztürk, Murat Çınar ve Yüksel Keskin hakkında ’bilinçli taksirle ölüme sebebiyet vermek’ suçlamasıyla dava açıldı.


Zonguldak Adliyesi 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada tutuksuz sanıkların bazıları ve ölen işçilerin yakınları ile taraf avukatları katıldı. Mahkeme başkanı ek raporlarla beraber 5 bilirkişi raporu doğrultusunda sanıklar için kusur oranlarında bir değişiklik olmadığını belirtti. Ancak olayda kısmen de olsa kaçınılmazlık olgusunun bulunduğu kanaatine varıldığını belirtti.



2’şer yıldan 15 yıla kadar hapis cezası istedi


Duruşmada Cumhuriyet Savcısı da mütalaasını vererek sanıkların 2 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmasını talep etti. Mütalaada yüklenici firma yetkililerinin asli kusurlu, TTK yetkililerinin ise tali kusurlu oldukları belirtilerek şöyle denildi:


"Yüklenici Star A.Ş.’nin TTK Kozlu Müessesesinde bulunan maden faaliyeti sırasında 7 Ocak 2013 günü ateşleme faaliyeti sırasında meydana gelen ani gaz degajında işçilerden Hasan Bozacıoğlu, Muharrem Yapıcı, Köksal Kadıoğlu, Muhsir Akyüz ve Satılmış Aslan’ın ölü olarak, Hayrettin Dağkıran’ın ise yaralı olarak olay mahallinden çıkarıldığı, Yüksel Koca’nın 11 Ocak 2013 günü, Ahmet Şeker’in ise 12 Ocak 2013 günü ölü olarak çıkarıldıkları, olayda Harun Özbakan, Hasan Baş, Hüseyin Akyaz ve Mustafa Sarı’nın hayati tehlike geçirmeyecek ancak basit tıbbi müdahaleyle giderilemeyecek, Turgut Durgut, Özkan Bulut ve Ferhat Şahin’in hayati tehlike geçirmeyecek ancak basit tıbbi müdahaleyle giderilebilecek şekilde, Hayrettin Dağkıran’ın ise yaşamsal tehlike geçirecek şekilde zehirlendikleri, dosya kapsamında olaya ilişkin alınan bilirkişi raporları, bu raporlardaki değerlendirmeler ve dosya kapsamına göre Star A.Ş. yetkililerinin sözleşmede bulunmasına rağmen teknik nezaretçi görevlendirmedikleri, bu açığın TTK tarafından kapatıldığı, iş güvenliğine ilişkin olarak iş güvenliği uzmanı bulundurmadıkları, sondaj çalışmalarının yetersiz olduğu ve işyerine ilişkin gerekli güvenlik önlemlerini almayarak ateşleme sırasında olay mahallinde en fazla üç personel bulundurulması gerekirken olay mahallinde çok sayıda işçinin bulundurulması suretiyle neticenin meydana gelmesinde veyahutta neticenin ağırlaşmasında kusurlu olduklarının sabit olduğu ve buna göre Star A.Ş. işveren vekili genel müdür Şafak Sırrı Demirel, genel müdür yardımcısı İlal Köksal, proje sorumlusu Ersin Koparan’ın asli olarak kusurlu oldukları, TTK Kozlu Müessese Müdürü Kazım Eroğlu ve müessese müdür yardımcısı Nurettin Yılmaz’ın belirtilen eksikliklere ilişkin olarak denetim görevlerini yeterli şekilde yapmadıklarından tali kusurlu oldukları anlaşılmıştır. Kısmi çelişkiler bulunmakla birlikte iki bilirkişi raporu kapsamına göre sanıklardan daimi nezaretçi Yüksel Keskin, Murat Çınar ve Uğur Öztürk’ün ve teknik nezaretçi Ahmet Aktaş ile sondaj görevlisi Mustafa Ünlü’nün olayda kusurlarının bulunmadığının belirtilmesine göre ayrıca Ahmet Aktaş’ın olay tarihinde izinli olup görevde bulunmaması da birlikte değerlendirildiğinde taksirle hareket neticesinde dahi olsa şüpheden sanık yararlanır ilkesi uyarınca yüklenen suça ilişkin taksirlerinin neticenin gerçekleşmesine neden olduğuna dair mahkumiyetlerine yeterli kesin delil elde edilemediğinden beraatleri mütalaa olunur."



"İtirazlarımızı ve beyanlarımızı sunacağız"


Hayatını kaybeden 8 işçinin ailelerinin avukatı Murat Kemal Gündüz ise duruşma çıkışı gazetecilere yaptığı açıklamada, tüm sanıkların kusurlu olduğunu düşündüklerini ifade etti. Gündüz, "7 Ocak 2013 tarihinde 8 işçi hayatını kaybetmişti. Bu kaza ile ilgili olarak Star madencilik taşeron yüklenici firma yetkilileri ile TTK Kozlu müessese yetkilileri hakkında kamu davası açılmıştı. Kamu davası bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına sebep olmak için açılmıştı. Davada 10 sanık vardı. Bu gün savcı mütalaasını verdi. Savcı sadece Star Madenciliğin 3 yetkilisine ceza istedi. Ayrıca TTK Kozlu Müessesesinde 2 kişi için ceza istedi. Sanıklara kusur durumları itibariyle sadece taksirle birden fazla ölümüne ve yaralanmasına sebebiyet vermek suçundan cezalandırılmasını istedi. Bilinçli taksir hükümlerinin uygulanmasını talep etmedi. Bizce kötü bir mütalaa. Toplanan delilleri, alınan ifadeler, duruşmalardaki beyanlar, alınan ikrarlar. Mütalaa bu tespitlerin gerisinde kaldı. Davayı açan savcı bütün sanıklar için bilinçli taksirle cezanın artırılmasını talep etmişti. Yani tüm sanıkların bile bile bu sonucun doğacağını bile bile hareket ettiklerini düşünerek hareket etmişti. Toplanan deliller iddianameyi pekiştirmesine rağmen duruşma savcısı sadece 5 sanığa bilinçli taksir olmadan sadece taksirle ceza talep etmesi, 5 sanığa beraat istemesi bizce usule uygun değildir. Biz buna ilişkin itirazlarımız ve beyanlarımızı sunacağız. TTK’nın asli işi lağım sürmek ve galeri açmak işi olmasına rağmen hiçbir tecrübesi olmayan ve kendine ait teçhizatı bile bulunmayan şirkete bu işi tevdi etmişti" ifadelerine yer verdi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep Gaziantep’te esrarengiz patlama sesi korku ve paniğe neden oldu Gaziantep’in Nizip ilçesine bağlı Suriye sınır hattındaki kırsal mahallelerde şiddetli bir patlama sesi duyuldu. Bölgede yaşayan vatandaşları tedirgin eden patlama sesi ile ilgili geniş çaplı inceleme başlatılırken boş araziye havan mermisi düşmüş olabileceği ihtimali üzerinde durulduğu öğrenildi. Olay, Gaziantep’in Nizip ilçesine bağlı Suriye sınır hattındaki kırsal mahallelerde meydana geldi. İddiaya göre, özellikle bölgedeki kırsal Gökçeli Mahallesi’nde yaşayan vatandaşlar bir anda çok yüksek bir patlama sesi duydu. Duydukları sesle korku ve panik yaşayan vatandaşlar 112 Acil Çağrı Merkezi’ne ihbarda bulundu. İhbar üzerine sesin duyulduğu bölgelere jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. Ölen ya da yaralanan kimsenin olmadığı olay sonrası patlama sesinin kaynağı ile ilgili geniş çaplı inceleme başlatıldı. Olayla ilgili çalışma yapan ekiplerin boş araziye havan mermisi düşmüş olabileceği ihtimali üzerinde durduğu öğrenildi. Korku ve panik yaşayan vatandaşlar o anları anlattı Yaşadıkları korku ve paniği anlatan Çapan Köse ve Adil Yılmaz isimli vatandaşlar, önce kısa süreli keskin bir ışık gördüklerini sonrasında ise şiddetli bir patlama sesiyle irkildiklerini söyledi. Vatandaşlar, Suriye’ye yakın olduklarını ve oradan bir şey düşme ihtimalinin akıllarına geldiğini de ifade etti. Konu ile ilgili geniş çaplı soruşturmanın sürdüğü bildirildi.
Ankara Gazeteci Hande Fırat’ın "Devriamber" sergisi Kültür Bakanlığı desteğiyle açıldı Gazeteci Hande Fırat’ın "Devriamber" isimli resim ve heykel sergisi Kültür ve Turizm Bakanlığının desteği ile Cumhuriyet Müzesi bünyesinde yer alan Sığınak Kültür Sanat’ta açıldı. Gazeteci Hande Fırat’ın “Devriamber” isimli sergisinin açılışı Ankara’da gerçekleştirildi. Sergiye, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Dışişleri Bakan Yardımcısı Yasin Ekrem Serim, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı, TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı Hulusi Akar, eski TBMM Başkanı Binali Yıldırım, MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Oktay Vural, Dışişleri Bakanı Başdanışmanı Nuh Yılmaz, AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları Başkanı Ayşe Keşir, Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Ahmet Yener, Demirören Holding Yönetim Kurulu Başkanı Yıldırım Demirören’in eşi Revna Demirören, Demirören Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Meltem Demirören Oktay ve çok sayıda davetli katıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise serginin açılışı için mesaj gönderdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mesajını serginin açılışında gazeteci Hande Fırat okudu. Cumhurbaşkanı Erdoğan mesajında, "Basın ve sanat dünyamızın değerli temsilcileri, kıymetli misafirler, sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Nazik davetiniz için teşekkür ediyorum. Basınımızın önemli isimlerinden Hürriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Sayın Hande Fırat’ın kendi ifadesiyle ’çınarlarını kaybedip kendileri çınara dönen kadınların hikayesini’ anlattığı resim ve heykel sergisinin başarılı geçmesini temenni ediyorum. Başarılı gazeteci kimliğinin yanı sıra, bu sergi vesilesiyle sanatçı yönünü de öğrenme fırsatı bulduğumuz Sayın Hande Fırat’ı tebrik ediyor, kendisine hem meslek hem de sanat hayatında muvaffakiyetler diliyorum. Sizlerin şahsında basın ve sanat camiamızın tüm mensuplarını, sergiye ilgi gösteren tüm sanatseverleri bir kez daha yürekten selamlıyorum” ifadelerine yer verildi. "Bu sergi annemle, kızıma ithaf ediliyor" Fırat, serginin açılışı için Kültür ve Turizm Bakanlığının tüm personeline ve sergiyi açarken kendisine destek olan arkadaşlarına teşekkür etti. Hande Fırat, "Bu sergi, babalarını kaybeden tüm kız çocukları, tüm erkek çocukları ama özellikle kız çocuklarına atfen yapılmıştır. Bu sergi annemle, kızıma ithaf ediliyor" dedi. Devrialem sergisinin farklı bir anlamı olduğunu belirten Bakan Ersoy, "Bir toplumun zenginliği, kültür ve sanatının derinliği ile ölçülüyor. Kültür ve sanat toplumda ne kadar yerleştiyse, toplumda ne kadar kabul gördüyse, o toplumda kültür ve sanat ne kadar iyi üretilebiliyorsa aslında toplum o derece zengin algılanıyor. O açıdan da biz Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak kültür ve sanatı her yönüyle desteklemeyi görev addediyoruz. Sadece sanat üretimi değil, vatandaşlarımızın kültür ve sanata rahat erişimi de çok çok önemli" şeklinde konuştu. Kültür Yolu Festivalleri ile vatandaşların kültür ve sanata rahat ve kolay erişmesini amaçladıklarını belirten Ersoy, "Vatandaşın sanata erişimi yeterli değil. O yüzden kültür ve sanat üretimini artırmak istiyoruz. Kültür sanatın toplumun sadece bir kesiminin ilgilendiği bir etkinlik olmasının dışına çıkmasını, toplumun her kesimlerinin eriştiği bir alan olması için çabalıyoruz. Bu sergide anlamlı bulduğumuz, toplumda bilinirliği yüksek, toplumda yer etmiş kişilerin kültür sanat üretimindeki katkıları, kültür ve sanat üretiminde pay sahibi olmaları aslında sanatın popülaritesini artırıyor" ifadelerini kullandı. Serginin anlamının önemli olduğunu belirten Bakan Ersoy, “Serginizin anlamı da çok önemli. Ben de babamı kaybettim ama sizin gibi genç yaşta kaybetmedim. Genç kızlarımızın 18 yaşına girmeden önce babalarını kaybetmesinin nasıl bir duygu olduğunu, nasıl omuzlara yük getirdiğini kısmen de olsa anlayabiliyorum” diye konuştu. Sergide, tuval üzerine çeşitli malzemeler kullanılarak yapılan tablo ve heykellerden oluşan 40 eser sergileniyor. Sergi 25 Mayıs’a kadar açık olacak.