GÜNDEM - 04 Nisan 2025 Cuma 11:51

Babasından devraldığı hobisi mesleği oldu

A
A
A

Zonguldak’ın Ereğli ilçesinde yaşayan 36 yaşındaki Sercan Morcu, çocukluk yıllarında babasından edindiği antikacılık ve koleksiyon merakını zamanla bir mesleğe dönüştürdü.

Karadeniz Ereğli ilçesinde yaşayan 36 yaşındaki Sercan Morcu, çocuk yaşta babasından aldığı ilhamla başladığı antika merakını yıllar içinde mesleğe dönüştürdü. Babasının Almanya’da yıllarca sürdürdüğü antikacılığın izinden giden Morcu, 2000 yılından bu yana topladığı objeleri, 2021 yılından itibaren ticarete dönüştürerek hem geçmişin izlerini korumaya hem de bu kültürü gelecek nesillere aktarmaya çalışıyor. Morcu, her eşyanın bir hikâyesi olduğunu ve bu işi yalnızca kazanç değil, aynı zamanda bir paylaşım aracı olarak gördüğünü anlattı.

Babasından devraldığı hobisi mesleği oldu

"Babamdan bulaşan bir hastalık oldu"

Antikacılık tutkusunun çocuk yaşta babasından kendisine geçtiğini anlatan Morcu, o günleri şu sözlerle aktardı:

"Babam 1970-2000 yılları arasında antikacılık yaptı. Hem antikacılık hem aslında koleksiyonerlik bir nevi. Çünkü o da sevdiği için başlamış o dönemlerde. O dönemlerde de Almanya’da ikamet ediyordu. 30 yıl antikacılığını aslında yurt dışında yaptı. 2000 yılında biz Türkiye’ye döndük. 2000’de döndüğümüzde biz 12 yaşındaydık yani ufaktım. 2000 yılında o da antikacılığı bırakıp sadece toplama olayıyla devam etti. Dolayısıyla ondan bulaşan bir hastalık oldu bizde."

"Koyacak yer kalmayınca ticarete döndü"

Başlangıçta sadece hobi olarak başladıkları koleksiyonculuğun, zamanla yer sıkıntısı ve paylaşıma olan istek nedeniyle ticarete dönüştüğünü belirten Morcu, şunları kaydetti:

Babasından devraldığı hobisi mesleği oldu

"Ondan kalma hastalık olduğu için de biz de kendimiz için de topladığımız ürünlerle burası bizim aslında bir hobi alanımızdı. Hobi alanımız daha sonradan yavaş yavaş artık koyacak yer kalmadığından dolayı hem ticaretine döndü hem de yani hâtıraları biriktirmek gibi, sahiplendirmek gibi, seven insanlarla paylaşmak gibi. Kapımız onun dışında da her zaman açık. Yani çayımız, kahvemiz vardı. Hiç bilmeyen insanlar da ticari yapmadığımız dönemlerde hani içeriye bir bakabilir miyiz, bir gezebilir miyiz gibi talepler oluyordu."

"Biz objelerin hâtıralarına bakıyoruz"

Antikanın, yalnızca bir eşya değil; yaşanmışlıklar ve hatıralarla dolu bir ruh taşıdığını vurgulayan Morcu, bu bakış açısını şöyle anlattı:

"Antikayı sevmeyen veya farklı düşünen insanlar için şöyle söylüyoruz. Biz örnek bir koltuğun biz hâtıralarına, yaşanmışlıklarına bakıyoruz. Bazı insan sadece eski bir koltuk nasıl bir kıymeti olabilir gibi düşünüyor. Hepsinin öncelikle bir sanatsal çalışması var. El emeği var. Yaşanmışlıkları var yani karşılanmış onca cenazesi var kutlanmış onca doğum günleri var. Alınmış onca iyi haberleri var içerisinde. Daha çok biz anaların yüklü olduğu kısmıyla ilgileniyoruz. Onlara da yine aynı şekilde değer verenlere de satıyoruz demiyoruz. O yüzden sahiplendiriyoruz diyoruz. Her bir objenin bir insanın yaşanmışlığından daha fazla hâtıraları oluyor yani öyle söyleyeyim, üretiminden kullanımına kadar yani."

Babasından devraldığı hobisi mesleği oldu

"Çanakkale’den kalma bir matara tarihi iz bırakıyor"

Eline geçen bazı objelerin sadece maddi değil, tarihi anlamda da büyük değere sahip olduğunu ifade eden Morcu, özellikle savaş dönemlerine ait eşyalara ayrı bir yer verdiklerini belirterek şöyle dedi:

"Binlerce ürün geçiyor elimizden. Daha çok tabii savaş tarihinden olan ürünler ayrı oluyor. İşte ülkede gündemde olmuş tarz şeyler genelde iz bırakıyor. Çanakkale Savaşı’ndan ürünler vesaire. Hani bunlar sadece şey değil. Silahlardır vesaire değil de örneğin o savaştan kalma bir matara. Bir askerin içtiği su gibi düşünebiliriz."

"25 yıldır satmadığımız bir aracımız var"

Antikalar arasında en özel parçalardan birinin aile yadigârı bir otomobil olduğunu söyleyen Morcu, bu aracın ailedeki yerini şöyle anlattı:

"Ayrıca bir tane aracımız var. 25 yıldır bizde. Babamın çocukluğundan beri istediği arabaymış. En sonunda nasip oluyor. Satmamaya çalışıyoruz. Talipleri vardı. Anısı aslında baktığın zaman her şeyin bir anısı kalıyor onlarda. Dediğim gibi hani sadece düşünce farkı oluyor."

"Radyoların yeri bizde çok ayrı"

Geçmişin seslerini bugüne taşıyan radyoların kendisi için özel bir anlam taşıdığını belirten Morcu, bu parçaların taşıdığı manevi değeri şu sözlerle dile getirdi:

"İşte radyoları çok seviyorum. İşte dönemine baktığınız zaman sadece şarkılar, türküler, işletmelerin reklamları değil de daha önce savaş dinlemeleri örnek veriyorum. Bu Cumhuriyet’in ilanına kadar ilerleyen bir dönem oluyor. O yüzden radyo grupları bizim için biraz daha ayrı. Bakış açısı olarak, kıymet olarak, maddi olarak değil. Daha çok manevi olarak. Yani güzel haberleri de oradan duymuşlar. İşte şu an biz görüntülü yayın yapıyoruz, örnek veriyorum. O dönem sadece dinliyorduk. Şimdi oluşmuş bir savaş. Savaşın ne durumda ilerlediğini ne yapmanız gerektiğini evden çıkmamanız lazım. Hepsi radyoya bağlı. Yani kimse televizyon açıp bir görüntüyle size bunu iletmiyordu. O yüzden radyoların yeri bizde biraz daha ayrı yani öyle söyleyeyim."

"Gün yüzüne çıkmamış ürünlerin peşindeyiz"

Piyasada dolaşan antikalardan çok, evlerden çıkmamış ve yok olma tehlikesi taşıyan objeleri kurtarmaya çalıştıklarını belirten Morcu, bu yaklaşımı şu sözlerle ifade etti:

"Daha çok böyle gün yüzüne çıkmamış ürünleri toplamaya çalışıyoruz. Antikacılardan antikacılara geçmiş ürün değil de hiç gün yüzüne çıkmamış evlerden yok olacağını biliyorsunuz. O yüzden zaten size geliyor. Size gelmezse geri dönüşüme gidecek. Biz de bunun geri dönüşümüne kıyamıyoruz. Bir emek var. Biz de bunu daha çok kıymet bilmeyenden alıp kıymet bilene bu ihtiyaç olarak satılanlar dışında ihtiyaç olan insanlardan mümkün mertebe almamaya çalışıyoruz. İhtiyaç anlamında satılanlardan. Çünkü aslında gönlü yok ve bir yaşanmışlığı var kıymetini de biliyor ama satmak durumunda kaldı. Mümkün mertebe hani caydırmaya çalışıyoruz eğer öyle bir ihtimali varsa. Çünkü çok büyük kıymetli şeyler genelde çıkmıyor. Aslında yani onu satsa da o gün işi görülmeyecek, satmasa da görülmeyecek. Bazı müşterilere sırf ona ana yüklediği için hani biz ürün almıyoruz diye geçiş dediğimiz de oluyor."

"Oğlumun dört ayrı koleksiyonu var"

Antikacılığı bir ömür boyu sürdüreceğini belirten Morcu, kendisiyle aynı ismi taşıyan sekiz yaşındaki oğlunun da bu yolda yetiştiğini şöyle anlattı:

"Bundan sonraki tüm ömrümüz bu işte geçecek. Hedefimiz kesinlikle o. Peşimden gelen aynı isimli oğlum var beraber. Sekiz yaşında. Onu da ilerleyen yıllarda iyi bir koleksiyoner yapma yolundayız. Dört tane ayrı koleksiyonu var. Hani hem heveslensin diye biraz da onu yetiştirmeye çalışıyoruz. Hem de geçmişin izlerini bilsin, geçmişini bilsin. Bir ürünü eski deyip değil de, işte bunu kim yapmış? Nasıl bir emekle yapılmış? İşte şimdi onlar dijital çağındalar. Bilgisayardan girişini yapıp bir mobilyayı hemen çizip çıkartıyorlar. Ama bunu daha önce yapan kişi kendi kafasında tasarlayıp hiçbir çizim yapmadan elle oya oya zımparalaya zımparalaya bir ürün çıkartıyor yani size."

"Önce biz hevesimizi alıyoruz"

Bazı ürünlere bağlandığını ve onları hemen elden çıkarmadığını anlatan Morcu, bu duygusal bağı şu sözlerle dile getirdi:

"Geçim kaynağını düşünerekten bazı ürünler için artık bunu sahiplendirmelisin diyorum. Aslında kıyamıyorum. Bunda genelde daha çok hani böyle az elimize geçen ürünler oluyor veya bizim bölgemizde az olan ürünler oluyor veya daha önce görmediğim bir ürün ilk defa karşılaştığımız ürün oluyor. Onu bir ay kadar seviyorum önce. İnceliyorum. Nereden geliyor? Kim yapmış? Nasıl olmuş? Nedir? Tarihçesi nedir. İnceliyoruz, hevesimizi aldık. Ondan sonra birisinin daha hevesi var. O hevesini alsın diye el değiştiriyoruz."

Onur Altındağ - Zeynep Koç

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Siirt Aksa Siirt Batman Doğalgaz, ikinci etap kaçak tarama faaliyetlerini tamamladı Aksa Siirt Batman Doğalgaz, güvenli ve kesintisiz doğal gaz arzı için yılda iki kez gerçekleştirdiği kaçak tarama çalışmaları kapsamında bin 500 kilometrelik doğal gaz şebekesini tarayarak şebeke güvenliğinin kontrolünü sağladı. Bin 500 kilometreyi aşkın şebeke uzunluğu ile 200 binden fazla aboneye doğal gaz hizmeti veren Aksa Siirt Batman Doğalgaz, şebeke unsurlarına verilmiş olabilecek muhtemel hasarların tespit edilebilmesi amacıyla yılda en az iki kez gerçekleştirdiği tarama çalışmalarının ikinci etabını da başarıyla tamamladığını açıkladı. Aksa Siirt Batman Doğalgaz Şirket Müdürü Adnan Doğan, "Üçüncü taraf kazı çalışmalarından kaynaklanabilecek olası şebeke hasarlarını tespit etmek amacıyla yılda iki kez kaçak tarama çalışması gerçekleştiriyor, dağıtım şebekemizi oluşturan tüm yer altı ve yer üstü unsurları kontrol ediyoruz. Siirt ve Batman illerindeki ikinci etap çalışmamızı, yasal prosedürler çerçevesinde 20 günlük sürede tamamladık" diye konuştu. Uluslararası standartlar Dağıtım şebekesinin malzeme, ekipman ve kalite açısından üst standartlara sahip olduğunu belirten Doğan, çalışmaların tüm teknik usul ve esasların uluslararası normlara uygun şekilde yürütüldüğünün altını çizdi. Doğan, "Boru hatları, vanalar, vana odaları, servis kutuları, şehir giriş ve ölçüm istasyonlarını detaylı şekilde kontrol ediyoruz. İncelemelerimizi motorlu araçlara entegre edilen özel optik teknolojisine sahip cihazların yanı sıra lazer sensör teknolojisiyle çalışan hassas el tipi kaçak arama cihazlarıyla da detaylı biçimde yapıyor, gerekli noktalara anında müdahale ediyoruz" dedi. 160 hat hasarından 9 bin 832 abone etkilendi Şirket, il merkezleri ile Baykan, Beşiri, Kozluk, Kurtalan, Sason, Tillo ilçelerinin yanı sıra Gökçebağ, Kayabağlar ve Veyselkarani beldelerindeki vatandaşları doğal gazla buluşturuyor. İzinsiz gerçekleştirilen kazı çalışmaları doğal gaz altyapısı bulunan lokasyonlarda hat hasarına neden olabildiği gibi can ve mal güvenliği açısından da risk oluşturuyor. Doğan, "İzinsiz kazı çalışmaları nedeniyle 2025 Ocak-Kasım aylarında 160 hat hasarı yaşandı. Bu hasarlar nedeniyle 9 bin 832 abonemiz ortalama 240 dakika boyunca doğal gazdan faydalanamadı" dedi. Şüpheli durumlar için 187 Doğal Gaz Acil Hattımızı arayın Güvenli ve kesintisiz gaz arzını prosedürler çerçevesinde büyük bir titizlikle gerçekleştirdiklerinin altını çizen Doğan, şunları söyledi: "Can ve mal güvenliğinin sağlanması, emniyet risklerinin önlenmesi için su, elektrik ve internet altyapı çalışmaları, bahçe düzenlemeleri, ağaç dikimi ve çocuk parkı yapımı gibi kazı çalışmaları Altyapı Koordinasyon Merkezi’nin (AYKOME) yönetmeliği ve bağlı kalınan diğer mevzuatlar kapsamında doğal gaz dağıtım şirketinin bilgisi dahilinde yapılmalı, bunun için 444 4 187 numaralı Aksa Doğalgaz Çözüm Merkezimiz ile iletişime geçilmelidir. Herhangi bir şüpheli kazı çalışmasıyla karşılaşan vatandaşlarımız 7 gün 24 saat hizmet veren 187 Doğal Gaz Acil hattımızı arayabilir."
Ankara Genç Memur-Sen tarafından Türk Dünyası Akademisi Ödül Töreni gerçekleştirildi Türk Dünya’sının geçmişinin ve gelecek projeksiyonunun gençlerle paylaşılması amacıyla düzenlenen Türk Dünyası Akademisi kapsamında ödül töreni gerçekleştirildi. Genç Memur-Sen tarafından düzenlenen ve TİKA ve YTB iş birliğiyle hayata geçirilen Türk Dünyası Akademisi programı gerçekleştirildi. Yapılan Program ile Türk Dünya’sının geçmişinin ve gelecek projeksiyonunun gençlerle paylaşılması amaçlandı. "Genç Memur-Sen’in cazibesi de ortada" Program çerçevesinde bir açılış konuşması gerçekleştiren İlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyet Başkanı Bilal Erdoğan, "Genç Memur-Sen’le tanışmam Türkiye Gençlik STK’ları Platformu’nda (TGSP) beraber çalıştığımız döneme dayanıyor. Gerçekten 10 yıla yaklaşan bir gençlik STK’larını bir araya getiren platformda benim de herhalde 4-5 sene kadar yönetimde bulunduğum dönemde gençlik üzerine çalışan bütün sivil toplum kuruluşlarının beraber çalışmasını sağladık. Çok da mesafe aldık. Genç memur sende önemli paydaşlarımızdan bir tanesi olarak önceki Başkan Mustafa kardeşim döneminde çok yoğun çalıştılar, faal çalıştılar. Gerçekten sadece Memur-Sen’in genç üyelerine değil daha geniş anlamda okullarda öğrencilere kampüslerde hitap eden, kitap okuma grupları ondan sonra medeniyete dair çalışmalar ve bu akademi çalışmalarıyla da güzel bir çizgiyi ortaya koydular. Çok daha güçlü olacağına da inanıyorum. Çünkü Memur-Sen’in potansiyeli çok yüksek Genç Memur-Sen’in cazibesi de ortada" açıklamasında bulundu. Erdoğan, yaklaşık 15 yıldır Türkiye’de sivil toplum alanında, eğitim alanında gençlikle ilgili çalışmalar yaptığını Belirterek, asıl meselenin Türkiye’de insanların kendi kimliğini, kültürünü ihya edilerek yeni nesillere sağlıklı bir şekilde aktarılması olduğunu sözlerine ekledi. Programda konuşan Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Genç Memur-Sen’in büyük bir heybet ve kapasiteye sahip olduğunu ifade etti. Yalçın, "35 yaş altı kamudaki görevliler olduğu gibi üniversitedeki gençler ve dışarıdaki gençlerin tamamını kuşatan geniş bir yelpazeye sahibiz. Bu çalışmalar içerisinde Genç Memur-Sen’imiz az önce burada ifade edilen uluslararası öğrencilerimize yönelik misafirlerimize yönelik liderlik akademisinden tutun, Kudüs Akademisi, Balkan Akademisi, Aile Akademisi, şimdi Türk Dünyası Akademisi gibi çalışmaların yanında 2 milyonu bulan kitabı 500 bini aşan 600 bine varan öğrenciyle buluşturduğumuz kitabı okuyup üzerinde kritikler yapıp makaleleri yazıp daha sonra ödüllendirme süreçlerini yaptığımız 60 binden fazla öğretmenin içerisinde görev aldığı bir bilen ve bilge nesil çalışmasıyla Türkiye genelinde yoğun bir çalışma trafiği yürütüyor. Genç Memur-Sen’imiz yine 7 güzel adam kütüphaneleri diyerek 7 bölgede 7 güzel adam kütüphanesi diye başladığı çalışmasını 81 ilin tamamına yaymayı başarmış ve bu konuda hakikaten ilme, kültüre dokunuş noktasında çok kıymetli kayıtlar düşmüş bir teşkilatımız" ifadelerini kullandı. "Memur Sen’imizin çalışmalarıyla gençlerle birlikte öğreniyoruz. Onlardan çok biliyoruz iddiamız yok" Genç Memur-Sen’in afetler için yaptığı hazırlıklardan bahseden Yalçın, "Deprem için, afet için, felaket için ülkemizin sıkıntılı günleri için hazırlık yapmış ve 270 kişilik arama kurtarma ekibiyle devasa bir müdahale ekibi acil müdahale ekibi oluşturduğu gibi 6 Şubat depreminde bir fiil sahaya ilk intikal eden ekip olmanın yanında onlarca canı kurtarabilmiş ve yüreklerimizi rahatlatabilmiş vatani görevini mesuliyet duygusuyla yapan bir teşkilatımız. Onun için Genç Memur-Sen’in çalışması, çalışma yelpazesi geniş. Emek mücadelemiz içerisinde hakikaten lider kadro yetiştirmeye yönelik. Yüreğe dokunan değerle ilişkin sorumluluk alabilecek düzeyde kendini hazırlayan bir gençlik yetiştirme konusunda iddiası olan bir teşkilatımız. Onun için biz burada gençlerle öğreniyoruz aslında. Genç Memur Sen’imizin çalışmalarıyla gençlerle birlikte öğreniyoruz. Onlardan çok biliyoruz iddiamız yok. Beraber çalışma yapalım, birlikte öğrenelim diye bir ortak gayretimiz var. Bu çalışmaların genelini takip eden ve hakikaten takdirlerimizi ifade etmekte de asla cimri davranmayan bir yönetimimiz var. Genel başkanlarımız var, genel yönetimlerimiz var. Bu açıdan bu gayret devam edecek. Bu bereket devam edecek. Çünkü burası Cahit Zarifoğlu’nun ifadesiyle 7 güzel adam diye son devrin münevverlerinden aksiyoner kimlik ve kişiliğiyle nüfuz etmiş emek mücadelemizin yolbaşçısı, şair, yazar, iyi bir öğretmen, sözlerinden bütün hatiplerin ilham aldığı iyi bir hatip olan Akif İnan gibi bir münevverin başlattığı bir teşkilat burası. Onun için emek mücadelemiz sadece salt ücret mücadelesi değil ücret mücadelesini de içerisinde barındıran bir hizmet sendikacılığı mefkûresiyle yolculuğuna devam eden bir mesuliyetle bu bugüne kadar geldi. Bundan sonra da aynen istikamette yürüyor" dedi. "Bu bereket, bu heybet devam edecek" Anadolu’nun bir mesuliyet yurdu olduğunu ifade eden Yalçın, "Bunun farkındayız. Bu geniş yelpazede yaptığımız çalışmalar aslında bu mesuliyet yurdunda mesuliyeti taşıyabilecek liyakatte kabiliyette donanımda ve altyapıda gençlerle bu yolculuğu sürdürme iddiamızın ortaya çıkışı halidir. Yaptığımız tüm çalışmalar. Onun için gayretimiz sürecek. Bu bereket, bu heybet devam edecek. Ben bu vesileyle bizim bu çalışmalarımızla YTB’ye, TİKA’ya Türk Dünyası Teşkilatımıza ve bütün çalışmalarımızda destek aldığımız sendikalarımıza, üniversitelerle birlikte hareket ettiğimiz çalışmalardaki rektörlerimize, sivil kuruluşlarımıza hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.
İstanbul Ali Gürbüz: "Başkanımızın haklılığına, söylediklerine güveniyoruz" Fenerbahçe Yönetim Kurulu Üyesi Ali Gürbüz, Fenerbahçe Başkanı Sadettin Saran’a güvendiklerini belirterek, "Bu süreç içerisinde hukukun temel ilkelerinin işlemesi için biz, başkanımız ve avukatları olarak elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Bununla ilgili doğrunun ortaya çıkması için bütün gayreti gösteriyoruz" dedi. İstanbul’da yürütülen uyuşturucu soruşturması kapsamında Fenerbahçe Başkanı Sadettin Saran çıkarıldığı nöbetçi hakimlikçe ’imza atmak’ şeklinde adli kontrol tedbiri uygulanması şartıyla serbest bırakıldı. Bu kararın ardından Fenerbahçe yönetim kurulu üyeleri Ertan Torunoğulları ve Ali Gürbüz, Çağlayan Adliyesi’nin önünde basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Türk adaletine inandıklarını ve güvendiklerini söyleyen Ertan Torunoğulları, "Türk adaletinin en doğru kararını vereceğine hiç kuşkumuz ve şüphemiz yoktu. Bugün o karar çıktı, başkanımız serbest. Biz yönetim kurulu adına bütün taraftarlarımıza soğukkanlı ve duyarlı davrandıkları için teşekkür ediyoruz" diye konuştu. Ali Gürbüz: "Doğrunun ortaya çıkması için bütün gayreti gösteriyoruz" Ali Gürbüz ise geçen hafta cuma gününden beri yürüyen hukuki süreç olduğunu hatırlatarak, "Dün başkanımız tekrar ifadeye çağrıldı. Bugün de ifadesi tamamlandı ve serbest bırakıldı. Bu süreç içerisinde hukukun temel ilkelerinin işlemesi için biz, başkanımız ve avukatları olarak elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Başkanımızın haklılığına, başkanımızın söylediklerine itimat ediyoruz, güveniyoruz. Bununla ilgili doğrunun ortaya çıkması için bütün gayreti gösteriyoruz. Bugün buraya başkanımıza desteğe gelen taraftarlarımıza özellikle teşekkür ediyoruz. Bu soğuk havada dün beri desteğini esirgemediler. Süregelen gelen bir hukuki süreçle ilgi daha fazla ayrıntı vermeye gerek yok. Başkanımızın da dediği gibi biz bu sene şampiyon olacağız. Kimse merak etmesin" şeklinde konuştu.