YEREL HABERLER - 08 Nisan 2012 Pazar 15:38

REKTÖR PROF.DR. ERSOY`DAN AÇIKLAMA

A
A
A
REKTÖR PROF.DR. ERSOY`DAN AÇIKLAMA

Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Adem Ersoy, Adana`ya kurulan üniversitelerini 2013 yılı yatırım planı içerisine aldırmak için uğraş verirken, kendilerini `ağaç söküyorlar` şeklinde yanlış ve haksız bir ithamla kamuoyuna lanse etmeye çalışanların mahcup olduklarını söyledi.
Rektör Prof. Dr. Adem Ersoy, yaptığı açıklamada, hazine tarafından üniversiteye tahsis edilen alanda yapılan çalışmanın tamamlandığını ve iddia edildiği gibi alandaki hiçbir ağacın sökülmediği ve zarar görmediği belirtti. "Sadece zemin etüdüne yönelik sondaj çalışması yapılacakken, `ağaç sökülecek` diyerek süreci provoke edenler ve halkı yanıltanları kamuoyunun vicdanına havale ediyoruz" diyen Rektör Ersoy, Çukurova Üniversitesi Rektörü Alper Akınoğlu`nun yargı sürecine müdahale niteliğinde açıklamalarda bulunduğunu, bunun da suç unsuru olduğunu söyledi.
Konunun kamuoyuna ilk yansıdığı gün, hiçbir ağaca ve doğal yapıya zarar vermeyeceklerini söylediklerini hatırlatan Rektör Prof. Dr. Adem Ersoy, "Başta söylediğimiz gibi, alandaki çalışmalarımız doğal yapıya hiçbir zarar vermeden sonuçlanmıştır. Dolayısıyla kamuoyuna verdiğimiz sözün de arkasında durduk. Üzülerek söylemeliyim ki, iki bilim yuvasının diyalogla çözüme ulaştırabileceği süreç istemediğimiz bir şekilde kamuoyuna yansıdı. Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi olarak her zaman diyalogdan yana olduk ve olacağız" şeklinde konuştu.
Tamamen hukuki ve yasal zemin üzerinde, Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi`ni 2013 yılı yatırım planına dahil edebilmek için var güçleriyle çalıştıklarını anlatan Prof. Dr. Adem Ersoy, "Ancak üzülerek gördük ki, sürece katkı beklediğimiz Çukurova Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Alper Akınoğlu, verdiği engelleme talimatlarıyla, Ziraat Fakültesi`nin bazı değerli öğretim elemanları ve öğrencilerini polisle karşı karşıya getirmiş, bizleri de hiç istemediğimiz bir durumun içerisine sokmuştur" ifadelerini kullandı.
BİLİM ADAMINA YAKIŞMAYAN İFADELER
Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Adem Ersoy, Çukurova Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Alper Akınoğlu`nun, üniversiteleri ile ilgili sözlerini de hayretle ve üzüntüyle karşıladıklarını söyledi. Akınoğlu`nun, yeni kurulan üniversiteleri için `kağıt üzerinde üniversite`, `tabela üniversitesi` ve benzeri söylemlerinin, bir bilim adamına yakışmayan nitelikte olduğunu vurgulayarak, "Sayın Akınoğlu, bugün Türkiye`nin ve dünyanın akademik ve fiziki anlamda en büyük üniversiteleri arasında yer alan ve gurur duyduğumuz Çukurova Üniversitesi`nin kuruluş tarihini incelerse, her üniversitenin kuruluşunun ve büyümesinin bin bir türlü zorluklar ile gerçekleştiğini hatırlayacaktır. Üniversitemize yönelik ifadelerini talihsizlik olarak niteliyor, kamuoyunun takdirine bırakıyoruz" diye konuştu.
Ersoy, Çukurova Üniversitesi Rektörü Alper Akınoğlu`nun, yaygın bir televizyon kanalında katıldığı canlı yayında da yargı sürecini etkileyici açıklamalarda bulunduğunu söyledi. Akınoğlu`nun ifadelerinin yargıya müdahale anlamına geldiğini belirten Ersoy, ``Bağımsız yargının vereceği karara hepimiz saygı duymalı ve bu süreci etkileme girişimlerinden kaçınmalıyız. Yargıya sürecinde taşınan bir dava ile ilgili çıkacak kararı yönlendirmeye yönelik açıklamalar suç unsurudur`` dedi.
Rektör Prof. Dr. Ersoy yargının tarafsız ve adil bir karar vereceğine güvendiklerini de sözlerine ekledi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Adana’da topraksız marul yetiştiriciliği başladı "Kırsal Alanlarda Mevsimlik Tarımsal Kapasitelerin Güçlendirilmesi Projesi" kapsamında Adana’da topraksız marul yetiştiriciliği başladı. Adana İl Tarım ve Orman Müdürü Atilla Bayazıt, "Kırsal Alanlarda Mevsimlik Tarımsal Kapasitelerin Güçlendirilmesi Projesi" uygulama sahasında incelemelerde bulundu. Ziyaret kapsamında topraksız alanda marul yetiştiriciliği yapan genç girişimciden çalışmalar hakkında bilgi alındı ve proje paydaşı kursiyerlere sertifikaları takdim edildi. Bayazıt, Pirili Mahallesi’nde topraksız ortamda marul yetiştiriciliği yapan genç girişimcinin üretim süreçlerini yerinde inceledi. Tarımsal ürünlerin katma değerli hale dönüştürülmesinin önemine vurgu yapan Bayazıt, projenin bölgesel kalkınma açısından taşıdığı role dikkat çekti. "Proje 7 ilde mevsimlik tarım işçilerinin hayat şartlarını iyileştirmeyi hedefliyor" Bayazıt, Adana’nın yanı sıra toplam 7 ilde yürütülen proje ile mevsimlik tarım işçilerinin hayat ve çalışma şartlarının iyileştirilmesi, kayıtlı istihdamın yaygınlaştırılması ve tarımsal üretici örgütlerinin kurumsal kapasitesinin güçlendirilmesinin amaçlandığını belirtti. Üç yıl sürecek projenin Adana’ya, bölgeye ve tüm tarım sektörü paydaşlarına hayırlı olmasını diledi. "Topraksız marul yetiştiriciliği nedir" Topraksız marul yetiştiriciliği, modern tarımın inovatif ve sürdürülebilir bir uygulaması olarak dünya genelinde giderek daha popüler hale gelmektedir. Bu yöntem, marul gibi yapraklı sebzelerin toprak yerine besin açısından zengin su çözeltilerinde yetiştirilmesini sağlar. Topraksız tarım, özellikle şehir tarımı ve kentsel alanlarda tarım yapmak isteyenler için ideal bir çözüm sunar. İlk kez 20. yüzyılın başlarında araştırmacılar tarafından keşfedilen ve geliştirilen hidroponik sistemler, günümüzde teknolojinin ilerlemesiyle birlikte daha verimli ve yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Topraksız marul yetiştiriciliği, karlılığı yüksek olan bir tarım metodudur. Marul, hızlı büyüyen ve yüksek talep gören bir sebzedir, bu nedenle topraksız tarım sistemlerinde yetiştirildiğinde, üreticilere kısa sürede yüksek verim sağlar. Hidroponik sistemlerde marulun büyüme süresi geleneksel yöntemlere göre daha kısadır; genellikle 30-40 gün içinde hasat edilebilir. Bu hızlı döngü, yıl boyunca sürekli üretim yapma imkanı sunar, bu da çiftçilere ekonomik avantaj sağlar. Uygulama açısından, topraksız marul yetiştiriciliği başlangıçta bazı teknik bilgi ve ekipman gerektirir, ancak sistem kurulduktan sonra yönetimi oldukça kolaydır.
Bursa Bursluluk sınavları, öğrencileri LGS ve üniversite sınavı stresini azaltıyor Özel eğitim kurumlarının bursluluk sınavları bir bir açıklanırken, sınavların ne kadar önemli olduğu ise öğretmenler tarafından dile getirildi. Türkiye’nin dört bir yanındaki özel okullar, kolejler veya eğitim kampüsleri 2026-2027 eğitim öğretim yılı için bursluluk sınavlarına ocak ayı itibariyle başladığını duyurdu. Aileler ise, çocuklarının bu sınavlara girmesinde bir fayda olmayacağını, zaman kaybı olduğunu düşünse de, eğitimciler tam tersini düşünüyor. Çünkü öğrencinin başka bir ilçede, başka bir sınıfta, başka öğretmen ve öğrencilerle sınava girmesinin onun ileride, LGS veya üniversite sınavı için bir tecrübe olacağını aktardı. Yapılacak sınavlarda, öğrencilerin hem kendilerini test edeceğini, hem sınav streslerini yeneceğini, hem de başarılı olma durumunda, güzel bir ortamda kaliteli bir eğitim alma fırsatından da yararlanan bileceğini belirten Altınşehir Okulları Ortaokul Müdürü Derya Erbaş, "Bursluluk sınavları, başarıları öğrencileri motive etmek ve nitelikli eğitimden yararlanmak adına aslında öğrencilerimize sunduğumuz bir fırsattır. Bunun için biz bursluluk sınavındaki sorularımızı titizlikle hazırlıyoruz ve nitelikli eğitim adına öğrencilerimizin nitelikli eğitime ulaşmaları için gerekli desteği onlara sağlıyoruz. Öğrenciler bu sınavda bulundukları okullardan farklı bir okulda ve farklı arkadaşlarla sınava girmiş oluyorlar. Bu da onlar için gerçek bir sınav deneyimi sayılabilir. Bizim okulumuz tarafından yapılacak olan bursluluk sınavı, 4 Ocak 2026 Pazar günü 2 oturum şeklinde uygulanacak. Sabah 11 ve saat 2’de olmak üzere 2. oturumu da gerçekleştireceğiz. 4. sınıftan 11. sınıfa kadar tüm kademedeki öğrencilerimiz bu sınava girebilirler. Sorular, 1 Ocak 2026 müfredatını içeren kazanımları kapsıyor" dedi. Ayrı iki oturumda yapılacak sınavla ilgili bilgi veren Altınşehir Okulları Lise Müdürü Tengiz Kuş ise, "Ortaokul grubunda sınavda soru sayımız 60 soru ve 75 dakika süremiz olacak. Lise grubu öğrencilerimizde ise 80 soru ve 90 dakika süresi olacak. Öğrencilerimiz sınavımızın sonuçlarını 4 Ocak’tan sonrayı takip eden hafta içerisinde, hafta içi muhtemelen çarşamba ya da perşembe günü okulumuzun internet sayfası üzerinden öğrenebileceklerdir. Sınavımız 500 tam puan üzerinden değerlendirilecek ve şartnamede belirtilen kurallara göre yüzde 100 eğitim bursuna kadar öğrencilerimiz bundan faydalanabilecekler. Öğrencilerin bursluluk sınavına girmeleri, onlar için daha kaliteli, daha elit bir ortamda ve daha iyi eğitim almaları için çok önemli. Baktığımız zaman günümüzde okulların kalabalıklaşması, okulların çevrelerinin değişmesi öğrencilerin bursluluk sınavlarına yönlendirmekte. Belirlenmiş puan aralıklarında gelen bütün öğrenciler bu yüzde 100 burs oranından faydalanabilecekler. Belli bir kontenjan yok" diye konuştu.
Kocaeli Çakmak görünümlü kameradan silahlı deklanşöre, 25 ülkenin "görsel hafızası" bu dükkanda Kocaeli’de Yunus Hakkı Şenkul, 15 yıl önce bozulan fotoğraf makinesini tamir ettirmek için çıktığı yolda, bugün bin 500 parçayı aşan dev bir koleksiyonun sahibi oldu. Şenkul’un hobi dükkanında sergilediği koleksiyonda, İkinci Dünya Savaşı’nda pilot eğitiminde kullanılan "silah kamera"dan, ajanların kullandığı çakmak ve saat görünümlü makinelere kadar birçok nadide parça bulunuyor. Sakarya’da yaşayan ve Kocaeli’nin İzmit ilçesinde hobi dükkanı bulunan 48 yaşındaki Yunus Hakkı Şenkul’un fotoğraf makinelerine olan tutkusu, ilginç bir tesadüfle başladı. 2010 yılında bozulan fotoğraf makinesini tamir ettirmek için Sakarya’daki bir ustaya giden Şenkul, dükkandaki eski makinelerden etkilendi. Bu merakla koleksiyonerliğe adım atan Şenkul, işi gereği gittiği yurt dışı seyahatlerini fırsata çevirdi. 15 yıl boyunca 25 ülkeyi gezen Şenkul, aralarında 115 yıllık cihazların da bulunduğu bin 500’ün üzerinde fotoğraf makinesi topladı. Topladığı makinelerin bir kısmını müzelere bağışlayan, bir kısmını ise elden çıkaran Şenkul, elinde kalan 500’ün üzerindeki nadide parçayı ve 3 bin civarındaki ekipmanı, kurduğu hobi dükkanında sergiliyor. "Tetiğe bastığınızda kurşun yerine film çeken bir fotoğraf makinesi gibi çalışıyor" Şenkul’un koleksiyonunda en dikkat çeken parçaların başında, İkinci Dünya Savaşı dönemine ait askeri cihazlar geliyor. Japonya’nın savaş döneminde ürettiği 1933 yapımı filmli makinenin en özel parçalardan biri olduğunu belirten Şenkul, cihazın hikayesini şöyle anlattı: "Benim için şu an dükkanımda bulunan en değerli ve özel kameralardan biri, Konica’nın 1933’lü yıllarda üretmiş olduğu, Japonya’nın savaş dönemine ait filmli bir fotoğraf makinesi. Bu makine, savaş uçaklarında pilotların eğitiminde kullanılan bir cihaz. Savaşlarda kullanılan otomatik silaha benzer bir yapısı var, tetiğe bastığınızda kurşun yerine film çeken bir fotoğraf makinesi gibi çalışıyor. Bu kameranın bir diğer özelliği ise savaş döneminde Japonya’da hem havadan bilgi toplamak hem de karada askerlerin eğitiminde kullanılması. Karadaki asker, hedefini alıp tetiğe bastığında yukarıdaki uçakların kaç tanesini doğru şekilde nişanladığını test edebiliyorlardı. Aynı zamanda bir kilometre mesafeden çekim yapabilme kapasitesine sahipti." "Minyatür makinelerin çıkış amacı istihbarat" Koleksiyonda, Soğuk Savaş dönemini ve casusluk filmlerini andıran "minyatür" makineler de geniş yer tutuyor. Şenkul, "casusluk ve istihbarat" amacıyla üretilen bu cihazların, günlük eşya görünümünde olduğunu vurguladı. Şenkul, "Bu tür makineler geçmişte yalnızca ajanlar tarafından değil, aynı zamanda pratik amaçlarla da kullanılmıştır. Büyük makineler taşımak istemeyen kişiler, gezi sırasında bu küçük cihazları tercih ederdi. Ancak bu modelin asıl çıkış amacı, ajan fotoğraf makinesi olarak kullanılmasıdır" dedi. "Bu model, Japonya’da bile zor bulunan parçalardan biridir" Bir başka fotoğraf makinesinden de örnek veren Yunus Hakkı Şenkul, "En dikkat çekici özelliklerinden biri, yalnızca Japonya’da polis teşkilatı için üretilmiş olmasıdır. Yani bireysel ya da ticari kullanıma sunulmamış, satışı yapılmamış, sadece resmi görevlerde kullanılmak üzere tasarlanmış özel bir modeldir. Bu nedenle oldukça nadir bulunan bir fotoğraf makinesidir. ’Hanken’ olarak adlandırılan bu model, Japonya’da bile zor bulunan parçalardan biridir. Şu an koleksiyonumda bu cihazdan 2 adet mevcut" diye konuştu. "Çakmağı andırır ama ajan fotoğraf makinesidir" İlk bakışta klasik bir çakmağı andıran cihazın aslında bir ajan kamerası olduğunu ifade eden Şenkul, "Gerçek bir çakmak olarak da çalışır. İlk bakışta klasik bir çakmağını andırır ancak en önemli özelliği, küçük delik kısmında bir merceğin bulunmasıdır. Bu cihaz da bir ajan fotoğraf makinesidir. Kullanıcı, sanki normal bir çakmak tutuyormuş gibi davranır ve düğmeye aşağı doğru bastığında fotoğraf çekimi gerçekleşir" şeklinde konuştu. Saat görünümlü gizli cihaz Alman üretimi kol saati görünümlü makineyi de tanıtan Şenkul, dışarıdan sıradan bir saat gibi görünen cihazın deklanşörüne basıldığında gizli kayıt aldığını, bu tür makinelerin geçmişte gizli görevlerde sıkça tercih edildiğini kaydetti. "Koleksiyon değeri taşıyan 10 binin üzerinde fotoğraf arşivim mevcut" Yunus Hakkı Şenkul, 2010 yılında fotoğraf makinesi tamiri için gittiği dükkanda bu alana merak saldığına değinerek, "Şu an koleksiyonumda 500’ün üzerinde fotoğraf makinesi, onlara ait ekipmanlar ve birçok yardımcı aksesuar bulunuyor. Parça bazında baktığımızda toplamda yaklaşık 3 bin civarında ekipmana sahibim. Ayrıca koleksiyon değeri taşıyan 10 binin üzerinde fotoğraf arşivim mevcut. Koleksiyonumdaki en değerli parçalardan biri ise bugün buraya getirmediğim, özel bir Alman yapımı fotoğraf makinesi" ifadelerini kullandı. "Makine, 24 ayar altın kaplamadır" Bu makine hakkında bilgi veren Şenkul, "Makine, 24 ayar altın kaplamadır. Bu makinenin en önemli özelliği, tamamıyla elle yapılmış olmasıdır. Seri üretim denemelerine geçilmeden önce, deneme amaçlı olarak el işçiliğiyle üretilmiş bir modeldir. Deneme üretimleri de dahil olmak üzere, kayıtlarda toplamda 167 adet üretildiği görülmektedir. Ancak bunların yalnızca 108 adedi deneme amacıyla piyasaya sunulmuştur. Bu 108 adet dışında piyasaya paylaşılmış başka bir makine bulunmamaktadır. Geri kalan makineler, üretim sırasındaki denemelerde hurdaya ayrılmış ya da kaybolmuştur" dedi. "Merakımın peşinden giderek birçok makineyi koleksiyonuma ekledim" Koleksiyonculuk serüveninde kendisine en büyük desteği Baki Tamer Selçuk’un verdiğini dile getiren Şenkul, Malatya’daki Fotoğraf Makinesi Müzesi’nin kurulumuna da katkı sağladığını söyledi. Şenkul, sözlerine şöyle devam etti: "Özel bir şirkette çalıştığım dönemde yaptığım yurt dışı seyahatlerinde, merakımın peşinden giderek birçok makineyi koleksiyonuma ekledim. Ne yazık ki günümüzde yeni neslin ilgisi bu alana pek yönelmiyor. Ancak ben özellikle yaşlı insanlardan, hatırası ve hikayesi olan makineleri toplamaya özen gösterdim. Fotoğraf makinelerinin benim için en önemli anlamı, 1860’lı yıllara uzanan üretim tarihiyle birlikte geçmişten bugüne tüm hatıraların taşıyıcısı olmalarıdır. Bu makineler, dijital dünyanın oluşmasına öncülük etmiş hatıraları taşıyan bir başlangıç noktasıdır." "Fotoğraf çekmekten asla vazgeçmeyin" Son olarak Yunus Hakkı Şenkul, her bir karenin değerli olduğuna dikkati çekerek, sözlerini şöyle noktaladı: "Unutmayın, çektiğiniz her kare, gelecekte sizi hüzünlendirecek, sevindirecek, mutlu edecek ya da belki de ağlatacak bir değerdir. Fotoğraf çekmekten asla vazgeçmeyin, hatıralarınız her zaman bir karede saklayın. Fotoğraf makinelerine veya koleksiyonculuğa ilgi duyan herkes beni ziyaret edebilir. Bu konuda merakı olanlara elimden gelen her türlü yardımı sağlamaktan memnuniyet duyarım. Hangi ürünlerin koleksiyon değeri taşıdığı, hangilerinin koleksiyona katılmasının daha zor olduğu gibi konularda da genel bilgi vermek isterim. Merak eden herkes için kapım açık."
Mersin Silifke’de 3 projenin toplu açılışı yapıldı Mersin Büyükşehir Belediyesi tarafından Silifke’de yapımı tamamlanan Sosyal Yaşam Merkezi Silifke Yerleşkesi, Uzuncaburç Arkeoköy Projesi 1. Etabı ve Silifke Aşhanesinin toplu açılış töreni gerçekleştirildi. Toplam 161 milyon TL maliyetle hayata geçirilen üç proje ile Büyükşehir Belediyesinin kent merkezinden kırsal ilçelere kadar aynı hassasiyetle sürdürdüğü sosyal belediyecilik uygulamalarının kapsamı daha da genişletildi. Türkiye Belediyeler Birliği Başkan Vekili ve Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer ile Mersinden Kadın Kooperatifi Başkanı Meral Seçer’in katıldığı tören, Sosyal Yaşam Merkezi Silifke Yerleşkesi’nde yapıldı. Törene Silifke Kaymakamı Abdullah Aslaner, bazı ilçe belediye başkanları, belediye meclis üyeleri, muhtarlar, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve çok sayıda vatandaş katıldı. Açılışta konuşan Başkan Seçer, belediye başkanının en hayırlı işinin vatandaşa hizmet götürmek olduğunu vurgulayarak, "Burada yaptığımız hizmetleri sizlerin kullanımına sunmak için bir toplu açılış töreni tertip ettik. Silifke’ye hayırlı olsun" dedi. Büyükşehir Belediyesinin temel görevinin halkın vergilerini doğru ve yerinde hizmetlerle değerlendirmek olduğunu belirten Seçer, kent merkezinden kırsal ilçelere kadar her noktaya eşit hizmet götürmeye çalıştıklarını söyledi. Sosyal Yaşam Merkezi Silifke Yerleşkesi hakkında bilgi veren Seçer, atıl durumda bulunan eski hal kompleksinin her yaştan vatandaşın vakit geçirebileceği bir sosyal yaşam alanına dönüştürüldüğünü ifade etti. Yerleşkede 780 metrekarelik kapalı alanda kurulan Çocuk Kampüsünde 5-14 yaş grubuna yönelik 8 farklı gelişim atölyesinin hizmet verdiğini belirten Seçer, açık alanlarda çocuk oyun grupları, survivor parkuru, açık hava sineması, fitness alanı ve 480 kişilik amfi tiyatronun yer aldığını aktardı. Ayrıca 127 kişilik çok amaçlı salon, 50 kişilik okuma salonu ve kafeterya ile merkezin Silifkeliler için önemli bir buluşma noktası haline geldiğini kaydetti. Silifke Aşhanesinin Atayurt Hali içerisinde kurulduğunu belirten Seçer, aşhanenin günde 3 bin kişiye yemek üretebilecek kapasiteye sahip olduğunu söyledi. Aşhane bünyesinde Mahalle Mutfağı hizmetinin de verileceğini dile getiren Seçer, vatandaşların uygun fiyatla sıcak yemeğe ulaşabileceğini, ayrıca ‘1 Ekmek 1 Çorba’ uygulaması ile evde bakım kapsamında ücretsiz yemek hizmetinin Silifke’de de devam edeceğini ifade etti. Uzuncaburç Arkeoköy Projesinin 1. Etabı hakkında da bilgi veren Seçer, proje kapsamında 3 bin 200 metrekarelik kentsel tasarım ve meydan düzenlemesi yapıldığını, karşılama ofisi, sergi salonu, hediyelik eşya dükkânı ve kafe alanlarının oluşturulduğunu söyledi. Seçer, tarihi ve kültürel zenginliğiyle öne çıkan Uzuncaburç’un yapılan çalışmalarla birlikte turizm açısından önemli bir çekim merkezi haline geleceğini belirtti. Silifke’de altyapı yatırımlarının da hız kesmeden sürdüğünü dile getiren Seçer, ilçeye yaklaşık 2 milyar TL’lik altyapı yatırımı yapıldığını kaydederek, yol yapım, asfalt ve sathi kaplama çalışmalarının devam ettiğini söyledi. Sosyal Konut Projesi kapsamında Silifke’de 2026 yılı içerisinde konut yapımına başlanacağını da sözlerine ekledi. Konuşmaların ardından protokol üyeleri ve vatandaşların katılımıyla kurdele kesilerek üç projenin açılışı gerçekleştirildi. Açılış sonrası Başkan Seçer, Meral Seçer ve beraberindeki heyet, Sosyal Yaşam Merkezi Silifke Yerleşkesini gezerek çalışmalar hakkında bilgi aldı.